Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Esnaf Ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatiflerinin Yeniden Yapılanması Sorunu 

Esnaf ve Sanatkarların kredi ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için 1950'li yıllarda Raiffeisen Kooperatifleri örnek alınarak oluşturulan ve 2005 yılı verilerine göre 228 355 esnafa 1.558.546.562 YTL kredi kullandıran Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri, günümüz koşullarında yeniden yapılanma ihtiyacı içerisindedir. Esnafın Halk Bankasından aldığı kredilere kefil olan ve bunun karşılığında esnaftan %3 Risk Fonu, %3 Kooperatif Komisyonu, %1 Üst Kuruluş Fonu, %1 Sermaye Bloke Kesintisi olmak üzere toplam % 8 kesinti ve masraf karşılığı tahsil eden kooperatifler, kredi maliyetlerini önemli ölçüde yükseltmekte ve esnafın, kooperatifler aracılığıyla kullandığı kredilerin faizleri fiilen, bankalar piyasasındaki cari kredi faiz oranlarının üzerine çıkmaktadır.  

Nitekim bugün, esnaf ve sanatkarlarımıza, Kooperatifler aracılığıyla kullandırılan Türkiye Halk Bankası kredilerinin yıllık %13 olan faiz oranı, esnafın aylık %1.08 faiz oranıyla kredi kullanabildiği gibi son derece olumlu bir tablo ortaya koymasına karşın, gerçek maalesef böyle değildir. Esnaf Kredi ve Kefalet Kooperatiflerinin bu kredi hizmetlerine aracılık etmenin karşılığı olarak kredi maliyetleri üzerine yükledikleri ilave %8 kesinti ve masraf ile birlikte fiili faiz oranı, yıllık %26.68'e, aylık %2.22'ye yükselmektedir. 

Daha açık söyleyişle Hükümetçe belirlenen Hazine destekli faiz oran­ları kağıt üzerinde kalmakta, gerçekte esnaf ve sanatkarlar için kredi maliyeti aylık %2.22 gibi piyasa hadlerinin çok üzerinde gerçekleşmekte­dir. Oysa, bugün pek çok özel bankanın tüketici ve gayrimenkul kredisi faiz oranları, esnafın Kooperatifler aracılığıyla kullandığı Halk Bankası kredi faiz oranlarının altındadır. Daha açık söyleyişle, Esnaf Kredi ve Kefalet Kooperatifleri cari faaliyetleriyle, Halk Bankası kredilerinin maliyetlerini artıran bir fonksiyon icra etmektedirler. Banka, esnafa verdiği kredi için istihbaratını kendisi yapmakta, ticari itibar ve teminat yönünden yeterli bulduğu esnafı kredilendirmektedir. Kooperatifler ancak, bankanın kredi tahsis kararından sonra devreye girebilmekte ve dolayısıyla verilen kefalet, aslında banka için çok da gerekli olmayan bürokratik bir işlem niteliğinde gözükmektedir. Kredilerle ilgili tüm işlemler bankaca gerçek­leştirildiği ve kredi tahsis kararı bankaca alındığı cihetle, kooperatiflerin krediye aracılık etmeleri nihai ve belirleyici bir işlem özelliği taşımamak­tadır. 

Kredilerin esnafa maliyetinde, aracılık hizmetlerinden kaynaklanan bu ilave yüklerin yanı sıra, hükümetin son dönem özelleştirme politikaları da esnafın finansman sorununun giderek büyüyeceğine işaret etmektedir. Gerçektende, Türkiye Halk Bankasının özelleştirilmesi çalışmalarının son aşamalara gelmiş bulunması, bu Banka aracılığıyla kullandırılan Hazine destekli kredi uygulamalarının da sona ermesi sonucunu doğurabilecektir. Son derece yüksek bir olasılık olan böylesi olumsuz koşullara hazırlık bağlamında olmak üzere Esnaf Kredi ve Kefalet kooperatiflerinin çalışma ve organizasyon yapısında değişikliklere gitmek ve radikal çözümler ortaya koymak zorunluluğu vardır. Pek çok liberal iktisatçının savunduğu gibi burada çözüm, esnaf kredi ve kefalet kooperatiflerinin kapatılması değildir. Tüm ülke sathına yayılmış 32 Bölge Birliği, 900'ü aşkın kooper­atifi ve 1 milyon 500 bin üyesiyle bu teşkilat, cumhuriyetimizin yarım asrı aşkın emeğinin mahsulüdür. Anadolu'nun en uzak köşesinde, yürürlükteki hukuki düzenlemelere uygun faaliyet gösteren ve gerçekten kurumsallaşmış olan bu teşkilatın kapatılması ülke için göz ardı edilemez bir kayıptır. Böylesi bir kurumsal yapıyı yeniden oluşturabilmenin maliyeti Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke için oldukça yüksektir. Yapılması gereken, böylesine etkin ve yaygın bir yapıyı reorganize ederek esnafın hizmetine sokmaktır. Türkiye'nin büyük zaman ve kaynak fedakarlıklarıyla oluşturulan böylesi kurumsal yapıları bir çırpıda gözden çıkarma lüksü ola­maz. Yapılması gereken Amerika'ya yeniden keşfetmek de değildir. Avrupa Birliği ülkelerinde esnaf kredi ve kefalet kooperatiflerinin yeni koşullara uyum bağlamında üstlendikleri yeni fonksiyonlar bu konuda Türkiye için örnek alınabilir bir modeldir. Bu bağlamda olmak üzere ilk akla gelen bu kuruluşların kefalet fonksiyonlarının giderek geliştirilmesi ve bu sistemin yalnızca Türkiye Halk Bankası için değil tüm banka sistemince kabul göre­cek bir standarda yükseltilmesidir. Daha açık söyleyişle esnafın tüm bankalardan talep edecekleri krediler için esnaf kredi ve kefalet kooperat­ifleri kefil olabilmeli, bu kefalet bürokratik olmayan pratik yöntemlerle

uygulanmalı ve tüm bankalarca kabul gören saygın bir müessese olarak oluşturulmalıdır. 

Esnaf kredi ve kefalet kooperatiflerinin yeniden yapılandırılması bağlamında önerilebilecek bir diğer husus da bu kooperatiflerin yalnızca kefalet müesseseleri olarak değil aynı zamanda birer banka gibi faaliyet gösterebilmeleridir. Gerçektende, Kooperatiflerin belirlenen konu ve lim­itlere kadar olan kredi taleplerini doğrudan karşılamaları, bu limit veya konular dışındaki kredi taleplerini bankalara kefalet vermek suretiyle temin etmeleri bu konuda bir diğer model önerisi olarak düşünülebilir. 

Esnaf ve sanatkar kredilerinin geri dönüş oranının yüksekliği (%95), kooperatifin kredi tahsis faaliyetlerindeki riski minimuma indirebilecek bir üstünlüktür. Esnaf Kredi ve Kefalet Kooperatiflerinin, önemli bir bölümünün gayrimenkul yatırımlarına bağlanmış bulunduğunu bildiğimiz kaynakları, böylesi bir sistemi oluşturmak için yine de yeterli kabul edilebilir. Kaldı ki Avrupa Birliği fonlarından ve Avrupa'daki kardeş kuru­luşlardan sağlanabilecek ilave finansman kaynaklarıyla bu yapı güçlendirilebilir ve Hazine'nin de desteğiyle temin edilecek kaynaklar esnafa doğrudan kredi tahsisi için kullanılabilir. 

Bütün bunların yenilikçi ve değişimci bir yaklaşımla süratle ele alınması gereği vardır. Görülen odurki esnaf kredi ve kefalet kooperati­flerinin değişen dünya ve ülkemiz koşullarına paralel olarak yeniden ve ivedilikle yapılandırılmaması halinde, cumhuriyetin önemli kazanımlarından biri olan ve ülke insanının kıt kaynaklarıyla oluşturulan bu önemli kurumsal yapı faaliyetlerine son vermek durumunda kalacak ve bu da ülkemiz ve kooperatifçilik hareketimiz için gerçekten bir kayıp oluşturacaktır.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005