Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

İktisat ve Maliye Alanında Sinsi Gelişmeler 

İktisat ve maliye alanından yavaş yavaş topluma yerleşmeye yüz tutan fikir ve söylemler, derin düşünüldüğünde, oldukça ürkütücü gözükmektedir. Ne var ki, bu fikir ve söylemler, top­lumun büyük kesimi tarafından fazla incelenmeden kabul gör­dükçe, medya tarafından daha da bir bastırılarak, ciddi bir bi­çimde toplumun malı haline getirilmeye çalışılmaktadır. Bugün bu zararlı fikirler üzerine söyleşi yapmak istiyorum. 

Geçen günlerin birinde, televizyonda ilginç bir propaganda-haber yayınlandı. Haberde, devletin doğu ve güneydoğu yöreleri­ne, bu yörelerde vergi olarak toplandığının çok üzerinde kamu harcaması yaptığını, buna karşılık batı bölgelerinde ise durumun tersi olduğunu bildiriliyordu. Fazla bir yoruma yer verilmeden geçilen bu haber, aslında olumsuz bir propaganda niteliği taşı­maktadır. Aslında fevkalade "olması gereken" bir haber, insanla­rın kafasında, hükümetin bir yandan batının kaynaklarını kulla­nırken, diğer yandan da doğuya güzel bir jest yaptığı ya da bir lütufta bulunduğu imajı oluşturacak bir biçimde verildi. 

Bu yaklaşım fevkalade yanlıştır. Bir defa, batı ile doğu bölgeleri arasındaki kaynak akım ve aktarımları, devletin bunları geri çevir­mesini gerektirecek düzeydedir. Göreli kalkınmışlık, okul, yol, su vb. gibi ölçütler açısından hiçbir benzerlik taşımayan bu iki farklı yöreyi olabildiğince birbirine yaklaşık ya da eşit düzeye getirmek devletin aslî görevlerindendir. İkincisi, devletin batı yörelerden topladığı vergi, artık bu aşamadan sonra... doğunun ya da batının kaynağı değil­dir. Vergi olarak toplanan kaynaklar, tüm ülkenin kaynağıdır ve geliş yerine bakılmaksızın, tüm ülke ihtiyaçları arasında hakkaniyet ölçü­sü içinde dağıtılmalıdır. 

Verginin kaynağı ile bu vergi gelirinin harcanması gereken yerin aynı yada yakın olması fikri, liberal-sağ ya da kapitalist görüşlerin temel felsefesidir. Bunlara göre, ödenen vergiler, aynı zamanda bu vergileri ödeyenlere kamu hizmetlerini yönetme güç ve otoritesini de vermektedir. Bunun anlamı, ekonomik güçlerin topluma hakimiyeti sadece bizzat kendilerinin piyasada göster­dikleri satın alma gücü ile değil, fakat devlete ödedikleri vergile­rin kullanılış biçimini yönetme otoriteleri ile de belirlenmektedir. 

Ödenen vergiler yolu ile harcama miktar ve bileşimini denet­leme gücü oluştuğu görüşü, devlet bütçesi ile özel bütçe görüşleri arasındaki farkı da ortadan kaldırmaktadır. Özel bütçelerde önce gelirler saptanır, ona göre harcamalar belirlenir. Devlet bütçe­sinde ise, önce toplumsal ihtiyaçlar belirlenir, buna göre devlet "vergi salma gücü"nü kullanarak, varlıklı kişilerden vergi alır. Bu ilke, bir kere, vergi yükünün varlıklı kişilerden diğerlerine kaydırılması ile bozuldu. İkinci olarak da, bu bozulmaya rağ­men, güçlü grupların kamu karar ve harcamalarına hakim olma­ları gündemden gitmedi, tam ters, ön safa çıktı. Böylece devlet ya da kamu otoritesi, özel ekonomik güç otoritesi altına girmiş oldu. Bunun sonucunda ekonomik gücü olmayanlar, sadece piya­sa içinde değil, fakat kamu ekonomisi alanında da güç kaybına uğradı. Devletin küçültülmesi, anayasal iktisat veya anayasal maliye, işte hep bu görüşlerin birer ürünüdür. Bu görüşler, refa­hın kaynağını ve refahın gayri âdil dağılımının tüm olumsuz sonuçlarını görmezden gelerek, sadece ekonomik gücü, özel alanda olduğu kadar, kamu alanında da üstün ve hakim kılmaya çalışmaktadır. 

Bu durumda mücadele, bir yandan sermaye mülkiyetinde yer almak, diğer yandan da siyasal karar örgütlerinde etkili olmayı gerektirmektedir. Bugün açmaya çalıştığım sorunun cevabı da, birçok diğer konuda olduğu gibi, bizi aynı noktaya getirmiş oldu. 

Kaynak: İzzettin Önder – İstanbul Üniversitesi Maliye Bölümü

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005