Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Vergilemede Global Eğilimler

i- Dünya üzerinde entegre oldukça, sermaye ve işgücü, vergi oranı düşük ülkelere daha serbest hareket ettikçe, ülkelerin diğer ülkelere daha yüksek oranda vergi koyma imkanı sınırlandırılmaktadır. Çünkü; firmalar için küreselleşme ve teknolojik gelişmelere paralel olarak (telefon-fax modem vb.) iş faaliyetleri için merkezlerin kuruluş yeri önemli olmamaktadır. Küreselleşme ile meydana gelen bu gelişme nedeniyle, şirketlerin nerede vergi ödeyecekleri karar almaları zorlaşmakta ve vergilemenin en az olduğu ülkelere yönelinmektedir. Ayrıca küreselleşme ile işgücünün vergilendirilmesinde çeşitli güçlükler ortaya çıkabilecektir. Küreselleşme ile kaliteli işgücü vergileme açısından en az vergilendirilen ülkelere doğru yönelme tehlikesi vardır. Özellikle serbest meslek faaliyetleri ve kaliteli işgücü açısından böyle bir tehlike işletmelerin kuruluş yerlerinde işgücüne en az vergi olan ülkeleri seçmelerine neden olmaktadır. 

ii- internet üzerinden yapılan ticaretin sürekli olarak artması sonucu bu işlemlerin izlenmesi ve vergilendirilmesi daha güç olmaktadır. Teoride, elektronik araçlar aracılığıyla satış yapanlar diğer işlemlere olduğu gibi vergiye tabidirler. Fakat, vergi kanunlarında elektronik araçlar aracılığıyla yapılan ticaret nasıl uygulanacağı belli değildir. İnternetin belli bir yerleşim yeri olmadığı için, hangi devletin vergi hakkına sahip olduğunu belirlemek güç olmaktadır. İnternet aracılığıyla ticaretin 2000'li yıllarda 7 milyar dolar olacağı gelecek 30 yıl içinde ticaretin yüzde 30'unun elektronik araçlar aracılığıyla yapılacağı tahmin edilmektedir. Bu tahminlerin gerçekleşmesi halinde vergi egemenliği sorunu çözülmezse internet üzerinden yapılan kaçakçılık büyük boyutlara ulaşacaktır. Örneğin, küçük işletmelerin müşterilerinden Katma Değer Vergisi toplayıp bunları ilgili ülkelerin vergi dairelerine göndermeleri ya da internet üzerinden alış-veriş yapan tüketicilerin Katma Değer Vergisini kendilerinin hesaplayıp vergi dairelerine yatırmaları beklenemez. 

Ekonomik küreselleşmeye paralel olarak , ticari ve sınai karlar üzerinden alınan vergilerin öneminin kaybolabileceği ve bunun yerine muamele, tüketim ve ücretler üzerinden alınan vergilerin alabileceği, tüketim vergilerinde ise gayrimaddi malların vergilendirilmesinin zor olacağı konusu uluslar arası toplantıların gündemine gelmeye başlamıştır. Ekonomik bütünleşme, vergi oranlarını yeknesaklaştırmakla birlikte; bazı vergileri yaklaştırmayı teşvik etmektedir. 

Modern vergicilikte adalet, verimlilik, etkinlik gibi klasik ilkeler yetersiz kalmaktadır. Çağımızın karmaşıklaşan ve globalleşen dünyasında vergi sisteminde yer alması gereken öğelerle sistemin tamamlanması gerekmektedir. Günümüzde küreselleşme ile birlikte 'Vergilemede Uluslar arası Uyum', 'Vergilemede Uluslar arası Rekabete Dayanıklılık', 'Vergilemede Saydamlık' ve 'Vergilemenin Kamu Borçları için Güvenilir Bir teminat Teşkil Etrne'si ön plana çıkmıştır (Gökbunan, 1998:38-40). 

Sermeyenin tam anlamıyla mobiliteye gittiği uluslar arası sermaye hareketlerinin tamamen liberalleştiği bir ortamda uluslar arası işletmelerin çifte vergileme yoluyla engellenmemesi, vergi sistemlerinin birbirlerini bütünler tarzda geliştirilmesi gereği vardır.

Son yıllarda artan ülkeler arası entegrasyon süreci ile ortaya çıkan Avrupa Birliği, NAFTA gibi ekonomik bloklar, ayrıca GATT anlaşmaları çerçevesinde ülkeler vergi sistemlerini diğer ülkelerle ve ekonomik entegrasyona dahil olduğu ülkelerle uyum sağlayacak şekilde yeniden düzenlemek zorundadırlar, örneğin, Avrupa Birliği'nde, Roma Anlaşmasının 25'inci maddesi gereğince 'Hiçbir üye devlet, diğer üye devletlerin benzer ürünlerine, kendi ürünlerine uyguladığı dolaylı ve dolaysız vergi dışında fazladan vergi uygulamaz' denilmektedir. Anlaşmanın 220'inci maddesinde ise, 'Birlik içinde çifte vergilendirme kaldırılmıştır' hükmü yer almaktadır. 

Çağımızda üretimin büyük bir kısmı çok uluslu şirketler tarafından sağlanmaktadır. Üretimin elde edilme amaçları uluslar arası bir önem kazanmıştır. Bir ürünün imal edilmesi esnasında, dünyanın değişik bölgelerinden gelen hammadde, sermaye, iş gücü, ihtira beratı ve enerjinin bir araya toplanmasıyla üretim evrenselleşmiştir. Ekonominin bu evrenselleşme olgusu vergilendirme alanında çok önemli sonuçlar doğurmaktadır. 

