HAYVANCILIK

Tarımın bir kolu olan hayvancılık ; ekonomik değeri olan hayvanların yetiştirilmesi, çeşitli şekillerde yararlanılması ve pazarlanması olayıdır. Kırsal kesimlerde hayvancılık tarımın sigortası durumundadır. İklimdeki karasızlıkların tarımı olumsuz yönde etkilemesinden dolayı. Tarım hayvancılık birbirini destekler. Örnek : Şeker fabrikaları çevresinde besi hayvancılığının gelişmesi. Doğu Anadolu Bölgesinde iklim ve yer şekillerinin tarımsal faaliyetleri olumsuz etkilemesinden dolayı bölgede birinci ekonomik faaliyet hayvancılıktır. Türkiye hayvan varlığı fazla olan bir ülkedir. Ancak hayvanlarımızın et, süt, yumurta, yapağı verimleri düşüktür.

HAYVANCILIĞIMIZI GELİŞTİRMEK İÇİN

Hayvan Soyları İyileştirilmeli (Islah edilmeli) 
Yerli ırklar et-süt verimi yüksek olan ırklarla melezleştirilmeli veya iyi cins hayvan ithal ederek sayısını artırmalıyız. İyi cins hayvan yetiştirmek amacıyla Cumhuriyetin ilk yıllarında çalışmalar başlatılmıştır. İyi cins hayvan yetiştiren 
çiftliklere hara denir. Örnek : Bursa-Karacabey,Eskişehir-Çifteler. 

Mera Hayvancılığı Yerine Ahır Hayvancılığı Geliştirilmeli 
Mera hayvancılığı otlaklarda yapılan hayvancılık şeklidir.Masrafsızdır. Ancak verim düşüktür. Bundan dolayı yem kullanımı fazla olan , fakat verimi yüksek olan ahır hayvancılığına önem verilmelidir. 

Otlaklar Korunmalı 
Otlaklarımız tarımda makinalaşma ile sürekli olarak daralmaktadır. Ayrıca otlaklarda aşırı otlatma sonucu otlaklar 
bozulmaktadır. Bu olumsuzluklar sonucunda hayvanlarımız yeterince beslenememektedir. Hayvancılığı eliştirmek için bu olumsuz durumlar önlenmeli. 
Yem üretimi artırılmalı. Erken kesim önlenmeli (süt kuzu-süt dana) Salgın hastalıklarla mücadele edilmeli Çiftçi eğitilmeli ve kredi desteği sağlanmalı. 

*** Türkiye'de genelde mera hayvancılığı gelişmiştir. Bundan dolayı hayvancılımızın coğrafi dağılışında daha çok iklim etkilidir. Ayrıca et ve süt üretimi de iklimin etkisialtındadır. 

HAYVANCILIĞIMIZIN COĞRAFİ DAĞILIŞI

BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK

İNEK 
Büyük baş hayvanlar içinde en fazla sığır(inek, öküz ,dana, manda) yetiştiriciliği vardır. Sığırlar içinde de en fazla inek yetiştirilmektedir. Bütün bölgelerimizde inek yetiştiriciliği vardır. Ama en fazla Karadeniz Bölgesinin kıyı kesimi ile Doğu Anadolu Bölgesinde Erzurum-Kars Bölümünde gelişmiştir. Karadeniz Bölgesinde gelişmesi yağışların fazla olmasından dolayı çayırların fazla olmasıdır. Erzurum-Kars bölümünde gelişmesi yaz yağışlarıyla oluşan gür ot ve çayırlıklardır. İnek yetiştiriciliği ayrıca şeker fabrikaları çevresinde de gelişmiştir. Şeker pancarı küspesinin hayvan yemi olarak kullanılmasından dolayı. 

MANDA 
Bol sulu bataklık ve göl kenarlarında beslenir. Yurdumuzda başta Karadeniz Bölgesi kıyı kesimi olmak üzere G. Marmara bölümünde yetiştiriciliği yaygındır. Et kalitesi düşük olduğundan yetiştiriciliği fazla gelişmemiştir. 
*** Büyükbaş hayvancılık Doğu Bölgelerimizde mera hayvancılığı şeklinde iken Batı Bölgelerimizde ahır hayvancılığı şeklindedir. 

KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK 

KOYUN

Bozkırların hayvanıdır. Hafif dalgalı düzlüklerde iyi yetişir. Türkiye'nin iklim şartları genelde koyun yetiştiriciliğine 
elverişlidir. Düşük sıcaklık sebebiyle Doğu Anadolu Bölgesinin doğusunda yetiştiriciliği gelişmemiştir. Ayrıca Doğu Karadeniz bölümünün kıyı kesiminde yüksek nem ve gür çayırlardan dolayı koyun yetiştirilmez. En fazla koyun yetiştiren bölgemiz İç Anadolu'dur. Bozkırların geniş alan kaplamasından dolayı. Doğu Anadolu Bölgesi (batısı) ve G.Doğu Anadolu Bölgeleri  de koyun yetiştiriciliği gelişmiştir. 

Koyun kısa boylu otların geniş alanlarda yetiştiği bozkırlara uymuş bir hayvandır. Türkiye'nin birçok bölgelerinde ve özellikle yarı kurak olan step sahalarında başlıca yetişme yerini bulmuştur. Koyun, yürüyüşü ağır bir hayvan olduğundan, dik yamaçlı yerleri değil, düzce veya hafif dalgalı araziyi ister. Koyun. Anadolu'da eskiden beri ye­tiştirilmiş bir hayvandır. Yeşil otlakların bir süsü olmuş bulunan koyun, eti ve sütü, yünü ve derisi ile yaşantımızda önemli yer tut­muştur. Memleketimizdeki başlıca soyları kıvırcık, dağlıç, karaman (akkaraman, morkaraman), sakız ve merinostur. Kıvırcık koyunu Trak­ya ile Güney Marmara bölgesinde yetişir. Et kalitesi çok iyidir. Bu soy, bir yüksek yayla hayvanı olmayıp, iyi otlaklar ister ve soğuğa fazla dayanamaz. Bu nedenle yüksek yaylalar bu cins koyunun yayılma sınırını çizmiştir. Dağlıçlar ise, bütün batı Anadolu'da ve bu arada Ege böl­gesinin çok dağlık olmayan bölgelerinde yetişir. Ege bölgesinin bir başka koyun cinsi de sakızdır ki, ince ve az geniş kuyrukludur. Tür­kiye'nin öteki bütün bölgelerinde iri kuyruklu koyunlar yetişir. İç ve Doğu Anadolu'nun yaygın koyun soyu Karamandır' ki, bölgesine göre çeşitleri vardır. Bütün bu yerli koyunlarımızın yünleri çoğunca kalın ve kısadır. Bu nedenle, 50 yıl kadar önce yumuşak ve ince kumaş do­kumaya daha elverişli olan merinos koyunu yetiştirilmesi yoluna gidilmiştir. Bu arada yün dokuma fabrikalarımız için merinos yünü ithal edilmiştir. En fazla İspanya'da tutunmuş olan bu cins koyun, mem­leketimizde de Karacabey' deki ve Bandırma yakınlarındaki merinos is­tasyonlarında yetiştirilmiş, eski koyunlarımızla melez şekilleri de elde edilmiştir. Merinosların yünü ince ve uzun olup, et kalitesi yüksek de­ğildir. Bu nedenle türlü ülkelerde kasaplık koyunlarla birleştirilerek melez soylar üretilmiştir. Merinos soylarının en yaygın olduğu ülkeler Avusturalya, Güney Afrika ve Arjantin'dir. 

Et ve yün vasıfları farklı olan bütün bu koyunlarımızın sayısı 40 yıl kadar önce 13 milyon tahmin olunmuş, bu miktar günümüze kadar çoğalmış, 1970 de 36.500.000'i, 1982 de 50.000.000'0 bulmuştur. Buna göre, memleketimizde bugün nüfus başına bir koyun düşmektedir: Yün (yapağı) üretimi 57.000 tonu biraz geçmiştir. Yerli koyunlarımızın yün verimi az olup, ortalama olarak koyun başına 1,5 kilo kadardır. Me­rinos koyunlarının verimi ise 4 kiloyu bulmaktadır. Türkiye, dünyanın çok koyun yetiştiren ülkelerindendir.

Koyun Türleri:

Kıvırcık: Soğuğa dayanıklı değildir. Et verimi yüksektir. 
Marmara ve Ege Bölgelerinde yetiştirilir. 
Dağlıç: Ege ve İç Batı Anadolu'da yetiştirilir.
Karaman: Ege, İç, Doğu ve G.Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir. 

Sakız ve Merinos: G.Marmara Bölümünde yetiştirilir. Merinos yünü için yetiştirilmektedir. 

KIL KEÇİSİ

Dağlık bölgelerin hayvanıdır. Ağaçların filizlerini yemek suretiyle beslenir. Ormanlara zarar verdiği için sayılarının azaltılması yoluna gidilmektedir. En fazla Akdeniz Bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir. 
Kılkeçisi, koyuna göre daha dayanıklı, daha kolay beslenebilir bir hayvan olup, dik yamaçlı dağlık yerlerimizde yetiştirilir. Anadolu'nun birçok yerlerinde köy evlerinin çoğunda 1-2 keçi bulunur ve özellikle sütü için beslenirse de dağlık yerlerde sürüler halinde de beslenir ve üretilir. Memleketimizde 15 milyon kılkeçisi (I 982) vardır. Ormanlık ve fundalık yerlerde uzun süre beslenmiş bulunan kılkeçisinin, filizleri ve sürgünleri yemesi yüzünden ormanlarımız zarar görmüştür. Ormanlarım korumak isteyen Avrupa ülkeleri kılkeçisi sayısını azaltmışlardır (Yu­goslavya, İspanya gibi), Memleketimizde de orman korunması nedeniyle biraz azalma olmuş, hiç olmazsa artma olmamıştır (1956 da 19 milyon kılkeçisi vardı).

TİFTİK KEÇİSİ

Tiftiği için yetiştirilmektedir. Yurdumuzda Ankara-Konya çevresi ile G.Doğu Anadolu Bölgesinde Siirt çevresinde yetiştirilmektedir. *** Sağılan  ve kesilen hayvan sayısı az; üretilen süt ve et miktarı fazla ise orada Büyük baş hayvancılık (inek yetiştiriciliği) gelişmiştir. Sağılan ve kesilen hayvan sayısı fazla iken; üretilen et ve süt miktarı az ise Küçük baş hayvancılık gelişmiştir( Koyun yetişitiriciliği). 
Tiftik keçisinin bir adı da "Ankara keçisi" dir. Bu cins keçinin tüyleri ince, uzun ve ipek gibi parlaktır. Bu özelliği ile bazı hallerde iyi yünlerden de üstün tutulur. Bu keçinin başlıca yaşama alanları İç Anadolu'nun kuzey ve batı kenarları ile doğu kenarları ve aşağı Kızılırmak kesiminin batı yakasıdır. İç Anadolu'nun başka yerlerinde de seyrek olarak ve kılkeçisi ile birlikte bulunur. Uzun süre Anadolu'ya mahsus bir keçi soyu olmuş bulunan ve Batı ülkelerinde "Ankara keçisi" adı ile ta­nınan bu ekonomik değer, bundan 90 - 100 sene kadar önce (19. yüzyılın sonlarında), bu doğal şartların benzerinin bulunduğu Güney Afrika'ya ve Kuzey Amerika'nın batı bölgelerine götürülerek orada üretilmiş, zamanla o ülkelere uyan soylar oluşturulmuştur. Bugün memleketimizde 3,5 milyon tiftik keçisi vardır (1982). Bu miktar, 1959 da 6 milyondan çok idi. Günümüze kadar tiftik ürünümüz bir dış ticaret malı olmuş, memleket içinde bunun tüketimi fazla olmamıştır.

SIĞIRLAR

Sığırların sütünden, etinden ve gücünden memleketimizde çok ya­rarlanılmıştır. Anadolu'nun birçok köylerinde, birçok evlerde ailenin ge­çimine girmiş bir iki sığır bulunur. Evlerden çobanlar vasıtasıyla top­lanan inekler, sürü halinde çevrede otlar, akşamlan yine yerli yerine dönerler. Kimi halde de sığırlar bir elden beslenir, yetiştirilir ve üretilir. Bunlar büyük sürüler halinde yaylalarda çayırlarda beslenir ve man­dıralarda da yetiştirilirler. Bugün sığır. özellikle sütü ve eti bakımından ülkemizin başta gelen ekonomik kaynaklan arasındadır. Sayı ba­kımından da koyun ve keçiden sonra en fazla sayı sığırlarda olup. 15 milyona yaklaşmaktadır (1982 

Türkiye'nin her bölgesinde sığır vardır. Uzun süre sığır, mem­leketimizde birinci derecede çift hayvanı olmuş ve sütünden fay­dalanılmış, etinden ise faydalanma yönü bunlara göre geride kalmıştır. çoğunca bakımsızlık yüzünden ineklerimizin yerli cinsleri bozulmuş, gövdeleri küçük kalmıştır. Ancak. Kars - Erzurum yaylalarının boylu ve taze otları ile beslenen sığırlar gelişmiş, böyle şartların bulunduğu başka yörelerimizde de iyi cins inekler yetişebilmiştir. Ayrıca, haralarda ve mandıralarla çiftliklerde iyi beslenen ve iyi soylar olarak üretilen inek­ler verimli olmuşlardır. Şimdi, Batı ülkelerinde olduğu gibi memleketimizde de sığır eti son yıllarda daha çok aranır olmuş. böylece sığır yetiştirilmesi daha büyük önem kazanmıştır. 

Bugün yurdumuzda çeşitli soydan sığır yetiştirilmektedir ki, baş­lıcaları boz-sığır, kara-sığır, kırmızı-sığır ve çeşitli melez soylardır. Boz-inek adı ile de söylenen birincileri Trakya ve Batı Anadolu'da çok­tur. Yerli kara-sığırlar ise İç Anadolu ile kuzey çevresinde beslenir. Bu soyun inekleri yılda 500 - 600 litre süt verir. İyi beslenmeyenlerinde ise bunu bile almak zorlaşır. Etleri makbuldür. Doğu kırmızı-inekleri Ku­zeydoğu ve Kuzey Anadolu'da beslenir. Parlak kahverenkli olduklarından bu ad ile anılırlar. Bunlar bol süt verirler. Kasaplık olarak da kullanılırlar. Güney kırmızı-inekleri ise Akdeniz bölgesi ile Güneydoğu Anadolu'da beslenir. Koyu kahverenklidirler. Bütün bu sığırlar çoğunca gövdeli olup, inekleri az süt verirler (Kars tarafları hariç). Bunun için başka ülkelerden (Avusturalya, İsviçre gibi) damızlıklar getirtilerek haralarımızda bol süt veren inekler yetiştirilmiştir. 

Bunlardan başka Türkiye'nin nisbeten bol sulu ve bataklık yerlerinde manda (bir milyon) vardır. Bunların sütleri, öteki sütlerden daha yağlı, eti daha az makbuldür. çoğunca koşum hayvanı olarak yararlanılmıştır. 

Ayrıca, at (1971 de 1 milyon, 1982 de 800 bin), köylümüzün çok işine yarayan eşek (2 milyon) dağınık ve sarp yerlerin önemli bir yük hayvanı olan katır (1978 de 300 bin) vardır.

KÜMES HAYVANCILIĞI

Kümes hayvanları içinde en fazla yetiştirilen tavuktur. Kümes hayvancılığı bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. Ama en fazla Marmara ve Ege Bölgelerinde gelişmiştir. İstanbul, İzmir, Manisa, Balıkesir, Ankara gibi büyük kentler çevresinde gelişmiştir.

Etinden ve yumurtasından yararlanmak için üretilen ve beslenen tavuk, hindi, kaz, ördek gibi kanatlı hayvanlar "kümes hayvanları" adı altında toplanmıştır. Memleketimiz için önemi gittikçe artan kümes hayvanlarının bakımı, üretilmesi, verimli olmaları "tavukçuluk" adı verilen ilmin uygulanmasıyla mümkün olur. Memleketimizde "Ta­vukçuluk Enstitüleri" ve üretimi yerleri kurulmuştur. Türkiye'de kümes hayvanlarının ekonomik değeri en fazla olanı tavuktur. Mem­leketimizde 57 milyondan çok tavuk ve horoz bulunmakta (1982), hindi sayısı ise 3 (1982) milyona yaklaşmaktadır. Yılda üretilen tavuk yumurtası sayısı 5 (1982) milyara yaklaşmaktadır. Bir tavuk ortalama olarak, 2 kilo kadar gelir. Besili tavuklar arasında ise 3 - 4 kilo gelenleri az değildir. Bütün kuşlar gibi, tavuklar da yumurtaları ile ürerler. 

İyi bir tavuk yılda 200 - 250 yumurta verir. Tavuk üremesi normal kuluçkalarla olduğu gibi, kuluçka makinaları ile de üretilmektedir. Türkiye'deki tavuk cinsleri arasında denizli, hacıkadın, santepeli, cebeci, gerze cinsleri tanınmıştır. Bunların dışında sonra gelmiş başka tavuk cinsleri de vardır: İspenç, beç, legorn, brahma, koşin, plimut gibi. 

Memleketimiz ekonomisi bakımından tavukçuluğun önemi gittikçe atmıştır. Tavuk eti, sindirimi kolay olan iyi bir besin maddesidir. Yumurtanın da besinde önemli yeri vardır. Türkiye, tavuk yetiştiren ül­keler arasında ise de, modem tavukçuluk henüz gelişme yolundadır. 

Memleketimizde eskiden beri ve bugün tavuğu olmayan bir köye rast­lamak hemen hemen mümkün değildir. Köylerde hemen her evin tavukları vardır ki, bunlar açıkta dolaşır, kendi kendine beslenir, yumurtlar Köylü, yumurtalarını ve tavuğunu çoğunca en yakın pazara götürerek bunları paraya çevirir. Tavukçuluk esaslarına dayalı tavuk üre­timi, özellikle büyük şehirlerimiz çevresinde artmıştır.

ARICILIK

Bal, bal mumu, polen ,arı sütü elde etmek için arıcılık bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. En fazla Ege ve Doğu Anadolu Bölgelerinde gelişmiştir. Muğla, Manisa, İzmir, Balıkesir, Çanakkale,  Ağrı, Erzurum, Hakkari, Rize (Anzer yöresinin balları çok ünlüdür), Artvin, Ordu önemli bal üretim merkezlerimizdir. Türkiye değişik iklim bölgeleri ve coğrafyasından dolayı çok zengin ve çeşitli arı florasına sahiptir. Bu özelliği nedeni ile Çin, ABD ve Meksika'dan sonra koloni varlığı açısından 3.5 milyon adet koloni ile dünyada 4. sırada yer almaktadır. 
Türkiye'nin toplam bal üretimi 65.000 tondur. Bunun 4.000-8.000 tonu dış satıma gitmektedir. Halen 38.000 aile arıcılık yaparak, bal ve diğer arı ürünlerini üretmektedir. Bu ailelerin 10.000 adedi geçimini sadece arıcılıktan sağlamakta, diğer 28.000 aile ise yan gelir olarak arı ürünleri üretmektedir. Ancak ülkede koloni başına ortalama bal verimi 15-17 kg civarında olup, arıcılıkta gelişmiş ülkelerdeki verimin 1/3'ü kadardır. 

İPEK BÖCEKÇİLİĞİ
İpek böceği yetiştirme ve kozasından ipek elde etme faaliyetidir.Dut yaprağı yemek suretiyle beslenir. En fazla G. 
Marmara'da gelişmiştir. Bursa, Balıkesir, Bilecik çevresinde çok gelişmiştir. İpekli dokumada ise Bursa-Gemlik-İstanbul gelişmiştir. 

BALIKÇILIK 
Yurdumuzun etrafı denizlerle çevrili, birçok akarsu ve tatlı su gölümüz olmasına rağmen balıkçılık gelişmemiştir. 

Balıkçılığın Gelişmemesinin Sebepleri
Denizlerimizin balık bakımından zengin olmaması. Açık deniz (Okyanus) balıkçılığının yapılmayışı. 
Taşıma ve depolama imkanlarının yetersizliği. Zararlı avlanma yöntemlerinin uygulanması (dinamit patlatma, trol 
avcılığı gibi) Denizlerimizdeki kirlenmenin önlenememesi.


Türkiye’de Hayvancılığı Etkileyen Etmenler


Hayvancılık tarımsal etkinliklerin bir koludur. Tarımla uğraşan nüfus bir yandan toprağı işleyip çeşitli ürünler elde ederken, diğer yandan da hayvan besler. Bunların etinden, sütünden, gelirlerinden yararlanılır. Engebeliklerin fazla olduğu bölgelerde önemli bir ekonomik etkinlik olarak gelişmiştir. Türkiye hayvan sayısı bakımından Dünya’da önemli bir yere sahip olmasına karşın hayvansal ürünlerin üretimi oldukça düşüktür. Verim düşüklüğünün nedenleri şunlardır : 

Hayvan Soylarının Durumu : Türkiye’de yerli ırkın et ve süt verimleri düşük olduğundan başka ülkelerden getirilen damızlık hayvanlarla melez ırklar üretilmektedir. Bu nedenle haralar kurulmuştur. Bursa’daki Karacabey ve Eskişehir’deki çifteler haraları en önemlileridir.  

Otlakların Durumu :  Büyük ve küçükbaş hayvancılığın yapıldığı yerlerde hayvanların otlatıldığı alanlara otlak denir. Otlaklar bozkır ve dağ otlakları diye ikiye ayrılır. Bozkır otlakları, yazları sıcak ve kurak geçen yerlerde bulunur. Bu tür otlaklarda en çok küçükbaş hayvan beslenir. Dağ otlakları, yazları serin geçen bölgelerde bulunur. Otlar uzun boylu ve gürdür. Bu alanlarda çoğunlukla büyükbaş hayvan beslenmektedir. Türkiye’deki otlakların yetersiz olması hayvancılıktaki verimi düşürmektedir. 

Mera Hayvancılığı 
Türkiye’de hayvancılık daha çok mera hayvancılığı şeklinde yapılır. Kış aylarında ağıl ve ahırlarda arpa, saman ya da kuru otlarla beslenen hayvanlar yazın meralarda (otlaklarda) otlatılır. Bu nedenle mera hayvancılığında doğal koşullara bağlı olan et ve süt verimi düşüktür. 

Besi ve Ahır Hayvancılığı
 
Hayvansal ürün verimini artırmak için ahır hayvancılığı (mandıracılık) yaygınlaşmaya başlamıştır. Özellikle büyükbaş hayvanlar temiz ve bakımlı ahırlarda modern yöntemlerle beslenir. Şekerpancarının küspesi hayvan yemi olarak değerlendirilir. Bu nedenle şeker fabrikaları çevresinde ahır hayvancılığı gelişmiştir. Marmara Bölgesi’nde besicilik ve mandıracılık daha yaygındır.  

Hayvancılığın Türkiye Ekonomisindeki Yeri 
Türkiye’de hayvancılık, artan nüfusun beslenmesinde ve endüstri hammaddesi olması açısından önemli bir yer tutar. Tarımsal üretimin % 40’ı, ulusal gelirimizin yaklaşık % 20’si hayvancılıktan sağlanmaktadır. Dış ticaretimizde hayvancılık % 15’lik bir paya sahiptir. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005