Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Türkiye Ekonomisi Hakkında Bazı Öneriler

Nasıl Bir Ekonomik Sistem? 

   Dünyamız insanının bilimsel gelişimi ve bağlı olarak sosyal ve ekonomik değişimdeki baş döndürücü hız, bu alandaki politikaların ve stratejilerin çok yönlü olarak ve çok değişken faktöre bağlı olarak değişimini gerektirmektedir. Bu faktörlerin en önemlileri şunlardır

-         
Eğitim ve bilim alanındaki gelişmeler
-         
 Hayat standardındaki zorunlu değişiklikler gereği mal ve hizmetlere olan talebin artması
-         
 Uluslararası ilişkilerin gerektirdiği değişim zorunluluğu
-         
Yeni teknolojik gelişmelere uyum sağlamak için bilimsel çalışmalara yönelme zorunluluğu
-         
Ülke insanının ihtiyaçlarının karşılanması için mal ve hizmet üretiminde kifayetli olmak gereği

Yukarıda sayılan ana faktörlere bağlı olarak bir yorum yapıldığında şunları görmekteyiz. 

1- Bilimsel gelişmelere paralel olarak in­sanların hayat standardı da artmaktadır. Bu da insanların mal ve hizmetlere olan ve zaman içerisinde sürekli olarak artan ve cinsi değişen talebine sebebiyet vermektedir. Bu talebi karşılamak bir zorunluluktur.

Daha açık bir ifade ile, bilimsel gelişme­ye paralel olarak hem değişik mal ve hizmet Üreteceksiniz, hem de kaliteyi ve üretimi arttıracaksınız. 

Bunu sağlamak için zaman içerisinde ekonomik parametreleri değişen bir ekonomik sistemi kurma gereği vardır. 

2- Globalleşen bir dünyada, Ülkemizin bir sömürü alanı, daha açık bir ifade ile bir ekonomik müstemleke ve insanımızın bir köle olmaması için diğer dünya ülkelerinin gelişi­mine paralel olarak insanımızı geliştirmek zo­rundayız. Bunu da çerçevesi çizilmiş bir eko­nomik sistemle sağlamak mümkün değildir.

3- Üretim alanlarında, üretim teknolojisi sürekli gelişmekte ve değişmektedir. Bu geli­şim ve değişimin gerisinde kalan ülkeler reka­bet dışı kalacaklardır. Ekonomik anlamda esir olacaklardır. 

Rekabet edebilme imkanlarına kavuşabilmek için bilim alanında ciddi yatırımlar ge­reklidir. Yani insanımıza ve teknolojik araştır­malara büyük çapta yatırım yapmak gereği vardır. 

Dar çerçeveli bir ekonomik görüşle bu­nu sağlamanın imkanı olmaz. 

4- Medeniyetin gelişimine paralel olarak mal ve hizmetlere olan talep artmaktadır. Talebi karşılayacak üretim artışı sağlanamadığı zaman, ülkede tekelleşme olur. Buna bağlı olarak sun'i fiyat artışları ve dış pazarlara yönelme meydana gelir. Ülkeden para kaçışı başlar. Sonuçta enflasyon ve hayat pahalılığı oluşur. 

Medeniyetin gelişimine paralel olmayan bir ekonomik sistemle parametreleri oluşturmak imkansızdır. 

5- Ve nihayet dış ticaret dengesinin sağlanması da planlı, esnek, kararlı ve gerektiğin­de destek görecek bir ekonomik sistemin pa­rametreleri ile sağlanabilir. 

Bütün bunların sonucunda önerilen ekonomik sistem şudur.

Dünyamız bilimsel, sosyal, ekonomik ve siyasal alanda büyük gelişme içerisindedir. Bu gelişmeler zaman ve mekan içerisinde sü­rekli değişen çeşitli parametrelerle sağlanmak­tadır. Dünyanın gelişimine ayak uydurabilmek için bu değişen parametreleri kullanmak zo­rundayız. Demek istiyorum ki geçmişte kalmış teorik fikirlerle çağdaş bir ekonomik sistem kurmak günümüz koşullarında artık mümkün değildir. Temel ilkeler şunlar olmalıdır.

- Müteşebbisler desteklenmelidir.
- Bilgi isteyenlere ışık sağlanmalıdır.
- Becerisizler eğitilmelidir.
- Kararsızlar özendirilmelidir.
- Asalaklar ayıklanmalıdır. 

Yukarıda sıralanan ilkeler ışığında kurul­ması gereken ekonomik sistem öncelikle hür ekonomik sistem olmalıdır. Hür ekonomik sis­tem doğal olarak kendi çıkarlarını ön planda tu­tacağından, kurmuş olduğu sistemin dışındaki­lerle ilgilenmez. Burada iş Devlet'e düşer. Dev­let sivil toplum kuruluşların özendirerek bu işi üstlenmeden çözebilir. "Özellikle vakıf kuruluş­larının önemi çok büyüktür. Böyle bir sistemin hakça işleyebilmesi için demokratik kuralların eksiksizce uygulanması gereklidir. Aksi halde yolsuzluklar oluşacaktır. çünkü demokrasinin işlemediği alanlarda denetim olmaz. 

Çıkış Yolu 

A- Yukarıda Ana Hatları ile Belirtilen Yeni Bir Ekonomik Modelin Oluşturulması 

1-      Hür teşebbüsün gelişmesi sağlanacak
2-  Hür teşebbüsün girmediği alanlarda Üretim imkanları yaratılacak. 

B-Mevcut Durumun Düzeltilmesi 

1-Personel Giderleri 

Mevcut bürokratik yapıda siyasi tercihler kullanıldığından gereğinden fazla personel" mevcuttur. Ayrıca işe göre adam değil, adama göre iş zihniyetiyle hareket edilmiştir. Sonuçta devlet büyük Yükümlülük altına sokulmuştur. Bürokrasi artmıştır. Maaş ödemeleri zorlaşmış­tır. Liyakatli personele kifayetli maaş ödeme imkanı bırakılmamıştır.

Bu durum herkes tarafından bilinmektedir. Düzeltilmesi gereğine herkes inanmaktadır. Ancak iki sorun vardır; biri tasfiye edilecek personelin yaratacağı sorunlardır. İkincisi siyasi tercihlerin frenlenmesidir. 

Birinci sorunun çözümü için şu tedbirler akla gelmektedir: 

a- Yeni bir personel kanunu süratle çıkarılmalıdır: Bu kanuna göre tüm yöneticiler birer yıllık sözleşme ile çalıştırılır. Hatta bun­dan böyle alınacak personel aynı statü de istihdam edilir. 

b- İsteğe bağlı olarak ayrılmaları sağla­mak amacıyla özendirici imkanlar sağlanır. Mesela ayrılmak ve iş kurmak isteyenlere ödenmekte olan maaş ın 3 yıl boyunca öden­mesi. Ayrıca bu personelin iş kurabilmeleri için gerekli kredinin altın para bazında uzun vadeli ve faizsiz verilmesi. Başarısız olması ve­ya isteği halinde Sosyal Güvenlik Harcamaları kısmında anlatılacak şartlarda emekli edilmesi. Burada belirtilmesi önemli olan nokta şudur. Bu şartları haiz personelin ek gelirleri vergi kapsamına alınmalıdır . 

2- Yatırım Harcamaları 

Devletin yatırım harcamalarında büyük çapta yolsuzluk olduğu herkes tarafından dile getirilmektedir. Bunun tek sebebinin ihale Ka­nunu’nun olduğu bilinmektedir. Bu sebepten dola­yı ihale Kanunu'nun değiştirilmesi yolsuzluk­ları önleyecektir kanaatini taşıyorum. Bilindiği gibi davetiye ile yapılan ihalelerde, ihaleye k­atılanlar arasında gizli anlaşma sağlanmakta ve ihale yüksek bedellerle alınmaktadır. Öte yan­dan %65 e varan fiyat indirimleri ile alınan iha­lelerde nelerin döndüğünü tahmin etmek zor " değildir. 

3- Askeri Harcamalar 

Askeri alan olağan dışı özellikleri ha­izdir. Gerekli proje ve stratejilerin üretildiğine inanıyoruz. Ülkenin tümünü içerisine alan bir perspektifle bakıldığında bu alanda da bazı ta­sarruflara gidilmesi gerektiği kanaatini taşıyorum. Bu bakımdan yeni bir savunma stratejisi­nin belirlenmesi ve bütün vatandaşlarımızın, ülkenin savunmasını yapabilecek şekilde yetiştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu durum silah altında tutulması gereken insan sayısının asgari düzeye inmesini sağlayacaktır. 

4- Devletin Borçlanması 

Devlet, giderlerini karşılamak için iç ve dış borçlanmaya gider. Ancak hükümetlerin gerektiği ölçüde sorumluluğu olmadığı için borçlanma sorunsuzca yapılmaktadır. Türki­ye'nin içerisinde bulunduğu durum ortadadır. Hükümetler borçlanıyor ama ödemeyi gelecek nesiller ödüyor. Kanımca bu büyük bir haksız­lıktır. Bunun için Hükümetler iktidar sürelerin­de ödenmek Üzere borçlanabilmeli ve sorumluluğunu taşımalıdırlar." 

6- Sosyal Güvenlik Harcamaları 

Sosyal güvenlik konusu iktidarların kor­kulu rüyası haline geldi. Sosyal güvenlik ku­rumlarının açıklan bütçe gelirleriyle kapatıla­mayacak düzeye geldi. Bu konuda mutlaka tedbir gereklidir. Nasıl bir tedbir konusuna gel­meden önce, neden böyle oldu sorusunu ce­vaplandırmak gerekmektedir,

Ülkemizde sosyal güvenlik kurumları devlete ait kurumlardır. Çalışanlardan kesilen prim ve fonların miktarı devlet tarafından tes­pit edilmiştir. Toplanan bu fonlar çarçur edil­miştir. Ayrıca kurumlar arpalık olarak kullanılmıştır. Bu tespitleri yaptıktan sonra gelelim alınması gereken tedbirlere: Önce şunu belirt­mek isterim ki; bu konu emeklilik yaşının yük­seltilmesi veya yeniden düzenlenmesiyle çö­zümlenemez. Burada konunun ekonomik yö­nü ile ilgili fikirler belirtilecektir. Konunun sağ­lık ve sosyal yönü ise apayrı bir derttir. 

1- Öncelikle kurumlara bir çekidüzen verilmelidir.
2- Kurumlar arpalık olmaktan kurtarıl­malıdır.
3- Emeklilik için yapılan prim ödemelerinin Üst sının isteğe bağlı olarak serbest bırakılmalıdır.

Kaynak: Abdurrahman Eren

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005