Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Esnaf ve Küçük Sanatkarlar - Kobiler 

Genelde Esnaf ve Küçük Sanatkarların, özelde ise KOBİ'lerin Yapısal Dönüşüm Programı içerisindeki önem ve yerleri bu çalışmamızda iki ayrı başlık altında incelenmiştir.

Birinci Bölümde genel olarak, esnaf ve sanatkarlarımızın sorunlarına değinilerek çözüm yolları önerilmiş, İkinci Bölümde ise, esnaf ve küçük sanatkarlarımızın önemli bir bölümü olarak Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ'ler) ayrıca ele alınmıştır. 

Burada hemen belirtmek gerekir ki; iç içe olan bu iki kavramı birbir­lerinden kesin çizgilerle ayırma olanağı yoktur. Küçük ve orta boy işlet­meler, esnaf ve küçük sanatkar statüsünde bulunabildikleri gibi küçük sanayici konumunda da yer alabilmekte, dolayısıyla bir bölümü Esnaf Odalarına kayıtlı iken, diğer bolümü Ticaret Odalarıyla ilişkili olabilmektedir.

Bu itibarla konu, iki ayrı başlık altında incelenmesine karşın bir bütün olarak düşünülmeli ve değerlendirilmelidir. 

I. Esnaf ve Küçük Sanatkarlar 

Ülkemizin esnaf sicili rakamlarına göre sayıları 2.035.000'e, sicile kayıtlı olmayanlarla birlikte yapılan tahminlere göre ise 3,5 Milyon'a ulaşmış bulunan esnaf ve küçük sanatkarlarımız, aileleriyle birlikte toplumumuzun 1/4'lük kesimini oluşturmaktadır. Esnaf ve küçük sanatkar­larımız bugün, 1 Konfederasyon, 10 mesleki federasyon, 80 birlik ve 3700 meslek odasında örgütlenmiştir. Ülkemiz nüfusu içinde bu denli önemli bir ağırlığa ulaşmış bulunan esnaf ve sanatkarlar kesimi, toplumumuzun omur­gasını oluşturmakta ve ortadirek benzetmesiyle isimlendirilmektedir. 

Esnaf ve sanatkarlar, sosyal dengelerin ve sistemin güvencesi olarak, demokrasinin, serbest piyasa ekonomisinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Ayrıca, Türk esnaf ve sanatkarı yüksek ahlaki değerleri ile toplumumuzun temel taşlarından biridir. 

Esnaf ve sanatkarların geliştirilip güçlendirilmesi, toplumumuzda istikrarın ve toplumsal dengenin sağlanması yönünden son derece yaşamsal bir öneme sahiptir. Bu kesimin, devletçe uygulanacak poli­tikalarla desteklenip geliştirilmesi konusu, günümüzde tartışmasız bir gereklilik olarak kabul edilmektedir. Bugün tartışılan artık, esnaf ve küçük sanatkar kesiminin desteklenip desteklenmeyeceği değil, nasıl ve hangi politikalarla desteklenmesi gerektiğidir. 

Küçük sanatkarlarımız, geleneksel çalışma alışkanlıklarından ve yöne­tim biçimlerinden vazgeçerek yeni teknolojilere yönelik yapılanma sürecine girmek durumundadırlar. Dünyada böylesine hızlı değişim ve gelişmeler yaşanırken, esnaf ve sanatkarlar kesiminin bu gelişim ve değişimin dışında kalması kuşkusuz düşünülemez. 

Büyük ölçüde devlet desteğinden yoksun, sadece kendi alın teriyle birşeyler üretmeye çalışan esnaf ve sanatkarlarımız, geri kalmış teknoloji­lerini ve mesleki eğitim düzeylerini en kısa sürede geliştiremedikleri takdirde yok olmaya mahkum olacaklardır. 

Teknoloji ve onun kaynağı olan bilim, günümüzde pazar ekonomisinin sürekliliği için mutlak bir koşul haline gelmiştir. İleri teknolojiler mevcut teknolojilerle kaynaşarak ürünler ile üretim ve organizasyon yöntemleri bazında köklü yenilikler yaratmakta, üretimin teknolojik temelini yenile­mektedir. Ekonomik, toplumsal, siyasi güçler bu temel üzerinde yeni den­geler oluşturmaya çalışmakta ve toplumsal-kurumsal yapılar bu arayış çerçevesinde yeniden biçimlenmektedir. Başta sanayi olmak üzere bütün ekonomik aktivitelerin (üretimin) konusunu oluşturan mal ve hizmetlerin temel bileşeni artık bilgidir. Onun içindir ki çağımız bilgi çağıdır ve teknoloji, bilgi çağında yaşamsal bir üretim faktörü olarak ulusların reka­bet üstünlüğünün belirleyici ana unsurudur. 

Dünyamız, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçerken, ülkemizde esnaf ve küçük sanatkarlarla ilgili destekleme ve özendirme politikalarının da, bu amaca uygun bir çerçevede oluşturulması gereği vardır. Devletin tüm ekonomik ve teşvik politikaları, bu çağı yakalama amacına dönük olarak hazırlanmalı ve yönlendirilmelidir. Hazırlanacak yapısal dönüşüm programlarında bu kesim, global değil, sektörel bazda ve selektif bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Bu bağlamda, özendirilmesi ve desteklenmesi gerekli esnaf ve küçük sanatkarlar, çağdaş teknoloji içeren ürünlerin üreti­mi ile ilgilenen elektrik, elektronik, mikroelektronik ve telekomünikasyon gibi geleceğin gözde sektörlerinde faaliyet gösterenlerden olmalıdır.

İçerisinde bulunduğumuz bu değişim ve atılım çağında karşı karşıya olduğumuz en önemli olgu bir yandan, emek yoğun sanatkarlık ağırlıklı mesleklerin giderek azalması, öte yandan yeni yeterliliklerin önem kazandığı farklı meslek alanlarının ortaya çıkmasıdır. Bilgi toplumuna ulaşılabilmesi için dönemin koşullarına uygun üstün nitelikli esnaf ve sanatkara ve eğitimin kalitesine önem verilmesi şarttır. Gelişen ve değişen ekonomik yapımızda, önem ve fonksiyonları giderek azalan ve toplumsal işlevlerini artık kaybettikleri veya kaybedecekleri anlaşılmış bulunan bir kısım esnaf ve küçük sanatkar gruplarını geliştirip güçlendirmeye çalışmak kaynak israfı olduğu kadar ve belki de bundan daha önemlisi rekabet poli­tikası açısından son derece sakıncalıdır. 

Devletin, destekleme ve geliştirme politikalarının yanı sıra, uygun hukuksal altyapıyı oluşturma, esnaf ve sanatkarın yaptığı üretim ve hizmetin kalitesini denetleme, çalışmalarını koordine etme görevi de vardır. Ülkemizde üretilen ürünlerin ve hizmetlerin ihraç edilebilir-pazarlanabilir olabilmesi, ürün ve hizmetlerin kalitesiyle kuşkusuz yakından ilgilidir. Türk esnaf ve sanatkarının yaptığı üretimin ve verdiği hizmetin rekabet şansının olabilmesi için kalitesinin uluslararası standartlarda bulunması temel koşuldur. Bunun yolu ise meslek standartlarının geliştirilmesi ve yalnızca bu standartlara uygun mal ve hizmet üretenlerin esnaf ve sanatkar olarak faaliyetlerine izin verilmesidir. Bu, uluslararası rekabette başarılı olunabilmesinin temel koşullarındandır. 

Uluslar, bugün dünya pazarlarından daha çok pay alma, daha büyük pay kapma yarışı içerisindedir. Bu amansız yarışta ayakta kalabilmek, çağımızda sadece ve sadece teknoloji üretme ve kullanma yeteneğine bağlı hale gelmiştir. Üretilen ürünün yada hizmetin dünya piyasalarında rekabet edebilmesi için kaliteli olması, uluslararası standartlara uyması birinci ve vazgeçilmez koşuldur. Böylesi bir üretimi yapabilmek ise teknoloji üreten ve kullanabilen eğitilmiş insanlarla mümkündür. Bu nedenle, Türk esnaf ve sanatkarının Gümrük Birliği sürecinde ayakta kalabilmesinde,eğitimin önem ve fonksiyonu büyüktür. 

Görüldüğü gibi değinilen tüm sorunlar bu kesimin yoğun teknoloji, eğitim ve finansman ihtiyacını açıkça gözler önüne sermektedir. 

Özetlemek gerekirse; esnaf ve sanatkarımızın devletçe desteklen­mesinde selektif politikalar uygulanmalı, teknolojik düzeyi yeterli üretim yapan küçük sanatkarlar ile değişen dünya koşullarında toplumsal işlevini koruyan esnaf kesimine, teknoloji (bilgi), eğitim ve finansman desteği ver­ilmelidir. Bu desteğin yanı sıra, üretim ve hizmetlerin uluslararası standart­larda yapılması mutlaka sağlanmalı, bu amaçla meslek standartları mutlaka zorunlu uygulamaya konulmalıdır. 

II. Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ'LER) 

Bu bölümde, esnaf ve küçük sanatkarların önemli bir bölümünü oluşturan küçük ve orta boy işletmeler (KOBİ'ler) ile ilgili değerlendirme­ler özellikleri nedeniyle ayrıca ele alınacaktır. Esnaf ve küçük sanatkarların imalat sanayiinde faaliyet gösteren bölümü ile küçük sanayici dediğimiz meslek erbabının sınai faaliyet birimi olan, küçük ve orta boy (ölçekli) işletmeler, bütün dünyada gerek ekonomik gelişmenin gerekse sosyal istikrarın önemli unsurlarından olagelmiştir. Sanayide küçük ve orta ölçek­li işletmelerin rolü birkaç yönden ele alınabilir. Bu işletmeler büyük sanayi işletmelerine mamul ve yarı mamul girdi sağlayarak onları tamamlamakta, böylece büyük işletmeler kendileri için gereken pek çok girdiyi kendi bünyelerinde daha yüksek maliyetle üretmek yerine küçük ve orta ölçekli işletmelerden daha ucuza temin ederek maliyetlerini düşük tutabilmekte, böylece rekabet güçlerini koruyabilmektedirler. 

Bugün dünya pazarlarında yer alan pek çok ünlü ve dev sanayi firmasının arkasında, onlara yan sanayici olarak destek veren binlerce küçük ve orta ölçekli sanayi (KOS) işletmesi vardır. 

Bu özelliklerinin yanı sıra küçük ve orta ölçekli işletmeler esnek yapıları, pazar şartlârındaki değişimlere çabuk uyum sağlayabilme, teknolojik yeniliklere çabuk adapte olabilme özellikleri sayesinde büyük firmaların girmediği alanlara, pazarlara yönelik üretim yapabilmekte ve önemli ekonomik değerler yaratabilmektedir. 

Ekonomik alanlardaki bu önemli rollerinin yanı sıra sosyal istikrar açısından da küçük ve orta ölçekli işletmelerin önemli fonksiyonları vardır. 

KOBİ'ler, nispeten daha az yatırımla istihdam yaratabilmektedir. Bu da günümüzün evrensel sorunlarından biri haline gelen işsizlik için son derece önemli bir çözüm alternatifidir. Bu işletmeler bu özellikleri sayesinde ülkelerdeki istihdamda önemli bir paya sahip bulunmaktadırlar. 

Sosyal istikrar açısından diğer bir husus ise küçük ve orta ölçekli işlet­melerin bir "orta sınıf" olarak ekonomik ve sosyal hayatta yer almasıdır. Bu işletmeler, sermayenin tabana yayılmasında etkin bir rol oynamakta, bu suretle de toplumdaki gelir dağılımı düzensizliklerinin ve bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarının yarattığı sorunların çözümüne katkı sağlamak­tadırlar.

Dünyada belli başlı ülkelerdeki küçük ve orta ölçekli sanayi işlet­meleriyle ilgili olarak yapılan istatistiklere bakıldığında bu ülkelerdeki KOS işletmelerinin sahip olduğu potansiyeli çok açık olarak görmek mümkündür (Tablo: 1). Gerek ABD ve Japonya gerekse Avrupa Birliği ülkeleri bu kesime önemli destekler sağlamaktadırlar.

Tablo 1: Bazı Ülkelerde Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmelerine ait Oranlar

(M.T.MÜFTÜOĞLU, Türkiyede Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, 3. Basım 1993)

Toplam işletme sayısı içindeki yeri

ABD

%

ALMANYA

%

HİNDİSTAN

%

JAPONYA

%

İNGİLTERE

%

G.KORE

%

TÜRKİYE

%

 

 

97.2

99.8

98.6

99.4

96.0

98.8

98.8

Toplam istihdam içindeki yeri

50.4

64.0

63.2

81.4

36.0

59.4

45.6

Toplam yatırım içindeki yeri

38.0

44.0

27.8

40.0

29.5

35.7

26.5

Toplam üretim (katma değer) içindeki yeri

36.2

49.0

50.0

52.0

25.1

34.5

37.7

Toplara ihracat içindeki yeri

32

21.1

40.0

38.0

22.2

20.2

8.0

Toplam kredi hacmi içindeki yeri

42.7

 

15.3

50.0

27.2

46.8

3.0

 Örneğin, Avrupa Birliği'nin KOBİ'lerle ilgili olarak benimsediği üçüncü çok yıllık programda; daha önce kabul edilmiş olan ve Araştırma-Geliştirme, Yatırım, Sermaye ve Finansman, Yeni Girişim desteği, İhracat, Taşeronluk, Eğitim, İşbirliği, İstihdam Yaratma alanlarında doğrudan teşvikler ve hibeler, teşvikli krediler, kredi garantileri ve sermaye katılımları, vergi indirimleri, teknik yardım, ihracat garantileri, işsizler için ilk yatırım desteği, personel harcamaları desteği, altyapı desteği gibi araçlarla KOBİ'lere destek sağlanmasının yanı sıra, şu hedefler de yer almaktadır: 

1) İşletmelerin tabi olduğu idari ve düzenleyici ortamın basitleştirilmesi ve geliştirilmesi,

2) İşletmelerin fınans imkanlarının iyileştirilmesi,

3) Bilgi hizmetlerinin geliştirilmesi ile KOBİ'lerin uluslararasılaştırılmasına katkıda bulunulması,

4) KOBİ'lerde rekabet gücünün artırılması, araştırma, yenilikler ve eğitimden daha iyi yararlanmalarının sağlanması,

5) Girişimciliğin teşviki ve özel hedef gruplarının desteklenmesi.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005