Enflasyona Karşı Savaşımda izlenen Politikalar

Enflasyonu kontrol altına almak için, her ülke sorunun çeşitli yönlerine eğilmekte ve bunlara çözüm bulmak için farklı yollar izlemektedir. 

Enflasyona karşı savaşta ana yöntem, ekonomik ve mali önlemlerdir. Bu bilimsel önlemlerin niteliği, arz ve talep arasındaki dengesizliğin giderilmesi üzerinde toplanır. Bu da temelolarak; 

- Talep fazlalığını azaltıcı yönde;
-Arzdaki yetersizliği (eksikliği) giderici yönde olmak üzere başlıca iki şekilde olur. 

Enflasyona karşı savaşta ekonomik önlemler: Para politikası, kredi politikası, dış ticaret politikası ile doğrudan doğruya piyasa ile ilgilidir. 

a-Para Politikası 

Serbest piyasa ekonomilerinde piyasaya sunulan mal ve hizmetler miktarından (yani toplam arzdan) daha fazla talep bulunduğu zaman fiyatlar genel düzeyi yükselmekte ve aşırı talebin baskısı ile enflasyon dediğimiz süreç harekete geçmektedir. Bu enflasyonist fiyat artışlarını durdurmak için başvurulması gereken en önemli önlemlerden biri, hiç şüphesiz, talep fazlasını eritecek, onu ortadan kaldıracak bir para politikası izlemek olacaktır. Para otoritelerinin para arzı ile reel üretim (mal ve hizmetler) arasındaki dengeyi sağlamaya yönelik olarak para politikası uygulamada başvurabilecekleri araçlar şunlardır: 

i-Reeskont Politikası 

Reeskont politikası, Merkez Bankası tarafından yürütülen ve kredi talebini etkileyen bir araçtır. Enflasyon döneminde Merkez Bankası kredisini daraltmak istediği zaman reeskont oranını (haddini) yükseltir; reeskont koşullarını güçleştirir. Yani, Merkez Bankası diğer bankaların kendisine «tekrar iskonto» ettirmek için getirdiği ticari senetleri kırarken daha yüksek bir faiz oranını uygulayarak bankaların kredi taleplerini azaltmak yoluna gider. Buna bağlı olarak diğer bankaların iskonto oranı yükseleceği için, iskontoya gelen kişi ve şirketlerin ticari senetleri azalacak ve sonuç olarak para arzı bu kanalla daralacaktır. 

ii-Açık Piyasa İşlemleri Politikası 

Açık piyasa işlemleri politikası, Merkez Bankasının bono, tahvil almak ve satmak yoluyla bankaların likiditelerini, dolayısıyla, kredi olanaklarını etkileyen bir politikadır. Merkez Bankası enflasyonist fiyat yükselmelerini önlemek için, elindeki bono, tahvil, döviz, vb. gibi senetleri piyasaya sürerek halkın elindeki paraların bir kısmını tedavülden çekebilir ve bu suretle aşırı talebin kaynağı olan fazla satın alma gücünü doğrudan doğruya piyasadan emmek yoluna gidebilir. Ancak bu tahvil ve senederin satın alınması sırasında bankalardaki mevduatta kullanılacağı için genel olarak banka sisteminin likiditesi azalacak, bu nedenle kaydi para yaratma ve kredi verme olanağı belli ölçüde sınırlanacaktır. 

iii-Yasal Karşılıklar (Kanuni İhtiyatlar-Munzam Karşılıklar) Politikası 

Merkez Bankası yasal karşılıklar politikası ile bankaların kabul ettikleri mevduata karşılık Merkez Bankası nezdinde bulundurmakla yükümlü oldukları, yasal rezerv veya yasal karşılıklar oranını yükseltmek veya düşürmek suretiyle ödünç verebilecekleri fonlara etki ederler. Enflasyon dönemlerinde Merkez Bankası yasal karşılıklar oranını yükselterek, bankaların kaydi para oluşturmak (ve dolayısıyla kredi yaratmak) olanaklarını daraltabilir. 

iv-Selektif Kredi Politikası 

Selektif kredi politikası, kredilerin ekonominin hangi üretken kesimlerine öncelik tanınarak verileceğini saptayan bir uygulamadır. Ekonomik kalınmaya önemli katkılara olan ve ilk aşamada gelişmesi gereken kesim veya alt-kesimlere kredileri öncelikle verilirken, diğer kesimlere sınırlı ölçülerde ve hatta diğer bir kısım üretim kesimlerine belli bir süre kredi verilmeyebilir. Daha özlü ifade edecek olursak selektif kredi politikasında, ekonominin kredi kaynak ve olanakları saptanan öncelik sırasına göre dağılır ve her üretim kesimi yine önceden belirlenen limitler içerisinde kredi alabilir. 

b-Enflasyona Karşı Savaşımda Mali Araçların Kullanımı 

İstikrar sağlayıcı maliye politikası özellikle ekonomilerin talep yönünü kontrol altına almakta etkilidir. Eğer fiyat artışının temel nedeni toplam talepteki otonom bir atışsa, devlet vergileri arttırarak veya kamu harcamalarını kısarak enflasyonist baskıyı giderir. Fakat fiyat artışlarının nedeni, maliyet artışı veya üretim yapısı ile talep arasında bir dengesizlik ise, toplam talebin kısılması fiyat artışlarını frenlemekte yeterli olmayacaktır. Bu durum da üretim kapasitesini artırıcı, çeşitli yapısal bozuklukları giderici önlemler alınmasını gerektirir. 

Enflasyonla savaşırnda temel amaç toplam talebi azaltmak değil kısa dönemde talebin yapısının üretimin yapısına uyacak şekilde ayarlamak, uzun dönemde ise üretimin yapısını talep yapısına göre değiştirmektir. Enflasyonla savaşım da maliye politikası hem talebin kısılmasına ve hem de arzın arttırılmasına yönelik önlemler içermelidir

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005