Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Diplomaside Enerji Savaşları, Enerjide Kılıçlar Çekildi 

Orta Asya ve Ortadoğu Bölgesi'nin bir anlamda kesişme noktası olan ve önemli bir geçit görevi üstlenen Kafkaslar'da 21. yüzyıla adım atılmasıyla birlikte enerji üzerinden mücadelenin yüzyılın kilit kavram­larından ve stratejik savaşlarından biri olacağı anlaşıldı. Bölge üzerin­de hakimiyet kurmak isteyen güçler enerji kaynaklarına ve bu kay­nakların iletimindeki hatlara sahip olabilmek için diplomasi yarışına girmiş durumda. Bölgesel ve küresel aktörler bölgedeki enerji kaynak­larından kendi ihtiyaçları doğrultusunda yararlanmak ve enerji ihtiya­cı olan bölgelere kendi inisiyatifleri doğrultusunda enerji aktarmak için yüzyılın başında enerji merkezli yeni vizyonlarını ve diplomatik açılımlarını ortaya koymakta ve uygulanabilirliğini sınamakta. Bunun da ötesinde enerji odaklı politikaların diplomasi merkezli açılımları iç ve dış politikalarda bölge ülkelerindeki ve dünyadaki hükümetlerin de kaderini belirleyecek nitelikte, hatta bunun için bir çok ülkede turun­cu, mor yada hangi renk uygun görülmüşse o renkte devrim bile ya­pılmakta. 

Enerji üzerinden denge hesabı 

Türkiye'nin de içinde bulunduğu coğrafyada yaşanan bu müca­dele önemli bir enerji koridoru olma rolü üstlenmiş ülkemizi de ya­kından etkiliyor. Kimi zaman enerji kaynakları açısından tehdit edilen ülkemiz, kimi zamanda Avrasya coğrafyasına açılmakta sorunlar ya­şıyor. Bunun da ötesinde küresel tek güç ve tek aktör görevini üst­lenmiş olan ABD'nin Türk Cumhuriyetlerine yönelik olarak gerçekleştirmek istediği askeri ve siyasi projeler bölgenin istikrarını yakından etkilerken, Türkiye'yi bu noktada zor ama kilit bir ülke konumunda hareket etmeye de zorlamakta. Türkiye ise enerji bağımlılığı açısından (ki burada şunu ifade etmekte fayda bulunmakta, Türkiye'nin kömür rezervleri ve yenilenebilir, sürdür-ülebilir enerji kaynakları açısından potansiyeli çok fazladır. Bu doğrul-tuda yeni bir enerji projeksiyonu tanımlamasına ve vizyonuna ihtiyaç duyulmaktadır) tarihsel hasımları olarak tanımlayabileceğimiz Rusya ve İran arasında bir enerji, özellik­le de doğalgaz cenderesinde kalmak istememektedir. Rusya ve İran arasında cendere olmak istememesine rağmen Türkiye ABD ve Çin, Hindistan gibi ülkeler de dikkate alın-dığında bölgesinde kilit konum­da bir ülke durumunda olmasından dolayı dengeli ve çok yönlü ener­ji politikasına ihtiyaç duymaktadır. Türkiye'ye gaz satan İran'ın daha önce de yaptığı gibi doğalgazı geçtiğimiz günlerde yeniden kesmesi­nin ardından Kafkaslarda ve Ortadoğu'da enerji diplo-masisi bir kez daha önem kazandı. Bölgenin tarihsel aktörleri bir anlamda enerji üzerinden yeniden bir denge hesabı içerisine girdi. Bu denge politika­sının gerekliliği ve ihtiyacı zaman zaman yaşanan ve geçtiğimiz gün­lerde yine tekrar eden İran ile doğalgaz sıkıntısı ile yeniden anlaşıldı.

Diplomatik mücadele süreci 

Türkiye doğalgaz kaynaklarına bağımlılığı açısından tartışılır bir projeksiyon ortaya koymuş olsada (ki diğer enerji kaynaklarını değer­lendirmemesinden dolayı Türkiye içeride ve dışarıda kamuoyu tara­fından potansiyeli kullanamayan bir ülke olarak bilinmekte) doğalgaz alternatif kaynaklarını zengin tutunca kriz çok fazla büyümeden ön­lendi. Ancak ilerisi için sorun hala devam ediyor. Burada tartışılan konu ise doğal kaynaklan açısından zengin olan Rusya'nın, Gürcis­tan'ın, Türkiye üzerinden alternatif doğalgaz arayışlarının önünü kesmek. O kadar ki burada İran'ın Türkiye'ye gazı kesmesinin altında yatan neden olarak da bu gösterilmekte. Ortaya konan senaryodan anlaşılacağı gibi önemli bir enerji kaynağı olan ve bu nedenden dola­yı da 21.yüzyılın önemli coğrafyası olarak ilan edilen Avrasya coğraf­yasında kıpırdanmalara neden olan doğalgaz, şimdiden Türkiye-Rusya-İran gibi Ortadoğu ve Kafkaslarda tarihsel süreç içerisinde ha­kimiyet kurma savaşı veren güç aktörlerini harekete geçirmiş durum­da. Kafkasların ve onun uzantısı konumundaki Ortadoğu'nun tarihsel aktörleri yeni dönemde enerji kaynakları ve bu kaynakların kullanıcı ülkelere iletimi konusunda şimdiden diplomatik bir savaşa başlamış durumdalar. 

