Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

İş Kazası Sayılan Haller Nelerdir?

İş kazası sayılma hal ve durumları; 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi sigortalılar için çalışma ilişkileri göz önünde bulundurularak, aynı Kanun’un 13. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen durumlar doğrultusunda yapılmaktadır.

İşçinin İşyerinde Bulunduğu Sırada Kazaya Uğraması


5510 sayılı Kanun’un 11. maddesinde, sigortalı sayılan kişilerin maddi olan ve olmayan unsurlar ile birlikte işlerini yaptıkları yerler işyeri olarak tanımlanmış olup, işyerinde üretilen mal veya verilen hizmet ile nitelik yönünden ilişkisi bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ile araçlar da işyerinden sayılmıştır. Anılan kanundaki bu tanımlama önceki kanunlara göre kapsamlı ve geniş bir tanımlama olmuştur.

Bazı durumlarda; sigortalı kişinin işyerinde bulunduğu sırada maruz kaldığı olumsuz olayların yapılan işle doğrudan ilgili olmaması da, olayın iş kazası sayılmasına engel olmamaktadır. Bu sebeple sigortalıların; işyerinin bahçesinde yürürken düşmesi, bahçedeki meyve ağacından meyve toplarken düşmesi, tarlada çalışır iken traktör ile kazaya uğraması, yemek yerken bir yerini yaralaması, dinlenme odasında dinlenirken sobadan zehirlenmesi, işyerinde intihar etmesi, işyeri sınırları içinde bulunan havuzda boğularak ölmesi, ücretli izinli bulunduğu sırada çalıştığı işyerindeki arkadaşlarını ziyaret için geldiğinde kaza geçirmesi, araçlarla çalışanların bu araçlarda geçirecekleri kazalar iş kazası olarak kabul edilecektir. Bu noktada dikkati çeken ise işyeri sınırlarındaki her türlü olayın iş kazası sayılacağı hatta işyeri sınırları dışında bile; örneğin işyeri servis araçlarında ulaşım yapılırken karşılaşılabilecek herhangi bir kazanın da iş kazası sayılabileceğidir. Bu bağlamda olayların işçi yararına yorumlanması da çalışma hayatında bir anlamda güveni teşkil etmektedir.

Birden çok işyeri ile sigortalılık niteliği bulunan ve Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişiler için, her bir işyerinde meydana gelen olayların bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir. Sigortalının işyeri, kuruma yapılan bildirimlerden tespit edilebileceği gibi, yapılacak araştırmalarla sigortalılık niteliğine ilişkin elde edilebilecek belgelerden de tespit edilebilir. Öyle ki kolektif ve limited şirketlerin ortaklığı ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketin komandite ortaklığını aynı anda üzerinde bulunduran sigortalı; üç şirkete ait işyerlerinden herhangi birinde denetim yaparken işçinin yaralanması iş kazası sayılacaktır.


Diğer tarafsan, yine Kanunun 11. maddesindeki “sigortalının işini yaptığı yer” ibaresinden sigortalının fiilen çalıştığı yani esas işini gördüğü yer anlaşılmaktadır. Anılan maddenin ikinci fıkrası hükmüne göre de işin niteliği bakımından iş yerine bağlı bulunan yerlerle diğer eklentilerinde işyerinden sayılması gerektiğinden maden işletmeleri, kara yolları, demir yolları gibi işletmelerde çalışanların esas
işini gördüğü yerden tamamen ayrı bir bölgede ve işin yürütümü ile ilgili olmaksızın bulunduğu sırada meydana gelen bir kazanın, olayın sadece işyeri sınırları içinde meydana gelmesinden dolayı iş kazası sayılmasına imkân bulunmamaktadır . Öte yandan, herhangi bir olayla ilgisi olmadan sigortalının örnek olarak kalp krizi geçirmesi veya başka bir sebepten ölmesi iş kazası olarak sayılamayacağı açıktır.

Sigortalının İşveren Tarafından Yürütülmekte Olan Bir İş Nedeniyle Kazaya Uğraması


Eski 506 sayılı Kanun’un 11. maddesi (A) fıkrasının (b) bendinde yer almış; sigortalıların, işveren tarafından yürütülen işi gördükleri sırada uğradıkları kazalar iş kazası sayılır ibaresi, 5510 sayılı Kanun’da da şu şekilde benzer bir ifadeyle yer almıştır: İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürümekte olduğu iş nedeniyle meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaydır. Bu noktada meydana gelen kazanın iş kazası sayılmasındaki ana unsur, kazanın işverenin işi görülürken meydana gelmiş olmasıdır. Önemli olan, meydana gelen kazanın işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle gerçekleşmiş olmasıdır

Ornek Olay 1:

Bir “A” işyerinde işveren vekili ve görevli müdür gibi hizmetlerde bulunan ve işverenin harici işleri ile adliyedeki işlerini takip eden sigortalı ile işvereni, aynı taşıtla Sıhhıye tarafındaki adliyeye gitmektedirler. Burada işverenle birlikte caddenin bir tarafından adliyenin bulunduğu diğer tarafa geçerken sigortalı trafik kazası geçirerek hayatını kaybetmiştir. Sigortalının mirasçıları işverene açtıkları davada olayın iş kazası olduğunu iddia etmiş ve tespitini istemişlerdir. Davalı işveren olayla ilgili savunmasında; sigortalının kendisiyle birlikte gelmesinin esas amacının kızının düğünü için kredi almak olduğunu ve o gün görevli olmadığını ileri sürmüştür. Yargıtay ise sigortalının kredi almayı düşündüğü bankanın başka bir semtte olmasını, kendisinin olay gününde izinli olmamasını, işveren vekili konumundaki bir işçinin nedensiz yere adliyeye götürülemeyeceğini ve bununla birlikte işverenin hemen hemen tüm işlerinden sorumlu olmasını göz önünde bulundurarak olay günü görevli kabul etmiş ve olayı iş kazası olarak değerlendirmiştir

Örnek olayda dikkati çeken husus iş kazasının sınırları ve hangi durumlarda olacağıdır. 5510 sayılı Kanun’da yer alan; hizmet akdiyle çalışanlar için “iş nedeniyle” ibaresi, kamu görevlileri için “görevi nedeniyle” ibaresi, bağımsız çalışanlar için “yürütmekte oldukları iş veya çalışma konusu nedeniyle” ibaresi bu konudaki ana çerçeveyi oluşturmaktadır. Kanunun 13. maddesinin (b) bendine eklenen işyeri dışında ifadesiyle birlikte yürütülen iş sebebiyle meydana gelen kazalar ister işyerinde ister işyeri dışında olsun iş kazası niteliği taşıyacaktır.

İş Kazası Sayılan Bir Diğer Durum;
Sigortalının, İşveren Tarafından Görev ile Başka Bir Yere Gönderilmesi Yüzünden Asıl İşini Yapmaksızın Geçen Zamanlarda Kazaya Uğraması

Sigortalının işveren tarafından görevli olarak başka bir yere gönderilmesi halinde, asıl işini yapmaksızın geçen zaman dilimi içerisinde uğradığı tüm kazalar iş kazası olarak kabul edilecektir. Bu noktada işveren sigortalıyı işyeri dışında, bir görevi yürütmesi için yükümlü tutabilir, bu görev yerinin aynı veya farklı ilde veyahut da yabancı bir ülkede olması da durumu değiştirmez. Sigortalının işverenin işi için başka bir yere gitmesi, işverenin otoritesi altında olduğu göstermektedir. Kanun hükmünde “sigortalının asıl işini yapmaksızın geçen zaman” ibaresi yer almaktadır ancak bu zamanın nasıl değerlendirileceği konusunda bir açıklamaya yer verilmemiş ve ayrım yapılmamıştır. Bu hükmün uygulanmasında önemli olan, meydana gelen kazanın işverenin sigortalıya verdiği görevle ilgili olup olmadığı ve bu görevin yapılması için gereken sürede yaşanıp yaşanmadığının tespit edilmesidir Diğer taraftan 5510 sayılı Kanun’un 13. maddesinin (c) fıkrası, 506 sayılı Kanun’un II.
   maddesi (A) fıkrası (a) ve (c) bentlerinin tekrarı niteliğindedir. Ancak daha önceleri sadece hizmet akdine dayalı olarak çalışan sigortalıları kapsayan bu hüküm, 5510 sayılı Kanun’da belirtilen şekliyle kamu görevlilerine de uygulanabilir hale gelmiştir

Örnek Olay 2:

Amasya’da bir “X” işyerinde çalışan davacı, mülkiyeti şirkete bağlı olan ve işverenin kendi oğlunun idaresinde olan bir araçla, yanlarına birkaç kişi alarak Çorum iline eğlenmek üzere gitmişlerdir. Gece eğlendikten sonra alkollü bir şekilde Samsun yolunda trafik kazası geçirmişlerdir. Davacı, işveren tarafından görevli olarak gönderildiği iddiası ile iş kazası talebinde bulunmuş ve görevli mahkemede davacı lehine karar vermiştir. Yargıtay’a intikal eden olayda; Yargıtay, özel amaçlı seyahatler ve eğlence sonucunda meydana gelen kazalar iş kazası olarak nitelik kazanamaz şeklinde sonuca bağlamış ve mahkemenin kararını bozmuştur
. Bu kararda dikkati çeken nokta ise; sigortalı, işveren tarafından görevlendirilse dahi, kendi zevk ve eğlencesi dahilinde keyif verici maddeler almış ise (işyerinde olsa dahi) yaşanılan olay iş kazası olarak nitelik kazanmayacaktır. Çünkü bu durum kişinin bilinci dışında gerçekleşmiş olup işverenin sorumlu tutulmasına gerek kalmayacaktır.

Bunlara ek olarak Yargıtay; sigortalının asıl işini yapmaksızın, işveren tarafından malzeme almak için başka bir yere gitmesi için görevlendirilmesi sırasında, dönüşte aynı güzergâhta bulunan babasına ait işyerine uğrayıp çay içerken yaşadığı silahlı saldırı sonucu ölüm olayını, sigortalının bu zaman dilimi içerisinde normal yaşam koşulları ve hoşgörü sınırları içinde kazaya uğraması nedeniyle iş kazası olarak kabul etmiştir. Bu örnek olay yukarıda bahsi geçen konuya destek niteliğindedir. Çünkü kişinin şahsi zevkiyle ve eğlencesiyle bir takım durumlar yaşaması ile normal yaşam seyrini devam ettirirken yaşaması arasında fark vardır ki, Yargıtay’da bu farkı kararlarına dikkatlice yansıtmıştır.
 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri