Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Belirsizlik Altında Karar Verme Ve İrrasyonalite

Keynes bölümünü incelerken Knight ve Keynes’in belirsizliği ekonomik hatta dünyevi hayatın bir gerçeği olarak vurguladıklarını belirtmiştik; Knight’ın hesaplana­bilir belirsizlik yani risk ile hesaplanamaz durumları birbirinden ayırdığını da... Yine marjinalizmin doğuşu sırasında kişilerin karar verme anında herhangi bir belirsizlik durumunu hesaba katmadıklarını da biliyoruz. Jevons, Marshall vb gibi kurucu ve geliştiriciler öznel tercihleri teorilerinin temeline koymuşlar, istatistik ve olasılık he­sapları üzerinde çalışmışlar ancak kişilerin öznel tercihlerini yaparken onları sanki bu kişiler bütün geçmiş, şimdi ve gelecekteki olayları biliyormuş gibi analizlerine da­hil etmişlerdi. Yani kişiler marjinalizmin veya neoklasik teorinin içinde kararlarını ke­sin bir evrende veriyorlardı. Bir bütçe fonksiyonları ve kayıtsızlık eğrileriyle ortaya koydukları bir fayda fonksiyonları vardı. Bu ikisinin kesişmesi ile de bireysel tercihler (tüketim, yatırım vb gibi) oluşuyordu. Ancak 20. yy.ın ilk çeyreği gibi hem Keynes, ve Knight hem de bir ölçüde Hayek kararların ex ante olarak ve gelecek hakkında ye­terli bilgi sahibi olmadan alındığı gerçeğini vurguladı. Kriz teorisi söz konusu oldu­ğunda bundan daha önemli bir şey olamazdı. Çünkü eğer her şey gerçekten de omnipotent derecede bilgili tüketicilerin rasyonel tercihleriyle yapılabilseydi -en azından teoride- piyasada yanlış bir karar ve sonuçta dengeyi bozucu herhangi bir durum olamazdı. Gerçek dünyada ise insanlar karar vermek zorundadır ve karar verirken de gelecekteki olayların nasıl cereyan edeceğini yani sonuçlarını görmek için bekleyemezler. Bu yatırım teorilerinde gayet açıktır. Bir menkul değer satın ala­cak veya satacaksınızdır. Ancak bunu o menkulün gelecekteki fiyatını bilmeden yapmalısınız. Bu bir işadamının yapacağı fiziksel yatırımlar için de geçerlidir. Hatta sıradan tüketicinin ‘şu malı mı satın alayım yoksa diğerini mi tercihinde veya A parti­sine mi oy versem B partisine mi gibi ekonomik olmayan bir tercihte bile... Geçmiş­teki mikroekonomi ders kitaplarının tersine bugünün ders kitaplarında belirsizlik altında karar alma bölümleri yer almakta ve bu bölümlerin görece önemleri sürekli artmaktadır.

Beklenen Fayda, Beklenen Değer Ve Etkin Piyasalar

Bugün belirsizlik altında karar alma teorilerinin altında yatan kavram ‘beklenen fayda’ kavramıdır. Belirli, kesin bir dünya tasarımında neoklasik teori fayda fonksi­yonunu maksimize ederek karar veriyordu. Fakat belirsiz bir dünyada kesin bir fayda ölçümü yapmak mümkün değildir. Olasılıklar ve bunlarla ilişkili değişik fayda durum-ları olduğu varsayılır. Ancak bu noktaya gelmeden önce biraz geriye gitmek gereki­yor. Daha 17. yy.dan beri şans oyunları ve olasılık hesapları üzerine yapılan çalış­malar, bu tür oyunlarda ve genel olarak şansın, yani belirsizliğin egemen olduğu durumlarda mantıklı karar alma üzerine belli kurallar geliştirilmişti. Bunun en basit örneği tavladaki gibi zar atımı ile ilgili olan örneklerdir. Zarda 6 adet numara vardır. 1, 2, 3, 4, 5, 6. Eğer zar hilesiz ise her birinin gelme olasılığı 1/6’dır. Peki ya iki zar atıldığında? O zaman her rakamın gelme olasılığı farklılaşır. Örneğin 2 gelmesi sa-dece tek bir olasılıkla 1+1 gelmesiyle mümkündür. Ki bunun olasılığı 1/36’dır. Aynı şekilde 12 gelmesinin olasılığı da ancak 6+6 ile mümkün olduğundan yine 1/36’dır. Buna karşılık 4 gelmesi çok daha kolaydır. 2+2, 1+3, 3+1 atışları 4 getirir. Yani onun olasılığı 3/36’dır. Böylece bu olasılık ve sonuçları bir tabloda toplarsak Tablo 4.1’deki gibi bir sonuca erişiriz.10

Tavla oynayan herkesin çok da dikkat etmediği şey 7 atmanın ne kadar önemli olabileceğidir. 7 rakamı iki zar atma ‘oyun’larında oyunun beklenen değeridir. Öyleyse seçim yaparken beklenen değeri en yüksek olan şeye özel dikkat göster-memiz gerektiğini yüzyıllardan beri biliyorduk.

Beklenen değerin bir başka yorumu daha vardır. İki ayrı oyunun beklenen getirisi diğerine göre yüksek olanını öbürüne tercih ederiz. Örneğin iki ayrı menkul değer olsun. Birinin beklenen getirisi %7, diğerinin %5 olsun.

Hilesiz Zar Atışlarında Olasılık Dağılımı

Sonuç

Olasılık

Ağırlıklı Olasılık

2

1/36

2x1/36=0,06

3

2/36

3x2/36=0,17

4

3/36

4x3/36=0,33

5

4/36

5x4/36=0,56

6

5/36

6x5/36=0,83

7

6/36

7x6/36=1,17

8

5/36

8x5/36=1,11

9

4/36

9x4/36=1,00

10

3/36

10x3/36=0,83

11

2/36

11x2/36=0,61

12

1/36

12x1/36=0,33

 

 

Toplam 7,00

 

Elbette ki birinciyi diğerine tercih ederiz. Tabii buna ‘diğer her şey sabit ise’ cümlesini eklemek şartıyla. Çünkü beklenen değeri aynı olan ama riskleri farklı olan iki ayrı menkul de olabilir. Burada risk ‘oyun’un –burada bir menkul değer satın al-maktır- olası sonuçlarının beklenen değerden sapmasıdır. Örneğin bir menkulün piyasası diğerine göre çok daha oynak olabilir ve olası sonuçlar küçükten çok ka­zançlıya göre geniş bir yelpazeye serpilmiştir; buna rağmen beklenen değer –bir ortalamayı temsil ettiği için- sonuçları daha dar bir yelpazeye serpilmiş bir menkulün beklenen değeri ile aynı olabilir. Eğer kesin bir dünyadan bahsediyor olsak bu ikisi herkes için aynı olabilirdi. Ama belirsiz bir dünyada beklenen değeri/getirisi %7 olan menkul değer alma oyunu pekala %1 getiri elde ederek sonuçlanabilir. Buna karşılık olası sonuçları örneğin %5 ile % 10 arasında serpilmiş ama yine de beklenen getirisi %7 olan bir diğer menkul değeri alma oyunumuz en kötü olasılıkla %5 getirecektir. Öyleyse sadece beklenen getiri veya değeri değil aynı zamanda oyunun riskini de ölçmek gerekir.Burada örnekleri -örneğin bir mal satın alma ‘oyunu’, bir siyasi partiyi seçme ‘oyunu’ gibi- ‘hayat oyunları’ndan herhangi birinden değil de portföy teorisin-den verirsek kriz ile ilgili konumuzla ileride değineceğimiz portföy yönetim teknikleri vb gibi konulara da bir aşinalık elde etmiş oluruz.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri