Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Para Politikası ve Maliye Politikası Birlikte Uygulanması

Para politikası için gerekli olan denklemi bir kez daha yazalım: 

MV=PQ P=f(M) 

Denkleme göre paranın dolanım hızı (V) ve belirli bir dönemde üretilen toplam mal ve hizmetlerin fizik miktarı (Q) değişmez var-sayıldığına göre fiyatlar genel düzeyi ekonomideki para arzının bir fonksiyonuna dönüşmektedir. Bu durumda para politikasının te­meli para arzını (M) denetleyerek ekonominin resesyondan ya da enflasyondan çıkmasını ya da eğer doğru denge olarak algılanıyor­sa mevcut dengenin korunmasını sağlamaktır. 

Merkez Bankası, enflasyonla mücadelede talebi düşürebilmek için açık piyasa işlemleri yoluyla (elindeki hazine kâğıtlarını sat­mak suretiyle) piyasadaki fazla parayı çekebilir. Böylece para arzını (M) düşürmüş olur. Yada deflasyonist bir ortamda talebi canlandırabilmek için yukarıdakinin tam tersini yaparak piyasaya ek para enjekte edebilir. Bu durumda da para arzını (M) artırmış olur.

MV = PQ

100 x 2 = 2 x 100 olduğunu ve bu ekonomide yalnızca ekmek üretildiğini (Q) varsayalım. Yine varsayalım ki ekmek üreten fırın­lardan birinde ortaya çıkan arıza nedeniyle 1 ay süreyle ekmek üre­timi 80 birime düşmüştür. Bu durumda denklem şu biçimi alır:

100x2 #2x80 

Bu bir eşitlik olmadığına göre denklemin sol tarafında değişebi­lir olarak tanımlanan para arzı (100, M) ya da denklemin sağ tarafında değişebilir olarak tanımlanan fiyat (2, P) değişecek demektir. Fiyat 2 birimden 2,5 birime çıkarsa denklem eşitlenir. Ya da para arzı 100'den 80'e düşürülürse denklem yine eşitlenir. 

Eğer Merkez Bankası bu geçici üretim daralmasını ileride kalı­cı enflasyonist baskı yaratacak biçimde fiyat artışıyla çözmek yeri­ne para arzını düşürmekle çözmek istiyorsa o takdirde açık piyasa işlemlerine başvurabilir. Bu durumda piyasaya elindeki hazine kâ­ğıtlarını satarak 20 birimlik parayı çekebilir. Böylece denklem, şu biçimde dengeye ulaşır: 

80 x 2 = 2 x 80 

İleride arızalanan ûrun devreye girip de ekmek üretimi (Q) ye­niden 100 birime çıktığında Merkez Bankası piyasadaki hazine bo­nosunu geri alarak piyasaya daha önce çektiği parayı geri vererek fiyat düşüşünü engeller. Böylece piyasa eski dengesine geri gelmiş olur. Yalnızca bonoya ödenen faiz kadar bir ek para miktarı piyasa­ya sürülmüş olur. O da fiyatların bir defalık artması sonucunu ge­tirir ve enflasyona neden olmaz.

Mevduat munzam karşılıklarının değiştirilmesi bankaların kredi yaratma yeteneğini değiştirmek suretiyle para arzını dene­tim altına almaya yarar. Söz konusu oranın artırılması kredi ya­ratma yeteneğini düşüreceği için talebi kısıtlayıcı, dolayısıyla enf­lasyonu denetim altına alıcı bir önlem olarak uygulamaya konu­labilir. Para çoğaltanı, mevduat munzam karşılığı oranının tersi­dir (resiprokali). Yani mevduat munzam karşılıklarının oranı yüz­de 10 (10/100=0,10) ise para çoğaltanı bunun tersidir. Yani (100/ 10=) 10'dur. Mevduat munzam karşılıklarının yüzde 20'ye çıkarıl­ması (20/100=0,20) durumunda para çoğaltanı (100/20=) 5 olur. Yani bankaların para yaratma kabiliyeti bu yolla düşürülerek para arzı denetim altına alınmış olur. Bununla birlikte munzam karşı­lıkların kullanılması giderek daha az başvurulan bir para politikası aracı durumuna gelmektedir.

Merkez Bankası'nın bir görevi de son borç veren merci olma­sının gereğini yerine getirmesidir. Eğer bir banka, özellikle pi­yasa koşulları nedeniyle likidite sıkıntısı içine girmiş ve Merkez Bankası'na başvurmuşsa, Merkez Bankası, bu bankaya gereken likiditeyi sağlamak durumundadır. Bu şekilde sağlanan likidite sü­reklilik taşımaması için yüksek faizli bir imkân olmak durumun­dadır. Merkez Bankası önce belirli bir likidite vermek sonra fa­iz almak yerine faizi baştan tahsil eder. Buna ıskonto oranı denir. Merkez Bankası bu oranı artırıp azaltmak suretiyle para arzım de­netim altında tutabilir. 

Para ve Maliye Politikalarının Birlikte Uygulanması

Ekonomideki parasal ve reel ilişkileri yeniden ifade edelim: 

M V = P Q
Y     = C + I + G + (X-M)
MV = C + I + G + (X-M) Bu denklemi sayısal bir örneğe dönüştürelim:

50x2 = 60 + 20 + 30+00-20)                                           (1)
 

Ekonomide enflasyonist baskılara yol açan bir talep artışı ortaya çıktığını varsayalım. Talep artışı tüketim harcamalarının (C) yük­selmesine yol açacaktır. Tüketim harcamalarının, eldeki birikimle­rin de aktive edilmesi sonucunda, 60 birimden 80 birime çıktığını varsayalım. Bu durumda denklemimiz ilk anda şu biçimi alacaktır: 

50 x2# 80+ 20+ 30+ (10-20.)                                           (2) 

Burada bir eşitsizlik 5>öz konusu olduğuna ve paranın dolanını hızını (V) sabit kabul ettiğimize göre para arzının artması ve 60 bi­rime yükselmesi gerekecektir.

60x2 = 80+ 20+ 30+(10-20)                                           (3) 

Bu durumda denklemi değişim denklemi biçimine dönüştürüp tekrar bakarsak, 

MV   =PQ 50 x 2 = 2 x 50 50 x 2 # 2,4 x 50 60 x 2 = 2,4 x 50 Fiyatların (P) artmış olduğunu görürüz. 

Yukarıda da ifade edildiği gibi para politikası denklemin sol, maliye politikası da sağ tarafının ayarlanmasına yöneliktir. (2) numaralı duruma geri dönelim:

50x2 #80+ 20+ 30+(10-20) 100 #120 

Bu durumda para politikası tek başına kullanılıp piyasaya para arz edilmezse bir defalık fiyat artışları görülecek fakat bu devam et­meyecek, böylece eski dengeye biraz daha yüksek bir fiyatlar genel düzeyiyle geri dönülmüş olacaktır.Ya da maliye politikası tek başına uygulanır ve vergiler artırılır­sa tüketim harcamaları (C), kişisel kullanılabilir gelir miktarı dü­şürülmek suretiyle indirilmiş olacaktır.

Varsayalım ki para arzı artışı ekonomide enflasyonist baskılar getirmiş olsun: 

MV   =PQ
50 x 2 = 2 x 50
Burada para arzının 60 birime çıktığını düşünelim:
60 x 2 # 2 x 50
Buradan şu eşitliğe gidilecektir: 60 x 2 = 2,4 x 50 

Bu dengenin enflasyonist baskılar yarattığını ve tekrar eski den­geye dönülmek istendiğini düşünelim:

Açık piyasa işlemi uygulanarak para politikasına başvurulup 10 birim hazine kâğıdı satılıp karşılığında 10 birimin piyasadan çekil­diğini varsayalım. Bu durumda para arzı (M) daralmasıyla kişile­rin kullanılabilir geliri 10 birim tutarında eksileceginden tüketim harcamaları da (C) 10 birim eksilecektir. Sonuçta fiyatlar eski dü­zeyine inecektir:

60 x 2 = 2,4 x 50 50 x 2 # 2,4 x 50  Eşitliği sağlamak için fiyatlar düşecektir: 

50 x 2 = 2 x 50 

Değişimin sol taraf yani para politikası ağırlıklı olduğuna dik­kat etmek gerekir.

Kişisel gelir vergisinin artırıldığını ve bu yolla kişilerin elindeki 10 birim fazlanın alındığını, dolayısıyla kişisel kullanılabilir gelir­lerin ve nihai olarak da tüketim harcamalarının (C) 10 birim dü­şürüldüğünü varsayalım. Maliye politikası uygulaması sonucunda durum tekrar eski noktaya gelecektir:

60 x 2 = 2,4 x 50 60 x 2 # 2 x 50ç Eşitliği sağlamak için para arzı (M) kısılacaktır: 50 x 2 = 2 x 50

Bu kez değişimin sağ taraf yani maliye politikası ağırlıklı oldu­ğuna dikkat edilmelidir. 

Şimdi her iki politikayı bir arada uygulamaya karar verdiğimi­zi düşünelim. Yani Merkez Bankası açık piyasa işlemi uygulayarak 5 birimlik hazine kâğıdı satıp para arzını (M) 5 birim düşürürken, gelir vergisi artırımına gidilerek tüketim harcamalarının (C) 5 bi­rim kısıldığını düşünelim:

60 x 2 = 2,4 x 50 Para politikasının tek başına etkisi: 55 x 2 # 2,4 x 50

Maliye politikasının tek başına etkisi: 60 x 2 # 2,2 x 50

Karşılıklı etkileşim sonrasında gelinen nokta: 55 x 2 = 2,2 x 50

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri