Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Büyüklüklerİne Göre İşletmeler

Günlük yaşamımızda ve literatürde büyüklüğün ifadesi olarak büyük işletme, orta işletme ve küçük işletme sözcüklerine sık sık rastlanır. Bir bakkal dükkanı yada küçük bir imalat atölyesi küçük bir işletme olarak; bir şarap fabrikası, bir konserve fabrikası orta büyüklükte bir işletme olarak ve bir tekstil veya bir demir-çelik fabrikası da büyük bir isletme olarak düşünülebilir.

I-   İşletme   Büyüklüğü   Ölçütleri

İşletmeleri ölçek ya da büyüklüğüne göre sınıflandırmada standart bir kriter (ölçüt) yoktur. Bunun yerine büyüklüklerine göre gruplandırma bir çok kantitatif (niceliksel) ve kalitatif (niteliksel) ölçütlere dayandırılır.

İşletmelerin büyüklüklerini kantitatif yada niceliksel olar . belirlemede kullanılan bazı ölçütler şunlardır:

-    Üretim  miktarı
-    Satış hasılatı (ciro),
-    İşletmenin sermaye tutarı,
-    Dönen ve duran varlıklar toplamı (aktifler toplamı).
-    İşçi sayısı,
-    Kullanılan girdi miktarı.
-    Kullanılan makina ve tezgahların sayısı ve gücü
-    işletmenin ve yararlanılan arazinin büyüklüğü (özellikle tarımsal

işletmelerde),

-   İşletmenin sektördeki pazar payı,

Niceliksel ölçütler arasında uygulamada en çok kullanılan işçi sayısı, üretim miktarı ve işletme sermayesinin tutarı ölçütleridir. Hizmet üreten işletmelerde işçi sayısı, ürün yada mal üreten işletmelerde ise, üretim miktarı en yaygın kullanılan ölçütlerdir. Hangi ölçütlerin esas alınacağı işletmenin tipi veya türüne göre değişir. Örneğin; mobilya fabrikalarında işçi sayısı, gübre veya şeker fabrika­larında üretim miktarı, çimento fabrikalarında döner fırın sayısı, enerji santrallarında beygir gücü, iplik fabrikalarında iğ sayısı, tiyatro ve sinemalarda koltuk sayısı ve otel işletmelerinde ise yatak sayısı büyüklüğü belirleyen ölçütlerdir.

Öte yandan uygulamada işletmelerin büyüklüklerine göre küçük, orta ve büyük olarak sınıflandırmalarında göz önüne alınan başlıca kalitatif   (niteliksel)  ölçütler şunlardır  (2):

1. İşletmenin Hukuki (yasal) Statüsü: İşletmenin, tek kişi işletmesi, adi ortaklık, kollektif ve komandit gibi şahıs (kişisel) or­taklıklar veya anonim ortaklık gibi sermaye ortaklığı biçiminde kurul­muş olması bunların büyüklüklerinin bir göstergesidir. Sermayesi yalnızca bir kişi veya küçük bir gruba ait olan tek kişi işletmeleri veya adi ortaklıklar genelde küçük işletmeleri; sermayeleri kısıtlı sayıda girişimcilere ait olan kollektif ve komandit ortaklıklar orta büyüklükteki işletmeleri, sermayesi çok sayıda hissedarlar ait olan anonim ortaklıklar ise genelde büyük işletmeleri oluştururlar.

2.               İşletmenin Yönetim Biçimi: Yönetim yapısının bağımsız olduğu, diğer bir deyişle, işletme sahibi ve yöneticisinin genelde aynı kişi olduğu işletmeler küçük veya orta işletmeler; işletme sahiplerinin profesyonel yöneticilerle yönetim kadrosundan ayrıldığı işletmeler büyük işletmeler grubuna girerler.

3.        Sektördeki Ağırlığı: Faaliyetlerini sürdürdüğü sektör veya işkolunda küçük bir yere yada paya sahip işletmeler genelde küçük yada orta işletmeler olarak sayılırlar.

4.        İşletmenin Faaliyet Yeri (Alanı): İş faaliyetlerinin yöresel, bölgesel, ülkesel veya uluslararası boyutlarda olması yine söz konusu işletmenin büyüklüğünü yansıtan niteliksel bir ölçüt durumundadır.

2-   Büyüklüğe   Göre   Sınıflandırma

Yukarıda kısaca belirtilen kriterlere göre ülkemizde işletmeleri,

-    Küçük (küçük ölçekli) işletmeler,
-    Orta ölçekli İşletmeler ve
-    Büyük (büyük ölçekli) İşletmeler

olmak üzere üç ana grupta sınıflandırmak olasıdır.

Büyük ölçekli işletmeler kapsamı dışında kalan küçük ve orta ölçekli işletmeler KOBİ sembolü ile ifade edilmekte; önemleri, fonk­siyonları ve sorunları açısından bir bütünlük içinde ortaya konulmaya çalışılmaktadır.

