Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

1999 Devlet Bütçesi ve Ekonomik Hedeflerde Çelişkiler 

Devlet Bütçesi Soruları 

Her yıl Ekim ayının ikinci yarısında veya Kasım ayı başında açıklanan Konsolide Devlet Bütçesi takip eden yılda iktidarın uygulamaya koyacağı iktisat politikaları konusunda önemli ipuçları verir. Bu yılki Bütçe de 27 Ekim günü TBMM Bütçe - Plan Komisyonuna sunulmuştur. Onun için Büt­çe' de yer alan Kamu Harcamaları, Kamu Gelirleri ve Borç İdaresi hedef­leri ile bu kalemlerin artış oranlarının analizi ilgili her kesimin ve herkesin ilgisini çeker. 

Bütçe harcamalarının Gayri Safi Milli Hasıla'daki (GSMH = yıllık top­lam mal ve hizmet üretiminin parasal değeri) payı' nın % 30' a ulaştığı Tür­kiye'de Devlet Bütçesi' nin enflasyon, büyüme, işsizlik ve faiz oranları gibi temel ekonomik göstergelere etkileri diğer ülkelerden daha fazla olur. Biz de bu makale ile 1997 ve 1998 Bütçeleri'ndeki gerçekleşmeler ışığında 1999 Bütçesi'ni daha yakından inceleyerek bu konuda okuyucularımızı bil­gilendirmeğe çalışacağız. 

Tablo-1'de görüldüğü gibi, Bütçe Harcamaları veya Ödenekleri,

1997'den 1998'e yaklaşık % 94'lük bir artışla 8 katrilyon liradan 15.5 kat­rilyona ulaşmış, 1999 yılında ise % 52.6' lık bir artış hedefi ile 23.7 katril­yon lira olarak programlanmıştır. 1999'daki toplam harcamaların % 35.6'sı Cari Harcamalara (% 25.7'si personel, %10'u da savunma ve güvenlik harcamalarından oluşan Diğer Cari Harcamalara), % 58.4'ü Transfer Harcamalarına ve sadece % 6'sı da Yatırım Harcamalarına tahsis edi­lecektir. 

Transfer Harcamaları genellikle mal ve hizmet üretimine katkısı ol­mayan kişi ve kuruluşlara Devlet Bütçesinden yapılan ödemeler olduğu için Bütçe' den yatırımlara ayrılan payı kısıtlayan ve en önemlisi yüksek se­viyelerde seyreden enflasyona sebep olan ödeneklerin başında gelmekte­dir. 1998' den 1999' a 6.2 katrilyondan 8.9 katrilyon liraya ulaşacak olan faiz ödemeleri toplam transfer ödemelerinin (13.8 katrilyonun) % 64.5'i dir. Bu ödemelerin Bütçe Harcamaları içindeki payı 1997 yılında % 28 iken, bu oranın 1998'de % 40' a çıktığı, 1999'da da sadece % 37.7 dolayı­na inmesi beklenmektedir.

 Devlet Bütçesi Ders Notları 

Tablo-1:1999 Devlet Bütçesi ve Temel Hedefler

 

Cari Fiyatlarla, Katrilyon TL

1999 Yılında

 

1997

1998(T)

1999(P] %Artış

%Dağılım

HARCAMALAR

8.0

15.5

23.7

52.6

100.0

Cari harcamalar

2.8

5.2

8.4

61.8

35.6

-Personel

2.1

3.9

6.1

56.8

25.7

- Diğer Cari

0.7

1.3

2.4

76.1

10.0

Yatırım

0.6

1.0

1.4

46.9

6.0

Transfer

4.6

9.3

13.8

48.0

58.4

- Faiz Ödemeleri

2.3

6.2

8.9

50.8

(37.7)

(Harcamalar %'si)

(28.0)

(40.0)

(37.7)

 

 

- SGK Transferler

0.8

1.4

2.1

 

(8.7)

(Harcamalar %'si)

(9.5)

9.2

8.7

 

(8.7)

GELİRLER

5.8

11.7

18.1

54.5

100.0

Vergi Gelirleri

4.8

9.4

14.5

55.5

80.2

Vergi Dışı Normal Gelirler

0.4

1.1

1.6

42.8

8.9

özel Gelirler ve Fonlar

0.6

1.2

1.9

57.7

10.5

BÜTÇE AÇIĞI

-2.2

-3.8

-5.5

 

 

Faiz Dışı Bütçe Fazlası

-

2.4

3.4

 

 

BORÇ İDARESİ {Katrilyon

TL)

BORÇ ÖDEMELERİ

3.2

9.0

17.3

92.0

100.0

Dış Borç Anapara

0.7

1.7

1.9

 

10.8

İç Borç Anapara

2.6

7.2

15.4

 

89.2

BORÇLANMA

5.3

11.9

22.8

90.0

100.0

Dış Borçlanma

0.3

0.9

1.7

 

7.4

İç Borçlanma

5.1

11.0

21.1

 

92.6

TEMEL GÖSTERGELER

İÇ BORÇ STOKU

6.3

11.0(*)

20.0(*)

1995te 1.4 Katrilyon

İÇ BORÇ SERVİSİ (Faiz,Anapara)

4.9

13.4

25.3

1995*te 1.6 Katrilyon

İÇ BORÇ SER./ GELİRLER, %

84.5

115.0

140.0

 

BÜTÇE AÇIGI/GSMH, %

7.6

7.1

7.0

 

HARCAMALAR/GSMH, %

27.2

29.3

30.0

 

GELIRLER/GSMH, %

19.6

22.1

23.0

 

VERGİ GELİRLERİ/GSMH, %

16.1

17.6

18.4

 

Diş borç STOKU (Milyar $)

92.2

100.0H

110.0f)

 

GSMH DEFLATÖRÜ, %

81.2

72.5

44.4

 

Not: (T) DTPnin gerçekleşme tahmini, (P) Yıllık Program, (*) Yazar'ın tahmini

 

Son yıllarda Transfer ödemelerinin yaklaşık % 151 Sosyal Güvenlik Kurumları (SGK) açıklarına giderken, sadece % 1.5'i de KİT açıklarına gitmeğe başlamıştır. Demek ki, SGK açıklarının Bütçe'ye olan yükü KİT' lerin yükünü yaklaşık 10' a katlamıştır. Geriye kalan Transfer Har­camaları da başta emekli maaşları ve Fon açıkları olmak üzere, tarımsal desteklemeye ( sadece % 2 si) ve diğer iktisadi ve sosyal transferlere ay­rılmaktadır. 

Bütçe Gelirlerine Gelince: 1998 yılında %100'lük bir artış sağlandı­ğı tahmin edilen toplam gelirlerin 1999' da % 54.5'lik bir artışla 11.7 katril­yon liradan 18.1 katrilyona çıkartılması hedeflenmiş, böylece bütçe gelirle­rinin GSMH' daki payının %22.1' den %23' e çıkacağı beklenmektedir. 18.1 katrilyon liralık gelirin 14.5 katrilyonu vergi gelirlerinden (%80.2'si), 1.6 katrilyonu da daha çok özelleştirme gelirlerinden oluşan vergi dışı nor­mal gelirlerden (58.9'u), geriye kalan 1.9 katrilyonu da (%10.5'i) fon gelir­lerinden beklenmektedir. 

Tablo'nun 2.nci bölümünde ise iç ve dış Borç İdaresi yer almakta­dır. Toplam iç ve dış borç anapara taksitleri ödemeleri 1997' den 1998'e 3.2 katrilyon liradan 9 katrilyona, 1999'da da % 92'lik bir artışla 17.3 kat­rilyon liraya fırlaması beklenmektedir. 1999 yılında toplam anapara geri ödemeleri içinde dış borç ödemelerinin payı sadece %10.8 iken, bu oran iç borç anapara ödemelerinde % 89.2'dir.

Şu anda iç borç stoku yaklaşık 37 milyar dolar, dış borç stoku da 98 milyar dolar seviyelerinde seyrettiği halde iç borç anapara geri öde­melerinin dış borç taksitlerine göre 9 kat daha fazla olmasının sebebi iç borçlanmada vadelerin 5-6 ay gibi çok kısa olmasıdır. Oysa dış borç sto­kunun % 75'inin orta ve uzun vadeli, kısa vadeli kısmının bile 1-2 yıllık ol­masıdır. 

Genellikle, modern Bütçe uygulamalarında iç ve dış borç anapara yıl­lık ödemeleri (taksitleri) için bütçeye bir ödenek konmadığı için bu maksatla Türk Devlet Bütçesine de bir kaynak konmamaktadır. Anapara geri ödemeleri iç ve dış borçlanmadan sağlanacağı için 1999 bütçesine 22.8 katrilyon liralık bir borçlanma kalemi konmuş, bu meblağın %92.6'sının iç borçlanmadan, % 7.4' ünün de dış borçlanmadan sağlan­ması hedeflenmiştir. Demek ki hükümet 17.3 katrilyon liralık anapara öde­mesine rağmen 22.8 katrilyon liralık borç alacaktır. 

Bu durumda hükümet sadece anapara ödemeleri için değil, yıllık faiz ödemelerinin bir kısmını da ilâve borçlanma ile ödemeyi hedeflemiştir. Çünkü, Tablo'nun 3. bölümünde görüldüğü gibi Türkiye'nin İç Borç Ser­visi (Anapara + Faiz Ödemeleri) 1997'den 1998' e 4.9 katrilyondan 13.4 katrilyona, 1999 yılında da 25.3 katrilyon liraya çıkacaktır. Böylece iç borç servisinin 1999 yılı bütçe gelirlerine oranı % 140'a çıkmış olacaktır. Oysa bu oran 1997'de % 84.5 idi. 

1997'den 1999'a Harcamalar/GSMH oranı %27'den %30'a çıkacağı için Türk ekonomisinde kamu keminin payı artmaya devam edecektir. Yi­ne 1997'den 1999'a Vergi Gelirleri/GSMH oranı %16'dan %18'e çıkacak olmasına rağmen bu oran yeterli değildir. Çünkü bu oran gerek Batılı ülke­lerde ve gerekse Güney Doğu Asya ülkelerinde %30 dolayında seyret­mektedir. Türkiye'nin esas sıkıntısı bu oranın düşüklüğüne ilaveten kamu kesiminin ekonominin yaklaşık % 50'sine hakim olması ve bu kesimde aşı­rı israfın önlenememesidir. 

Beklentiler ve Çelişkiler 

Anasol-D Hükümeti 1999 Bütçesi ile 17,3 katrilyon liralık gelir temin edip 23.7 katrilyonluk harcama yapmayı, 22.8 katrilyonluk da borçlanma­yı hedeflemektedir. 1999 yılında gerek anapara geri ödemelerinin ve ge­rekse borçlanmanın %90 dolayında artacak olması faiz oranlarının aylık/yıllık enflasyon oranlarının daha da üzerinde seyretmesine yol açmaktadır. 

Enflasyonun çok üzerinde seyreden yüksek reel faiz oranları bir yan­dan maliyet enflasyonuna yol açarak hedeflenen enflasyon oranlarına ulaşmayı engelleyecek, öte yandan işverenlerin daha çok yatırım yapmak ve üretimi artırmak yerine ek fonlarını artan bir şekilde Devlet Tahvili ve Hazine Bonosuna yatırarak kolay para kazanmayı tercih edeceklerdir. Ne­ticede 1999 yılında işsizlik daha da artacaktır.

Çünkü, İSO'nun birkaç ay önce yapmış olduğu bir araştırmaya göre Türkiye'de ilk 500ve ikinci en büyük 500 firmalar arasında yer alan şirket gelirlerinin sırasıyla %53 ve %70'i faaliyet dışı gelirlerden (faiz gelirlerinden) sağlanmakta olup, bu ilk bin büyük firmalar için bu oran %62'dir.

1999 yılı enflasyon hızı hedeflerinin tutmayacağının en güzel göster­gesi de Bütçe Açığı/GSMH oranının 1998'de olduğu gibi yine %7 olarak hedeflenmiş olmasıdır. Oysa bu oranı en az yarıya indirmeden yıllık enf­lasyon hızının %35 dolayına indirmek mümkün değildir. Hükümetin 1999 yılı için yıllık enflasyon hızları GSMH deflatörüne göre %44,4, toptan fiyatlara göre de %35'tir.

Temmuz 1997'de Anasol-D Hükümeti iktidara geldiğinde yıllık enf­lasyon hızları tüketici fiyatlarına (TÜFE) göre %79.1, toptan eşya fiyatları­na göre de %78,7 idi. Aradan 16 aylık bir zaman geçmesine rağmen, Ekim 1998 itibariyle yıllık enflasyon hızları TÜFE'ye göre %76,6, toptan'a göre de %62 olarak gerçekleşmiştir. 

İşçi-memur, emekli, küçük çiftçi, küçük esnaf ve sanatkârlardan olu­şan dar ve sabit gelirlileri ilgilendiren toptan eşya fiyatları değil, tü­ketici fiyatlarıdır. Oysa hükümet her nedense TÜFE'den hiç bahsetme-mektedir. Hükümetin en son revize ettiği rakamlara göre Tüketici ve Top­tan Eşya fiyatlarının ortalaması olan GSMH deflatörüne göre 1998 enf­lasyonunu %72,5 olarak tespit etmiştir. Bu durumda tüketici fiyatları­na göre yıllık enflasyon hızı en az %70 olacaktır. Demek ki, Anasol-D Hükümetinin fakir fukarayı sıkıntıya sokma bedeli, TÜFE'ye göre yıllık enf­lasyon hızını sadece %79,1'den %70 dolayına indirebilmesidir.

Hükümet toptan eşya fiyatlarına göre 1998 yılı enflasyon hızını %50 olarak hedeflemiş ise de, bu oran geçen ay %58 olarak, büyüme hızı da %3 olarak hedeflendiği halde bu oranı da %4,5 olarak revize etmiştir. 

Bu yıl sonunda Toptan'a göre yıllık enflasyonun %60 dolayında gerçekleşecek olmasında Hükümetin uyguladığı iktisat politikaların­dan çok;

- Asya ve Rusya ekonomik krizleri sonucu ithal malları fiyatlarının %5 dolayında düşmesi, ve

-  Bu yıl petrol fiyatlarının %30 dolayında gerilemesi etkili olmuştur. 

Bu oranın düşmesine yol açan diğer faktörler ise, hükümetin enflas­yonla mücadele bahanesiyle, yıl boyunca %10-15 arasında aşırı değer­lenmiş kur politikası (ucuz döviz politikası) uygulamış olması ve özellik­le yılın ikinci yarısında KİT zamlarını yavaşlatmasıdır. Ancak, bu iki yan­lış politika da er-geç geri tepmek zorundadır. 

Çünkü, Güney Doğu Asya ve Rusya ekonomik krizleri sonucu özellik­le Doğu Asya ülkeleri yüksek oranlı develüasyonlar yaparken, bizim ger­çekçi kur (döviz fiyatlarının yaklaşık aylık/yıllık enflasyon oranları kadar ar­tırılması) politikası uygulanmaması ihracatımızın belkemiği olan tekstil sektörümüzü krize sokmuştur. Çünkü, tekstilde en büyük rakiplerimiz GD Asya ülkeleri olup kayıt dışı ihracat (bavul ticareti) dahil fiilî ihracatı­mızın en az yarısı tekstil ve hazır giyimden oluşmaktadır. 

Neticede, bu yılın ikinci yarısından itibaren gerek imalat sanayiimiz ve gerekse son aylarda ihracatımız pozitif büyümeden negatif bir bü­yümeye geçmiştir. Çünkü, ihracat'da başlıca rakiplerimizin %10 dola­yında bir devalüasyon yapması ve bizim döviz fiyatlarını %10 düşük tutmamız Türk ihracatçısı ve üreticisi için %20'lik bir rekabet kaybı de­mektir. Bu %20'lik rekabet kaybının manası ise;

-  Yerli malı yerine ithal malı satın alan tüketicilere devlet ve millet kesesinden %20 sübvansiyon verme,

Yabancılara ise Türkiye piyasasında %20 teşvik ve haksız rekabet üstünlüğü sağlama,

-. Yerli sanayicilere de içerde ara malı, makine ve teçhizat üretme yerine bu mamulleri dış piyasadan almayı %20 oranında teşvik etmek, dolayısıyla sanayileşmeyi ve istihdam artışını frenlemek, 

-  Bankalara ise çok kısa vadeli döviz alışverişleri (sıcak para) saye­sinde kolayca aşırı kâr sağlamaktan başka bir şey değildir. 

Diğer taraftan ucuz döviz politikası destekleme alımları için gereken sübvansiyonları da artırmaktadır. Çünkü ucuz döviz politikası tarımsal ürünlerdeki iç ve dış fiyat farkını daha da artırmaktadır. Destekleme alımları uygulaması da kanayan bir yaradır. Hazinenin kesesinden büyük har­camalar yapıldığı halde üreticiler bundan gereği gibi yararlanamamaktadır. Köylüler kuyruklar nedeniyle bazen malını destekleme alımı kurumuna sa­tamamakta, ama buna karşılık bazı açık gözler yurt dışından getirdikleri ta­rımsal ürünleri büyük fiyat farkı ile elden çıkarabilmektedir. Gerçek üretici olmayanlara avantaj sağlanması ve dışarıda fiyatların hızlı bir düşüş gös­termesi nedeni ile destekleme alımlarına gelecek yıl daha fazla bir kaynak aktarması gündeme gelebilecektir. 

Bütçenin İdari Dağılımı ve SGK: 

Tablo-2'de görüldüğü gibi 1998 Devlet Bütçesi'nin ödeneklerinin as­lan payını, yaklaşık 9 katrilyon TL (537.6) ile faiz ödemeleri almakta, bu ka­lemi ise 5.9 katrilyon TL ile (%24.8) genel hizmetler, 2.9 katrilyon TL ile (%11.8) eğitim ve 830 trilyon TL (%3.5) ile de adalet ve emniyet hizmetle­ri almaktadır.

Tablo-2: Bütçe Ödeneklerinin İdari-Fonksiyonel Miktarı ve % Dağılımı, 1998-1999 (Faiz Ödemeleri Dahil, Trilyon TL)                     

 

1998

%Payı

1999

% Payı

TOPLAM BÜTÇE HARCAMALARI

14.789

100.0

23.650

100.0

Genel Hizmetler

3.731

25.2

5.856

24.8

Savunma

1.625

11.0

2.929

12.4

Adalet-Emniyet

463

3.1

830

3.5

Tarım-Orman-Köy

3.4

2.1

493

2.1

Su İşlemi

286

1.9

497

2.1

Karayolları

214

9.4

330

1.4

Bayındırlık

61

0.4

90

0.4

Ulaştırma

34

0.2

54

0.2

Madencilik

21

0.1

24

0.1

Eğitim

1.636

11.1

2.794

11.8

Sağlık

392

2.6

665

2.8

Kültür-Turizm

61

0.4

99

0.4

Sosyal Hizmetler

69

0.5

99

0.4

Borç Faizleri

5.895

39.9

8.890

37.6

Diğer taraftan, Tablo-3'de görüldüğü gibi, Sosyal Güvenlik Kurumla­rı (SGK) açıkları için Bütçe'den yapılan transferler 1995'ten 1996'ya üç misli artmış, 1996'dan 1997'ye %127, 1997'den 1998'e de %88'lik bir ar­tış göstermiştir. Oysa, 1999'da SGK'ya yapılacak transferlerdeki artış ora­nı sadece %46.8 olarak hedeflenmiştir. 1998 yılında toptan eşya fiyatları­na göre yıllık enflasyonu %58'e, GSMH deflatörüne göre de %72.5'e indi­rildiği halde SGK açıklarının bu enflasyon açıklarının %88 gibi enflasyo­nun çok üzerinde bir artış gösterdiği ortaya çıkmaktadır. Demek ki, 1999 yılında yıllık enflasyonun %50'ye düşeceğini bile varsaysak SGK açıklarının, 2 katrilyon 55 trilyon yerine yaklaşık %80 dolayında artacağı ve bu açıkların 1999 yılında en az 2.5 katrilyon TL'ye ulaşma­sı kaçınılmaz olacaktır. 

Tablo-3: Sosyal Güvenlik Kurumlarına Bütçeden Yapılan Trans­ferler (Faturalı Ödemeler ve Ek Karşılıklar Dahil) 

 

1993

1994

1995

1996

1997

1998(G)

1999(P)

TOPLAM TRANSFERLER (Trilyon TL)

19.9

39.3

108.2

335.3

760

1426(1)

2055(2j

-SSK

0

14.5

59.2

146.0

337

463

645

-BAĞKUR

2.7

4.8

8.0

70.1

123

431

545

-EMEKLİ SANDIĞI

11.2

20.0

41.0

119.2

300

532

865

BÜTÇE AÇIĞİ (Trilyon TL)

134

152

317

1238

2625

3764

5520

TRANSFER/BÜTÇE (%)

2.9

4.4

6.3

8.5

9.5

9.2

8.7

TRANSFER/BÜTÇE AÇIĞI (%)

10.4

26.7

34.2

27.0

29.7

37.9

37.3

TRANSFER/GSMH (%)

0.7

1.0

1.4

2.2

2.6

2.7

2.6

(G) Gerçekleşme Tahmini, (P) Yıllık Program Hedefleri

(1) %88 Artış; (2) %46.8 Artış. %80 artarsa 2567 Trilyon TL olur. En az

500 Trilyon Liralık tahmin hatası

 

Aynı tahmin hatası 1999 yılında faiz ödemelerinde %50.8'lik bir artış öngörülmesinde de ortaya çıkacaktır. Çünkü, faiz ödemeleri için yapılan bütçe transferleri 1997'den 1998'e %160'lık bir artışla 2.3 katril­yon TL'den 6.2 katrilyon TL'ye çıkmıştır. 1998'den 1999'a faiz ödeme­lerindeki ödeneğin %70 dolayında artacağını varsaysak bile faiz ödeme­leri için yapılacak transferin 8.9 katrilyondan yaklaşık 10.5 katrilyon TL'ye ulaşacaktır. Çünkü, iç borç stokunun çığ gibi arttığı, ve 1999 yılında da devlet borçlanmalarının yine %100 dolayında seyredeceği bir ortamda fa­iz ödemeleri için sadece %50'lik bir artış hedefi nasıl gerçekleşecektir? Demek ki, burada da en az 1.5 katrilyon TL'lik bir tahmin hatası vardır. 

Özetlersek, 1.5 katrilyon TL'si faiz ödemeleri, 500 trilyon TL'si de SGK açıkları olmak üzere Butçe'de toplam 2 katrilyon TL'lik tahmin hatası görülmekte olup, gelecek yıl bütçe açığının 5.5 katrilyon yeri­ne 7.5 katrilyon TL'ye ulaşması kaçınılmaz olacaktır. 

Sonuç 

Anasol-D Hükümeti'nin hazırlamış olduğu Devlet Bütçesi, iktisat poli­tikaları ve hedefleri tutarsızlıklar ve çelişkilerle doludur. Son yıllarda yatı­rımlara toplam harcamaların sadece %6-7'sini ayırabilen Devlet Bütçele­ri bir hizmet bütçesi yerine bir borç ödeme ve transfer bütçesine dö­nüşmüştür. Bir azınlık Hükümeti'nden de fazla bir şey beklenemez.

Bütçenin bu hale gelmesinde özellikle son 15 yıldır Türkiye'yi yöneten bütün siyasiler ve üst düzey bürokratlar sorumludur. Yıllık Bütçe açıklarının ve iç borç stokunun giderek artmasına yol açan sebepler, 

önem sırasına göre;

-  Son üç yıldır her yıl 5 milyar dolar seviyesine ulaşmış olan SGK açıkları,

-  Yine her yıl 6 milyar dolayında ek askeri harcamaya yol açan anarşi ve terör ile mücadele,

-  Kamu bankalarındaki yolsuzluklar ve rüşvetler,

-  Kamu kesiminde özelleştirmeye hız verilememesi ve bu kesimde israfın önüne geçilememesi

-  Yap-İşlet-Devret ve özelleştirmenin önünü tıkayan Anayasamızın devletçi maddelerinin değiştirilememesi

-  Verginin tabana yayılarak devlet gelirlerinin artırılamamasıdır. 

Bu iktisadi reformların yapılmasının çoğu uzun bir zaman alacağına göre, kurulacak olan seçim hükümetinin bir milli mutabakat hüküme­ti şeklinde kurulması ve bu hükümetin hiç olmazsa sadece 20 yılı aşkın hizmet süresi olanlara tavizler vererek bir SGK reformu çıkarması, ilaveten seçim ittifaklarına fırsat verecek yasal düzenlemeleri tamamlama­sı gerekir. Aksi halde Türkiye 21. asır başlarında da iktisadi ve siyasi çal­kantılardan ve 20 yıldır süren kronik enflasyondan kurtulamayacaktır. 

Kaynak: Prof. Dr. Emin Çarıkcı

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005