Ziyaretin ardından vana kapandı 

Geçtiğimiz günler içerisinde Gürcistan Devlet Başkanı Mihali Şaakaşvili'nin Türkiye ziyaretinin ardından Gürcistan'ın Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının kardeşi olarak tanımlanan Şahdeniz Proje­si' nden gaz alacağı açıklanmıştı. Bu açıklamadan sonra ise uluslara­rası enerji uzmanlarına göre bölgede enerji dengeleri bir anda yerin­den oynadı. Daha önce doğalgaz fiyatı nedeniyle Rusya ile sorun ya­şayan ve Türkiye'den alacağı alternatif gazı da hesaba katan Gürcis­tan Rusya'dan doğalgaz alımını durduracağını açıkladı. Bunun üzeri­ne de en son olarak İran Türkiye'ye sattığı gazın vanasını kapattı. 

Kafkaslar önemli 

İran'ın doğalgazı kapatmasının sıradan bir açıklamasının olama-ya-cağını dile getiren TUSAM (Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi) Başkan Vekili Ali Külebi, İran'ın Türkiye'ye doğalgaz akışını kesmesinin ardından bölgeye dönük enerji ve diplomasi tartışmaları­nın yeniden gündeme geldiğini belirterek, Türkiye'ye karşı enerji ko­zunun kullanılmasının ardında yatan en önemli nedenin Türkiye'nin Kafkaslar-daki etkinliğini arttıracak yönde adımlar olduğunu kaydetti. İran'ın doğal gazı kesmesinin ardından gerek Türk kamu oyunda ge­rekse uluslararası kamuoyunda bir çok yorum yapıldığını ancak Kaf­kaslardaki gelişmelerin şu ana kadar çok da fazla dikkate alınmadığını belirten Külebi sözlerini şöyle sürdürdü : "Burada bir çok senaryo ya da ihtimal üzerinde durulmasına karşılık Kafkas politikalarına ilişkin olarak şu ana kadar net bir analiz yapılmış değil. Türkiye Kafkasya bölgesine dönük olarak ne zaman bir atılımda ya da açılımda bulunsa başımıza hep bu tür olaylar gelmekte. Türkiye Şahdeniz Projesi'nden gelecek gazı teknik neden-lerden dolayı alamadığından dolayı bu yataklardaki doğalgazı Gürcistan ve Azerbaycan'a bıraktı. Bu Türki­ye'nin bölgeye dönük olarak gerçekleştirdiği önemli hamlelerden bi­riydi aynı zamanda. Ancak elbette ki Türkiye'nin bu önemli adımı bölgenin diğer aktörleri Rusya ve İran tarafından hoş karşılanmadı. Bu nedenle de Türkiye üzerinde bir baskı unsuru oluşturmak amacıyla bu tür bir baskı unsuru oluşturmak istiyorlar. Bu nedenle Türki­ye'ye karşı böyle bir hamle gerçekleştirilmiş durumda. Bizim kamuo­yunda ise şu ana kadar bunun üzerinde hiç durulmadı." 

Ortadoğu'da da devre dışı bırakmak istiyorlar 

Türkiye ile İran arasındaki ilişkilerde özellikle Irak'ta yaşanan ge­lişmeler dikkate alındığında bölgeye yönelik olarak daha başka he-sap-ların da dikkate alınması gerektiğini belirten Külebi, enerjiye dö­nük olarak atılan adımların altında bir çok diplomatik parametrenin buluna-bileceğini de kaydetmekte. Türkiye'nin bölgede gerçekleşti­rilmek iste-nen kutuplaşmalarda devre dışı bırakılarak etkisizleştiril-mek istendiğine dikkat çeken Külebi, bu konuda İran'ın yine elindeki enerji kozunu Türkiye'ye kullanabileceğinin altını çizerek şunları kay­detti : "Elbette ki İran'ın Türkiye ile olan ilişkilerinde başka stratejik açılımlarda söz konusu. Örneği Irak'ta Şiileri Türkiye'ye karşı bir tavır içerisine sokmak istiyorlar. Öte yandan geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan'da gerçekleş-tirilen Sünni toplantıya Türkiye'nin çağrılma­ması bölge politikaları açısından önemli bir mesaj olarak görülebilir. Bir de İran'ın olası ABD operasyonuna karşı İncirlik'te hazırlık yapıl­dığına karşı bir görüşü bulunmakta. Bu da İran'ın doğalgazı kesmesi açısından bir neden olarak görülebilir. İran son dönemde özellikle elindeki doğalgazı dış politika malzemesi olarak kullanıyor. Bunu hem bölgede hem de küresel anlamda iyi yapmakta." 

Rusya aba altından sopa gösterir 

Türkiye, İran ve Rusya'nın bölgenin tarihi güçleri olduğuna da deği­nen Külebi, şu ana kadar özellikle Karadeniz'e ilişkin olarak Türkiye - ile Rusya'nın bir çıkar çatışması içerisine girmemiş olmasının önemi­ne dikkat çekerek, Türkiye ile Rusya'nın Karadeniz'de çıkar çatışma­sına girdiğinde Rusya'nın da aba altından sopayı göstermekte gecik-meye-ceğine dikkat çekmekte: " Burada konuya bir de tarihsel süreç içerisin-den bakmak gerekiyor. Bölgenin tarihsel güçleri arasında en önemlileri Türkiye, Rusya ve İran. Dolayısıyla kimse birinin öne geç­mesini istem-emekte. Bu nedenle de Türkiye'nin Kafkasya'da önem kazanmasının ardından, Türkiye'ye karşı doğal kozunu kullanmak isteyeceklerdir. Öte yandan şu ana kadar Rusya, aba altından sopayı tam olarak göstermiş değil. Çünkü şu günlerde Türkiye ile Rusya'nın özellikle Karadeniz politikaları örtüşmekte. Eğer Karadeniz'e yönelik politikalarda bir sapma gerçekleşirse o zaman Rusya'da Türkiye'ye aba altından sopa gösterecektir. Eğer ki Türkiye Karadeniz'de ABD çizgisinde bir politik tutum içerisine girerse, bunun karşılığını gecik­meden Rusya'dan alacaktır. İran'dan alınan karşılık da bu şekilde okunmalıdır. Türkiye'nin Ortadoğu'ya yönelik politikalarında hafif bir ABD yanlısı sezinlen-mesinin sonucu olarak Türkiye'ye karşı enerji kozu kullanılmıştır. Bunun yanında Türkiye'nin Kafkaslardaki hamle­sini ortadan kaldırabilmek için hem İran, hem de Rusya Türkiye'ye enerji kozunu kullanarak baskı yapmak isteyecektir." 

İran'daki Türkler 

Külebi, son olarak da İran'daki Türklerin varlığının ve İran'daki etkinliklerinin, Türk-İran ilişkilerinde önemli bir etken olduğunu şöyle anlattı : "Bir de şunun altını çizmek gerekiyor Türkiye'nin doğalgaz konusunda Gürcistan'ı rahatlatması ne kadar Rusya'yı rahatsız ettiy­se, yine Türkiye'nin Azerbaycan ile yakınlaşması da İran'ı o kadar rahatsız etmektedir. Bu nedenle son yaşanan doğal krizini altında bu sebeplerde aranabilir. Bunlar akıl dışı değil, diplomatik gerçekler ola­rak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca Türkiye'nin ihmal ettiği ama İran'da yaşayan 35 milyon Türk'ü de unutmamak gerekiyor. Türkiye bu konuda pasif davransada oradaki Türkler aktif bir politika izlemek­te. Bu da geride kalmış olsada İran'ın Türkiye üzerinde diplomatik bir baskı kurmak istemesi açısından gözlemlenebilir bir neden olarak kar­şımıza çıkmakta." 

Rusya, Şahdeniz Projesi 'nden rahatsız oldu 

Rusya'nın, son dönemde özellikle doğalgazı önemli bir diplomatik araç olarak kullandığını belirten TÜRKSAM (Türkiye Uluslararası İliş­kiler ve Stratejik Analizler Merkezi) Başkanı Sinan Oğan, bölgede Rusya ile İran'ın yakınlaşmasının şu aşamada zayıf bir ihtimal oldu­ğunu belirterek, Rusya'nın bölgede kendi enerji proje ve politikaları­na alternatif olmasını istemediğinide vurgulamakta. Bu nedenlede Türkiye'nin Şahdeniz yataklarından getirdiği gazı Gürcistan'a verecek olmasının bu aşamada fiyat politikasınında daha uygun olmasının, Rusya'nın bölgeye dönük politikalarımda olumsuz etkilediğini söyle­mekte Oğan. 

Doğalgaz diplomatik malzeme 

Rusya'nın olduğu gibi, İran'ın da son dönemde doğalgazı diplo­matik malzeme olarak kullanmasının bölge ve küresel dengeler açı­sından önemli sonuçlar doğurduğunu belirten Oğan, bu iki ülke ara­sında doğal gazdan kaynaklanan sürtüşmeler olabileceği gibi belli noktalarda ortak hareketlerinde olabileceğini belirtti. Burada dikkat edilmesi gereken ana unsurun doğalgaz olduğuna değinen Oğan, doğalgazın son dönemde diplomatik bir malzeme olarak kullanılma­sının uluslararası ilişkilerde belirleyici olmaya başladığını anlattı. Ge­rek ikili ilişkilerde, gerekse küresel konjonktürel gelişmelerde 21.yüzyılın önemli belirleyicilerinden bir tanesinin enerji kaynakları olduğuna değinen Oğan, İran'ın da bunu kullandığını ve Rusya ile zaman çıkar çatışması içerisine girdiklerini ifade etti. Oğan, her şeyin ötesinde bu iki ülkenin bölgesel rakip olduklarına da dikkat çekti ve bu durumun ise Türkiye'yi yakından etkilediğini, Türkiye'nin bölge­sindeki bu gelişmeyi görmeden hareket edemeyeceğini vurguladı. 

İran ve Rusya rekabetine dikkat 

İran'ın son dönemde çıkışlarının son derece bilinçli olduğunu ve tarihsel süreç içerisinde gözlenen Acem politikalarının biz uzantısı ol­ması açısından önem taşıdığını belirten Oğan'a göre İran özellikle tansiyon ölçerken bu politikasını son derece iyi uygulamakta. Ancak yine de Rusya ve İran yakınlaşmasının şu aşmada mümkün olmadı­ğını ifade eden Oğan, Rusya ve İran arasındaki rekabetin bunun önündeki en büyük engel durumunda olduğunu anlattı. Oğan, "Rus­ya İran yakınlaşmasını şu noktada zayıf bir ihtimal olarak değerlendi­riyorum, bunun nedeni de ikisi de bölgede birbirine rakip ülke ko­numundalar. Ancak son dönemde Rusya gibi İran'da bir konuyu keş­fetti. Rusya'nın son dönem dış politikası incelendiğinde ve yakından gözlemlendiğinde doğalgazı bir dış politika enstrümanı olarak kul­lanmakta ve kendisi açısından bu konuda da son derece başarılı ol­makta. Doğalgazın ikame edilmesi ve dağıtımı yatırım istediğinden bu konuda yetersiz olunan noktalarda Rusya tekeli eline geçirmiş du­rumda ve bunu da çok iyi kullanmakta. Bu nedenle Rusya doğalgazı ülkeler üzerinde ve özellikle de arka bahçesi olarak tanımlanan ülke­ler üzerinde önemli baskı unsuru olarak kullanmakta." 

İran İnandırıcı değil 

İran'ın Acem politikasını çok iyi uyguladığını ve son dönemde tansiyonu çok iyi ölçtüğüne vurgu yapan Oğan, İran'ın yine son dö­nemde elindeki enerji kaynaklarının çok iyi bir diplomatik koz olabi­leceğinin farkına vardığını da belirtmekte. Ogan,bu nedenle İran'ın son dönemde ve daha önce zaman zaman olduğu gibi Türkiye'ye gaz akışını kesmesinin altında kendi iç talebindeki durumdan çok diplo­matik bilincin bu yöne kaymasının altını çizdi ve sözlerini şöyle sür­dürdü : "İran tarihsel süreç içerisinde çok iyi bilinen Acem politikasını iyi uygulamakta. Yani batıya karşı önemli bir denge politikası güdü­yor. Tansiyonu istediği zaman arttırıyor, istediği zaman düşürüyor. Bunda da bugüne kadar bakıldığında başarılı olduğu gözükmekte. Yani İran bu anlamda tansiyonu çok iyi ayarlıyor. Bunun da ötesinde son dönemde doğalgaz kozunu da fark etti, bunu da bir dış politika aracı olarak kullanıyor ve bunu bir baskı unsuru olarak diplomaside de öne sürüyor. Rusya'nın ya da başka bir ülkenin kendisine telkin bulunmanın ötesinde İran bunu son dönemde kendi iradesiyle kul­lanmaya başladı. Yine de son dönemde Türkiye'ye doğalgaz satışın­da vana kapatmasının gerekçeleri pek inandırıcı değil. Örneğin tesis­lerimizi su bastı diyor, bu pek inandırıcı değil, öte yandan iç talep ye­tersizliğini de doğalgaz vanasının kapatılmasında bir gerekçe olarak ortaya koydular ki, temelde incelendiğinde bu sav da pek inandırıcı gelmiyor. Özellikle iç pazara sunulan gazın yetersizliği noktasında inandırıcı olmamasının nedeni İran'ın Türkmenistan'dan aldığı gazı Türkiye'ye satıyor olması." 

Türkiye fırsat kaçırdı

İran'ın, Türkmenistan'dan aldığı gazı Türkiye'ye sattığını belirten Oğan, Türkiye'nin 1997 tarihinde Türkmenistan'a yönelik olarak önemli bir fırsatı kaçırdığımda söyledi. Oğan'a göre o zamanki fırsat kaçırılmamış olsaydı, Türkiye şu anda hem doğalgaz sıkıntısı çekme­yecek, hem de bölgesel enerji koridoru işlevini stratejik olarak kendi istediği doğrultuda yönlendirebilecekti. Oğan şunları kaydetti : "Tür­kiye 1997 yılında önemli bir fırsatı kaçırmış oldu. Eğer o dönem Türkmenistan ile doğalgaz konusunda bir anlaşma yapılmış olsaydı, Türkiye hem enerjiyi daha ucuza alacak, hem doğalgaz açısından sıkıntıya düşmeyecek, hem de enerji kaynakları açısından stratejik konumunu daha da arttırmış olabilecekti. Bir anlamda o dönem ya­pılmış olan hata önemli bir fırsatın kaçması anlamına da gelmekte­dir." 

Transhazar yerine Mavi Akım 

Rusya'nın Şahdeniz yataklarından gelen gazı, Türkiye'nin Gürcis­tan'a vermek istemesinin ardından aba altından sopa göstereceğine dikkat çeken Oğan, Türkiye'nin kaçırdığı fırsat olarak değerlendirdiği Türkmen gazı projesindede benzer gelişmelerin yaşandığına dikkat çekti. O zamanki konjonktürel şartlar içerisinde Türkiye'nin ucuz gaz almasını istemeyen Rusya'nın, aba altından sopayı göstererek ve Türkmenistan'ın durumundan yararlanarak bölgesele gelişmeleri kendi lehine çevirmeyi başardığını dile getiren Oğan şöyle devam etti: "Rusya Türkmenistan'dan alacağımız gaz üzerinde de daha önce ay­nı diplomatik tutumu sergilemiş ve Transhazar projesi yerine Mavi Akım Projesini hayata geçirmişti. Rusya bölgede kendisinden başka güç olmasını istemediğinden bu türü diplomatik açılımlar sık sık gün­deme gelmekte. Türkiye bu tür açılımlarda kendi politikalarını ortaya koyarsa sonuç kendi lehine ve olumlu olacaktır." 

Rusya Alternatiflere Dayanamıyor

Rusya'nın enerji politikaları konusunda kendisi dışında bir alter­natifi bölgede istememesinin kendi diplomatik vizyonu açısından şu aşamada anlaşılabilir olduğuna dikkat çeken Oğan, Şahdeniz Proje-si'nin de Rusya'yı rahatsız ettiğini belirtti. Oğan, "Rusya kendisi dı­şında bölgede alternatif bir enerji politikasının varlığına ve alternatif enerji yollarının hayata geçmesinden rahatsız olacaktır ki bu da Rus­ya'nın enerji merkezli dış politikaları incelendiğinde normal karşılan­ması gereken bir durumdur.bu noktadan hareket ettiğiniz de elbette ki Şahdeniz Projesi Rusya'yı oldukça rahatsız etmiş diyebiliriz. Ayrıca bu proje kapsamında Türkiye'nin Gürcistan'a daha ucuz gaz satacak olması bu ülkeyi rahatsız etti. Bu nedenle, bir takım diplomatik baskı araçlarının kullanılmasını iddia etmek, dışarıda bırakılmaması gere­ken bir senaryo olarakta değerlendirilmesi gerekir. Rusya Şahdeniz projesinden Gürcistan'ın gaz alması rahatsız. Bu nedenlede Türki­ye'yi üstü kapalı da olsa tehdit edecektir. Bunun geçmişte bir örneği Türkmenistan'dan alınacak Trans Hazar projesiyle Türkiye'ye gelecek gazın Türkmenistan'ın o dönemdeki sosyal ve ekonomik durumun­dan da yaralanılarak bu hattın yerine Mavi Akım'ın imzalatılmış ol­masıdır. Bu kapsamda elbette ki Türkiye'ye de üstü kapalı olsa da bir takım yaptırımlar uygulanmak istenecektir. Bunun yanında Gazprom şirketi var ki bu da Kremlin politikaları ve projek-siyonları dışında ha­reket etmez." 

Uluslararası güçler Bölgede etkin olmak istiyor 

Türkmenistan Devlet başkanı Sapar murat Türkmenbaşı'nm ölü­münün ardındanü, suikast ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerektiğini dile getiren Oğan, Türkmenistan başta olmak üzere, bölgedeki ülke­lerin politikalarına uluslararası güçlerin müdahale etmek istediklerini de kaydetti. Rusya'nın etrafında bulunan ülkelerde ard arda devrim­ler olmasının bunun bir göstergesi olarak kabul edilmesi gerektiğini dile getiren Oğan, uluslararası güçlerin gerek enerji ihtiyaçlarını karşı­lamak, gerekse enerji yollarına sahip olmak için bölgedeki gelişmelere direkt olarak müdahale etmek isteyeceklerinin de üstünde durmakta. 

Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurat Türkmenbaşı'nm ölü­münün zamanlamasına özellikle dikkat çeken Oğan, Türkmenbaşı'nm İran'a ABD müdahalesi'nin gündemde olduğu bir dönemde olması­nın dikkat çekici olduğunu da vurgulamıştı. İran'a bir müdahalenin arefesinde Türkmenistan'ın tarafsızlığını ilan etmesiyle Türkmenbaşınm ölüm zamanı ve biçimi arasında ilginç bir bağlantı olduğuna dikkat çeken Oğan, bundan sonra da bölgede uluslararası güçlerin kendi politikalarını uygulamak için zemin arayacaklarına da dikkat çekti. Bu aşamada Türkmenistan'ın tarafsızlığını ilan etmesinin uluslararası güçleri rahatsız ettiğini belirten Oğan, bölgede yaşanan enerji politikaları ile bölge ülkelerinin kendi iç politikalarında yaşadık­ları gelişmelerin de zaman zaman da olsa iç içe geçtiğini söyle­di.Oğan, "Bu noktada kendi politikalarına dönen Türkmenistan'ı ye­niden bölgede aktör haline getirmek isteyen güçler devreye girmiş olabilir. Bunu önümüzdeki süreç gösterecek. Burada gerçekleşen du­rumun turuncu devrim gibi bir operasyon olup olmadığını zaman gösterecek. Ancak uluslararası güçlerin Türkmenbaşı'nm tutumun­dan rahatsızlık duydukları zaten bilini-yordu" 

"Rusya arka bahçesini enerji diplomasisi ile düzene soktu" 

Rusya'nın bölgeye dönük kısa ve orta vadeli siyasi ve ekonomik projelerini bir anlamda ters yüz eden açıklama Gürcistan'dan geldi. Gürcistan Devlet Başkanı Şaakaşvilİ'nin Türkiye ziyaretinin ardından Başbakan , Zurab No hay deli, hükümet toplantısında yaptığı açıkla­mada, Bakü'de Azeri yetkililerle doğalgaz alımı konusunda son dere­ce olumlu ve yararlı geçen görüşmeler gerçekleştirdiğini kaydetti. Şahdeniz projesinden, bazı teknik ayrıntıların çözüm bulmasından sonra yakın dönemde uygun ücretle doğalgaz alımına başlayacakla­rını ifade eden Nohaydeli, dolayısıyla kış döneminde artan enerji ih­tiyaçlarını büyük ölçüde karşılamış olacaklarını söyledi. Gürcistan'ın, 2007'de Şahdeniz projesinden, 800 milyon metre küp Türkiye'nin payından olmak üzere toplam 1,5 milyar metre küp doğalgaz almayı planladığı da bildirilmişti. Gürcistan, 2006'da enerji ihtiyacını karşıla­yabilmek için 2,8 milyar metre küp doğalgaz kullandı. Rusya, Gürcis­tan'a daha önce bin metre küpünü 110 dolara sattığı doğalgazın fiya­tını 235 dolara çıkardığını açıklamıştı. Bu nokta da ASAM (Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi) Genel Koordinatörü Necdet Pamir'in yaptığı açıklamalar dikkat çekmekte. Pamir Rusya'nın periferisindeki yani arka bahçesindeki ülkeler olarak tanımladığı ülkeleri bir anlamda terbiye ederken enerji ve buna bağlı fiyat politikalarının etkin olduğu­nu belirtmekte. 

Enerji fiyatları ile bağımlı yapıyor 

Rusya'nın uyguladığı enerji politikaları ve fiyat belirlemeleriyle bu ülkeler üzerinde enerji maliyetleri açısından bağımlı bir kontrol meka­nizması oluşturduğuna dikkat çeken Pamir, Rusya'nın bölgedeki çı­karlarının gözetmesi açısından kendine göre başarılı bir politika izle­diğini de vurguladı. Pamir, "Rusya özellikle enerji fiyatları üzerinden kendisi açısından oldukça dengeli bir politika da izlemekte. Enerji fiyatlarını göreceli olarak düşük tuttuktan sonra fiyatları arttırıp, bu fiyatlar üzerinden ülkelerle pazarlık yaparak bu ülkeleri kendisine olan bağımlılığını da artırıyor. Bunda da diğer politikalarında olduğu gibi başarılı oluyor." dedi. 