Vergicilik açısından bakıldığında, halihazırda dünyanın, ülkelerin vergi özerkliklerinin birbirleriyle çatıştığı bir ortamda bulunduğu görülmektedir. Bu durum, vergi politikaları ve yasaları arasında zorunlu olarak, farklılıklar meydana getirmektedir. Böylece uluslar arası ekonomik müesseselerin ve tamamıyla özerk milli vergilendirmelerin çatışmasından uluslar arası vergi sorunları doğmaktadır.

Vergilendirmede uluslar arası rekabete dayanıklılık ilkesi gereği, vergi sistemleri sermaye, emek ve bir bütün olarak ekonomik aktiviteyi cezbedici olmalı, caydırıcı ve kaçındırıcı olmaktan uzaklaşmalıdır. 

Özellikle son yıllardaki gelişmeler sonucunda iki ülkede iki defa vergi alınması ülkelerarası sermaye hareketlerini engelleyici rol oynamaktadır. Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarıyla sermaye hareketlerinin önündeki vergisel engeller kaldırılmaya çalışılmaktadır. Ancak daha çok sermaye çekmek isteyen ya da ülkelerinin bir finans merkezi olmasının isteyen bir kısım ülkeler, düşük oranlarda vergileme ya da hiç vergi almama yolunu benimsemektedirler (Bermuda, Cayman Adaları, Hong Kong, İrlanda, Panama, isviçre, Malta, Lüksemburg ...). Vergilendirmede sağlanan bu avantajlar nedeniyle sermaye bu ülkelere doğru yönelmektedir. Özellikle birden çok ülkede faaliyet gösteren işletmeler, vergisel yükümlülüklerini en aza indirmek için, ülkelerin vergi mevzuatlarını iyi incelemeleri gerekmektedir. 

Günümüzde kamu sektöründe yaşanan kriz sonucu kişiler ve vergi ödemekte kaçarak etkinsizleşen ve kalitesizleşen kamu hizmetlerine tepki göstermekte bu da kamu hizmetlerinden daha fazla bozulmaya neden olmaktadır. Vergilemede saydamlık gereği, vergilerin kim tarafından ve ne kadar ödendiği mükellefler tarafından görünebilmektedir. Vergilerin kamu harcamalarına uygun bir demokratik denetimi ve yönetimi için saydamlık ön koşul haline gelmiştir. 

Vergi mükellefleri kamunun ne kadar gelir elde edip, ne kadar harcama yaptığını, sonuç olarak devlete ödediği paraların nerede harcandığını bilmek istemektedirler. Vergilerin kimlerden ve nasıl alınacağı ayrıntılı biçimde düzenlendiği halde, kamu harcamalarının kimler için ve nasıl yapılacağına dair bir düzenlemeler yoktur. Vergi mükellefinde, toplanan vergilerin 'hastane, okul, köprü v.s' olarak geri ödenmediği ve israf edildiği izlenimi uyandığında, vergi ödeme fedakarlığının siyasal ve kamusal ilişkilerdeki karşılığının alınmaması sonucu, mükellef vergi ödemede titizleşerek, vergi kaçırmaya çalışabilmektedir. Verginin amacı bilindiğinde ve bu amaç toplum tarafından benimsendiğinde vergiye karşı direnç azalmaktadır. 

Günümüzde etkin bir vergilemede, verginin toplanmasından ziyade vergilerin harcanması konusu ön plana çıkmaktadır. Artık kamu harcamalarının nedeni olan kamu hizmetlerinden yararlanma talepleri giderek artmakta, bu talebin etkin bir şekilde karşılanmaması durumunda vergi ödemenin gerekçesi sorgulanmaktadır. Bir çok kamu hizmetinin özelleştirilmesiyle özellikle dolaysız vergilerdeki sorgulama derinleşmektedir.

Son zamanlarda, vergi mükelleflerinin kamu harcamalarını denetlemek üzere örgütlenme eğilimleri gözlenmektedir. İsveç'te başlayan Batıdaki pek çok ülkeye de yansıyan bu hareketle kamu harcamalarında şeffaflık, bilgilendirme, tasarruf ve etkinlik yönünde talepte bulunulmakta ve bu amaçla politik ve bürokratik mekanizmalar üzerinde kamuoyu baskısı kurularak kamuoyunun mali bilincinin geliştirilmesi, devlete de maliyet bilinci kazandırılarak mali kültürün geliştirilmesi amaçlanmaktadır. 

Devletlerin özellikle uluslar arası piyasalardan borçlanmalarında vergi sisteminin teminat işlevi vardır. Vergi toplama erkinin kullanımında başarı, yedek vergi kapasiteleri devletin mali itibarlarının öneli göstergelerinden biridir. 

Çağımızda devletin kamu harcamaları ve bunların finansmanı konusunda stratejileri ve stratejiyle uyumlu orta ve uzun vadeli planlarının olması gereği kabul edilmektedir. Aksi halde, kararlan olaylar belirlemekte, çözümler kısa vadeli olmakta ve uyum ve tutarlılık kaybolabilmektedir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Türküler

Since 2005