Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Az Gelişmiş Ülkelerde Kadının Statüsü

Azgelişmiş ülkelerde, kadının toplumdaki yeri; yasal, ekonomik ve politik hakları bakımından farklı bir durum vardır. Bu farklılık teorik plan ve yasalarda kadın-erkek eşitliği sözkonusu olsa bile uygulamada kendini göstermektedir. Azgelişmiş ülkelerde kadın, erkeğe bağlı olmak, bir eşya gibi para ile alınıp satılmak, hor görülmek, "saçı uzun aklı kısa" kabul edilmek, toplumsal statüsü erkekten aşağı sayılmak durumundadır. Poligaminin (çokeşliliğin) de henüz yaygın olduğu bu ülkelerde kadının "yurttaşlar yasası" karşısında bile farklı bir işleme konu olduğu, özellikle miras hükümlerinin cinsiyete göre değiştiği görülür. 

Aynı zamanda tarım sektörü dışındaki sektörlerde kadının çalışması uygun bulunmaz. Böylece kadın üretici bir varlık değil, tüketici bir varlık haline getirilir ve kadın için; "karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin" denilerek, kadın sadece çocuk doğuran, yemek yapan, çamaşır yıkayan ve diğer gereksinmeleri gideren bir varlık durumuna sokulur. Kadının bu statüde çoğunlukla bir tüketici durumuna sokulması ekonomik kalkınmayı köstekleyen nedenlerden biridir. Çünkü bir ailede, kadın eğitimsiz, kültürsüz kalmış ve çalışmıyor durumda ise, o ailede ev reisi durumundaki erkeğin iki kolundan biri kırık demektir.

Diğer yandan siyasal hakların kullanılması bakımından da, yasalarda sınırlamalar olmasa bile uygulamada kadının seçme ve seçilme etkinliği çok sınırlıdır. Siyasal haklar bakımından kadın-erkek eşitliğinin önemli bir istisna olarak İsviçre'de mevcut olmadığı, Fransa ve Yugoslavya'da ise kadınların genel oy hakkının 1945 yılında tanındığı bu vesile ile hatırlatılabilir. 

Öte yandan, azgelişmiş ülkelerde kadının ekonomik, sosyal ve siyasal hakları ve özgürlükler kazanmasını sağlayacak ve bunun ilk adımı olan eğitim almalarına pek olanak sağlanmaz. Devlet bu konuda olanak sağlasa bile, kız çocuklar aile engelini aşamazlar. Aynı zamanda okuyan kız çocuklarına, toplum da, ahlaki açıdan kötü gözle bakar. Bu durum, onların ekonomik, sosyal ve siyasal haklar elde etmelerinin temeldeki engelini oluşturur. 

Türkiye'de kadın, yasal durum ve gerçekler bakımından iki değişik görünüş içerisindedir. Esas itibariyle, haklar ve görevler bakımından her alanda kadın erkek eşitliği sözkonusu ise de uygulamada, özellikle şehir ve köy yaşantısında kadının farklı bir statü içinde bulunduğunu kabul etmemiz gerekir. Yurttaşlar yasası alanında mevcut olan bu farklı uygulamalar, ekonomik ve politik alanda de kendini göstermektedir. Bununla birlikte, Türk kadınları için yeni haklar elde etmek değil, ATATÜRK Devriminin sağladığı ileri ve çağdaş durumun bilincine varılması ve korunması sözkonusudur. Çünkü, kadına erkekle eşit haklar verilince kalkınmanın daha hızlı gerçekleşeceğine inanan Büyük Önder ATATÜRK kadınlarımıza ekonomik, sosyal ve politik haklar vermiştir. Bu konuda yol almış aydın kadınlarımıza, hemcinslerinin durumu ile ilgilenmek, onlara, verilmiş haklarını kullanmalarını sağlamak ve onları uygulamada da erkeklere eşit kılmak görevi düşmektedir. 

Azgelişmiş ülkelerde kadının eğitilmemesi, tarım dışı sektörlerde çalışmasına izin verilmemesi; hem bunların zeki ve yetenekli olanlarının bir beyin gücü israfı, hem de üretken işgücü israfı biçiminde karşımıza çıkmaktadır. Bu durum, aynı zamanda azgelişmiş ülkelerin geri kalmışlıklarının bir nedeni olarak görülmektedir.

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Sağlık Bilgileri