Ermenistan üzerinden İran bloke 

Rusya'nın arka bahçesindeki ülkeler olarak tanımlanabilecek ül-keler-de başarılı bir enerji diplomasisi yürüttüğünü savunan Pamir'e göre Rusya, Gürcistan üzerindeki baskının benzerini Ermenistan üze­rinde de kuruyor. Ancak burada sadece Ermenistan'ı değil aynı za­manda İran'ı da kendisine bir anlamda bağımlı hale getiriyor. Pamir bu düşüncesini şöyle açıkladı : " Rusya'nın Gürcistan üzerindeki bu tür baskısının yanında Ermenistan üzerinde de bu tür baskılarının ol­duğunu görmekteyiz. Genel olarak bakıldığında doğalgaz ve elektrik azısından Ermenistan'ı kendisine bağlayan Rusya, bu yolla aynı za­manda İran'ı da bloke etmiş oluyor. İran'ın bu ülke üzerinden dışa açılması ve ticaretini kontrol altına alan Rusya hem Ermenistan, hem de İran üzerinde önemli bir baskı unsuru olarak da karşımıza çıkmak­ta. Tüm bunlar değerlendirildiği zaman enerji politikaları açısından kendine göre Rusya başarılı bir çizgi de." 

Putin ile doruğa çıktı 

Putin'in devlet Başkanı olmasının ardından Rusya'nın enerji odaklı diplomatik açılımlarının da doruk noktasına ulaştığını belirten Pamir şunları kaydetti : " Rusya'nın dış politikası kendisi açısından bakıldığından son derece başarılı. Rusya'nın enerji odaklı dış politika­sı başarılı olmakla birlikte Putin'in devlet başkanı olmasından sonra doruğa da çıktı diyebiliriz. Rusya kendi arka bahçesi olarak tanımlan­dığı ülkelerde de bu politikalarla etkinliğini son dönemde arttırmış durumda. Örneğin Moldova'nın gaz dağıtım sistemini kontrol ediyor. Öte yandan Soros tipi devrimlerin yaşandığı ülkelerde de Rusya'nın enerji politikalarını kullanarak bu devrimlerin etkilerini ortadan kal­dırmaya başladığını görmekteyiz. Bunun da en güzle örneği Ukrayna Devlet Başkanı Yuvşenko'nun son yaptığı açıklamada "Rusya ile an-laşa-mayacağımız bir konu olamaz" sözleridir. Bu da göstermektedir ki Rusya uyguladığı enerji politikalarıyla dış politikada başarılı bir çiz­gi izlemektedir. Rusya, bir anlamda bu tür politikalarıyla periferisin­deki ülkelere de ders vermektedir." 

Her türlü senaryoya açık 

Bölgedeki durum dikkate alındığında ve zengin enerji kaynakları göz önünde bulundurulduğunda mevcut konjonktür içerisinde her türlü senaryonun bölgeye uyarlanabileceğine de dikkat çeken Pamir, stratejik değerlendirmelerde bütün senaryoların dikkate alınması ge­rektiğini de açıklayarak şunları söyledi : "Bölgenin stratejik önemi ve bölgede yaşanan son gelişmelerde dikkate alındığında enerji kaynak­larının varlığı ve enerji yollarının kullanımı elbette ki burada büyük bir önem kazanıyor. Dolayısıyla küresel ve bölgesel politikalar içerisinde ülkelerin ilişkileri her türlü senaryoya açık durumda. Yani her türlü stratejik açılım ve ilişkiyi değerlendirebilir, senaryoları göz önünde bulundurabiliriz. Ortaya atılan senaryoların hepsi genel bir perspektif içerisinde değerlendirilmelidir." 

Rusya İran Yakınlaşması Olası 

Bölgenin her türlü senaryoya açık gelişmeler içerisinde olmasın­dan dolayı Rusya ile İran arasında da yakınlaşmanın olabileceğine değinen Pamir, "Bu açıdan bakıldığında Rusya ile İran'ın ortak hare­ket etmelerinin söz konusu olabileceğini de göz önünde bulundurmak gerekecektir. Her ne kadar bu ülkeler bir birleriyle rekabet içerisinde olsalar da ABD karşıtlığı söz konusu olduğunda ortak hareket ede­bilmektedirler. Öte yandan bölgede hesapları olan Çin'de burada bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Hele ki Ortadoğu'da ki son süreç­te dikkate alındığında buradaki enerji odaklı gelişmeler daha da önem kazanmakta" şeklinde konuşmakta" dedi. 

Rusya'ya bağımlılık doğru değil 

Türkiye'nin doğalgaz projeksiyonlarının incelendiğinde ortaya çı­kan durumda Rusya'ya bağımlı olmasının doğru olmadığını da kay­deden Pamir, bunun ileride beklenmedik sonuçlara yol açmaması için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini de belirterek şunları söyle­di: "Bundan başka Türkiye'nin doğalgaz açısından Rusya'ya bu ka­dar bağımlı olması da doğru değil. Şu anda kabul etsek de etmesek de doğalgaz projeksiyonumuzun önemli bir kısmı Rusya'ya kaymış  durumda. %60 gibi bir oranda doğalgaz açısından Rusya'ya bağımlı­yız. Bu bana göre tehlikeli bir durum." 

Rusya AB'nin enerji politikalarını alt üst etti 

Rusya'nın enerji politikaların sadece Kafkaslarla sınırlı kalmadığı­na, bunu da aşarak AB'nin kendi içerisinde enerji tartışmaları yarattığına dikkat çeken Pamir, Rusya'nın enerji açısından AB ülkeleri üze­rinde etkinliğini arttırmak istediğini kaydetti: Pamir, "Rusya'nın enerji politikaları dikkate alındığında altı çizilmesi gereken bir konu daha var o da, AB'nin politikalarını bile alt üst edebilecek bir yaklaşım içe­risine girmiş olması. En son Almanya ile yaptıkları doğalgaz boru hat­tı anlaşmasında bu açıkça ortaya çıktı. AB gibi doğalgaz ihtiyacını çeşit-lendirme çabası içerisinde olan ve görece diğer ülkelere oranla daha iyi durumda olan bölgelerde bile Rusya'nın doğalgaz kozunu iyi kullana-bildiğini görmekteyiz. İşte tüm bu gelişmeler dikkate alındı­ğında enerji azısından gelişmeler daha da önem kazanmakta. Enerji kaynaklarına özellikle de doğalgaz kaynaklarına sahip ülkeler arasın­daki her türlü ilişki senaryosu bu noktada değerlendirilmesi gerek­mekte. Bu değerlendirme yapılırken geniş bir perspektif ortaya kon­ması gerekiyor." dedi. 

İran'daki yönetim zaafı 

Türkiye'ye İran'dan gelen doğalgazın İran tarafından kesilmesinin diplomatik bir hamle olması olasılığının yüksek olduğunu, ancak İran içinden kaynaklanan yönetim zaaflarının olduğunu da belirten Pamir, İran'daki enerji yönetiminin şu an da sert eleştirilerin hedefi olduğu­nun da altını çizdi. Pamir, " İran, şu anda dünyadaki doğalgaz rezerv­lerinin %15'ini elinde bulunduruyor. Ancak onlarda da özellikle ener­ji konusunda bir yönetim zaafı olduğunu biliyoruz. Enerji politikaları­nın belirlenmesinde ve enerji yönetiminin uygulanmasında kendi kamu-oylarında önemli eleştiri sesleri yükseliyor. Enerji yöneticileri­nin ehliyetli kişiler olmadığı yönünde eleştiriler gelmekte. Bunları ya­kından takip ediyoruz. Bu açıdan bakıldığında İran'daki enerji yöne­timinin de zaaflarının olduğunu dikkate almalıyız. Bu noktada Türki­ye ile doğalgaz sorunu yaşanmasında bunun önemli bir etken oldu­ğunu da düşünmekteyim. Yani İran'ın enerji odaklı politikaları dip­lomasiye uygulamasında olsun, kendi içerisinde değerlendirmesinde olsun önemli yönetim hatalarının olduğu açık. Öte yandan İran, şu­anda ürettiği gazı kendi içinde tüketmekte. Yani iç tüketimi karşıla­makta. Ancak Türkiye'ye sattığı gaz, Türkmenistan'dan aldığı gaz. Ürettikleri 85 milyon metreküp gaz kendi içinde tüketiyorlar. Türkiye İran arasındaki gaz alış verişindeki sorun İran'daki enerji yönetim ha­talarından kaynaklanmakta." şeklinde konuştu. 

Bütün senaryolar değerlendirilmeli 

İran'ın uluslararası ilişkiler dikkate alındığında Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu belirten Pamir son olarak şunları kaydetti: 

"Olası ABD operasyonuna karşı ve doğalgazını Avrupa pazarına çıkarabilme noktasında. Bu nedenle İran'ın Türkiye'yi karşısına alma­sı şu noktada biraz ihtimal ötesi görünmekte. Dolayısıyla İran'ın Tür­kiye'yi karşısına almayı şu dönemde düşünemeyiz. Ülkemizin ise tüm senaryoları tek tek değerlendirip geniş bir vizyonla politika oluşturma­sı gerekiyor. Bütün senaryolara açık bir ortamda bölge dengeleri çok iyi gözetip Türkiye'nin kendi çıkarları doğrultusunda enerjiyi de dik­kate alan bir dış politika ortaya koyması gerekmekte."

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005