Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Dış Borçlarla İlgili Rasyolar 

Gelişmekte olan ülkelerde dış borçların büyük boyutlara ulaşması, dikkatleri bir takım rasyo analizleri üzerine toplamıştır. Bu rasyolar borç veren taraf açısından borç verilecek olan ülkenin güvenirliğini, borcu geriye ödeyebilme kapasitesini ve borç vermede amacın gerçekleşebilme imkanını görme bakımından büyük önem arz etmektedir. Borçlanan taraf açısından ise, dış borcun etkin bir şekilde kullanılması, borç ödeme kapasitesinin daha iyi analiz edilebilmesi ve alternatif politikaların oluşturulması bakımından önem taşımaktadır.

Dış borç rasyoları, geçmişte yapılmış olan dış borçlanmanın miktar, yapı ve koşullarındaki değişiklikleri yansıtmaktadır. Bu rasyoların tümü bir bütün olarak ele alındığında incelen ülkenin dış borç profili kapsamlı bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Dış borç kapasitesinin ölçülmesinde, dış borç miktarındaki artışları izlemede ve ülke içi ve ülkelerarası analizlerin yapılmasında etkin bir şekilde kullanılmaktadır. 

Türkiye’nin Bazı Dış Borç Rasyoları 

Yıllar

GSMH

(cari

fiyatlarla)

(Milyon$)

Ekonomik

Büyüme

(Reel

GSMH’daki

Artış)

Toplam

Dış

Borç

Stoku

(Milyon

$)

Dış

Borç

Stoku /

GSMH

(%)

Dış

Borç

Stoku /

İhracat

(%)

Dış Borç

Servisi /

İhracat (%)

Dış Borç Faiz

Servisi /

İhracat (%)

1980

69.7

0.9

15.7

22.5

541.3

6.2

2.1

1983

62.2

1.6

18.8

30.2

329.8

42.3

10.9

1986

76.4

4.8

34.3

40.3

463.5

62.3

14.7

1989

108.6

8.5

43.7

40.2

376.7

61.3

14.1

1992

160.7

7.8

58.6

36.4

395.9

57.2

13.7

1995

171.9

2.6

75.7

44.0

350.4

40.2

10.8

1998

206.5

6.0

96.4

46.6

358.3

61.2

15.4

2000

200.0

-0.6

118.6

59.3

428.1

79.0

22.7

2001

145.6

-5.4

113.5

77.99

362.6

78.6

22.8

2003

239.2

11.4

145.4

60.7

308.0

58.8

14.8

2005

360.8

13.5

170.6

47.2

232.4

49.5

10.8

2006

339.6

13.5

207.4

61.0

242.5

44.9

9.4

Kaynak: HDTM, TÜİK ve Ekrem Pakdemirli (2002),Cumhuriyet Döneminin Ekonomik Büyüklükleri (1923-2002) verilerinden derlenmiştir. 

Dış borç stoku / GSMH 

Bu rasyo genel olarak bir ülkenin kredibilitesinin ölçümünde kullanılmaktadır. Bunun yanında risk ve borç yükü analizlerinde de genel bir ölçüt olarak değerlendirilmektedir. Bu rasyonun kullanılmasında Dünya Bankası ve IMF tarafından kabul edilen ölçütlere göre eğer bir ülkenin dış borç stoku / GSMH rasyosu %30-50 arasında ise ülke orta derecede borçlu, %50’nin üzerinde ise ülke çok borçlu olarak kabul edilmektedir.55 Maastrich kriterlerine göre ise bu oranın %60 üzerine çıkmaması gerekmektedir. Ancak Türkiye 2000 yılı itibari ile bu şartı yerine getirememiş, %88.4 oranıyla çok borçlu ülkeler içinde yeralmıştır. 

Tablo 1.8.’den de anlaşılacağı üzere Türkiye’nin bu rasyosu 2000 yılı sonu itibari ile %59.3 ‘e ulaşmış ve Dünya Bankası ve IMF’nin belirlemiş olduğu kriterlere göre çok borçlu ülkeler sınıfına girmiştir. 2001 yılında %77.9’a kadar yükselmiş ve 2002 yılında %72.0 olarak gerçekleşmiştir. Daha sonra bu oran GSMH’da gerçekleşen büyüme ile düşme eğilimine girmiştir. 2005 yılı sonunda %47.2’ye kadar gerilemiş ve Türkiye bu tarihte orta derecede borçlu ülkeler sınıfına tekrar dahil olmuştur. 

Maastricht Antlaşması’na göre borçlanmak mümkün görülmektedir. Ancak bunun sınırları bulunmaktadır. Maastricht Antlaşması ile Borç/GSMH oranı da belirlenmiştir, ancak bu oranın bazı durumlarda aşılması mümkün olmaktadır. Antlaşmaya göre, bir devletin toplam borcunun GSMH’ya oranı, bu oran seviyesinde olmasa da, gittikçe azalan bir değer taşıyorsa, aşırı olarak ifade edilmemektedir. Kriterin bu şekilde belirlenmesinin sebebi, AB’ne üye ülkelerin kamu borçlarının GSMH’ya oranının %60’dan fazla olması olup, hatta bu oran Belçika, İtalya ve Yunanistan gibi ülkelerde %100’ün üzerinde gerçekleşmiştir. Basit hesaplamalar dahi, zorunlu kamu harcamaları kısılsa bile, bu ülkelerde kamu borçlarının GSMH’ya oranını 1999 yılına kadar %60’a inmeyeceğini göstermektedir. Bu bağlamda, 1995 yılında AB Komisyonu tarafından onaylanan “Avrupa Yaklaşım Raporu”, yüksek düzeyde borçlu ülkelerin, toplam borçlar azaltıldığı sürece Avrupa Para Birliği’ne katılmalarına izin verileceğini ifade etmektedir. 

Dış borç stoku / ihracat 

Bu rasyo, bir ülkenin borçluluk durumunu ve dış borç ödeme kapasitesini gösteren ihracat gelirlerinin toplam dış borç stoku üzerindeki etkileri konusunda bilgi edinmek amacıyla kullanılmaktadır. Bu oranın yükselmesi borçlu ülkeler açısından olumsuz, küçülmesi ise olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Bu oranın % 165-275 arası olması halinde ülkenin orta derecede borçlu, %275’i aşması halinde ise ülkenin çok borçlu bir ülke olduğu kabul edilmektedir. 

Tablo’dan de anlaşılacağı üzere Türkiye’nin 2004 yılı itibariyle dış borç stoku / ihracat rasyosu % 256.2 olarak gerçekleşmiş ve ülkemiz orta derecede borçlu ülkeler sınıfı içine girmiştir. Bu gelişmenin temel sebebi ise ihracat gelirlerindeki önemli artışlardır. Günümüz itibariyle hala Türkiye orta derecede borçlu ülkeler sınıfında bulunmaktadır. 

Toplam dış borç servisi / İhracat 

Ülkenin mal ve hizmet ihracat gelirlerinin ne kadarının borç servisi ödemelerine ayrıldığını ifade etmektedir. Bir ülkenin dış borç yükünün değerlendirilmesinde ve çok borçlu olup olmadığının ölçülmesinde kullanılan bir orandır. Dış borç karşılama oranı olarak da adlandırılan bu oran, dış borçlanma dahil, ülkenin uluslararası likidite sorunlarının analizinde önemli bir kriterdir. Rasyonun büyük değerlere ulaşması, ülke ihracat gelirlerinin dış borç servisini karşılama oranının küçülmesi demek olduğundan, bu durum borçlu ülkenin dış borç yükümlülüklerini yerine getiremediği anlamına gelir. Oranın küçük değer alması ise, ülkenin ödemeler dengesinde bir iyileşme olduğu ve buna bağlı olarak da ülkenin dış borç ödeme gücünde bir artış görüldüğü şeklinde yorumlanmaktadır. Bu oran, %18-30 arasında ise ülke orta derecede borçlu, % 30’u aşmış ise ülke çok borçlu ülke olarak değerlendirilmektedir.

Tablo’dan de görüldüğü gibi Türkiye, bu orana göre, 1983 yılı itibari ile çok borçlu bir ülke olarak kabul edilmektedir.

