Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Türkiye'de popüler bir yöntem: hayali ihracat 

Ülkemiz gündemini 80'li yıllarda uzun süre meşgul eden hayali ihra­cat, haksız vergi iadesi alma amacının yanısıra aynı zamanda aklama için de kullanılabilir. Buna göre, değeri oldukça düşük olan mal, belli nitelikle­re sahip değerli bir mal gibi yurtdışına gönderilir, örneğin 1 TLlik mal 25 TL'ye ihraç edilmiş gibi gösterilir. Bu işlemden sonra %20 oranında vergi iadesi varsayımıyla, hem 5 TL vergi iadesi alınır, hem de 24 TLlik karapara ihracat geliri olarak gösterilebilir. Ancak, olası incelemelerde açık vermemek için ve karaparamn bir şekilde finansal sisteme sokulması gerekliliği nedeniyle, karaparanın; sözde ihracatın yapıldığı şirket tarafın­dan gönderilmesi gibi bir işleme tâbi tutulması gerekir. Bu şirket faaliyeti olan bir şirket, hayali bir şirket veya paravan bir şirket olabilir.

Benzer bir işlem ithalat için de yapılabilir. Bu durumda, yurtdışında 1 TL'ye alınan mallar, yurt içinde, aklama için kullanılan şirketlere 25 TL'ye satılır. Aradaki fark, aklama için kullanılır. Bütün bu işlemlerde aklama­nın olup olmadığını tespit edebilmek için, işleme konu malların değerleri­nin inceleme elamanları tarafından tespit edilmesi gerekir. Benzer işlem­ler yurt içi işlemler için de yapılabilir. 

TBMM Hayali İhracat Komisyonu tarafından belirlenen Türkiye'de hayali ihracat yapmak için uygulanan yöntemler şöyle özetlenebilir: vergi iadesi listelerindeki mal isimleri altında ekonomik değeri olmayan (taş, toprak, hurda metal kırpıntıları gibi )malların ihraç edilmesi, gümrük çıkış beyanında ihraç fiyatının gerçeğinin çok üzerinde gösterilmesi, gümrük idarelerinden sağlanan tasdikli gümrük çıkış beyannamesi ile fiilen ihraç edilmemiş malların ihraç edilmiş gösterilmesi, ihracata ilişkin belgeler üzerinde tahrifat yapılması, paravan şirketler kurulması, sahte döviz alım belgesi ile gerçekte yurda gelmemiş ihracat bedeli dövizlerin yurda gelmiş gibi gösterilmesi. 

Yüzlerce hayali ihraç olayından bir örnek, 1985 yılında Hollanda'ya 13 milyon dolar tutarında porselen çiçeklik ve vazo, dikiş makinesi parçacığı, konfeksiyon ihraç ediliyor. Ancak ihracat firması nezdinde incelemelerde bulunan Hazine Kontrolörleri, alıcı ülke gümrüğünden malların akıbeti hakkında bilgi istiyorlar. Gelen cevap çok ilginç: "Giden mal tahta parçası olup malın değeri 13 bin Hollanda florini." 

'2000 yılı içindeki paraşüt ve balina operasyonları, hayali ihracatın kara para aklamak için hala geçerli bir yöntem olduğunu ortaya koymuş­tur. Hem paralarını aklamaktalar, hem de üstüne KDV iadesi almaktadır­lar. Post modern hayali, ihracatın ayırıcı özelliği, eskisinde bazen görülen ve daha çok yan etki gibi kalan kara para aklamadır. 

Eski hayali ihracatın özü, birçok malda yüzde 24'lere çıkan vergi iade­lerini almaktı. O zamanlar yüzde 10'lar civarında olan KDV işin cazip tara­fı değildi. Olsa olsa fazladan bir ikramiyeydi, daha küçük DFİF gibi fonlar türünden. Çünkü o yıllarda verilen vergi iadesi aslında 'vergi iadesi' değil­di. Açıktan ve peşin verilen bir paraydı. Kimsenin tahakkuk etmiş bir ver­gisi filan iade edilmiyordu. Sonraları, daha çok da yabancıların baskısı sonucu, aşırı ihracat teşvikleri ve bu arada 'vergi iadeleri' de giderek azal­tıldı ve sıfırlandı. Fakat KDV iadesi kaldı. Ardından, dövizi üç ay içinde getirme şartı kaldırıldı. KDV iadesi denetimi, yeminli mali müşavirlere bırakılarak bir anlamda 'özelleştirildi'. Ama asıl, ülkede doğru dürüst vergi toplayamayan devlet, adaletsiz bir vergi biçimi olan KDV'ye, sırf toplan­ması kolay diye yüklendikçe yüklendi. KDV oranlan yüzde 17'lere, bazı ürünlerde yüzde 23'lere çıktı. Eh artık hayali ihracat operasyonları maliye­ti kurtarıyordu. Hele belgeyi gösterip parayı peşin alırken dövizi getirip getirmediğiniz aylar sonra ortaya çıkıyorsa. Artık buna 'suça teşvik' den­mez de ne denirdi? İşin kara para yönüne gelince, Türkiye'deki kimi tah­minlere göre 5-6 milyar dolar tutarındaki uyuşturucu parası artık o kadar kolay legalleşemiyordu. Türk mafyası da Batılı meslektaşları gibi para aklama işini ciddiye almaya başladı. 

Önce turizm, sonra borsayı denedi. Yetmedi. Oysa hazırda eski bildik işi, hayali ihracat duruyordu. Üstelik hem eskisi kadar dikkat çekmiyor hem de şartlar eskisine göre daha da olgunlaşıyordu. Bir zamanlar, ancak bazen kullanılan naylon fatura ve sahte evrak yöntemi, şimdi asli yöntem olmuştu. Bu yöntem, devleti sadece KDV zararına uğratmıyor, yüzde 40'lara varan kurumlar vergisi zararına da sebep oluyordu. Son­ra...Sonrası kara paracılar öyle bir hırsla saldırdı ki, ihracatın düştüğünü herkesin gördüğü yıllarda bile, kaydî ihracat artarken aşırı iadeler sonucu vergi gelirleri azalınca acelelerinin cezasını operasyonlarla çekmeye baş­ladılar. 

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005