Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

2008 - 2009 Krizinde Karşılaşılan Temel Sorunlar 

Talep Daralması Sorunu 

Gerek Türkiye, gerekse de yurtdışı piyasalarda ciddi bir talep daralması yaşanıyor. İçinde bulunulan global krizde işletmelerin gelirlerindeki düşüşün yanı sıra, ihracat gelirleri de ciddi oranda düşüş eğilimindedir. İşletmelerin bu dönemde ciddi anlamda düşen satışlar ve yaşanan talep daralması baskıları karşısında mevcut işlerini koruyabilmeleri  en  önemli   önceliğidir.   Yeni  yatırım  gerektiren  farklı  işkollarına yönelmek değil mevcut işi korumak en önemli faaliyet olacaktır. 

Likidite Riski 

2008’de başlayan kriz ilk olarak fınansal kriz olarak ortaya çıkmıştır. Uluslararası bankalar ve diğer fınansal kurumlar tüm dünyada çok ciddi mali zararlarla karşılaşıp devlet yardımları ile ayakta kaldılar. Sonuçta bir kredi daralması oldu, bu daralma da doğal olarak kredi ihtiyacı olan reel sektörü de doğrudan etkiledi. Kredi bulmak zorlaştığında krize elinde stoklarla giren işletmeler likiditeye sıkıştı. Likiditeye sıkışan işletmelerin ödemekle yükümlü oldukları banka kredileri geri ödenmediğinde bankalar alacaklarını tahsil edememe sorunu ile karşılaşmaya başladı, bazı işletmeler ve bankalar likidite sıkışıklığı sarmalının içine girdiler. 

Müşteri Riski 

Belirsiz ekonomik ortam, işten çıkarmalar, ücretsiz izinler, yarı zamanlı çalışma saatleri, maaş ve ücret kesintilerine, prim ödemelerinin durdurulmasına ve maliyet azaltıcı masraf kısmalara yol açmış durumdadır. Gelecekle ilgili gelir beklentilerinin genelde negatif olmasının yarattığı psikoloji de eklendiğinde, genel olarak talep daralmasının olması son derece doğaldır. Karların ve ciroların azalması da bunun sonucudur. Her kesimdeki müşterinin eskisine göre çok daha fazla fiyata duyarlı olacağını bilmek gerekir. Müşterilerde meydana gelen değişimleri anlayamayan ve buna karşı strateji geliştirip uygulanamazsa bu müşteriler kendilerini en iyi anlayan rakiplere kayacaklardır. Müşteriler kaybolmaya başlarsa likidite riski artacak, hayati tehlike yaratabilecektir.

Krizde Karşılaşılan Temel Sorunların Ekonomik Olarak Çözümleri 

Her üç sorunda aslında işletmenin varlıklarının likit olmaması sonucunu getirmektedir. O halde nakit bulma kolaylığı krizden olumsuz etkilenmemek için en önemli unsur olacaktır. 

Bilançoya Kar-Zarar Tablosundan Daha Fazla Önem Verilmeli 

Farkında olunsun veya olunmasın, nakit akışını korumak kriz ortamında her işletmenin en temel meselesidir. Büyümek önemli bir hedef ama yine de birinci öncelik nakit olmalıdır. Çıkabilecek anlık olumsuz koşullar karşısında yeterli nakde sahip olunması gerekir. Nakit için üç temel kaynağı bulunmaktadır işletmelerin faaliyet gelirleri, işletme sermayesi ve varlıkların satışı. Satış konusunda artık yüzde kaç kazanıldığı değil stoklar ve alacaklara ne kadar ve hangi süreyle nakit bağlamamız gerektiği önemlidir. Yeni yatırım projesini ne kadar nakit çıkışına karşın ne kadar nakit girişi yapacağı şeklinde değerlendirmek gerekecektir. 

