Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Türkiye Tarımı, Darboğazları ve Çözüm Önerileri

Giriş

Türkiye ekonomisinde meydana gelen ekonomik dalgalanmalar tüm sektörlerde olduğu gibi, tarım sektöründe de etkilerini göstermiştir. Ancak, bu durumu tarımda kriz vardır şeklinde nitelemek de doğru bir yaklaşım değildir. 

Krizin var olduğunu söyleyebilmek için o malın piyasada bulunmaması, yokluğunun çekilmesi gereklidir. Çevremize bakacak olur­sak büyük mağazaların tarımla ilgili reyonlarında, semt ve hal pazarlarında, 4 mevsimi iç içe yaşayabiliyor, meyvesinden sebzesine ka­dar her ürünün çeşidini mevsim farkı olmadan görebiliyoruz. Diğer taraftan ülkemizde başta buğday olmak üzere hububat, tütün, şeker pancarı, fındık, çay gibi ürünlerde ihtiyacın çok üstünde üretim sağlayabiliyor ve hatta bu ürünlerde stoklara gitme mecburiyetin­de bile kalıyoruz. 

Ürünsel zenginliğin yanında; çiftçilerin tarımsal girdi fiyatlarındaki artışlarla ilgili sorunları, zirai kredi faizlerindeki aşırı artışlar nedeniyle ödenemeyecek duruma gelen zirai kredi borçları, yine son zamanlarda yaşanan tavukçuluk sektöründeki problemler, aynı şe­kilde ekim zamanı bulunmayan tohumluk temini gibi hususlar nedeniyle yaşanan sıkıntılı süreci tarımdaki darboğazlar olarak ifade edebiliriz. Diğer taraftan kuraklık ve su baskını gi­bi afetler de tarımımızda verimin düşmesine neden olmuştur. 

Bu arada spekülatif faaliyetler sonucu suni olarak yaratılan un, yağ ve bazı tarım ürünleri fiyatlarında beklenmedik artışlarla "karşılaşılmaktadır. 

Ancak Hükümetçe; anılan darboğazların pek çoğu Çözüme kavuşturulmuştur. Zira­at Bankasınca zirai kredi borçlarının tahsiline belli koşulları içeren 3 yıl vadeli ödeme planı hazırlanmış; bütün imkanlar zorlanarak tarım ürünlerine verilen taban fiyatlar ile çiftçimiz üstündeki yük mümkün olduğu kadar hafifletilmiştir. Örneğin son yıllarda buğday ve şeker pancarına verilen fiyatlar aşağıda gösterilmiştir. Tavukçulukta yaşanan dar boğazlarda ilgili tedbirler alınarak sektör yeniden canlandırılmıştır. 

Bu ürünler ile ilgili ekim alanlarının daraltılması ve kalitenin yükseltilmesinin yanında, bu alanlardaki çiftçi gelirlerinin azalmaması için ekimden vazgeçilen alanlarda uygun alternatif ürün ekiminin sağlanması için çalışmalar sürdürülmektedir. 

Böylece şekerde ve tütünde oluşan fazlalığın ülke ekonomisine getireceği yükte ortadan kalkacak ve aynı zamanda ihtiyaç duyulan diğer ürünlerin ekim ve dikimi yapılmış olacaktır. 

A. Tarımın Önemi 

Tarım sektörü, Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişmesinde önemli görevler üstlenmiştir. 

Tarımın GSMH içindeki payı %15'ler seviyesine düşmesine karşılık halen Tarım sektörü nüfusumuzun %35'i, aktif iş gücünün %45'inin istihdam kaynağı olarak büyük önemini korumaya devam etmektedir. Tarım sektörü ülke nüfusumuzun beslenmesi, istihdama katkı sağlaması, sanayi sektörünün hammadde ihtiyacını karşılaması, ihracata dolaylı ve doğrudan katkı yapması gibi nedenlerden dolayı ekonomimize büyük yararlar sağlamaktadır. 

Ülkemizin, sanayileşmede önemli mesafeler kat etmiş olduğu bir gerçektir. Ancak, tüm bunlara karşılık istihdam yapısı ve sektö­rel Üretim ilişkileri dikkate alındığında tipik bir tarım ülkesi olduğumuzu ifade etmekte mümkündür. Diğer taraftan, Türkiye tarımının ekonomimiz içindeki önemini muhafaza et­mesine karşılık sektörün mevcut potansiyelin­den yeterince yararlanıldığı söylenemez. Ülkemizin, geniş ve farklı özelliklere sahip coğrafi yapısı, aynı anda değişik iklim özelliklerini yaşayabilmesi, geniş ürün çeşitliliği ve halen kullanılamayan geniş potansiyeli ile tarım, ülkemiz için büyük bir şans olma niteliğini halen sürdürmektedir. Bir aletsiz, ekipmansız

yaşayabilirsiniz, ama bir tarım ürünü olan ekmeği yemeden yaşayamazsınız. 

Ülkemiz sahip olduğu arazi varlığı ve iklim çeşitliliği bakımından büyük tarım potansiyelinden dolayı dünya tarımında da önemli bir paya sahiptir. 

Bilhassa buğday, tütün, fındık, şeker pancarı üretiminde dünyanın sayılı ülkeleri içinde yer almaktayız (1-10 arası).

Türkiye, toplam 77,9 milyon hektar alana sahip olup, bunun yaklaşık %26'sını ormanlar, %16'sını çayır ve meralar, %35'ini tarım alanları oluşturmaktadır. 

Bu yapının yanında ülkemizde uygulanan tarım politikaları nedeni ile üreticiler serbest pazarda oluşacak fiyatları bilmedikleri için genel olarak alım garantisi olan (devlet tarafından desteklenen) ürünlere yönelmişlerdir. Uygulanmış olan tarımsal destek politikaları üzerinde büyük eleştiriler olmuş ve bu kapsamdaki ürünlerin alımlarının bütçemiz üzerindeki etkileri günbegün artmıştır. Diğer taraftan, bu ürünler için yapılan depolama ve imha masrafları ürün toplam maliyetlerini de artırmıştır.

Dünya fiyatları üzerinde uygulanan yüksek fiyat politikaları sonucu; tütün, çay, fındık, şeker pancarı gibi ürünlerde üretim fazlası oluşurken ayçiçeği, soya, mısır, çeltik, yem bitkileri gibi ürünlerde ise üretim açığı ortaya çıkmıştır. Bu ürünlerin eksikliğinden dolayı yağ ve yem üretiminde ithalat zorunlu­luğu doğmaktadır. 

Bu politikalar sonucu, Devlet bütçesi önemli bir yük altına girmiş, tarım ürünleri it­halatına önemli ölçüde döviz ödenmek mec­buriyetinde kalınmış ve en önemlisi pazar dengeleri bozularak tarımda plansız bir üretim yapısı oluşmuştur. Fiyat desteği, girdi desteği gibi uygulanan yanlış destekleme politikaları ile ülke ekonomisi ve tanımamız olumsuz yönde etkilenmiştir. Özellikle AB ile yapılan Gümrük Birliği Sözleşmesi tek taraflı olarak tarım ürünlerinde Türkiye aleyhine çalışmakta ve tamamen ithalata açık hale gelmektedir.

AB'ye resmen aday olmuş olan ülkemizde serbest piyasa ekonomisi kurallarına uygun ve AB ortak tarım politikalarına uyum sağlayacak yeni politikalar oluşturmak ve üretimi planlamak ülkemiz için kaçınılmaz bir zorunluluktur. 

Geliştirilecek yeni politikalarla tarımsal üretimin, serbest rekabet koşullarında, pazar sinyallerine uygun ve ülke ihtiyaçları da dik­kate alınarak planlanması mutlak ve kaçınıl­maz zaruret haline gelmiştir. 

B. Tarım Sektörünün Darboğazları 

Tarım sektöründe yaşanan darboğazları tarımsal politika, üretim ve pazarlama boyutlarında irdeleyebiliriz. 

  1. Uygulanan Tarımsal Politikalarda Ya­şanan Darboğazlar ve Nedenleri

- Uygulanan politikaların popülist yaklaşımlı ve kısa vadeli oluşu,
- Yapısal önlemlerin alınmaması,
- Destekleme politikalarının tarımsal yapıya uygun olarak belirlenememesi,
- Bilgi ve teknolojinin yeterince ilgili yerlere ulaştırılmaması,
- Avrupa Birliği açısından ortak tarım politikasının ve stratejilerin halen belirlenmemiş olması,
- Orta ve uzun vadeli tarım politika planlamalarının yapılamamış olması,
- Üretim planlamasına geçilememesi,
- Çiftçinin örgütlenemeyişi ve gerekli kooperatiflerin oluşturulmaması,
- Tarımla ilgili kuruluşlar, üniversiteler ve üreticiler arasında koordinasyonun yeterin­ce sağlanamaması şeklinde özetlenebilir.
 

b. Üretimle İlgili Darboğazlar

- Üretim yapılan tarımsal arazilerin nüfus artışı ve miras hukuku gereği hızla küçülmesi,
- Gübre, tohum, ilaç, damızlık hayvan gibi önemli girdilerde dışa bağımlı kalınması,
- Tarımsal üretimin piyasaya yönelik bir ekonomik faaliyet olarak geliştirilememesi,

- Tarımsal üretimde doğal koşullara bağımlı olunması ve bunu giderecek sigorta sis­temlerinin oluşturulamaması,
- Hayvancılığın dışa bağımlı hale getirilmesi,
- Modern girdi ve teknolojilerin yeterince kullanılamaması,
- Ortalama verimlerin düşük seviyelerde bulunması,

- Tarımsal potansiyelin yerinde ve yete­rince kullanılamaması,
- Üreticilerin kooperatifler ve Üretici Bir­likleri şeklinde yeterince örgütlenememeleri,
- Tarım alanlarının amacı dışında kulla­nılmasının önlenememesi,
- Toprak, su ve gen kaynakları gibi doğal kaynakların yeterince korunamaması,
- Tarımsal bilgi, üretim, eğitim-yayım sistemindeki aksaklıklar,
- Tarıma ilişkin yetki ve sorumlulukların çeşitli kurumlara dağıtılmış olması,

- Sadece tarıma yönelik bir finans kuruluşunun oluşturulamamasıdır.
 

  1. Pazarlama ile İlgili Darboğazlar

- Arz ve talep dengesinin kurulamaması ve bu nedenle ürün kayıplarının büyük boyutlara ulaşması,
- Modern pazarlama tekniklerinin uygulanamaması,
- Mamul madde yerine, yarı mamul madde ihraç edilerek diğer ülkelere avantaj sağlanması,

- Ülkemize özgü ağırlıklı ürünlerimizin dış piyasalarda yeterince tanıtılamaması,
- Pazarlama organizasyonlarımızın yeterli olmayışı,

- Getirisi yüksek olan ürün ihracatına gereken ve yeterli önemin verilmemesi,
- Ürün bazında ihtisas kooperatiflerinin oluşturulamaması, şeklinde özetleyebiliriz. 

Sektörün yaşamakta olduğu bu sorunları ele alarak tarım politikalarını değiştirmek ve bunların önlemlerini almak durumundayız. 

C. Mevcut Darboğazların Aşılması İçin Gerekli çözüm Önerileri 

Tarımdaki mevcut sorunları aşmak için aşağıdaki konularda önlemlerin alınmasına acilen zaruret bulunmaktadır. 

Yapılacak orta ve uzun vadeli politikaların ve stratejilerin belirlenmesinin yanı sıra üretim, pazarlamada belli hususların yerine getirilerek alt sektör ve ürün bazında yeni politikalar oluşturulmalıdır. 

- Çiftçi ile ilgili sadece tarıma kredi veren, destekleyen bir finans kuruluşuna veya bankaya acilen ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çer­çevede Ziraat Bankası'nın kurulacak olan çift­çi birliklerine verilmesi uygundur.

- Üreticilerin hayvancılık da dahil ol­mak üzere, ürettikleri malları üretimden tüke­time kadar güvence altına alabilmesi, pazarla­yabilmesi için ürün bazında üretici birlikleri kuruluşlarına olanak sağlanmalı ve bu yönde üreticilerin ilgi alanına giren ürünlerin üretim ve pazarlanması komisyonda Üretici Birlikleri yasası vakit geçirilmeden çıkarılmalıdır.

- Tarımda plansız bir üretim yapısı va­kit geçirilmeden terk edilmeli, AB ortak tarım politikalarına uygun oluşturulacak yeni politi­kalarla üretim planlamasına geçilmelidir.

- Destekleme politikaları üretimin yön­lendirilmesi üreticinin üretime devam etmesi ve ihtiyaç duyulan ürünlere yönelmesi şeklin­de yeniden düzenlenmelidir.

- Ürün borsalarının geliştirilmesi sağlanmalıdır. Bu sayede destekleme alımlarının Devlet bütçesi üzerindeki olumsuz etkileri azalacak, teknik ve uygulamaya yönelik altyapı mekanizmalarının kurulması sağlanacak ve tarımsal ürün ticareti ile ilgili tüm tarafların yararlanabileceği sistemler ortaya konabilecektir.

- Ülkemizde çeşitli doğal afetler ile hayvan hastalıklarının bitkisel ve hayvansal üretimde meydana gelen zararların karşılanması bakımından geniş kapsamlı bir tarımsal hasar sigorta sistemine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sistemin finansmanı doğal afetler için ayrılan kaynaklardan karşılanmalı ve sigorta hizmetleri üreticilere sunularak işleyişi konusunda bilgi verilmeli, bununla ilgili Tarım Ürünleri Sigorta Kanunu bir an önce çıkarılmalıdır, 

- Sektörün daha iyi işleyebilmesi açısından, tarımsal politikaların belirlenmesi sırasında uygulayıcılara en doğru bilgilerin sunula­bilmesi için "Tarımsal Veri Tabanı" oluşturulmalıdır. 

- Tarımsal ürün ithalatı kontrollü bir şekilde yapılmalı, üreticiler ithalat nedeniyle mağdur edilmemelidir. 

Bu itibarla, Tarım ve Köyişleri Bakanlı­ğı kuruluş kanunu bir an önce çıkarılarak, muhtelif kurum ve kuruluşlara verilmiş bulunan tarımla ilgili yetki ve sorumluluklar Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde toplanmalı­dır. Bilhassa, Toprak-su, pamuk, yağlı tohumlar ve kooperatiflere ilişkin çalışmaları yapma yetkisi (Panko Birlik, Tariş, Antbirlik, Çukobir­lik ve Fiskobirlik vb.) Sanayi Bakanlığı'ndan alınarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na bağ­lanması gerekmektedir. Tarım alanlarının amacı dışında kullanılmasını önleme yetkisi ve tarımla yakın ilgisi bulunan Meteoroloji İş­leri Genel Müdürlüğü de yine bu Bakanlığa verilmelidir. 

- Tarımın önemli girdilerinden olan gübre, Tarım Köyişleri Bakanlığı'nın denetim ve gözetimi altına alınmalı, politikası belirlen­meli ve temini özel ithalatçı şirketlere verilerek, fiyatları ve kalite durumu kontrol altına alınmalı, tekelcilik yaratılmamalı ve zamanında temin edilmelidir. 

- Ekolojik tarımın (doğal şartlarda üre­tim) geliştirilmesi için her türlü tedbir alınmalı, pilot bölgeler seçilerek buralarda yapılan çalışmalar ve sonuçlar daha sonra yurt genelinde genişletilerek uygulanmalıdır.

- Ülkemiz hayvancılığını geliştirmek ve içinde bulunduğu darboğazlardan kurtarmak için;

Hayvancılık işletmeleri optimum büyüklüğe ulaştırılmalı,
Sun'i ve tabii tohumlama gibi hayvan ıslah çalışmalarına önem verilmeli ve embriyo nakline başlanmalı,
Yem bitkisi üretimi ve staj yapımı teşvik edilmeli,
Hayvan hastalık ve zararlıları ile mücadeleye önem verilmeli,

Yurt içi hayvan hareketleri kontrol altına alınmalı,
Kaçak hayvan ve et girişi kesinlikle önlenmelidir. 

GAP gibi daha pek çok projenin tarım alanlarına uygulanması gerekmektedir. Yeni projeler yapılabildiğinde ülkemiz tarımda Dünyanın nadir ve rekabet edilemeyecek bir tarım potansiyelini kullanabilecek bir güce ulaşacaktır. Türkiye'miz Atalarımızdan bizlere bırakılan en büyük mirastır. Onun tarımsal verimi bizleri hiçbir zaman aç bırakmayacak ve ilelebet müreffeh kılacaktır. 

Kaynak: Mahmut Erdir

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005