Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Türkiye – Yunanistan İlişkileri 

Batı Anadolu'nun şehir, kasaba ve köylerinde kısa bir ge­zinti yaparak, bölge halkına Yunanlılar hakkında intibalarıni sorarsanız, alacağınız cevap kısa, net ve oldukça anlamlı ola­caktır. İşte bu anlamlı cevap şudur; "Domuzdan post, Yunan'dan dost olmaz." Gerçekten öyle. Tarihin ilk dönemlerin­den bugüne Yunanlı, Türk'e hiç bir zaman dost gözüyle bakma­mıştır. Türkiye'de yaşayan ve kendinin Türk olduğunu söyle­yen bazı barışseverler, Yunan'a ne kadar dost ve kardeşlik şiir­leri ve methiyeleri yazarlarsa yazsınlar, Yunanlı Türk'ü daima düşman olarak görmüştür. 

Yunanlılar, Türkiye'ye karşı olan düşmanlıklarını hiçbir zaman gizlemezler. Aksine bunu, sık sık söylerler. Üstelik iç ve dış politikalarını "Türk Düşmanlığı" üzerine yürütürler. Bu politika, kendi düşünce ve görüşleri için, vazgeçilmez bir tu­tumdur. Ne demişler atalarımız, "Eski düşmandan hiçbir zaman dost olmaz." Siz isterseniz, bu düşmanınızın her türlü emel ve isteklerine boyun eğin, o yine düşmanlığını sürdürür. Çünkü onun emel ve isteklerinin en son aşamasında, sizin hayat hakkı­nızı yoketmek vardır. 

Her Yunanlı'nın gönlünde, İstanbul'u ve Batı Anadolu'yu işgal etme arzusu yatar. Bu arzuyu, her Yunanlı'nın taa ilkokul çağlarından itibaren ezberlediği, 1969 yılında Yunanlı şair Ned Elenika Anagnazmata' nın yazmış olduğu şu şiirinde görmek mümkündür. Şiir şöyle; 

AYASOFYA – 1453 

Gökyüzünde baş melek haykırdı; -Azizler inin! Papazlar kutsalları alın! Ve siz... mumlar sönün; Tanrı İstanbul'u Türkler'e veriyor. Çabuk Frenklere haber gönderin. Üç güzel sandal getirin!

Birine haç... Birine incil...

Diğerine de hazineyi bindirin...

O (İstanbul) ! Türk köpeklerine yem olmasın.

Aziz Meryem ürperdi.

Kutsal resimlerin gözleri yaşardı.

Derinden derine bir ses duyuldu;

-Sus meryem ağlama!

İstanbul gene bizim olacak... 

Batı Trakya'nın Yunan sınırları dahilinde kalmasından sonra, Batı Trakya Türk ilkokullarında, müslüman Türk çocuk­larına, her sabah zorla, millî marş gibi okutulan şiirin Türkçesi ise şöyle; 

Biz bütün Türk çocukları, Trakya'da doğarak, Yaşıyoruz Rum çocuklarıyla, Beraber kardeşçe.

Burada nerede dolaşsak, Özgürlük içinde yaşıyoruz. Nerelere baksak, Dost elleriyle karşılaşıyoruz.

Bunun için şimdi biz çocuklar, Madem birbirimize bu kadar yakınız. Bir kalbden söyleyelim ki, Yaşasın Yunanistan... 

Yunanistan, Osmanlı hakimiyetinden çıktıktan sonra, Türkler'e karşı yıllardır beslediği kini ve nefreti kusmaktadır. Her Yunanlı, Osmanlı tokadının acısını hala suratında hisset­mektedir. Gönlünde sakladığı Büyük Yunanistan idealini, Bi­rinci Dünya Savaşı sonrasında, Batı Anadolu'da uygulamaya koymak istemişse de, kahraman Türk Milleti'nin karşı koyması sonucunda başaramamıştır. Yeni Türkiye Cumhuriyeti kurul­duktan sonra, Yunanistan; sürekli olarak, Türkiye ile yapay so­runlar çıkararak sataşmak istemiştir. Ancak her sataşmasında, sürekli zararlı çıkmıştır. Bunun en güzel örneğini, 1974'de ya­pılan Kıbrıs Barış Harekâtı oluşturmuştur. 

Yunanistan, bugünler de, hiç uğraşacak bir işi kalmamış gibi, kayalıklardan oluşan ve yüzde yüz Türk toprağı olan İkiz­ce (Kardak) adalarına gözdikmiştir. Adadaki mağlubiyetini bir türlü hazmedemeyen Yunanistan, sanki "Yenilen pehlivan gü­reşe doymazmış." özdeyişine uygun bir şekilde hareket etmektedir. 

Önümüzdeki yıllarda, Yunanistan ile bir savaş çıkarsa ne olur? Bu savaşta kim kârlı çıkar? Yunanistan ile Türkiye'nin güçleri ne kadardır?

Yunanistan ile Türkiye karşılaştırıldığında, Türkiye'nin her bakımdan yaklaşık 10 kat Yunanistandan üstün ve güçlü ol­duğu görülür. Yunanistan'ın nüfusu 1980'de 9.643.000, 1993 yılında 10.083.000 kadardır. Yine ülkenin yıllık nüfus artış hızı ancak % 0,2 kadardır. Bu artış hızı ile 2000 yılında Yunanis­tan'ın nüfusu 10.225.000 kişiyi bulacaktır. Ülkenin nüfusu an­cak 347 yıl sonra ikiye katlanabilecektir. 

Ya Türkiye? Türkiye'nin 1980'de nüfusu 44.438.000, 1993'de 61.187.000 dolayındadır. Yıllık nüfus artış hızı ise, tüm Batı Ülkeleri'nin yardımlarıyla uygulanan doğum kontrolü ve nüfus planlamalarına rağmen, % 2,2'dir. Bu artış hızı ile, ül­kenin 2000 yılında nüfusu 71.255.000'e ulaşacaktır. Ülke nüfu­su bu artış hızı ile 32 yıl sonra ikiye katlanacaktır. 

1990 yılında, Türkiye'nin elinde bulundurduğu aktif silah­lı kuvvetler gücü yaklaşık 647.000, Yunanistan'ın ise 208.500 kişidir. 20-39 yaş arasındaki erkek nüfus mikan olarak, Türki­ye'nin 9,1 milyon iken, Yunanistan'ın ise 1.3 milyon kadardır. Askeri harcamalar olarak, Türkiye (gayri safi milli hasıladaki payı % 3,9) dünya ortalamalarının (% 5.0) altında iken, Yuna­nistan (% 6,2) hayli üstünde bir harcama yapar. 

Diyelim ki, Türkiye ile Yunanistan arasında savaş çıktı. O zaman, 10 milyon Yunanlı'nın karşısına, 65 milyon Türk çıka­caktır. Burada geçmişte Çin ile Rusya arasında yaşanan bir gerginlik sırasında, Çin Devlet Başkanı'nın Rusya'ya karşı söy­lemiş olduğu sözü tekrarlamakta yarar var; " Rusya tüm silah gücünü kullansa, yine de Çin nüfusunun belki yarısını yok ede­bilir. Geri kalan Çinliler ise Rusya'yı işgal eder." 

Peki, Yunanistan hala ne diye Türkiye'ye karşı kafa tutu­yor? Bunun sebebini Yunanistan'da değil, dünya siyasi arena­sında aramak icab eder. Dünya siyasi arenasında özellikle Batı Ülkeleri ve A.B.D, hep Yunanistan yanında politika yapmakta­dırlar. Bu politikayı Rusya'da alenen desteklemektedir. Kısaca­sı Hristiyan Dünyası, her fırsatta Yunanistan'ı, Türkiye'ye karşı kışkırtmaktadırlar. Yunanlılarda her sıkıştıklarında, Frenklere haber göndermektedir. Tıbkı Birinci Dünya Savaşı'nda olduğu gibi, tıbkı bugün Avrupa Birliği'nde olduğu gibi. Hristiyan Dünyası da, ezeli düşman olarak gördüğü hilâle karşı, Yunanis­tan'ı maşa olarak kullanmaktadır. 

Hristiyan Batı Dünyası, Yunanistan'ı sürekli öne sürmek­teki diğer bir amacı, Türkiye'yi sürekli Yunan tehdidi altında tutmaktır. Öte yandan, Batı Dünyası; Türkiye üzerinde uygula­dığı Batılılaştırma hareketleri adı altında yozlaştırmanın dozunu ölçmektedir. 

Hristiyan Dünyası, bir gerçeği görmezlikten gelmektedir. O da, Hilâl'in yenilmezliği. Hilâl'in dalgalanması için canını ortaya koyan kahraman Türk İnsanı'nın cesareti. Yunanistan, Batılı dostlarının kışkırtmalarına alet olacağına, biraz tarihini göz atsa kendisi açısında iyi olur. Çünkü, Yunanistan, Türki­ye'ye her sataşmasında, bir şeylerini kaybetmiştir. Kimbilir, belki ileri de, oniki adaları ve Batı Trakya'yı kaybediverir. 

Doç. Dr. Ramazan OZEY

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005