Nakit Başa- Baş Noktasının Aşağı Çekilmesi 

Yeni bir kavram olan nakit başa-baş noktası kavramı, bu seviyeden aşağı düşüldüğünde bir şirketin sabit maliyetlerini karşılamak için ek finansman bulmak ya da elindeki varlıklardan bazılarını satmak zorunda kalacağı noktaya verilen isimdir. Bu zorunluluk durumuna düşmemek için elbette satış gelirlerine ihtiyaç vardır. O zaman nakit başa - baş noktasını pozitif bir nakit akışını muhafaza edebilmek için gerekli olacak asgari satış cirosu ya da miktarı olarak tanımlayabiliriz. Bunu korumak hem işletmeler hem de bankalar için işlerin bir kısmını fason yaptırmak gibi bir yöntem seçilebilir. 

Büyüme Çabalarında da Nakit Konusuna Odaklanılması 

Şirket yöneticileri, uzun yıllar boyunca büyümeye odaklandılar. Bankalar ve işletmeler Pazar paylarını artırmak için önemli çabalar verdiler. Bugün bunun yanında nakit verimliliği önem kazanmıştır. Pazar payımızdaki artış daha fazla stok daha uzun alacak vadeleri ve yalınlıktan uzaklaşıp karmaşıklaşan iş yapma şekillerine gömülmüş olan nakit miktarına kıyasla orantısız olmamalıdır. Eski alışkanlıkların süratle terk edilmesi lazımdır. Ciro ve Pazar payı artışından bazen, bile bile vazgeçmek gerekebilir. 

İşin Operasyonel Detayları İle Daha Fazla İlgilenme 

Çalışanlara daha fazla yetki ve sorumluluk verme onların işlerine ve operasyonel süreçlere fazla karışmama uzaktan denetim yapan yönetici kalıbı normal zamanlar için geçerliyken artık bu yönetim anlayışının değişmesi gerekmektedir. Müşteri ziyaretleri dışında dışarıda geçirilecek zamanlan azaltmak onun yerine işyerinde kalarak işlemler hakkında daha detaylı bilgi sahibi olan yönetim anlayışına geçmek gerekir. Bankalarda şubelerin kredi verme yetkileri sınırlandırmak, belli konularda yapılacak yazışmalarda ilgili birimin müdürü ve ikinci adamının imzalarının zorunlu olarak atılması, yetki devirlerinin azaltılması şeklinde uygulamalar getirilebilir. 

Müşteri Risklerinin Süreklilik Bazında Yönetimi 

Müşteri ve satış cirosu kaybetme riskini yönetebilmek için piyasalar ve müşteriler hakkında detaylı bilgiler toplanmalıdır. Bu bilgilere göre yeni stratejiler belirlenmelidir. Piyasadan gelen bilgiler dayanıklılık bakımından çok önemlidir. Bankalar ise kredi müşterilerinin risklerini yönetmede piyasadan topladığı bilgilere göre erken uyarı sistemini işletebilirler, mevduatı olan müşterilerin diğer bankalarla olan ilişkileri karşısında onları kaybetmemek için gereken pazarlama araçlarını erkenden kullanmak için harekete geçebilirler. 

Kontrolü Gerçek Zamanlı Olarak Yapma 

İşletmeler genellikle yıllık olarak belirledikleri hedeflerini üç aylık dönemlerde kontrol   ederek  hedefleri   gerçekleştirme   durumlarını   geldikleri   noktayı   görürler.

Bugünün şartlarında günlük olarak bulunan noktayı görmek önem kazanmıştır. Hedefler performans durumu daha sık aralıklarla gözden geçirilmeli gelinen noktaya bakıldığında tedbir alınması gerektiğinde duruma göre işlemler gerçekleştirilmeli. Bankalarda günlük olarak raporlama sistemleri geliştirilerek hedeflerin neresinde olunduğuna birim yöneticilerince günlük olarak bakılmalı gereken iş planları koşullara göre revize edilmelidir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005