İşletmelerin yukarıda belirtildiği şekilde büyüklük bakımından üç grupta toplanması gerçekte izafi veya görünüşte bir anlam ifade eder Çünkü bir işletmenin büyük yada küçük olarak kabul edilmesi işletmenin bulunduğu ülkeye, hatta aynı ülke içindeki yere, zamana, faaliyet konusuna ve aynı ülkedeki mevzuata göre değişiklikler gösterir. Örneğin, gelişmiş ülkelerde küçük ölçekli sayılabilen bir işletme gelişmekte olan ülkelerde büyük ölçekli isletmeler grubunda yer alabileceği gibi: 1950'li yıllarda büyük kabul edilen bir işletme bugünün koşullarına göre orta ölçekli veya küçük ölçekli bir işletme olarak kabul edilebilir. Kısaca büyüklük mekana ve zamana göre değişebilir. Nitekim gelişmiş veya sanayileşmiş ülkelerde 200-300'den az işçinin çalıştığı işyerleri küçük işletme olarak kabul edilirken, gelişmekte veya sanayileşmekte olan ülkelerde 1-49 işçi çalıştıran küçük, 50-99 işçi istihdam eden işyerleri orta ölçekli işletmeler gru­bunda değerlendirilirler.

Öte yandan ölçek kriterleri işletmenin ait olduğu ekonomik faaliyet koluna göre de farklılık gösterebilir. Örneğin, tarım sektöründe işlediği tarım arazisinin alanına göre büyük grubunda yer alan bir tarım işletmesi, istihdam ettiği işçi sayısı veya toplam satış hasılası bakımından diğer sektörlerde küçük işletme sınıfına girebilir.

Pek çok ülkede olduğu gibi, ülkemizde de işletmelerin büyüklüklerine göre sınıflandırılması ve dolayısıyla tanımı konusunda bir görüş birliğine veya ortak bir tanıma rastlanılmamaktadır. Farklı kuruluşlar ve yasalar, değişik kriterleri esas kabul ederek farklı tanımları geliştirmektedirler. Örneğin, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme idaresi Başkanlığı (KOSGEB)'nın 12.4.1990 tarih ve 3624 sayılı kuruluş kanununda; (1-50) arası işçi istihdam eden işletmeleri küçük, (51-150) arası işçi istihdam eden işletmeleri orta ve 150 den fazla işçi çalıştıran işletmeleri ise büyük işletme olarak tanımlamaktadır (1)

Ülkemizde KOBl'lere finansal destek sağlayan en önemli kuruluş olan Türkiye Halk Bankası, en son olarak 1990 yılında işletmeleri büyüklüklerine göre tanımlamada işçi sayısı ve makina parkından oluşan iki teme! ölçütü esas almıştır. Türkiye Halk Bankası ve onun görüşünü benimseyen DPT'ye göre; 100'den az işçi çalıştıran ve maki­na parkının bilanço değeri 600 milyon liraya kadar olan işletmeler küçük. 100-250 arası işçi çalıştıran ve makina parkı değeri 6 milyar lirayı geçen işletmeler ise büyük işletmeler olarak tanımlanmıştır (2).

Sadece işçi sayısını ölçüt alan Ege bölgesi Sanayi Odası, (5-50) işçi istihdam eden işletmeleri "küçük", (50-199) işçi çalıştıran işletmeleri orta ve 200'den fazla işçi istihdam eden işletmeleri de büyük işletme olarak; Ankara Sanayi Odası ise. (10-30) işçi istihdam eden işletmeleri küçük, (30-299) arası işçi çalıştıranları orta ve 299'dan fazla işçi istihdam edenleri de büyük işletme olarak tanımlamaktadırlar.

Hukuki   Yapılarına   Göre   İşletmeler

Ülkemizde işletmelerin hukuki (yasal) yapısını düzenleyen temel kanun Türk Ticaret Kanunu'dur.  Kanuna göre özel  işletmeler yasal yapıları   açısından   yada   tüzel   biçimlerine   göre   aşağıdaki   gibi sınıflandırılır:

1-            Tek Kişi İşletmeleri

2-     Ortaklıklar   (Şirketler) a- Adi Ortaklıklar b-      Ticaret  Ortaklıkları  ba  - Kişi Ortaklıkları  Kollektif Ortaklıklar
-    Komandit Ortaklıklar
-    Anonim Ortaklıklar
-    Limited  Ortaklıklar
-    Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Ortaklıklar

3-      Kooperatifler 

1-   Tek    Kişi    İşletmeleri

Tek kişinin sahibi olduğu bu işletmeler, en basit ve en çok görülen işletme biçimidir, işletmenin sahibi her türlü işletme faaliyetlerine ilişiktir. kararları alır. uygular ve denetler, işletmenin tüm kârları ve riskleri işletme sahibine aittir, işletmenin tek sahibi olan kişi Türk Ti­caret Kanunu*;;a göre tacir olarak tanımlanır. Gerçekten de Kanunu­muza göre "bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişiye tacir" denilmektedir. Tek kişi işetmelerinin, az sermaye gerek­tirdiği, küçük işletmeler için en iyi hukuki yapı olduğu söylenir.

Kurulmasının kolay olması, kâr bölüşümüne olanak tanıması, yet­kinin tek elde toplanması nedeniyle çabuk karar vermeyi olanaklı kılması örgütsel yapının esnek olması ve sahibine manevi yönden saygınlık sağlaması gibi bazı üstünlükleri olmasına rağmen; tek kişi işletmelerinin büyüklüklerinin sınırlı olması, yaşamlarının sahibinin hayatıyla kısıtlı olması, modern yönetim ve işletme esaslarından yok­sun bulunması ve borçlar karşısında tacirin sınırsız sorumlu bulunması (sınırsız mali sorumluluk) gibi bazı sakıncaları da vardır.

2-        Ortaklıklar     (Şirketler)

Birden  çok  kişinin  bir  iktisadi  amaca  ulaşmak  için  aralarında anlaşarak  para,   mal yada   emeklerini  bir araya  getirmek  suretiyle kurdukları   ticari   işletmelere  ortaklık  adı  verilir.   Bir  işletmenin  or­taklık olabilmesi için aşağıdaki nitelikleri taşıması gerekir:

1.          Ortaklığı kuran kişilerin sayısı birden fazla olmalıdır.

2.          Ulaşılmak istenen ortak bir amaç bulunmalıdır.

3.          Ortak amaca ulaşmak için ortaklar aralarında bir anlaşma (sözleşme) yapmalıdır.

4.          Belirlenen amaca ulaşmak için para, mal, emek ve sermaye konulmalıdır.

Yukarıdaki nitelikleri taşıyan ortaklıklar Borçlar Kanunu'muzda Adi Şirketler adı altında genel olarak incelenmektedir. Öte yandan Ti­caret Kanunu'muzda Ticaret Şirketleri adı verilen ortaklıklara ilişkin hükümler toplanmıştır.

Borçlar Kanunu'muza göre adi ortaklıkların tüzel kişilikleri yok­tur. Bir şirketin yada ortaklığın tüzel kişiliğe sahip olması, ortaklığı oluşturan kişilerden ayrı olarak şirketin borç ve hak sahibi olması an­lamına gelir (1) Tüzel kişiliği olan ortaklıklarda, ortaklık borçlarından dolayı birinci derecede şirket sorumludur. Ortaklığın mal varlığı yeterli olmadığı takdirde ortaklara sorumluluklarının sınırlı yada sınırsız olmasına göre değişik ölçü ve şekillerde müracaat edilebilir.

Adi şirketlerin tüzel kişiliği olmamasına rağmen ticaret şirketlerinin tümü tüzel kişiliğe sahiptir. Bu nedenle ortaklık alacaklısı önce ortaklığın mal varlığına müracat edecektir. Eğer bu mal varlığından alacağını tahsil edemezse, kişi şirketin ortaklarına müracaat edecektir.

a-    Adi   Ortaklıklar

İki yada daha çok kişinin para, mal yada emek olarak bir ser­maye koymaları ile oluşur. Tüzel kişiliği olmayan adi ortaklıkların ku­ruluşu Borçlar Kanunu'nca özel bir biçime bağlanmıştır. İster gerçek kişi, ister tüzel kişi olsun, ortakların şirket kurmak için sözlü olarak yada kapalı anlaşmalarıyla adi ortaklıklar kurulmuş olur.

Adi ortaklıklarda, şirketin kararları tüm ortakların oybirliği ile alınır. Bununla beraber sözleşmeye, çoğunlukla karar verileceği de konulabilir. Şirket kârları bütün ortaklar arasında ve belirtilen oran­larda yada eşit oranlarda dağıtılır. Ortakların sorumlulukları sınırsız olup her ortak şirketin tüm borçlarından kişisel varlığıyla sorumludur. Her ortağın şirketin yönetiminde yetkisi vardır. Yönetim yetkisi or­taklardan birine, birkaçına yada dışarıdan birine bırakılabilir.

b-    Ticaret    Ortaklıkları

Türk Ticaret Kanunu'nca düzenlenen bu tür ortaklıklar; (1) Kişi Ortaklıkları ve {2) Sermaye Ortaklıkları olmak üzeri iki gruba ayrılır. Kişi şirketleri, çoğu kez, birbirlerini iyi tanıyan ve birbirle­rine güvenen kişiler tarafından kurulur. Bu nedenle ortakların sayısı azdır ve ortaklığın devri güçtür. Kollektif ve komandit or­taklıklar bu grubun tipik örnekleridir.

Sermaye şirketlerinde ortakların sorumlulukları şirkete getir­dikleri sermaye ile sınırlıdır. Getirdikleri sermaye oranında pek çok kişi şirkete katılabilir. Şirketin yönetimi genellikle uzman kişilere bırakılır. Ortakların değişmesi kolay olduğundan sermaye ortaklıkları daha uzun ömürlü olabilirler. Anonim ortaklıklar bu türlü şirketlerin tipik bir örneğidir. Sermayesi paylara bölünmüş ko­mandit şirketler ile limited şirketler de sermaye ortaklıkları olarak sayılabilir.

Kollektif    Ortaklıklar

Türk Ticaret Kanunumuzun 153.üncü maddesine göre kollektif şirket "Gerçek kişiler arasında kurulan, ortaklık borç ve yükümlülüklerinden dolayı ortaklığın sorumluluğu sınırsız ve zincir­leme olan bir ticaret ortaklığıdır", olarak tanımlanabilir 0) . Bu tanıma göre ticarethane, fabrika yada benzeri kuruluşları işletmek amacıyla kurulan kollektif ortaklıkların başlıca özellikleri şunlardır:

1.          Ortaklık, gerçek kişiler arasında yapılan bir sözleşmeye dayanmaktadır.

2.          Ortaklıkların sorumlulukları sınırsızdır ve şirket borçlarından dolayı zincirleme sorumludur. Adi ortaklıklardan farklı olarak, kollektif ortaklığın ayrı bir varlığı yani tüzel kişiliği vardır. Kazançlar şirket sözleşmesinde belirtilen biçimde dağıtılır.

3.          Ortaklardan her birinin ayrı ayrı şirketi yönetme hak ve görevi vardır. Ancak, Şirket sözleşmesiyle, şirket yönetimi tek bir ortağa yada birden çok orta bırakabilir.

4.          Şirketin sermaye gücü ortakların varlığına bağlıdır.
5. Ortaklar arasında ilişkiler karşılıklı güvene dayandığından ve (1)  ortaklar tüm varlıklarıyla sorumlu bulunduklarından, ortaklar arasında değişiklik yapılması  zorlaştırılmıştır.

Ülkemizde en yaygın ve en çok rağbet gören ortaklık türü, kollektif ortaklıktır. Özellikle ortakların kişisel emek ve çabasına ihtiyaç duyulan girişimlerde bu ortaklık türünden yararlanılır. Şirketin borç ve yükümlülüklerinden dolayı ortakların sınırsız sorumlu olmaları, bu ortaklığın piyasada güvenilirliğini sağlar ve itibarını arttırır. Sınırsız sorumluluk ortak sayısının kısıtlı olmasına, uygulamada üç veya beş kişiye aşmamasına neden olur. Bu kişiler genelde birbirlerini iyi tanıyan, birbirlerine güvenen ortaklardır. Bu nedenle, çoğu kez bu kişiler baba ve oğul (oğullardan) veya yakın kan bağı olan akrabalardan oluşur.

Kollektif şirket ortaklarının gerçek kişi olması yasal bir zorunlu­luktur. Yasada, ortak sayısının alt ve üst sınırı belirtilmemiştir.

Kollektif şirketlerin kuruluş formaliteleri basit, çabuk ve mas­rafsızdır. Bu ortaklık, ortaklar arasında yazılı ve noterden onaylı or­taklık sözleşmesi veya esas sözleşme ile kurulur. Bir ortaklık sözleşmesinde bulunması gereken öğe veya hususlar şunlardır (1):

-    Ortaklıkların adları, soyadları, ikametgahları ve tabiyetleri,

-    Ortaklığın ticaret unvanı (adı), bu adda kollektif sözcüğünün bulunması ve ortaklık merkezi (yeri),

-    Ortaklığın faaliyet konusu,

-    Her ortağın sermaye olarak koymayı taahhüt ettiği para mik­tarı, eğer aynî sermaye konulmuş ise bunun değeri, kişisel emekle iştirak varsa bunun maliyeti ve kapsamı,

-    Ortaklığı temsil edecek yetkili kişilerin ad ve soyadları.

Kollektif ortaklığın . tüzel kişilik kazanması ve kollektif ortaklık olarak nitelendirilmesi için Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 157. nci maddesine göre tescil ve ilan edilmesi gereklidir. Tescil talebi, ortaklık merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret sicil memurluğuna, or­taklığı kuranlar tarafından, sözleşmenin düzenlenmesinden itibaren 15 gün içinde yapılır. Tescil edilen ortaklık. Türkiye Ticaret Sicil Gazete­sinde ilan edilir ve böylece tüzel kişilik kazanır.

Komandit   (Adi   Komandit)   Ortaklık

Komandit ortaklıklar. "Adi Komandit Ortaklıklar" veya kısaca "Komandit Ortaklıklar" ve "Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Ortaklıklar" olmak üzere iki büyük gruba ayrılır. Bu sınıflamada görüldüğü gibi komandit ortaklık denilince kastedilen adi komandit   ortaklıktır.

