ESNAF VE KÜÇÜK SANATKARLARI ÖZENDİRME POLİTİKALARI BAĞLAMINDA BİR ÖNERİ 

Ülkemizin esnaf sicili rakamlarına göre sayıları 2.035.000'e, sicile kayıtlı olmayanlarla birlikte yapılan tahminlere göre ise 3,5 Milyon'a ulaşmış bulunan esnaf ve küçük sanatkarlarımız, aileleriyle birlikte toplumumuzun 1/4'Iük kesimini oluşturmaktadır. Esnaf ve küçük sanatkar­larımız bugün, 1 Konfederasyon, 11 mesleki federasyon, 82 birlik ve 3255 meslek odasında örgütlenmiştir. Ülkemiz nüfusu içinde bu denli önemli bir ağırlığa ulaşmış bulunan esnaf ve sanatkarlar kesimi, toplumumuzun omur­gasını oluşturmakta ve orta direk benzetmesiyle isimlendirilmektedir. 

Esnaf ve sanatkarlar, sosyal dengelerin ve sistemin güvencesi olarak, demokrasinin, serbest piyasa ekonomisinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Ayrıca, Türk esnaf ve sanatkarı sahip olduğu ahlaki değerleri ile toplumu­muzun temel taşlarından biridir. 

Esnaf ve sanatkarların geliştirilip güçlendirilmesi, toplumumuzda istikrarın ve toplumsal dengenin sağlanması yönünden son derece yaşamsal bir öneme sahiptir. Bu kesimin, devletçe uygulanacak poli­tikalarla desteklenip geliştirilmesi konusu, günümüzde tartışmasız bir gereklilik olarak kabul edilmektedir. Bugün tartışılan artık, esnaf ve küçük sanatkar kesiminin desteklenip desteklenmeyeceği değil, nasıl ve hangi politikalarla desteklenmesi gerektiğidir. 

Küçük sanatkarlarımız, geleneksel çalışma alışkanlıklarından ve yöne­tim biçimlerinden vazgeçerek yeni teknolojilere yönelik yapılanma sürecine girmek durumundadırlar. Dünyada böylesine hızlı değişim ve gelişmeler yaşanırken, esnaf ve sanatkarlar kesiminin bu gelişim ve değişimin dışında kalması kuşkusuz düşünülemez. 

Büyük ölçüde devlet desteğinden yoksun, sadece kendi alınteriyle birşeyler üretmeye çalışan esnaf ve sanatkarlarımız, geri kalmış teknoloji­lerini ve mesleki eğitim düzeylerini en kısa sürede geliştiremedikleri takdirde yok olmaya mahkum olacaklardır. 

Teknoloji ve onun kaynağı olan bilim, günümüzde pazar ekonomisinin sürekliliği için mutlak bir koşul haline gelmiştir. Başta sanayi olmak üzere bütün ekonomik aktivitelerin (üretimin) konusunu oluşturan mal ve hizmetlerin temel bileşeni artık bilgidir. Onun içindirki çağımız bilgi çağıdır ve teknoloji, bilgi çağında yaşamsal bir üretim faktörü olarak ulus­ların rekabet üstünlüğünün belirleyici ana unsurudur. 

Dünyamız, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçerken, ülkemizde esnaf ve küçük sanatkarlarla ilgili destekleme ve özendirme politikalarının da, bu amaca uygun bir çerçevede oluşturulması gereği vardır. Devletin tüm ekonomik ve teşvik politikaları, bu çağı yakalama amacına dönük olarak hazırlanmalı ve yönlendirilmelidir. Hazırlanacak yapısal dönüşüm programlarında bu kesim, global değil, sektörel bazda ve selektif bir yaklaşımla ele alınmalıdır.

İçerisinde bulunduğumuz bu değişim ve atılım çağında karşı karşıya olduğumuz en önemli olgu bir yandan, emek yoğun sanatkarlık ağırlıklı mesleklerin giderek azalması, öte yandan yeni yeterliliklerin önem kazandığı farklı meslek alanlarının ortaya çıkmasıdır. Bilgi toplumuna ulaşılabilmesi için dönemin koşullarına uygun üstün nitelikli esnaf ve sanatkara ve eğitimin kalitesine önem verilmesi şarttır. Gelişen ve değişen ekonomik yapımızda, önem ve fonksiyonları giderek azalan ve toplumsal işlevlerini artık kaybettikleri veya kaybedecekleri anlaşılmış bulunan bir kısım esnaf ve küçük sanatkar gruplarını geliştirip güçlendirmeye çalışmak kaynak israfı olduğu kadar ve belkide bundan daha önemlisi rekabet poli­tikası açısından son derece sakıncalıdır.

Devletin, destekleme ve geliştirme politikalarının yanı sıra, uygun hukuksal altyapıyı oluşturma, esnaf ve sanatkarın yaptığı üretim ve hizmetin kalitesini denetleme, çalışmalarını koordine etme görevi de vardır. Ülkemizde üretilen ürünlerin ve hizmetlerin ihraç edilebilir-pazarlanabilir olabilmesi, ürün ve hizmetlerin kalitesiyle kuşkusuz yakından ilgilidir. Türk esnaf ve sanatkarının yaptığı üretimin ve verdiği hizmetin rekabet şansının olabilmesi için kalitesinin uluslararası standartlarda bulunması temel koşuldur. Bunun yolu ise meslek standartlarının geliştirilmesi ve yalnızca bu standartlara uygun mal ve hizmet üretenlerin esnaf ve sanatkar olarak faaliyetlerine izin verilmesidir. Bu, uluslararası rekabette başarılı olunabilmesinin temel koşullarındandır.

Uluslar, bugün dünya pazarlarından daha çok pay alma, daha büyük pay kapma yarışı içerisindedir. Bu amansız yarışta ayakta kalabilmek, çağımızda sadece ve sadece teknoloji üretme ve kullanma yeteneğine bağlı hale gelmiştir. Üretilen ürünün yada hizmetin dünya piyasalarında rekabet edebilmesi için kaliteli olması, uluslararası standartlara uyması birinci ve vazgeçilmez koşuldur. Böylesi bir üretimi yapabilmek ise teknoloji üreten ve kullanabilen eğitilmiş insanlarla mümkündür. Bu nedenle, Türk esnaf ve sanatkarının Gümrük Birliği sürecinde ayakta kalabilmesinde,eğitimin önem ve fonksiyonu büyüktür. 

Görüldüğü gibi değinilen tüm sorunlar bu kesimin yoğun teknoloji, eğitim ve finansman ihtiyacını açıkça gözler önüne sermektedir. 

Özetlemek gerekirse; esnaf ve sanatkarımızın devletçe desteklen­mesinde selektif politikalar uygulanmalı, teknolojik düzeyi yeterli üretim yapan küçük sanatkarlar ile değişen dünya koşullarında toplumsal işlevini koruyan esnaf kesimine, teknoloji (bilgi), eğitim ve finansman desteği ver­ilmelidir. Bu desteğin yanı sıra, üretim ve hizmetlerin uluslararası standart­larda yapılması sağlanmalı, bu amaçla zorunlu meslek standartları uygu­lamaya konulmalıdır.


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005