Dış borç faiz servisi / ihracat 

Bu oran, bir ülkenin ihracat gelirlerinden ne kadarının dış borç servisi faiz ödemelerine ayrıldığını ifade etmektedir. Bu rasyo genel olarak dış borçlanmanın borcu alan ülke için maliyetini ölçmede kullanılmaktadır. Bu oranın % 12-20 arasında olması ülkenin orta derecede borçlu bir ülke olduğunu göstermektedir. Şayet oran, % 20’nin üzerine çıkarsa ülke çok borçlu ülke olarak değerlendirilmektedir. 

Tablo’da da görüldüğü gibi Türkiye bu orana göre değerlendirildiğinde, 1986 yılında orta derecede borçlu ülkeler içine girmiş, 2000 ve 2001 yıllarında ise yüksek derecede borçlu ülke durumuna gelmiştir. 2001 yılı sonrasında tekrar orta derecede borçlu ülkeler sınıfına geçmiştir. 

Bu oranların her birinin ekonominin borç yükünü göstermek bakımından ayrı ayrı değeri olmakla birlikte, birbirine benzemeyen çok sayıdaki ekonomiyi tek bir göstergeye bakarak borçluluğunu sınıflandırmanın sakıncalarından kaçınmak için bu oranların en az üçüne bakılarak bir borçluluk sınıflandırılması yapılmaktadır.

Bu oranlardan en az üçünün;

Toplam Borç / GSMH > %50

Toplam Borç / İhracat > %275

Borç Sevisi / İhracat > % 30

Faiz Servisi / İhracat > % 20 olması halinde ülke çok borçlu olarak sınıflandırılmaktadır. Orta derce borçlu olmak için yukarıdaki göstergeler sırası ile %30-50, %165-275, %18-30, %12-20 arasında olmalıdır.

Tablo’daki verilere bakıldığında, Türkiye’nin 2006 yılı itibari ile orta derecede borçlu ülkeler sınıfına dahil olduğu görülmektedir.

Diğer yandan, borçluluk göstergeleri bakımından çok borçlu sınıfına giren bazı ülkeler uluslararası finans pazarında gösterdikleri performans nedeni ile borç krizine girmemişlerdir. Çok borçlu ülkeler ekonomileri nitelik ve nicelikleri bakımından geniş farklılıklar gösterirler. Orta gelir düzeyindeki ülke borçlarının büyük kısmı özel kreditörlerdir. Düşük gelirli ülkelerin borçları ise, daha çok resmi kaynaklıdır. Bu nedenle düşük gelirli ülkeler borç krizi ile daha çok karşı karşıya kalmışlardır. 

Dış borç rasyoları bir bütün olarak incelendiğinde, Türkiye’nin özellikle son birkaç yıl içinde orta derecede borçlu ülkeler sınıfına girdiği görülmektedir. İncelenen dört rasyo içinde Türkiye şu anda yalnızca dış borç servisi / ihracat rasyosuna göre çok borçlu ülkeler içinde yeralmaktadır. Diğer üç rasyoya göre, Türkiye orta derecede borçlu bir ülkedir. Bunun en önemli sebebi ise ülke ekonomik büyümesinde yaşanan olumlu durumdur. Bu durum sonucunda artan ihracat gelirleri ise dış borç yükünü hafifletmektedir. 

Tablo Türkiye’deki ekonomik büyüme açısından değerlendirildiğinde, borç stokunda ki artışların yeterli ekonomik büyüme ile sonuçlanmadığı görülecektir. Bunun yanında, ülkenin mal ve hizmet ihracat gelirlerinin ne kadarının borç servisi ödemelerine ayrıldığını gösteren dış borç servisi/ ihracat rasyosunda ki artışların ise ekonomide daralmayla sonuçlandığı anlaşılmaktadır. Ekonomide büyük bir seviyede daralmanın yaşandığı 1998-2000 yılları arasında, hem bir ülkenin borçluluk durumunu ve dış borç ödeme kapasitesini gösteren ihracat gelirlerinin toplam dış borç stoku üzerindeki etkilerini gösteren toplam dış borç stoku/ihracat rasyosunda hem de dış borç servisi/ihracat rasyosunda önemli artışlar gerçekleşmiştir. Türkiye’ye ait bu veriler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dış borç stokunda ki artışın ekonomik büyümeyle sonuçlanmadığı, dış borç servisinde ki artışın ise ekonomik daralmaya yol açtığı sonucuna ulaşılabilir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005