 Komandit ortaklık da, kolleklif ortaklık gibi, bir kişi ya da şahıs ortaklığıdır. Komandit ortaklık, kollektiften. ortakların sorumluluğu açısından ayrılır. Komandit şirkette iki tür ortak vardır. Bir kısım or­taklar, aynı kolleklif şirkette olduğu gibi ortaklık borç ve yükümlülüklerine kaşı sınırsız sorumluluk taşırlar, yani tüm varlıkları ile sorumludurlar. İşle sorumluluğu sınırsız olan ortaklara, komandite ortak denir. Öte yandan bir kısım ortaklar ise, şirket borç ve yükümlülüklerine karşı sadece koydukları sermaye ile sınırlı olarak sorumludurlar. Bu  tür ortaklara da   komanditer ortak denir.

Komandit ortaklıklar, kişi şirketleri ile sermaye şirketleri arasında köprü sayılabilecek bir ortaklık türüdür. Nitekim bir yanda komanditer ortaklar nedeniyle, yani şirket borçlarına sadece koyduk­ları sermaye ile sınırlı sorumlu oldukları için sermaye şirketine yakın olurken; öte yandan da, komandite ortaklar nedeniyle, yani şirket borçlarına karşı tüm varlıkları ile sınırsız sorumlu oldukları için şahıs şirketlerine  benzerler.

Kollektif ortaklık gibi, komandit ortaklığın kuruluşu kolay ve masrafsızdır. Komandite ortakların ortaklık borç yükümlülüklerinden tüm mal varlıklarıyla sınırsız ve zincirleme sorumlu olmaları, bu tip ortaklıklara piyasada güven sağlar. Ancak, bu tip ortaklıklarda koman­dite ortaklar nedeniyle kişi öğesi ağır bastığından ortaklardan birisinin ortaklıktan ayrılması veya .ölümü ortaklığın varlığını tehlikeye sokabi­lir. Ortak sayısı açısından herhangi bir sınırlama olmamakla beraber, ortakların birbirlerini iyi tanımaları gerektiğinden, uygulamada ortak sayısı üçü beşi aşmaz.

Gerçekten ortaklıktan bahsedebilmek için, ortaklıkta, en az bir komandite ve asgari de bir komanditer ortağın bulunması gerekir. Bu ortaklıkta, kollektif ortaklık gibi komandite ortakların gerçek kişi ol­maları zorunlu olurken; komanditer ortaklar tüzel kişiler olabilir. Ko­mandit ortaklık, ortaklarından bağımsız bir tüzel kişiliğe sahiptir.

Bu açıklamalardan sonra bir komandit ortaklık "ortaklık borç ve yükümlülüklerinden dolayı ortaklarından en az birisinin sınırlı ve en az birisinin de sınırsız sorumlu olduğu, sınırsız sorumlu ortakların gerçek kişi olmaları zorunlu, tüzel kişiliği olan bir ticaret ortaklığıdır" diye tanımlanabilir  

Kollektif ortaklıkta olduğu gibi bir komandit ortaklık da ortaklar arasında yazılı ve noterden onaylı ortaklık sözleşmesi veya esas sözleşme ile kurulur. Bu ortaklık sözleşmesinde bulunması gereken öğeler şunlardır:

-    Ortakların ad ve soyadları ile ikametgahları, tabiyetleri hangi­lerinin komandite, hangilerinin komanditer olduğu (TTK.M.243.3).
-    Ortaklığın komandit olduğu.
-    Ortaklığın ticaret unvanı ve merkezi.
-    Ortaklığın faaliyet konusu.

-    Komandite ortakların sermaye olarak koymayı taahhüt ettikleri para miktarı, para niteliğinde olmayan ayni sermayenin değeri (şahsi emek sermaye olarak konmuşsa, bunun niteliği ve kapsamı).

-    Komanditer ortakların koydukları veya koymayı taahhüt ettik­leri nakit sermaye miktarı, paradan başka sermayenin değeri (Bir ko­manditer kişisel emeğini veya ticari itibarını sermaye olarak koya­maz).

-              Ortaklığı temsile yetkili kişilerin ad ve soyadları, bunların
yalnız başına mı, birlikte mi temsile yetkili olacakları.

Komandit ortaklığı kuranlar, buna ait ortaklık sözleşmesinin no­terlikçe onaylanmış bir suretini, onay tarihinden on beş gün süre içerisinde ortaklık merkezinin bulunduğu yerdeki Ticaret siciline vere­rek tescilini almak zorundadırlar. Ortaklık, tescili anından itibaren tüzel kişilik kazanır.

Komandite ortağın yönetim hakkı olmasına rağmen komanditer ortağın böyle bir hakkı yoktur. Komandite ortak, ortaklık envanter ve bilançosunun olağan ve olağanüstü denetleme hakkına sahipken; koman­diter ortak ancak olağan denetleme hakkına sahiptir.

Anonim    Ortaklıklar

Sermaye ortaklıkları içinde en tipik ve en gelişmiş olan anonim ortaklık, modern ekonomik sistemdeki özellikle büyük işletmelerin örgütlenmesine en uygun yasal yapıdır.

Bugün tüm dünyada büyük ekonomik kalkınma ve büyümeler ano­nim şirketlerin kurulmasıyla başlamıştır. Çünkü ekonomik büyüme için gerekli sermayeler ancak anonim ortaklık kuruluşları ile sağlanabilir. Bu tür ortaklıklar, küçük tasarrufları toplayarak büyük sermayelerin oluşması   ve   bunların   üretim   alanlarına   aktarılmasında  en   uygun araçlardır. Böylece kişisel sermayelerle gerçekleştirilemiyecek girişim ya da işletmeler anonim ortaklıklar aracılığı ile kolayca oluşabilirler.

Anonim ortaklıklar, büyük işletmelerin kurulmasını gerçekleştirmekle beraber, gerçekte bu işletmelere küçük tasarruf sa­hiplerinin ve emekçilerin ortak olmasını da olanaklı kılarlar. Böylece elde edilen gelirlerden sadece sınırlı büyük sermaye gruplarının değil, geniş bir çalışan ve halk kitlesinin de yararlanmasını sağlarlar. Nite­kim ülkemizde de son zamanlarda bir sermaye piyasasının kurulması, büyük ortaklıkların sermayelerini halka açmaları ve büyük devlet ku­ruluşlarının paylarının halka arz edilmesi sonucu anonim ortaklıklar baş döndürücü bir hızla halka açılmakta, halkın olmakta ve sayıları her gün artmaktadır.

Anonim ortaklık, "bir unvan altında, ekonomik amaç ve konular için kurulan, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş, hissedarların so­rumlulukları sermaye payları ile sınırlı, ortaklık sıfatı paya göre be­lirlenen ve tüzel kişiliği olan bir ticaret ortaklığıdır" diye tanımlanabilir. Bu tanım çerçevesinde anonim ortaklıkların başlıca özelliklerini  şöyle   sıralayabiliriz:

1.            Ortaklığın bir ticaret unvanı olmalı, bu unvanda "anonim" sözcüğü bulunmalı ve ortaklığın faaliyet konusu belirtilmelidir.

2.            Anonim ortaklığın kuruluş sermayesi belli olmalı ve bu ser­mayeye birbirine eşit paylara bölünmelidir. Mevcut yasada bir anonim ortaklık sermayesi 500.000 TL. den aşağı olamaz. Ancak istisnai ola­rak en az sermaye tutarı bankalar için 1 (Bir) Trilyon, menkul değerler aracı kuruluşları ve yatırım ortaklıkları için 10 milyar, finansal kiralama ortaklıkları ile döviz ofisleri için yine 10 milyardır.

3.            Ortaklığın sermayesi birbirine eşit paylara veya hisselere bölünmüştür. Ortaklık sözleşmesinde paylar nominal (itibari) değeri göstermekte ve payların nominal değerleri toplamı, sermayeye eşit olmalıdır. Her pay sermayenin belirli ve birbirine eşit bir oranını oluşturur ve ortaklık sıfatını oluşturur. Bir payın tutarı 500 TL. den aşağı olamaz, ancak 100 TL ve katları olarak arttırılabilir.

4.                Anonim ortaklıkta, her pay (hisse) bir ortaklık mevkini oluşturur ve ortak sıfatı paya göre belirlenir. Şirkette ne kadar pay varsa, o kadar da ortak vardır. Anonim ortaklığın birbirine eşit paylara  ayrılmış  sermayesi   karşılığında   çıkarılan  ve   üzerinde   nominal değeri gösterilen kıymetli evraka (kağıda) pay veya hisse senedi ve bunu salın alan kişilere do hissedar (paydaş) denir. Birden çok pay senedi bir kişinin elinde toplanabilir. Bu takdirde bu kişinin sahip olduğu pay senedi kadar ortaklık mevkii vardır.

5.           Anonim ortaklıkta gerek gerçek ve gerekse tüzel kişiler kuru­cu ortak veya pay sahibi (hissedar) olabilirler. Bu ortaklığın kurulabil­mesi için en az beş kişi. diğer bir deyişle, pay sahibi en az 5 kurucu olmalıdır. Ortaklık sıfatının devri mümkündür. Devir, pay (hisse) sene­di devri ile olur. Ortaklatın ulumu veya ortaklıktan çekilmeleri şirketi etkilemez.

6.     Ortakların sorumluluk ve yükümlülükleri üstlenmiş olan ser­maye payları ile sınırlıdır. Üstlenilen sermaye payının ortaklığa ödenmesi veya konması ile ortağın sorumluluğu sona erer.

7.           Anonim ortaklık, bir ticaret ortaklığı olması nedeniyle tüzel kişiliğe sahiptir.

Anonim ortaklığın kurulabilmesi için ortaklık sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmanı, tüm kurucular tarafından imzalanması, bu imzaların noterce onaylanması gerekmektedir. Noterce onaylandıktan sonra Sa­nayi ve Ticaret Bakanlığına kuruluş izni alınması için başvurulur. Ba­kanlık izni alındıktan sonra kuruluşun kesin onaylanması için Ba­kanlıktan alınan izin belgesi ve onaylanmış ana sözleşme .ile ortaklık merkezinin bulunduğu yerdeki Ticaret Mahkemesine başvurulur. Mah­kemenin onaylaması ile ortaklığın kuruluşu tamamlanmış olmaz. Ayrıca ticaret siciline tescilinin (kaydının) yapılması ve daha sonra Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmesi gerekir.

Anonim ortaklığının organları: (1) genel kurul, (2) yönetim kurulu. (3) denetçilerden oluşur. Anonim şirketlerin en yetkili karar organı olan genel kurul, şirket ortaklarından, yani pay sahiple­rinden (hissedarlardan) oluşur. Bu kurulda her ortak, elinde bulundur­duğu hisse Senedi sayısı oranında oy hakkına sahiptir. Diğer organlar genel kurul kararlarını yerine getirmek veya getirilmesini denetlemek zorundadırlar. Yönetim kurulu anonim ortaklığın yasal temsilcisi olup ortaklığın yönetim ve temsillinde işletme sahibi gibi görev yapar. Yönetim kurulu, genel kurulun aksine sürekli bir organdır. Bir anonim şirkette genel kurul tarafından seçilen yönetim kurulu üye sayısı en az üç kişiden oluşur ve en fazla üç yıl için seçilirler, Yönetim kurulu üyesinin gerçek kişi olması gerekir, tüzel kişiler yönelim kurulu üyesi seçilemezler. Denetçiler de genel kurul tarafından seçilir ve yönetim kurulu gibi sürekli bir genel kurul tarafından seçilir ve yönetim kurulu gibi sürekli bir organdır. Görevi, ortaklık işlemini üstlenen yönetim kurulunu denetlemektir. Anonim ortaklıkta denetçi (murakıp) sayısı beşten fazla olamaz, mevcut yasalar bir taban sayısı belirlememiştir.

Limited    Ortaklık

Uygulamada oldukça yaygın bulunan sermaye ortaklıklarından bi­risidir. Ticaret Kanunumuzun 503. üncü maddesine göre limited or­taklık, "iki veya daha çok gerçek veya tüzel kişice bir ticaret unvanı altında kurulan, ortakların sorumluluğu, koymayı taahhüt ettikleri ser­maye ile sınırlı ve ana sermayesi belirli olan ortaklık" olarak tanımlanır.

Limited ortaklığın başlıca özellikleri şunlardır:

1.     Limited ortaklıklar bankacılık ve sigortacılıkla uğraşamazlar.

2.    Nakit olarak ifade edilen sermayenin belirli ve paylara bölünmüş olması gerekir. Sermayesi 10.000 TL. den aşağı olamaz.

3.    Limited ortaklıkta her ortağın 1 payı vardır. Paylar en az 500 TL. sı ve bunun katları olmalıdır. Payların birbirine eşit olması zorunlu değildir. Ortakların payları için anonim ortaklıkta olduğu gibi kıymetli evrak niteliğinde pay veya hisse senedi çıkarılamaz. Ortaklık payının devri, genelde diğer ortakların  iznini gerektirir.

4.    Ortak sayısı 2'den az ve 50'den çok olamaz. Ortakların sorum­luluğu, üstlenmiş oldukları sermaye payı ile sınırlıdır. Bu ortaklığa gerçek ve tüzel kişiler ortak olabilir.

Limited ortaklığın yasada öngörülen organları ortaklar kurulu ve müdürler'dir. Ortak sayısı 20'yi aşarsa birde denetleme kuru­lu oluşturulmalıdır. Ortaklar kurulu, limited şirketlerin en yetkili ve en üst karar organıdır. Müdürleri ve sözleşmede öngörülen diğer or­ganları seçmek, azletmek, ortaklık sözleşmesini değiştirmek, hatta ortaklığı fesh etmek ortaklar kurulunun yetkisi içindedir. Ortaklar ku­rulunun yürütme yetkisi bulunmadığı için ortaklığı temsil edemezler. Ortaklık işlevinin sorumluluğu, ortaklığın yürütme, yönetim işlevini üstlenen ve dolayısıyla ortaklığı temsil eden müdürlere aittir. Ortak sayısı yirmiyi aşan limited ortaklıklarda en az bir denetçinin bulunmacı gerekir. Ortak sayısı 20 veya 20'den az ise, müdür sıfatını taşımayan bir ortak denetleme işlevini yürütebilir. 

Sermayesi   Paylara   Bölünmüş   Komandit   Ortaklık

Sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklık, daha önce incele­nen komandit ortaklığın özel bir türü olmakla beraber, sermaye or­taklıkları arasında yer alır. Uygulamada, ülkemizde, bu tür ortaklık, pek ender görülmektedir.

Ticaret Kanunumuzun 475. inci maddesine göre sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklık ".......... sermayesi paylara bölünen ve ortaklarından bir veya birkaçı şirket alacaklarına karşı bir kollektif şirket, diğerleri bir anonim şirket ortağı gibi sorumlu olan şirkettir" diye tanımlanır (1) Bu tanıma göre bu ortaklıkta bir kısım ortaklar kollektif ortak gibi, şirket alacaklılarına karşı, katılma payı veya buna karşılık elindeki senedin miktarı ne olursa olsun, sınırsız ve zincirleme sorumlu olurken; diğer bir kısım ortaklarda, anonim şirketlerde olduğu gibi, sınırlı sorumlu yani sorumlulukları taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile sınırlıdır. İşte bu tür şirkette, kollektif şirket ortakları gibi sınırsız sorumlu ortaklara komandite, sınırlı sorumlu ortaklara komanditer denir.

Adi komandit ortaklıkla bu ortaklık arasındaki başlıca fark şudur: Sermayesi paylara bölünmüş ortaklıkta, ortaklık sermayesi, anonim ortaklıkta olduğu gibi, paylara bölünmüş olur ve bu paylar kıymetli ev­rak niteliğindeki senetlerle (hisse senetleri ile) ifade edilir. Komanditer ortakların sahip oldukları bu pay (hisse) senetleri anonim ortaklık pay­ları veya hisse senetleri gibi devredilebilir. Adi komandit ortaklıkta ise, sermaye paylara bölünmemiş olduğu gibi, ortaklar diğer ortakların olurunu almaksızın paylarını başkasına devir edemezler.

Sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklıkla, anonim ortaklık arasındaki fark ise, anonim ortaklıkta ortaklık -borç ve yükümlülüklerinden dolayı sınırsız sorumlu ortak bulunmaması ve or­taklık yönetim ve temsilinin genel kurulca seçilen yönetim kuruluna ait   olmasıdır. Oysa, sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklığın yönetimi, devamlı olarak ve seçimsiz, komandite ortaklara aittir.

Sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklık esas itibariyle anonim ortaklıklar hükümlerine tabidir. Bu ortaklığın sermayesi de, anonim ortaklıkta ki gibi, belirli ve paylara bölünmüştür. Ortaklık ser­mayesi 500.000 TL. dan aşağı olamaz ve her payın da asgari 500 TL. olması gerekir. Komandite ortaklar, ortaklığın yönetim ve temsil organını oluştururlar. Bu nedenle, ayrıca yönetim kurulu diye bir organ yoktur. Böylece ortaklığın organları, komandite ortaklar, denetçiler ve genel kuruldan oluşur.

3-    Kooperatifler

1969 yılına kadar, Ticaret Kanunu'muzun 485'inci maddesi ile kooperatifler şirketler grubuna dahil edilmiştir. Fakat 1969 yılında 1163 sayılı kooperatifler kanunu ile kooperatifleri şirketlerden ayırıcı nitelikte genel hükümler getirilmiştir. Bu kanunla kooperatifler bir şirket yerine, tüzel kişiliği olan karşılıklı yardım ve dayanışmaya dayanan, belirli ekonomik çıkarları temin eden bir örgüt olarak tanımlanmıştır. Böylece, kooperatifler, asıl amacı kâr etmek olan şirketlerden ayırt edilmiştir. Kooperatifler türlerine göre ev sahibi ol­mak (yapı kooperatifleri), tüketim maddelerini toptancıdan temin et­mek (tüketim kooperatifleri), ürünleri pazarlarda doğrudan doğruya satmak (pazarlama kooperatifleri) ve üretim faktörlerini almak (üretim kooperatifleri) gibi konularda ortakların ekonomik çıkarlarını korumak için kurulmuştur.

Bir kooperatif en az 7 ortak tarafından imzalanacak ana sözleşme ile kurulur. Kooperatifte sermaye miktarı sınırlandırılmaz. Kooperatif­lerin kuruluşu sırasında sözleşmede belli bir sermayenin belirtilmesi zorunluğu yoktur. Bir ortak pay senedinin değeri 10.000 TL.dan az ve 10 milyon TL dan fazla olamaz.

Geniş anlamda kooperatif, belirli bir amaca ulaşmak için, bağımsız ekonomik birimlerin, eşitliğine dayalı ve gönüllü olarak kur­dukları bir örgüttür. Bu örgüt kendisini öteki işletmelerden ayıran şu ilkeleri   izler:

1.            Açık Üyelik: Bu ilkeye göre kooperatif gönüllü bir ortaklıktır. Hiç kimse kooperatife girmeye veya kooperatifte kalmaya zorlanamaz.

2.            Demokratik Yöntem: Tüm üyelerin eşitliğine dayalı kendi ken­dini yönetme anlamına gelir.

3.            Ortakların (sermaye) paylarına sınırlı faiz ödeme ve işletme arttırımlarının (gelir-gider farkının) ortaklara eşit dağılımı.

4.            Maliyetine hizmet.

5.            Irksal, dinsel ve siyasal tarafsızlık.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri