Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

KEYNESYEN KURAMDA GENEL DENGE 

Keynesyen ekonomi, mikro sorunlardan çok, makro değişkenler üzerinde durmuştur. "Toplam talep" kavramına büyük ağırlık vermiştir. Toplam talep, özel kişilerin tüketim malları talebi ve firmaların yatırım malları talebinden oluşur.

            Keynes ekonomisinde tam istihdam özel bir durum olarak ele alınmıştır. Tam istihdam, ancak toplam taleple toplam arzın tam istihdam düzeyinde eşit olması durumunda gerçekleşir. Ancak ekonomi genellikle eksik istihdamda dengededir.

            Keynes, paranın, toplam üretim ve istihdam gibi reel değişkenlerin düzeyini belirlemedeki işlevini göstermiştir. Para, Klasiklerin ekonomistlerin ileri sürdüğü gibi yalnızca bir örtü değil, ekonomik refahı etkileyen önemli bir değişkendir. 

Keynesyen kurama göre, para ve kredi politikaları ile efektif-talebi etkilemek mümkündür. Para arzı arttırıldığında (likidite tuzağı söz konusu değilse) faiz oranı düşecek ve efektif talep artarak istihdam ve üretim düzeyi üzerinde etkili olacaktır.

Keynes, eksik istihdam ve düşük kapasite üretimini önlemenin en uygun yolunun, devletin ekonomiye müdahalesi olduğunu savunmuştur. Bu müdahale, toplam talebi ya doğrudan doğruya (maliye politikası gibi), ya da dolaylı (para politikası gibi) bir şekilde etkileyen önlemlerle gerçekleştirilecektir.

Keynes'e göre, bireylerin tüketim düzeyini belirleyen en önemli etmen, bireylerin gelir düzeyidir.

Keynes'in Genel Kuramı şöyle ifade edilebilir: Milli gelirin denge düzeyi ve denge faiz oranı, aynı zamanda o şekilde oluşur ki, tüketicilerin tasarruf etmek istedikleri miktar, girişimcilerin yatırmak istediği miktara eşit olur, halkın servetini para şeklinde tutmak istediği miktar ekonomide var olan para miktarına eşit olur. Bu denge durumu, bir tam istihdam durumu olmayabilir. Devlet, tam istihdamı sağlamak üzere ekonomiye müdahale etmelidir. Bu konuda para politikası (yani para arzının artırılması) fazla etkin olmadığı için, maliye politikası tercih edilir.

Keynes'e göre, ekonomik istikrarsızlıklar, toplam talep ve toplam arz arasındaki uyumsuzluklardan doğar. Toplam talebin toplam arzı aşması halinde enflasyon, aksi halde deflasyon ortaya çıkar. 

             -Mal piyasası dengesi: Mal piyasası dengesi için ekonomideki tasarrufların (S) yatırımlara (I) eşit olması gerekir. Tasarruflar, gelirin artan bir fonksiyonudur. S=f(Y) S'(Y) > 0 Yatırımlar ise faiz oranının azalan bir fonksiyonudur. I=f(i) I(i) < 0 

I=S ise mal piyasası dengesi oluşur. I(i) = S(y) (Mal piyasası dengesi)

Bu denge koşulu, bütün veri faiz oranlarında, yatırım ve tasarrufların eşit olduğu tek bir gelir düzeyi (Y) olduğunu gösterir.

Keynes tasarrufu,  klasiklerdeki gibi, tüketim yapmama, gelirin bir kısmını tüketim malı satın almada kullanmama olarak tanımlamıştır.

-Para piyasası dengesi: Para piyasası dengesi için para arzı ile para talebinin eşitliği gerekir. Nominal para arzı CM), veridir. Sistemin dışında para otoritelerince belirlenir. Para. talebi ( L=likidite), gelir ve faiz oranının fonksiyonudur. (İşlem ve ihtiyat güdüsüyle para talebi gelirin artan, spekülatif para talebi ise faiz oranının azalan bir fonksiyonudur.) L = M ise, para piyasası dengesi gerçekleşir.

L=Lı (Y) + L2 (i) güdüsüyle para talebi) (Lı, işlem ve ihtiyat güdüsüyle para talebi, L2 spekülasyon M = Mo (Para arzı dışsaldır.) L = M (Para piyasası dengesi)

Keynes'e göre, para piyasasında dengeyi sağlayan mekanizma, faiz oranındaki değişmelerdir. Fiyatlar genel düzeyi ise, toplam talep ve toplam arz tarafından belirlenir. 

Keynes'e göre likidite tercihi (para- talebi) şu güdülere bağlıdır: İşlem (muamele), ihtiyat ve spekülasyon güdüleri. İşlem ve ihtiyat güdüsüyle para talebi nominal gelire bağlıdır, spekülatif para talebi ise faiz oranınca belirlenir. Faiz ise, likiditeden vazgeçmenin bedelidir.

-Emek piyasasında denge: Emek piyasası dengesi için emek arzının emek talebine eşit olması gerekmektedir. Keynes'e göre emek talebi, Klasiklerde olduğu gibi, reel ücretin bir fonksiyonudur. Reel ücret ile emek talebi arasında ters yönlü bir" ilişki vardır. 

LD = D(W/P) ve D’ (W/P) < O

Emek arzı ise, Klasiklerin aksine, reel ücretin değil, nominal ücretin bir fonksiyonudur. Ls = W Nominal ücret artarsa, emek arzı da artacaktır. 
Emek, piyasası dengesi için emek arzının emek talebine eşit olması gerekmektedir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri