Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Türkiye’nin Ekonomik Özellikleri 

Geç dönemde sanayileşmeye başlamış olan ülkemiz günümüze kadar devam eden bu süreci tam anlamıyla tamamlayamamıştır. Ülkemiz ekonomisi içinde tarımsal faaliyetler 1990’lı yıllara kadar en büyük paya sahipti. Fakat 1990’lı yıllardan sonra sanayileşme önemli bir ivme kazanmış ve sanayileşme ön plana çıkmaya başlamıştır. Ülkemiz sanayisi genellikle tarım endüstrisi üzerine kurulmuştur. Ekonomik yapımızın bu özelliği dış ticarette açık vermemizin en büyük sebebidir. Ülkemizde nüfusun yaklaşık olarak yarısı geçimini tarım sektöründen sağlamaktadır. 

Türkiye'nin Ekonomik Coğrafyası

Ülkemiz de hayvancılık iklim şartlarına bağlı olarak geniş alanlarda faaliyeti sürdürülen ekonomik faaliyetlerdendir. Ülkemiz hayvan sayısı bakımından fazla olup verim bakımından aynı yeterliliğe sahip değildir. Kümes hayvanları sayısı 2009 yılı sonu itibariyle bir önceki yıla göre % 6.0 oranında azalarak 234.082.206 adet olmuştur. Yumurta tavuğu sayısı ise 2009 yılı sonu itibariyle bir önceki yıla göre % 4.9 oranında artarak 66.500.461 adet, tavuk yumurtası üretimi 2009 yılında 2008’e göre % 4.9’luk bir artış göstermiş ve yaklaşık 13.8 milyar adet, beyaz et üretimi, bir önceki yıla göre % 17.9 artarak 1.323.624 ton olmuştur. Bu miktarın % 96.48’i et tavuğu eti, % 1.23’ü yumurta tavuğu eti, % 2.28’i hindi eti ve % 0.01’i ise ördek etinden oluşmaktadır. Süt üretimi, 2009 yılında bir önceki yıla göre % 2.4 artmış ve 12.542.186 ton olarak gerçekleşmiştir. 

Türkiye yakıt maddeleri grubuna giren taş kömürü özellikle linyit bakımından zengin, petrol yönünden fakir, endüstriyel hammaddeleri oluşturan demir, bakır, krom, boksit bakımından da oldukça zengindir. Bunun dışında cıva uranyum, amyant, bor tuzları, arsenik kurşun çinko, kükürt manyezit, perlit, volfram yatakları bulunmaktadır. Yine ülkemizde mermer, kil, jips, gibi madenlerde bulunmaktadır. 

Turizm sektörü ülkemiz de gelişme gösteren sektörlerdendir. Başta yaz turizminin yaygın olduğu Akdeniz ve Ege bölgeleri diğer bölgelere nispeten turizm açısından önemli bir yere sahiptir. Özelikle 90’lı yıllarda gelişme gösteren turizm sektörünün ülkemiz ekonomisine katkısı her geçen gün artmaktadır. 

Türkiye'nin Tarımı

Türkiye yakın yıllara kadar bir tarım ülkesiydi. Ancak 1970’li yılların sonu ve 1980’li yılların başından itibaren özellikle sanayinin büyük gelişme göstermesiyle tarımın ülke ekonomisinde önemi giderek azalmış ekonomideki sürükleyiciliğini kaybetmeye başlamıştır. 1980 yılında GSYİH (Gayri safi yurt içi hasıla)’nın % 54.6’sını hizmetler, % 21.2’sini sanayi % 24.2’sini tarım oluşturmaktaydı. 1981 den itibaren sanayi ürünlerinin ihracatından elde edilen döviz geliri, tarımı aşmaya başlamıştır. 1994 yılı itibariyle gayri safi milli hasıladaki tarımın payı % 15.4, sanayininki % 26.6, hizmet sektörü % 57 olarak tespit edilmiştir. Ülkemizde 28 milyon hektar toplam tarım alanının 18.8 milyon hektarı ekilmektedir 

Ülkemizde toplam arazi içerisinde tarımsal arazi oranı % 36 dır. İkinci sırada çayır ve otlaklar gelmektedir. Bu oran % 32’dir. Ülkemizde yetiştirilen tarımsal ürünler sırasıyla; buğday; İç Anadolu Bölgesi ve Marmara Bölgesinde en fazla yetiştirilmektedir. Arpa, çavdar, yulaf; İç Anadolu Bölgesi ağırlıklı üretim alanıdır. 

Sıcaklık ve bol su isteyen mısır Karadeniz başta olmak üzere bütün kıyı bölgelerimizde yetiştirilmektedir. Mısır üretiminde Akdeniz Bölgesi % 45’lik bir payla ilk sırada yer almaktadır. İkinci sırada Karadeniz Bölgesi bulunmaktadır. Türkiye’de akarsu boylarında yetiştirilen pirinç ise en fazla Marmara Bölgesinde üretilmektedir. ihracatımıza konu olan ürünler içerisinde yer alan mercimek en fazla Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yetiştirilmektedir. Yine ülkemizde baklagiller, endüstri bitkileri olan pamuk, tütün, şeker pancarı, keten-kenevir, haşhaş, çay, ayçiçeği, zeytin, soya fasulyesi yetiştirilen tarımsal ürünler içerisinde yer almaktadır. 

Türkiyede Hayvancılık 

Ülkemizde küçük baş hayvancılık genelde geçime yönelik olarak yapılmaktadır. Küçük baş hayvancılığın en fazla yetiştirildiği bölge İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleridir. Küçükbaş hayvancılıkta keçi yetiştiriciliği önemli tarımsal faaliyetlerdendir. Keçi yetiştiriciliği dağlık ve engebeli bölgelerimizde yoğunlaşmıştır. 

Ülkemizde hayvancılık tarımsal üretimin % 40’ını oluşturmaktadır. Bu yönüyle milli gelirin % 11’i hayvancılık faaliyetlerinden sağlanmaktadır. Büyük baş hayvancılık her yerinde yapılmakla beraber kuzeydoğu Anadolu ve doğu Karadeniz Bölümlerinde yoğunlaşmıştır. Yine ülkemizde at, eşek, katır, deve ve domuz hayvanları da beslenmektedir. Türkiye’de 2009 yılı sonu itibarı ile toplam büyükbaş hayvan sayısı bir önceki yıla göre % 1.2 azalış göstererek 10.811.165 baş olarak gerçekleşmiştir. Büyükbaş hayvanlar arasında yer alan sığır sayısı % 1.3 azalarak 10.723.958 baş olmuştur. Koyun sayısı 2009 yılı sonu itibariyle bir önceki yıla göre % 9.3 azalarak 21.749.508 baş, keçi sayısı ise % 8.3 azalarak 5.128.285 baş olmuştur.23

Ülkemizde Doğu Anadolu, Akdeniz ve Ege bölgelerinde arıcılık faaliyetleri yoğunlaşmıştır. Arıcılık Doğu Anadolu, Akdeniz ve Ege’nin yüksek bölgelerinde gezici arıcılık olarak yapılmaktadır. İpek böcekçiliği yurdumuzda dut ağacı yetişen her bölgede    geleneksel    olarak    yetiştirilmektedir.    Güney    Marmara    bölgesi    İpek böcekçiliğinin yoğunlaştığı bölgemizdir. 

Türkiye deniz balıkçılığı yönüyle önemli bir potansiyele sahip olmasına rağmen gereken önem verilmediği için balıkçılık pek fazla gelişmemiştir. Türkiye’de 2008 yılındaki toplam su ürünleri üretiminin yaklaşık % 61.22’si deniz balıklarından, % 8.89’u diğer deniz ürünlerinden, % 6.35’i iç su ürünlerinden ve % 23.55’i yetiştiricilik yoluyla elde edilmiştir. Deniz ürünleri üretiminde ilk sırayı % 64.69’luk oran ile Doğu Karadeniz Bölümü almakta, onu % 13.72 ile Batı Karadeniz, % 8.96 ile Marmara, % 8.08 ile Ege ve % 4.55 ile Akdeniz Bölgeleri izlemektedir. Deniz balıkları içinde hamsi balığı 252 bin tonla üretim miktarı bir 2007 yılına göre % 34.63 oranında azalmıştır. Çaça balığı ise 39 bin ton üretimle, hamsi balığından sonra % 9.93’lük bir paya sahiptir. İstavrit (karagöz) üretimi 2007 yılına göre % 11.22 , palamut-torik üretimi % 8.10 oranında artarken, istavrit (kraça) üretimi % 3.73, sardalya üretimi % 16.28, mezgit üretimi % 5.48,    lüfer üretimi % 40.97 ve kefal üretimi % 59.66 oranında azalış göstermiştir. 

Enerji Kaynakları ve Madenler, Türkiye'nin Ekonomik Özellikleri Kpss

Türkiye, dünya devletleri içerisinde maden çeşitliliği ve zenginliği bakımından önemli bir potansiyele sahiptir. Türkiye taş kömürü, linyit, demir, bakır, krom, boksit bakımından zengin, petrol yönünden fakirdir. Bununla beraber ülkemizde; cıva, uranyum, amyant, bor tuzları, arsenik, kurşun, çinko, kükürt, manyezit, volfram yatakları bulunmaktadır. Ülkemizde mermer, kil,  jips, perlit yönünden zengin yataklar bulunmaktadır. 

Türkiye demir rezervi bakımından oldukça zengindir. Ülkemizde belli başlı demir cevheri rezervleri şöyle sıralanabilir: Divriği (125 milyon ton), Kangal ve çevresi (140 milyon ton), Hekimhan-Hasan Çelebi (470 milyon ton) çevresi yataklarıdır. Krom madeni  rezervlerimizin coğrafi dağılışı ise; Elazığ ili Maden ilçesi yatakları, Muğla ili Fethiye ve Köyceğiz yatakları, Denizli ili Acıpayam ve Buldan ilçesi çevresi yatakları,

Bursa ili Orhaneli ilçesi yataklarıdır. 

Bor madeni rezervimizin 2 milyar ton civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu miktar, dünyadaki tüm bor rezervinin % 80’ine tekabül etmektedir. Son derece kıt olan petrol ülkemizde Raman-Garzan ve Adıyaman’dan çıkarılmaktadır. Yurdumuzda çıkarılan petrol, ihtiyacımızın yaklaşık olarak 1/7’sini karşılamaktadır. Ülkemizde doğalgaz yatakları Trakya’da Hamitabat ve Güneydoğu Anadolu’da Mardin-Çamurlu sahalarında yer almaktadır. Türkiye bakır madenciliğinin beşiğidir. Artvin ili Murgul ilçesi başlıca bakır cevher rezervleri yataklarıdır. Ülkemizde tüm boksit rezervlerinin 450 milyon ton olduğu tahmin edilmektedir. 

Sanayi 

Ülkemizde bilhassa 1960 ve 1970’li yıllardan itibaren sanayi sektöründe önemli gelişmeler olmuştur. İlerleyen yıllarda sanayi ürünleri Ülkemiz ihracatında ilk sıraya yükselmiştir. Sanayinin gayrisafi milli hasıla içindeki payı 1965 yılında % 25, 1985 yılında % 33 ve 1993 yılında ise % 30, 1994 yılında % 26.62 değerler göstererek ortalama yükselme eğilimi göstermesine rağmen tarım sektörünün gayrisafi milli hasıla içindeki payı 1965 yılında % 34, 1984 yılında % 19’a, 1993 yılında % 12’ye düşerek tersi bir gelişme göstermiştir.

Ülkemiz sanayisinde 1933-1938 yılları arasındaki dönemde, dünyadaki global krizin etkisi ve özel sektörün yetersizliği sonucu devlet ön planda yer alarak sanayinin gelişme ve ilerlemesinde lokomotif görevi görmekteydi. Bu duruma bağlı olarak devlet; inşa ettiği fabrika ve tesislerle sanayinin gelişmesine katkı sağlamıştır. 1950’li yılların başından itibaren sanayi alanındaki gelişmelerde temel kamu hizmetleri dışındaki ekonomik faaliyetlerde devletinde desteklemesiyle özel sektör ön planda yer almaya başlamıştır.Yinede sanayi üzerindeki devlet etkinliği bazı sanayi kollarında ağırlığını

devam ettirmiştir. 

Türkiye’de sanayi kuruluşlarının en yoğun olduğu bölge Marmara bölgesidir. Özellikle İstanbul-İzmit arası ve Bursa çevresi sanayi faaliyetlerinin yoğunlaştığı alanlardır. Daha sonra sırasıyla Ege Bölgesi ve Batı Karadeniz Bölümü gelmektedir. Ülkemizde tarımsal sanayi oldukça gelişmiştir. Şeker endüstrisi, Un endüstrisi, et ve süt, çay, bitkisel yağ, meyve suyu, konserve ve salça endüstrileri gelişen sanayi kollarıdır. Günümüzde özel sektörün ağırlıklı olduğu sanayi kolları; otomotiv sektörü, beyaz eşya sektörü sıralanabilir. 

Turizm 

Turizm sektöründe 2000’li yıllardan itibaren yapılan yatırım ve reklamlar neticesinde ülkeye gelen turist sayısında önemli artış sağlanmıştır. Ülkemizin dış ticaret açığının kapatılmasında en önemli rolü turizm sektörü üstlenmektedir. Turizm gelirlerinde; 1994 yılında 4.3 milyar dolardan 1998 yılında 7.1 milyar dolara kadar yükselmiştir. Aynı yıllarda dış seyahat giderleri 899 milyon dolardan 1.7 milyar dolara çıkmıştır. 1994 yılında 3.4 milyar dolar dolayında olan turizm gelirleri fazlalığı 1998 yılında 5.4 milyar dolarlık seviyeye yükselmiştir. 

Türkiye’ye 2007 yılında 27.2 milyon turist giriş yaparak 21.3 milyar dolar döviz bırakmıştır. 2008 yılında global krizin etkisi ile azalan turist sayısı 26.3 milyona düşmüştür. 2008 yılında gelen turist sayısı 900 bin düşmesine rağmen ters orantılı olarak elde edilen gelir artmış ve 2008 yılında 21.3 milyar dolardan 21.9 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. Bu durum gelen turistlerin kişi başına düşen harcama oranındaki nitelik olarak değişimini de göstermektedir. 

2009 yılında ülkemizin toplam turizm geliri 21.249.334.582 dolardır. 2010 yılının ilk üç ayı ziyaretçi sayısı geçen yılın aynı dönemine göre %3.2 oranında artmıştır. Elde edilen gelir toplamı 2.413.524.810 dolardır. 

Ülkemizde görülen farklı iklim şartları turizm faaliyetleri açısından önemli avantajlar sunmaktadır. Klasik turizm faaliyetleri içinde yer alan kıyı turizmi (güneş, kum, deniz) Akdeniz kıyı bölgelerimizde yoğunlaşmıştır. 

Ülkemizde kış turizmi için önemli potansiyel sahaları sırasıyla; Bursa-Uludağ, Sarıkamış, Erzurum-Palandöken, Bolu Dağları, Beydağları, Bozdağlar, Spildağı gösterilebilir. Nevşehir ve Aksaray illeri sınırları içinde başlıca doğa harikası peribacaları, Denizlide Pamukkale travertenleri önemli cazibe merkezleridir.

Yaylacılık ve doğa turizmi açısından Doğu Karadeniz bölümü önemli bir coğrafi alandır.Tarih boyunca birçok medeniyete beşiklik eden yurdumuz tarih turizmi açısından başlı başına bir cazibe merkezidir. Bu yönüyle İstanbul ilk sırada yer almaktadır.Ülkemizde sağlık turizmi de son yıllarda gelişme gösteren turizm faaliyetleri içerisinde yer almaktadır. Ülkemizin hemen hemen birçok bölgesinde kaplıcalar, ılıcalar bulunmaktadır. Bursa, Kütahya, Afyon, Denizli gibi birçok şehrimiz kaplıcaları ile ünlüdür. Yurdumuzdaki bazı mağaralar turizm faaliyetleri açısından değerlendirilmektedir. Örneğin Karain, Damlataş ve İnsuyu mağarası gibi.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri