Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Yeni Hizmet Döneminde Belediyelerimizin Mali Sorunları ve Merkezi Yönetimle İlişkiler 

Ahmet Bilgin 

1- Giriş 

Bilindiği üzere, Devletin fonksiyonunu yürüten merkezi yönetim, genel ihtiyaçların karşılanması amacıyla görevlerinin ve yetkile­rinin bir bölümünü Mahalli İdarelere devret­miştir. Merkezi yönetim ile mahalli idareler arasındaki idari ve mali ilişkiler Anayasa ve il­gili kanunlarla düzenlenmiştir. Mahalli İdare­ler Devletin taşradaki organları olduklanndan merkezi yönetimin bu örgütler üzerindeki ida­ri ve mali gözetim ve denetimi "Vesayet Dene­timi" olarak tanımlanmaktadır. Ancak, bu de­netimin siyasal nüfuz ve etkilere sürekli açık olması önemli bir sakınca olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Belediyelerimizin birçok probleminin kaynağında ülkemizin genel ekonomik ve ida­ri meselelerinin ve hatta açmazlarının etkisi yatmaktadır. Bunlara, Belediyelerimizin nev'i şahsına münhasır problemlerini de eklersek son dönem itibariyle Belediyecilik ve Belediye Başkanlığı en zor işlerden birisi haline gelmiş-tir. Bugün belediyelerimizin meselelerinin başında, plansız ve mali yapılarını tahrip edecek ölçüde alınmış ve biriktirilmiş borçların devra- ' lınması ile mali kaynaklarının yetersizliği yat­maktadır. Ayrıca bu olumsuzluklar, yeni dö­nemde Belediyelerimizin hizmet ve başarısını geciktirecek, daha doğrusu engelleyecek en önemli hususlardan birisidir. 

2- Belediyelerimizin Mali Sorunları

Mahalli idareler ile merkezi yönetim arasındaki ilişkiler Anayasa ve ilgili yasalarla düzenlenmiştir. Devlet, yasalarda da belirtildi­ği üzere, mahalli idarelere görevleri ile orantılı olarak gelir kaynaklan sağlamak yükümlülüğü altındadır. Ancak eskimiş ve mevcut sorunlara cevap veremeyen mevzuattan kaynaklanan sorunlar ve uygulamadaki taraflılık belediyele­rimizi çok önemli mali sorunlarla baş başa bı­rakmaktadır. Özellikle 27 Mart yerel seçimle­rinden sonra siyasi gayelerle öyle kararlar alınmıştır ki, belediyelerimiz, mali açıdan için­den çıkılmaz bir kıskacın içine girmişlerdir. 

2.1- Gelirleri Yönünden Belediyelerimizin Mali Sorunları 

Bunları şöylece sıralayabiliriz: 

a)  2380 sayıh "Belediyeler ve İl Özel İda­relerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi" hakkındaki kanunla 2464 sayılı "Belediye Gelirleri Kanunu" ile belediyeleri­mize sağlanan gelirler.

1981 yılından bir ay öncesine kadar ya­sa gereği vergi tahsilatının % 8.55 oranındaki bölümü yerel yönetimlere dağıtılmakta idi. Ancak genel bütçe vergi gelirlerinin mahalli idarelere aktarılan paylarından Sosyal Yardım­laşma ve Dayanışma Teşvik Fonu Kesintisi ve Genel Bütçe Kesintisi uygulanmaktadır.

b)  3030 sayılı "Büyüksehir Belediyele­rinin Yönetimi Hakkında Kanun"

Yasaya göre büyüksehir merkezinin bulunduğu il merkezi itibariyle toplanan Genel Bütçe Vergi Gelirleri Tahsilatı toplamı üze­rinden Büyüksehir Belediyelerine % 5 pay ve­rilmektedir. Ancak, gelir düzeyi yüksek olan bir ilimiz ile gelirlerinin nüfusa oranı ve geliş­mişlik düzeyi düşük olan başka bir ilimizi bu kaynaktan aynı oranda yararlandırmak rasyo­nel değildir. 

c)  Genel Bütçeden Yapılan Yardımlar ve Muhtelif Kaynaklardan Ayrılan Paylar

Maliye ve Gümrük Bakanlığı başta ol­mak üzere muhtelif Bakanlıkların bütçesinde yer alan yardım ödenekleri ve fonların dağılı­mında öngörülen kriterler siyasal etkilerle be-lirlenebildiği için ilkesiz bir şekilde sarf olun­makta ve böylece adaletsiz bir dağılıma sebe­biyet verilebilmektedir. 

Esasen, 01.03.1981 tarihinde yürürlüğe konulan 2380 sayılı "Belediyeler ve İl Özel İdarelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi" hakkındaki kanun ve 01.07.1981 tarihinde yürürlüğe giren 2464 sa­yılı Belediye Gelirleri Kanunu sayesinde bele­diyelerimize önemli bir gelir sağlanmıştı. Fa­kat, 1981 yılından bu yana ülkemizde görülen hızlı kentleşme özellikle Güneydoğu Anado­lu'da şehir merkezlerine olan yoğun göç, 1981 yılında yapılan bu düzenlemelerin günümüz şartları ve gelişmeleri karşısında gözden geçi­rilmesini zorunlu hale getirmiştir. 

d) Belediyelerin Vergi Ve Vergi Dışı Ge­lirleri

Belediyeler tarafından toplanan, vergi ve harçlar açısından bakıldığında özellikle kü­çük belediyelerde yerel vergi kavramının ge­lişmemiş olduğu görülmektedir. Büyük beledi­yelerde ise bu tür gelirler çok düşük miktarlar­da gerçekleşmektedir. Belediye Gelirleri Ka­nununda yer alan birçok gelir kaynağı, mükel­lefi, konusu ve matrahı itibariyle karışıklık arz etmektedir. 

e) Belediyelerimizin Borçlanmaları

Belediyelerimiz iç ve dış borçlanma yo­luyla kaynak yaratma yoluna gidebilmektedir.

Belediyelerimiz borçlanmalarını esas itibariyle tahvil çıkarmak ve banka kredisi kullanmak yoluyla gerçekleştirmektedirler.

Tahvil yoluyla borçlanma imkanından az sayıda Belediyelerimiz faydalanmıştır. Ban­ka kredisi kullanmak ise İller Bankası kanalıy­la gerçekleşmektedir. İller Bankası belediyele­re kendi öz kaynaklarından ya da banka dışı kaynaklardan kredi sunmaktadır. Örneğin, İl­ler Bankası 1992 yılında 611 milyar TL. kısa vadeli, 26l milyar TL. orta ve uzun vadeli kre­di sunmuştur. Ayrıca 1.6 trilyon TL. yabancı kaynak ve finans kuruluşlanndan temin edi­len krediler Belediyelerimize kullandırılmıştır. Banka, Avrupa İskan ve Toplu Konut Fo-nu'ndan da temin edilmek suretiyle orta ve uzun vadeli olmak üzere 1992 yılı itibariyle 834 milyar TL.'lik kredi kullandırmıştır. Ancak bu kredilerin belediyeler arasındaki dağılımı­nın pek adaletli olduğu söylenemez.

Anayasanın kendisine verdiği .görevi yerine getirerek belediyeleri görevleriyle orantılı gelire kavuşturmamış olan Devlet, be­lediye borçlarını ertelemek veya tümüyle üze­rine alarak ortadan kaldırmak yoluna gitmek durumundadır. 

2.2- Harcamaları Yönünden 

Belediyelerimizin Mali Sorunları 

Cari olan ve Belediyelerimizin önünde­ki en önemli sorun, hizmet gereklerini karşıla­yacak düzeyde gelir kaynaklarına sahip olma­masıdır. Bu nedenle belediyelerimiz personel, yatınm ve hizmet harcamalarını karşılayama­makta, dolayısıyla başarısızlığa mahkum edil­mektedir.

Özellikle son beş yılda belediyelerde personele harcanan paranın toplam belediye giderleri içindeki payı hızla yükselmiştir. (Bu yükseliş Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölge­lerinde daha da belirgindir.) Örneğin, Beledi­yelerde personele harcanan paranın toplam giderlere oranı 1988'de % 23.9 iken 1989'da 34.5, 1990'da 47.7, 1991'de 58.1'e çıkmıştır. 

Bugün ise birçok belediyede % 100'e yaklaş­mıştır. Hasılaya oranı ise 1986 yılında % 0.7 iken 1990 yılında % 1.6'ya çıkmıştır. Bu oran bilahare % 2'yi aşmıştır. Özetle reel olarak per­sonel giderlerinde % 200'lük artış söz konusu­dur. 

Aşın bir şekilde personel istihdam edil­diğinden yatınm ve altyapı hizmetleri gereği gibi yerine getirilmemektedir. Ayrıca birçok belediyemiz su, otobüs gibi birçok hizmeti za­rara katlanarak sürdürmektedirler. 

2.3- Belediye Paylarından Yapılan Kesintiler 

İktidarda bulunan partiler, rakip partile­re kaptırdıklan belediyeleri cezalandınrcasına, önceki dönemde gönderilen payları borçlara mahsup ederek söz konusu belediyeleri mad­di sıkıntıya sokmaktadırlar.

Bilindiği üzere, Belediye gelirleri, Maliye Bakanlığı tarafından tahsil edilen genel büt­çe ve vergilerden oluşmaktadır. 27 Mart seçim­lerinden sonra ilk olarak, genel bütçe vergi ge­lirlerinden Belediye ve 11 Özel İdarelerine veri­len pay % 8.55'ten % 7.55'e indirilmiştir. Kamu kuruluşlarının belediyelere olan borçlarının ödenmesi için zorlayıcı hiçbir tedbir alınmaz­ken, belediyelerin borçları İller Bankasından doğrudan kesilmektedir. Yine SSK borçlan v.s. gibi birikmiş borçlan 36 ay gibi kısa bir sürede ve irrasyonel bir şekilde tahsil edilmesine dair bir hüküm çıkarılmıştır. Belediye mallarının haczedilebilir mallar kategorisine sokulması ve akaryakıt tüketim vergisinden belediyeye aktarılan payın kaldırılması belediyelere vuru­lan en büyük darbelerden biridir. 

3- Belediyelerimizin Merkezi Yönetim  İle İlişkileri 

Yerel ve milli kalkınmanın itici gücü olarak kabul edilen mahalli idareler aynı zamanda demokrasinin de uygulanma merkezlerinden birisidir. 

Merkezi-idare ile yerel yönetimler ara­sında görev ve yetkilerin bölüşümü akılcı ve adil bir yapıya dayanmamaktadır. İktidarda bulunan partilerin, kendi partilerinden olma­yan belediyelerin başarısız olmaları için çaba göstermeleri, yalnızca o başkan ve meclisleri­ni değil tüm bir şehir halkını cezalandırmaya yönelik bir harekettir. Öte yandan, merkezi yönetim ile mahalli idareler arasındaki ilişkiler siyasi nüfuz ve etkilerin gölgesinde yürümek­te ve sonuçta sağlıklı olmayan bir yerel yöne­tim politikası uygulanmaktadır. Bu anlamda, mevzuatta yapılacak değişiklikler ve düzenle­meler sonuçta toplumun menfaatine olacaktır. Bütün kamusal hizmetlerin merkezi idare ile mahalli idareler arasında dağılımı yeniden ya­pılmaz, hizmetlerin tanımı ve sınırları belirlen-mez ve ortaklaşa yürütülecek hizmetler açıkça belirtilmezse, bu keşmekeşlik derinleyerek sü­recektir. Anılan önlemler, kamu düzeni ve ya­rarının ön planda tutulmasının, kamusal ve­rimlilik ve etkinliğin temel şartıdır. Bunun ya-nısıra hizmet kalitesinde ve miktarında eşitliği sağlamak üzere, ödeme gücü düşük olan böl­gelere yönelik ek tedbirler alınması hayati bir önem arz etmektedir.

4- Önerilerimiz 

4.1. Belediyelerin Mali Sorunlarına İlişkin Öneriler 

a) Kısa Vadeli Önlemler 

Belediyelerin genel bütçe ve vergi ge­lirlerinden elde ettikleri gelirlerdeki azalmayla beraber, öz gelirleri de reel olarak sürekli azalmaktadır. Örneğin, belediye öz gelirleri içerisinde önemli bir kalem olan emlak vergi­sinde, son üç yılda sırasıyla % 46, % 30 ve % 24'lük bir reel kayıp söz konusudur. Belediye öz gelirlerinin genel yekûn içerisindeki payı­nın hızla azalması, belediyelerin esas gelirleri­nin Devletten alınan pay ve yardımlara bağlı olmasına neden olmuştur. Devletten alınan paydaki azalma mevcut borçlar ve problemler karşısında belediyelerimizi bir batağa ittiğinden acilen aşağıdaki tedbirlerin alınması ge­rekmektedir.

1-  Belediyelere Devlet gelirlerinden ay­rılan payların dağılımı yasada öngörüldüğü gi­bi nüfus ölçütüne göre yapılmakta ancak dağı­tılan paylar son yıllardaki göç hareketlerini de kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.

2-    Kamu kuruluşlarının belediyelere olan borçlarının ödenmesi mutlaka sağlanma­lıdır.

3-  Belediyelerin İller Bankasına, kamu kuruluşlarına olan borçları silinmeli veya erte­lenmelidir.

4- Belediyelerin aldığı vergi, harç ve üc­retlerin üst sınırlan günün şartlanna göre yük­seltilmelidir.

5- Yıllık bütçe yasalarıyla belediye gelir­lerine konan kısıtlamalara son verilmelidir.

6-  Devlet gelirlerinden Büyükşehir Be­lediyelerine verilen pay, en yüksek oran ola­rak belirlenen % 10.95'e çıkarılmalıdır.

7-  2380 sayılı yasaya göre Belediyeler Fonuna, Mahalli İdareler Fonuna ve doğrudan Belediyelere aktarılan paylardan yapılan ke­sintilere son verilmelidir. 

b) Orta ve Uzun Vadeli Düzenlemeler 

Bu önerilerimiz, Anayasa ve yasalarda köklü değişiklikleri gerektirmektedir. İlk ola­rak, Devlet ile yerel yönetimler arasında görev bölüşümü ve gelir paylaşımına yönelik düzen­lemeler yapılmalıdır.

Belediyelerimizi merkezi yönetimin taş­radaki bir uzantısı olmaktan çıkarıp bağımsız birer yerel kalkınma ve hizmet kurumuna dö­nüştürmek gerekmektedir. Bunun sağlanması için aşağıdaki önlemleri sıralamak mümkün­dür. 

1-  İller Bankası daha verimli bir yapıya kavuşturulmalı ve bu kurum belediyelerin yö­netimine bırakılmalıdır.

2-  Belediye gelirlerinden kesinti yapıl­mamalıdır. 

3-   Belediyelerin aşın borçlanmalarını önleyecek ilkeler konmak suretiyle borçlan­malar disiplin altına alınmalıdır.

4- Belediyelerin muhasebe sistemleri ıs­lah edilmeli ve gerekli yasal düzenlemeler ya­pılmalıdır.

5-  Belediyelerin öz gelirlerinin arttırıl­ması, şehir rantından gelir elde etmesinin sağ­lanması, emlak vergilerinin ıslah edilmesi sağ­lanmalıdır. 

4.2- Merkezi Yönetim ve Belediyelerle İlgili Önerilerimiz 

1- Merkezi idare ile yerel yönetimler arasındaki görev ve yetki bölüşümü yeniden gözden geçirilerek düzenli esaslara bağlanma­lıdır.

Merkezi yönetim ile ilişkilerimizi dü­zenleyen yasal çerçevede, belediyelerin yetki alanları dar tutulmuş ve şehir yönetimi ile ilgili kararların alınması ile Belediye Merkezi YöneBelediyelerin yetki sınırları genişletil­mekle birlikte, Merkezi Yönetimin sahip oldu­ğu ve ifa ettiği eğitim, sağlık, tapulama, trafik, hazine gibi hizmet ve yetkilerin belediyelere devredilmesi uygun olacaktır. 

2- Büyükşehir yönetim yapısını ve işle­yişini düzenleyen 3030 sayılı yasa ile ilgili di­ğer yasalann açık ve ayrıntılı tanımlama ve düzenlemeleri içermemesi, uygulamada ciddi bir şekilde yetki ve görev uyuşmazlıklanna neden olmaktadır.

Mevzuatın açık ve aynntılı düzenleme­lere kavuşturulmasıyla birlikte, Vilayet tarafın­dan kullanılan şehir yönetimi ile ilgili bir çok yetki de  Büyükşehir  Belediye  meclislerine devr edilmelidir. 

3- Bakanlıklar ve ilgili kamu kuruluşları arasındaki koordinasyon eksikliği, belediyele rin yatırım, proje ve taleplerinin gecikmesine­tim ilişkilerinde, yasalar, idari vesayeti arttırıcı ve belediyeleri yetkisiz kılan düzenlemelerle doludur. ve çoğu zaman gerçekleşmemesine sebep ol­maktadır. Yatırım projelerimizin zamanında değerlendirilerek karara bağlanması ve gerekli finansmanın temin edilmesini sağlayacak yasal düzenlemeler en kısa zamanda gerçekleştiril­melidir.

4-  Personel kadrolarının tespitinde ge­rekli yetkinin belediyelere bırakılması uygun olacakın Ancak, yasal düzenlemelerle uygula­ma denetlenebilmelidir.

5-  Belediyelerin hizmet yüklerini azalt­mak amacıyla bazı belediye hizmetlerinin özelleştirilmesi sonucunda ortaya çıkan sorun­ları giderecek düzenlemelere gidilmelidir.

6-  Yeni belediyelerin kurulması rasyo­nel ölçülere bağlanmalı, fazla sayıda belediye­den ziyade verimliliği yüksek belediyeler kıs­tas alınmalıdır. 

5-Sonuç 

Yapılmasını ön gördüğümüz düzenle­me ve çalışmalar, parti farkı gözetmeksizin tüm belediyelerimizi başarılı kılacaktır. Gerçekten, büyük sorunlar ve hizmet gerekleriyle devr aldığımız belediyeler için gerekli olan bu düzenlemelerin yapılması ve gelirlerinin arttı­rılması yönünde gerekli tedbirlerin bir an ev­vel alınması sağlanmalıdır. 

Diğer taraftan, belediyelerin görev ve yetkileri günümüz şartlarına ve çağdaş eğilim­lere göre yeniden tanımlanmalıdır. Bilindiği gibi tüm dünyada belediyelerin sayısı nüfusa oranla bizden çok daha az iken yetkileri ve imkanları bizden çok daha fazladır. Durum bu iken, ülkemizde belediyelerin sayısı siyasi mü­lahazalarla arttırılmakta ve merkezin belediye­ler üzerindeki yetkileri suistimal edilmektedir. 

Merkezin belediyeler üzerindeki etkisi­nin azaltılması, koalisyon protokolünde ve Hükümet programında yer alan en önemli va­atlerden biridir. Hükümeti kendi vaatlerine uymaya ve bizlere yardımcı olmaya davet edi­yoruz. 

Unutulmamalıdır belediyelerimize yar­dımcı olmak, vatandaşımıza hizmet etmektir. Belediyelerimizin başansı halkımızın refahı ve mutluluğudur.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005