Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

İYİMSER KLASİK FRANSIZ OKULU 

Kötümser İngiliz ekonomistlerin aksine, Fransız düşünürler, ekonominin durgunluğa götüren bir bunalımla karşılaşmasını olanaksız görmüşlerdir. 

1 - Jean Baptist Say (1767-1832) 

Fransa'da doğup büyümüş, Pas de Calais'de bir pamuk ipliği fabrikası kurup işletmiştir. İmparatorluk düşünce Paris'e dönmüştür. Fransa'da Klasik Okul, Say ile kurulmuştur.

J.B. Say, İngiltere'de Endüstri Devriminin yaptığı büyük değişikliği gördüğü ve bunun yöntemlerini Pas de Calais'deki iplik fabrikasında uyguladığı için endüstriyi ön plana almaktadır. Maşinizmi (makinalaşma) övmekte, makine kullanılmasının yararlarını belirtmeye çalışmaktadır. Düşüncesine göre, makinelerin yerini alması geçicidir. Makine sayesinde maliyet düşer, üretim artar. Daha ucuza ve daha çok satış yapılır. Bundan yararlanan firmalar (teşebbüsler) işlerini genişletirler. Böylece yeniden işe alınanların sayısı, başlangıçta işten çıkarılanların sayısından yüksek olur. 

J.B. Say, malları satın alacak talebin bu malların üretiminde kullanılan öğelere (faktörlere) yapılan ödemelerden doğduğunu biliyordu. Şu halde, üretim etkinlikleri sonucunda piyasanın gereksinmelerin üstünde mala boğulmasından korkmamalıdır. Say, iyimserliğini, her arz kendi talebini yaratır biçiminde ifade etmiştir. Bu görüşe, Say Kanunu veya Mahreçler Kanunu denir. Ticarî mallar karşılıklı olarak birbirlerinin mahreci olurlar. Bir mal üretilince kendisiyle başka bir mal satın almak olanağı yaratılmış olur. Çeşitli malların, üretimleri ölçüsünde sürümleri kolaylaşmaktadır. Sanayileşmenin ekonomiyi bir bunalıma götürmesinin olanaksız bulunduğunu savunmuştur, Say. Ona göre, Fransa'nın yeterince sanayileşmemiş olmasının nedeni, siyasal otoritenin ekonomik hayata devamlı karışmış olmasıydı. İngiltere'de ise bu tür karışmalar (müdahaleler) daima asgari düzeyde olmuştu ve kapitalist sınıfın yanında bir de girişimci sınıf oluşmuştu. Kapitalistlerden ayrı bu girişimci sınıfın önemini görüp bu ayrımı ilk yapan düşünür Say'dır. 

Say'a göre, para arzına da kamu müdahalesi gereksizdir. Çünkü para miktarı değişim sayısını değil, değişim sayısı, gerekli para miktarını belirler. Düşünürün, bütün klasikler gibi Miktar Kuramını benimsemeye eğilimli olduğu anlaşılmaktadır. 

2 - Frederic Bastiat (1801-1850) 

Ekonomik yaşama kamu müdahalesinin gereksizliği ve sakıncaları hakkında Say ile aynı fikirdeydi. Kaleme aldığı bir hicvinde, mum ve kandil satışlarındaki daralma yüzünden, herkesin gün ışığında pencereleri sıkı sıkıya kapatılmış işyerlerinde ve evlerde oturtulmasını hükümetten isteyen bir dilekçeyi dile getirmiştir. Bastiat, bir malın değerini üretim maliyetinden çok, faydasına bağlamaya eğilimlidir. Tarımsal üretimde azalan verim halinin devamlı olacağını kabul etmez. Sanayide olduğu gibi, tarımda da üretimin geniş ölçüde arttırılabileceğini ileri sürer. 

KLASİK GÖRÜŞLERİN SENTEZİ: John Stuart MİLL

Kötümser ve iyimser klasik ekonomistlerin görüşlerini en açık bir şekilde bütünleştiren düşünür John Stuart Mill'dir. Mili (1806-1873),

bir yandan kişisel çıkar kavramına, tam rekabet ortamına, en az ücret haddinin değişmezliğine, uluslararası uzmanlaşmaya (ihtisaslaşmaya) inanırken, diğer yandan gerçekçi bir tutumla, ekonomik yaşama kamu müdahalesini savunmuştur.

Üç tür mal vardır: Yeniden üretimi olanaklı olmayan ve olan mallar ile; yeniden üretimi, azalan verim kanununa bağlı olanlar. Birinci tür malın fiyatını talep, ikinci tür malın fiyatını maliyet koşulları belirler. Üçüncü tür mallar genellikle tarımsal mallardır.

Mill'e göre, üretim yasaları doğa yasaları gibi evrensel ve değişmez bir niteliğe sahiptir. Bunlar, kişinin çıkarını maksimize etme çabası, tam rekabet koşullarının uyancı ve eşitleyici etkisi, Malthusyen (Malthus'a özgü) nüfus yasası, arz ve talep yasası, rant yasası ve uluslararası mübadele yasasıdır. 

Kişinin çıkarını maksimize etme (en üstün düzeye çıkarma) çabası ancak tam rekabet koşulları içinde denge ve eşitlik sağlar, üretimi özendirir. Mal arz ve talebi mal fiyatlarını belirlerken, emek arz ve talebi de ücret düzeyinin oluşmasını olanaklı kılar. Emek talebi, girişimcilerin emeğe ödeme yapmak için ayırdıkları ücret fonuna bağlıdır. Bu fonun işçi sayısına oranı, ortalama ücret haddini verir. Şu halde, Mill'in nüfus yasası anlayışı, ücret oluşumu yönünden değil, nüfus artışının sınırlandırılması açısındandır. 

Mili, rantı, Ricardo'nun anlayışından daha farklı bir biçimde ele alır. Rantın doğması için tarımda azalan verim halinin varlığı ve iyi topraklardan kötü topraklara gidilmesi koşul değildir. Rant yalnız diferansiyel değil, mutlak bir gelir, toprağı kullanmak için toprak sahiplerine ödenen bir bedeldir de. Mill'e göre, piyasalardaki tekelci eğilimler de ranta benzer gelirlere neden olabilir. 

Uluslararası ekonomik ilişkilerin nedenleri üzerinde dururken Mili, ülkelerarası ticareti, karşılaştırmalı üstünlüğün değil, uluslararası arz ve talep ilişkilerinin uyaracağını ileri sürmüştür. Karşılaştırmalı üstünlüğü yaratan üretim olanaklarını, uluslararası değişim oranlarının alt ve üst sınırı olarak niteleyen, fiyatların bu sınırlar arasında arz ve talebe göre oluşacağını ileri süren de Mill'dir. 

Mill'e göre paranın değeri, malların değeri gibi, arz ve talebe göre belirlenir. Para talebi sabitken, arzının artması fiyatlar genel düzeyini yükseltir ve paranın değerini düşürür. Mili, para değerinin belirlenmesinde dolanım hızını değişmez kabul ederek Miktar Kuramının en katı şeklini savunmuştur. 

Büyüme süreci sırasında rantın artıp, kârların azalması, sermaye birikimini yavaşlatır. Kârların, girişimcileri yeni yatırımlara yöneltmeyecek düzeye inmesi ekonomiyi durgunluğa sokar. Bu durumda nüfus artışı da sıfır olacaktır. 

Mili, gelir dağılımı yasalarını, üretim yasalarından farklı olarak, toplumsal nitelikli görmüştür. Düşünüre göre, gelir dağılımında adaletin sağlanması için üretim kooperatifleri kurulmalı ve geliştirilmeli, toprak rantı vergi yoluyla kamuya aktarılmalı ve miras hakkı sınırlandırılmalıdır. Özel mülkiyet doğal bir hak değildir; bu nedenle yasayla yasal duruma getirilmelidir.

KLASİK OKULA KARŞI AKIMLAR 

Klasik ekonomistler bireyci ve liberal görüşleri savunarak, ekonomi biliminin evrensel kuralları bulunduğunu kanıtlamaya çalışmışlardı. Klasiklerin en parlak döneminde veya hemen onu izleyen yıllarda, çeşitli karşı düşünce akımları doğmuştur. Klasik düşünce sistemine yönelmiş eleştiriler, gerçekten çok değişik nitelikler taşıyordu. Bunların bir kısmı ulusal ekonomilerini dış rekabetten korumak isteyen ülkelerden gelen ve serbest dış ticaret görüşüne yönelen akımlardı. Klasik öğretiyi bu açıdan eleştirenler, "Himayecilik Tezi" veya "Müdahaleci Okul" olarak ortaya çıkıyorlardı. Klasiklerin bilimsel yöntemlerine karşı çıkanlar ise, "Tarihçi Okul" olarak biliniyordu. Klasiklerin savundukları kapitalist (liberal) düzene ve onun sosyal adalete ters düşen sonuçlarına en çarpıcı ve etkili tepkiyse, "Sosyalist Düşünce Akımları" olarak ortaya çıkıyordu. 

Bu akımların, düşünce olarak klasik okul öncesinde varolduğu önceki anlatımlarımızda açıkça görülür. Bununla beraber, bu akımların büyük bir kısmı çağdaş gelişmenin ve çevrenin etkisi altında kalmıştır. Bir yandan "Sanayi Devrimi" olanca hızıyla devam ederken bir yandan da bunun liberal kapitalizmin uygulanması ile önceden düşünülmeyen büyük işsizlik dalgasının ortaya çıkması, geniş halk kitlelerinin gördüğü adaletsizliklerin çok büyük boyutlara ulaşması, ayrıca hızlı kentleşme ve bunun doğal sonucu işçi sınıfının çoğalıp bilinçlenmesi, işçilerle işverenler arasındaki sürekli tartışmalar ve klasik düşünce sisteminin sosyalist öğretiye kullanışlı ve değerli bilimsel araçlar vermesi bu akımları güçlendirmiştir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri