Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Geçiş Dönemi Ülkeleri ve Türk Cumhuriyetleri

Eski doğu bloku ülkeler ile diğer eski Sosyalist ülkelerin adı son yıllarda "Geçiş Dönemindeki Ülkeler" (GDÜ'ler) olarak değiştirilmiş­tir.

A. Doğu Blok’u Ülkeleri 

1973-1987 döneminde eski SB'de büyüme hızındaki yavaşlama OECD ülkelerinden daha derindir. Çünkü, bu dönemde ortalama yıllık verimlilik artışları OECD ülkelerinin ya­rısına inmiştir. Bu duruma yol açan sebepler ise; 

-  Piyasa ekonomisi yerine merkezi planlamaya dayalı bir ekonomide baçta sermaye olmak üzere, bir çok ham maddenin ve nihai malın zararına satılması ile iflas ekonomisine yol açılmış oldu.

-  Askeri harcamaların artan yükü, mesela, askeri harcamaların GSYİH'ya oranı 1970'li ve 1980'li yıllarda ABD'de, sırasıyla, %5,6 ve 6.6 iken, bu oranlar eski SB'de %13 ve %16, Japonya'da %1 idi. Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki, 2.Dünya Savaşı sonunda Al­manya ve Japonya'ya askeri harcamalar ve silahlanma konularında ambargo konmuş olması, bu ülkelere kaynaklarının nerede ise tamamını üretken yatırımlara tahsis etme imkânı verdiğinden bu iki ül­kenin diğer ülkelerden daha hızlı kalkındığı hususunda iktisatçılar görüş birliğine varmışlardır.

-  SB'de verimliliğin düşmesine yol açan diğer bir sebep de direkt ya­bancı yatırımların yeteri kadar yapılmadığı ve bilim adamlarının Batı dünyası ile temaslarının kesildiği bir ortamda teknolojinin gelişme­miş olmasıdır;

-  Ayrıca Sovyet çalışanlarının alkol müptelası olmaları da verimliliği geriletmiştir.

İlaveten, fiyatların maliyetleri yansıtmaması sonucu özellikle tüketim mallarında kalitesizliğe, kıtlığa, karaborsa ve kuyruklarda saatlerce bekle­me sıkıntılarına yol açmış, çalışanların hayat standardı çok düşük seviyede kalmış, neticede Sovyetler Birliği 1990 yılında dağılmaktan kurtulamamıştır. 1980'li yılların ortasından itibaren Gorbaçov'un Prestroika (yeniden yapı­lanma) ve Glasnost (açıklık) politikaları da bu dağılmayı durdurmamıştır. 

Bilindiği gibi Karl Marx'ın 1840'larda yazdığı Komünist Manifesto­sunda "Sosyalizmin en ileri düzeyde sanayileşmiş ülkelerde kapita­lizmin yerine geçeceği" kehaneti hedefini bulmamış, aksine bu sis­tem bir tarım ülkesi olan Rusya'da gerçekleşmiştir. 

Sovyet İmparatorluğu, başlangıç yıllarında, milyonlarca insanın kan ve gözyaşı dökmesi, açlık ve salgın hastalıklardan ölmesi veya rejim düş­manı diye öldürülmesi pahasına ağır sanayi ağırlıklı sanayileşmede, eği­timde, sağlıkta önemli mesafeler aldı ise de, 70 yıl gibi kısa bir sürede bu komünist imparatorluğun tepe takla gitmesinin önüne geçilemedi. Sovyet döneminde refah içinde yaşayanlar ise komünist partisine üye olabilen Rus halkının sadece %3'ü idi. 

Sovyetlerde tarım sektöründe de, kolhozlaştırma (kooperatifleş­me) ile büyük bir üretim ve verim düşüşü yaşandı. Sosyalizmden ön­ce dünyanın önemli hububat ihracatçısı olan Rusya, 1970'lerden iti­baren her yıl ABD'den 25-30 milyon ton buğday ithal etmekten kurtu­lamadı.

1990'dan bu yana Rusya ve diğer eski sosyalist ülkelerde tarım ve sanayi sektörlerinde özel mülkiyete geçiş sancıları yaşanmaktadır. GDU'lerin büyüme hızları, 1971-1980 dönemin 1981-1989 döne­minde en az yarıya indiği halde, sadece Çin'de 1992'den bu yana %10'un üzerinde yıllık büyüme hızı göstermektedir. Çin'in sadece 1993-1995 dö­neminde 99.5 milyar dolarlık direkt yabancı sermayeyi yatırım için ülkesi­ne çekmesi, bu ülkenin hızlı kalkınmasının önemli sebeplerinden biridir. 

Diğer GDÜ ülkelerinde 1990-1995 döneminde yıllık büyüme hızları Bulgaristan 'da %4.3, Macaristan'da %-1, Romanya'da %-l .4, Rusya'da ise %-9.8'dir. Polonya'da ise bu dönemde ortalama %2.4'lük bir büyüme sağlanmıştır. 1996 yılında ise Bulgaristan ve Rusya hariç diğer ülkeler po­zitif büyümeye geçmiştir.

GDÜ'lerde 1992-1994 döneminde oldukça yüksek seviyelerde seyre­den yıllık enflasyon hızları Bulgaristan'da %22'ye, Macaristan'da %23.5'e, Polonya'da %20'ye, Romanya'da %32'ye gerilemiştir. Rusya'da 1996 yı­lında %47.6 olan yıllık enflasyon hızı, Ağustos 1997 itibariyle %14.7'ye ge­rilemiştir. Enflasyon konusunda Çin zaten başarılı bir grafik çizmektedir.  

Bu ülkelerin 1996'dan itibaren enflasyonu kontrol edebilmeleri özel­leştirmeye hız vermeleri sayesindedir. Nitekim, 1990'dan 1995'e özel üre­timin toplam üretimdeki (GSYİH'daki) payları, % olarak, Bulgaristan'da 8'den 35'e, Macaristan'da 19'dan 37'ye, Polonya'da 26'dan 57'ye, Ro­manya'da 17'den 3 6'ya Rusya'da ise 6'dan 58'e fırlamıştır. 

Türk Dünyası ve Türkiye 

Doğu ve Batı Türkistan ile Kafkas Bölgelerindeki Türk illeri Çin ve Çarlık Rusya'sı imparatorlukları tarafından yaklaşık üç asır önce işgal edilmeye başlandı. Nitekim, bugünkü Türk Cumhuriyetleri'nden Azerbay­can 1828 yılında, Kazakistan 1854'te, Türkmenistan 1885'te, Kırgızistan ve Özbekistan ise 1860 yılında başkentlerinin işgali ile bağımsızlıklarını kay­betmişlerdir. Azerbaycan'ın 169 yıl önce, Kazakistan'ın ise 143 yıl önce ba­ğımsızlıklarını kaybetmeleri, Türkistan topraklarının büyük bir bölümünün en az 200 yıl önce Rusya'nın eline geçtiğini göstermektedir. Demek ki Tür­kiye ile Türk Cumhuriyetleri'nde yaşayan Türklerin hasreti sadece 70 yıllık komünist dönem değil, en az iki asırlık bir hasrettir.

Türk illeri gerek Çarlık Rusya'sı döneminde, gerekse Sovyet döne­minde en acımasız bir sömürge idaresine tabi tutulmuştur. Nitekim, bir Al­man araştırmasına göre, 1989 yılında Bağımsız Devletler Topluluğu'na üye devletlerin ekonomik durumları ve potansiyelleri 10 puan üzerin­den şu şekilde değerlendirilmiştir. 

Sanayileşme derecesi olarak Rusya 8, Ukrayna 9 ve Beyaz Rusya 8 puan alırken, Özbekistan ve Azerbaycan 3, Türkme­nistan ve Kırgızistan 1'er puan almışlardır.

-  Sanayi üretiminde kendine yeterlilik derecesi de Rusya'da 8, Ukrayna'da 7 iken, Kazakistan'da 3, Azerbaycan'da 2, diğer Türk Cumhuriyetleri'nde ise 1'er puandır.

Bu puanlar göstermektedir ki, Sovyet İmparatorluğu sadece Slav Cumhuriyetleri'ni zengin edecek iktisat politikaları uygulamış, Kaza­kistan'da %40'lık bir Rus nüfusu sayesinde bu ülke biraz iltimas görmüş, diğer Türk Cumhuriyetleri'nin sanayileşmeleri ise büyük ölçüde ihmal edilerek bu ülkeler birer hammadde deposu olarak sömürülmüştür. 

Bir örnek daha vermek gerekirse., 1989yılında eski SB'de pamuğun % 89'u Türk Cumhuriyetlerinde üretildiği halde, yine eski SB'de kumaşın sa­dece % 11'i Türk Cumhuriyetlerinde üretiliyordu. Bütün bu misaller sömür­gecilikte Rusların batılılardan daha acımasız olduğunu ortaya koymaktadır. Bir batılı yazarın ifade ettiği gibi, "Sömürgecilikte İngilizler ineğin sütü­nü alır, Fransızlar ineği keserek derisini yerli halka bırakır. Ruslar ise ineği öldürür". 

Tablo'da görüldüğü gibi, 1991 'in ikinci yarısında bağımsızlığına ka­vuşan Türk Cumhuriyetleri ilk 6 yıl sıkıntılı bir iktisadi geçiş dönemi yaşa­maktadırlar. Tablo. Türk Cumhuriyetlerinde Yıllık Ortalama GSYİH Büyüme (İlk Satırlar) ve Enflasyon (İkinci Satırlar) Hızlarında % Değişmeler, 1971-1996 

ÜLKELER

1971-1980

1981-1989

1990-1995

1990

1992

1994

1995

1996

Azerbaycan

21.5

2.9

-20.2

-11.7

7.8

-35.2 616

-21.9 1500

-17.0 412

-3.5 25.0

Kazakistan

4.4

2.0

-11.9

-4.6 4.2

-13.0 1610

-25.0 1980

-9.0 180

1.0 40.0

Kırgızistan

4.4

4.0

-17.7

6.9

3.0

-15.8 855

-26.5 280

-6.0

45

2.0 32.0

Türkmenistan

4.0

4.0

-8.1

0.8 4.6

-5.4 493

-20.0 2400

-5.0 1800

4.5 800

Özbekistan

6.2

3.4

-4.4

2.0

3.1

-11.1 645

-4.5 746

-2.0 315

-1.0 55.0

Nitekim, 1990-1995 döneminde yıllık ortalama toplu üretim (GSYİH) Azerbaycan'da % -20.2, Kazakistan'da % -11.9, Kırgızistan'da % -14.7, Türkmenistan'da % -8.1, Özbekistan'da % -8.1 gerilemiş, 1996 yılında ise Türkmenistan,. Kazakistan ve Kırgızistan pozitif büyümeye geç­miştir.

1992-1994 döneminde Türk Cumhuriyetleri'nde, Özbekistan hariç, dört haneli rakamlara çıkmış olan yıllık enflasyon hızları 1995'te iki-üç haneli rakamlara inmiş, 1996 yılında ise, Türkmenistan hariç enflasyon büyük ölçüde kontrol altına alınmıştır. Nitekim 1996 yılında bu oranlar Azerbaycan'da % 25'e, Kazakistan'da % 40'a, Kırgızistan'da % 32'ye, Öz­bekistan'da % 55'e gerilemiştir.  

Türkmenistan'da da 1995'ten 1996'ya yıl­lık enflasyon hızında 1000 puanlık bir düşüş sağlanmıştır.

Türk Cumhuriyetleri de sosyalist sistemden piyasa sistemine ge­çiş için özelleştirmeye büyük hız vermiştir. Nitekim 1990'dan 1995'e toplam üretimde (GSYİH'de) özel sektörün paylan % olarak, Azerbaycan'da 7'den 15'e, Kazakistan' da 8'den 28'e, Kırgızistan'da 8'den 42'ye, Türkme­nistan'da 12'den 18'e, Özbekistan'da ise 12'den 30'a çıkarılabilmiştir. 

Bu gelişmeler Türk Cumhuriyetleri'nde serbest pazar ekonomisine geçiş sancılarının büyük ölçüde atlatıldığını ve 1996'dan itibaren bu ülke­lerde ekonomik açıdan çok olumlu gelişmelerin ortaya çıkacağını bizlere müjdelemektedir. 

Türkiye - Türk Cumhuriyetleri İlişkileri 

Türkiye ile kardeş cumhuriyetler arasında en hayırlı ve olumlu iş Türk dünyasından gelip Türkiye'de okuyan öğrencilerdir. Çünkü, bu kardeşlerimiz Türkiye ile Türk Dünyası arasında her sahada işbirliğinin ge­lişmesinde birer öncü olacaktır. 

20 Şubat 1997 tarihi itibariyle Türk dünyasından gelen öğrenci sayısı 9545 olup, bu öğrencilerin 6439'u Türk Cumhuriyetleri'nden, 3106'sı da Balkanlar ve diğer Asya ülkelerindeki Türk topluluklarından gelmişlerdir. Burada en büyük üzüntümüz 1993-1994 döneminde Özbekistan'ın 1364 öğrenciyi geri çekmesi ve halen bu ülkeden sadece 438 öğrencinin Türki­ye'de eğitim görmesidir.

Oysa, Özbekistan nüfusu Türk Cumhuriyetleri'ndeki 55 milyonluk top­lam nüfusun yarısıdır. Türkiye'nin dış müteahhitlik hizmetleri ile diğer yatı­rım alanlarında da Özbekistan'la ilişkilerimiz daha az gelişmiştir. Özbekis­tan'la Türkiye arasında her sahada ilişkilerin geliştirilmesi için her iki tara­fın siyasilerine ve bürokratlarına büyük görevler düşmektedir. 

Prof. Dr. Emin Çarıkcı

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005