Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Miktar Kuramı ve Fisher Denklemi

Miktar kuramını en açık ve yalın bir şekilde Amerikalı ekonomist Irving Fisher açıklamıştır. Fisher, miktar kuramını açıklamak için değişim (mübadele) denklemi olarak bilinen ve aşağıda gösterilen denklemden yararlanmıştır:

M.V + M'.V = P.T 

Burada; 

M : Dolanımdaki para miktarını,
V : Paranın dolanım hızını, M': Banka parasının miktarını,
V : Banka parasının dolanım hızını, P : Fiyatlar genel düzeyini,
T : İşlem hacmini, belirtmektedir. Yukarıdaki Fisher denklemini, banka parasını da para arzı (M) içinde gösterirsek,
 

M.V = P.T şeklinde yazabiliriz. 

Fisher ve onu izleyen ekonomistlere göre değişim denklemindeki V ve T parametreleri belli bir dönem boyunca değişmez. (V)' nin sayısal değerini belirleyen halkın sosya-psikolojik davranışları ve kurumsal yapıdır. Bu nedenle olağanüstü durumlar dışında bu sayısal değerde önemli değişmeler beklenemez. Klasik kurama göre ekonomideki bütün kaynaklar tam kullanım halinde bulunduğundan belli bir dönem içinde (T) parametresi de değişmez. 

Oysa denklemde yer alan M (toplam para miktarı) nin miktarı ise değişebilir. Çünkü piyasaya sürülecek para miktarını Merkez Bankası belirler. İşte bu koşullar altında denklemde (M) tek egemen unsur olmakta, denklemin sol tarafının aktif öğesini oluşturmaktadır. Denklemin sağında bulunan tek değişken unsur P, yani fiyatlar genel düzeyidir. Şu halde para miktarındaki artışlar doğrudan fiyatlar genel düzeyinin yükselmesine ve paranın değerinin düşmesine neden olacaktır. 

Miktar Kuramı ve Cambridge Denklemi 

Para tutumu yaklaşımı özellikle Cambridge Üniversitesi'nin öğretim üyeleri, örneğin Alfred Marshall tarafından benimsenmiş bir görüştür. Yaklaşımın açıklanmasında kullanılan denkleme bu nedenle Cambridge denklemi adı da verilmektedir. Denklemi yazalım:

M = k.P.T

Burada;

M : Para miktarını,
k : Halkın elinde tutmak istediği paranın nakdi işlem hacmine oranını,
P : Fiyatlar genel düzeyini,
T : İşlem hacmini belirtmektedir.
 

Cambridge denklemi de yukarıda açıklanan açık gerçeğin başka tür ifadesidir. Ekonomide yapılması planlanan işlemlerin hacmi (1) bir milyon, bu işlemlere uygulanacak ortalama fiyat 10 para birimi ise işlemlerin para ile ifadesi 10 milyon para birimidir. Bireyler bu işlemleri gerçekleştirmek için ellerinde 2 milyon para birimi tutmak eğiliminde iseler (k)' nin sayısal değeri 1/5 olacaktır. Halkın elinde tutmak istediği para miktarının işlem hacmine oranı ve işlem hacmi sabit varsayıldığı takdirde, para arzındaki bir artış doğrudan fiyatlar genel düzeyini yükseltecektir. Örneğin para arzı 4 milyon birime çıktığı zaman halk eline fazladan geçen parayı çeşitli harcamalar için kullanacaktır. (T) sabit olduğuna göre bu harcama artışı fiyatlar genel düzeyini iki katma çıkaracak ve işlemlerin para ile ifadesi de 10 milyon para biriminden 20 milyon para birimine yükselecektir. Böylece para talebi ile para arzı arasındaki denge yine sağlanmış olacaktır. Çünkü k = 1/5 olduğuna göre halkın 20 milyon birimlik işlem hacmi için para talebi 4 milyon para birimine çıkmıştır. 

Dikkat edilecek olursa Cambridge denklemindeki k' nin sayısal değeri Fisher denklemindeki V nin sayısal değerinin tersine eşittir. İki denklem arasındaki cebirsel özdeşlik bir yana, k ile V arasındaki bu ilişki ekonomik açıdan da açıklanabilir. Bir ekonomide bireyler yapmayı tasarladıkları işlemlerin 1/5' i kadar parayı yanlarında bulundurmak istiyorlarsa bu demektir ki işlemlerin tamamı gerçekleşinceye kadar her para birimi ortalama 5 kere el değiştirecektir, yani paranın dolanım hızı 5 olacaktır.  

Keynesci Miktar Kuramı 

Keynes,  para miktarı  ile  mal  miktarı  arasında bir dengenin bulunduğunu Fisher' den farklı bir formül ileri sürerek açıklamıştır.

N = K.P + K'.P.R N = P.(K + K'.R)
P= N / K+K'R
 

Burada; 

N : Para arzı (kağıt para ve kaydi para),
P : Tüketim mallan fiyatlar düzeyi,
K : Tüketim harcaması için tutulan kağıt para miktarı,
K': Tüketim harcaması için tutulan vadesiz mevduat (kaydi para),
R : Vadesiz mevduatın kağıt paraya oranı; K' = vadesiz mevduat / Kâğıt para : R = K’/K [Mevduat bankalarının rezerv (ihtiyat) olarak beklettikleri satın alma gücüdür.
 

Keynes' in formülü yalnızca kantatif (miktar) yönden değil, aynı zamanda kalitatif yani yapısal yönden de önem taşımaktadır. Ancak formülde dolanım hızı yer almaz. Çünkü formül yalnızca belli bir an için geçerlidir ve statiktir. 

Öte yandan Keynes denklemine K 'nü de katmak suretiyle yani bireylerin kaydi para şeklinde korudukları satın alma gücü potansiyelini de dikkate almış bulunmaktadır. Daha sonraları Keynes, Miktar Kuramı denkleminde bazı değişiklikler yapmış ve aşağıdaki formülü yazmıştır: 

P = Y/O => Y = P.O 

Burada, 

P : Fiyatlar genel düzeyi, Y : Para olarak harcamalar, O : Mal ve hizmetler hacmidir. Keynes, toplam gelir ve istihdam düzeyindeki değişmelerin üzerinde durulması gerekliğini söylemiştir.

 

Keynes' e göre, ekonomide atıl kapasite varsa (eksik istihdam) ve arz tam esnek (elastik) ise istihdam hacmi para miktarı ile artacak ama para arzının çoğalması fiyatları yükseltmeyecektir. Çünkü ekonomide kullanılmamış kapasite bulunduğundan üretim artabilecektir. 

efektif talep, fiyatlar genel düzeyini yükseltecektir. Görüldüğü gibi Keynes' in bu görüşü Miktar Kuramı taraftarlarının görüşü ile örtüşmektedir. Ancak Miktar Kuramı taraftarları ekonominin sürekli tam istihdam düzeyinde olacağı görüşünde idiler. Oysa Keynes, ekonomilerin genellikle eksik istihdam durumunda bulunacaklarını söylüyor ve tam istihdam durumunun çok az görülebilen özel bir durum olduğunu belirtiyordu. Keynes' e göre Miktar Kuramı tam istihdam düzeyinden sonra geçerli olabilir. 

Bununla birlikte, Keynes bir ekonomide eksik istihdamdan tam istihdama uyumlu bir şekilde her zaman geçilebileceğini ileri sürmüştür. Çünkü: 

-    Efektif talep hacmindeki değişmeler, para miktarındaki değişmelerle aynı oranda olmayabilir.

-    Üretim faktörleri homojen olmadığından, üretim miktarı genellikle, azalan verimler yasasına bağlı kalacaktır. Bunun içindir ki tam istihdama ulaşmadan maliyetlerin ve dolayısıyla fiyatların yükseleceği kabul edilebilir.

-  Yine tam istihdama ulaşmadan işçi sendikaları nominal ücreti arttıracak kadar baskı yaparlar. Gerçekten, istihdam ve üretim hacmi genişlediği zaman, ücret artışları çok daha kolay sağlanacaktır. Oysa, bu ücret artışları fiyatları etkileyecektir.

-    Piyasalarda, üretim faktörleri arzının farklı esneklikte bulunmaları ve bir bölgeden diğer bölgeye faktör mobilitesinin (yer değiştirme) güçlüğü yüzünden, bölgesel fiyat dalgalanmaları başlayacaktır. Bu bakımdan üretim arttıkça darboğazlar ortaya çıkacaktır. Teknik teçhizat ve işçi yetersiz olabilir, uzmanlaşmış kalifiye işgücü (nitelikli işçi) sıkıntısı çekilebilir

Buna karşılık, ekonomide atıl kapasite yoksa (tam istihdam) ve arz tamamen esnek değilse (inelastik) para miktarının çoğaltılması fiyatları yükseltecektir. Böylece, Keynes, fiyatlar üzerine o zamana kadar gözardı edilen efektif talep, arz esnekliği, istihdam düzeyi gibi unsurların etki yapacağını söylemiştir. 

Şimdi bu durumları daha geniş açıklayalım: 

-Eğer ekonomi eksik istihdam durumunda ise; para miktarının artışı tüketim ve yatırım harcamalarında başka bir deyişle efektif talepte bir artış meydana getirecek, efektif talepteki artış da, mal ve hizmet üretimini uyararak yaklaşık düzeyde bir üretim artışını gerçekleştirecektir. Bu durumda para miktarında (M) meydana gelen artış, Miktar Kuramı taraftarlarının görüşlerinin aksine, ekonomide fiyat düzeyini (P) yükselmesine neden olmayacaktır. Çünkü, atıl duran üretim faktörleri artık cari ücret düzeyinden çalışma alanı bulabilecekler ve böylece, reel ulusal gelirde meydana gelecek artışlar, efektif talebi karşılayabilecektir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri