Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Bilgi Nedir, Bilgili İnsan ve Kalkınma Arasındaki İlişki

BİLGİ

Öncelikle kuramları ve olguları  doğru kavramlar kullanarak açıkladığımız zaman işin gereğini layıkıyla yapmış oluruz ve başkaları tarafından da doğru anlaşılmalarını sağlayabiliriz.Bu açıdan önce bilgi kavramının tanımını yapmak doğru olacaktır ve diğer kavramlar arasındaki farklılıkları da göz önünde koymuş oluruz.Buradaki yanlış kavramlar “bilgiyi” yanlış anlayıp , değerlendirmemize dolayısıyla da olayları yanlış yorumlamamıza neden olmaktadır.Bu yüzden “bilgi” kavramını  iyi bir şekilde tanımlamamız gerekmektedir.Böylece bilgi  kalkınma arasındaki ilişkiyi daha net bir şekilde açıklayabiliriz.

  Bilgi, olguları ve olayları tanıma, anlama ve özellikle açıklamaya yönelik, eğitim, gözlem, araştırma veya deneyim yoluyla elde edilen ve bütün bunların insanın zihinsel değerlendirmesi neticesinde ortaya çıkan olgular veya fikirlerdir.Burada bilgi ile  kalkınma arasındaki ilişkiyi açıklarken bilgi kavramını “üretim için gerekli olan bilgi”(teknoloji) olarak ele alınacaktır.Ve bu teknoloji ile teknolojiyi ortaya koyan nitelikli emek ile toplumsal gelişmeyi açıklayacağız.Bilgi kavramını açıkladıktan sonra şimdi de  bilgi toplumunu açıklayalım daha sonra da kalkınma arasındaki ilişkiyi ele alalım.

  Geçmişte bilgili insan , her şeyi bilen ya da başkalarının ürettiği bilgileri kafasında depolayan kişiydi. Bu nedenle geçmiş yüzyıllarda eğitim, daha çok var olan bilgi birikiminin, kültürel değerlerin ve yaşamsal becerilerin yeni yetişen kuşaklara aktarılması olarak görülmüştür. Bugün ise bilgili insan ; bilginin farkında olan, bu bilgiye ulaşmanın yollarını bilen, ulaştığı bilgiyi anlamlandırarak öğrenen, öğrenmiş olduğu bilgilerden yeni bilgiler üretebilen ve ürettiği bilgileri sorun çözmede kullanabilen kişidir. Öyleyse insan beyni, öğrenilen bilgilerin yığmacı biçimde depolandığı bir yer değil; tersine etkin bir strateji merkezi olmalıdır.

 Sosyo-ekonomik gelişme sürecinde toplumlar ilkel toplumdan tarım toplumuna, tarım toplumundan sanayi toplumuna, günümüzde ise sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş şeklinde farklı gelişme aşamaları geçirmişlerdir. Bu gelişme aşamalarından insanlık tarihinde iz bırakan aşamalardan birincisi insanları ilkel yaşamdan toprağa ve yerleşik düzene bağlayan tarım toplumuna geçiş, ikincisi tarım toplumundan kitlesel üretimin, tüketimin ve eğitimin önemli olduğu sanayi toplumuna geçiş, üçüncüsü ise kitlesel refahın, bilginin ve nitelikli insan sermayesinin önem kazandığı bilgi toplumu aşamasıdır.Bilgi toplumunu açıklamadan önce bilgi toplumuna geçişin tarihsel sürecini inceleyeceğiz daha sonra ise kalkınma arasındaki ilişkiyi ele alacağız.

Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş 18. yy’ın sonuna doğru yaşanan sanayi devrimi ve Fransız devriminin sonucunda oluşmuştur. Sanayi devrimi, ekonomik faaliyetlerin hızla artmasına yola açarak, toplumun tüm alanlarında değişime neden olmuştur. Yeni teknolojilerin üretimde kullanılması ve işbölümü artışıyla üretim ve verimlilik hızla artmıştır. Tarıma dayalı geleneksel toplumda üretim, evlerde, el tezgahlarında yapılırken, sanayi devrimi sonrasında üretim fabrikalarda yapılmaya başlanmış, toplumun kurumları, yapısı, norm ve davranış kalıpları değişmiş, geleneksel davranışlar giderek akılcı davranışlara yerini bırakmıştır.

Elektronik, bilişim ve ekonomi unsurlarının etkileşiminden doğan otomasyon devri ise, ilk olarak sanayi devrimi ile başlamıştır. Bilgi toplumu, 1950 ve 1960’lı yıllarda A.B:D., Japonya, Batı Avrupa ülkeleri gibi gelişmiş ülkelerde bilgi teknolojilerinin giderek artan bir şekilde kullanımıyla ortaya çıkmış bir aşamadır.Bu aşamanın temel özelliği bilginin ve bilgi teknolojilerinin sadece tarım, sanayi, hizmetler sektörlerin de değil aynı zaman da eğitim, sağlık, iletişim gibi her alanda kullanılabilir olmasıdır.Bilgi toplumu aynı zaman da  birçok değişimi beraberinde getirmiştir.Örneğin 1951 yılın da ABD’ de mavi yakalıların sayısı toplam çalışanların %50 iken %20 ye düşmüştür.Bilgi toplumu ile tarım ve sanayi sektöründe çalışanların sayısı azalmakta hizmetler sektörün de çalışanların ise çalışanların sayısı artmaktadır ve böylece bilgi toplumunun önemi artmakta ve nitelikli insana gereksinim duyulmaktadır. Kalkınmanın kaynağı bilgili insan ve bu bilgili insanların oluşturduğu bilgi toplumudur.

 

Kısaca bilgi ve bilgi toplumunu açıkladıktan sonra şimdi asıl konumuz olan kalkınma ile olan ilişkisini açıklamaya çalışalım.

Kalkınma İlişkisi

Günümüzde ülkelerin zenginlikleri, öncelikle bilgi ve eğitilmiş insan  kaynaklarının zenginliği ile ölçülmektedir.Yukarıda da değindiğimiz gibi bilgi (üretim için gerekli olan bilgi) kalkınma için gerekli olan en önemli etkendir. Çünkü bir ülke de piyasalar belirli bir seviyeye geldiği zaman ve doyuma ulaştıkları zaman bundan sonra gelişmek ve kalkınmak ancak  üretken bilgi ve yeni teknoloji ile olmaktadır. Bu yeni ürünü üretecek tek faktör ise bilgi birikimine sahip olan  nitelikli emek ve onun  ürünü olan  teknolojik yeniliktir. İşte kalkınmanın en büyük faktörü bilgi birikimine sahip nitelikli iş gücüne sahip olunmasıdır. Eğer yeni üretken bilgiler (yeni teknolojiler) sunarak bilginin sürekli artmasına ve birikimine , dolayısı ile üretilen değerin artmasına   olanak sağlamasaydı insanların yaşam düzeyleri yüzlerce yıl öncesinden farklı olmayacak, belki de diğer canlılar aleminde olduğu gibi insanları tek amacı doymak, korunmak, barınmaktan ibaret olacaktı Bundan dolayı bilgili insan gelişmekte olan ülkeler için üretimin en önemli girdisi ve ülkenin kalkınmasında en önemli faktördür. Ve ülke refahının artışının birincil kaynağıdır.

Uzun dönemde ise ülkelerin refah artışlarının bir tek kaynağı vardır; yeni teknolojiler yani yeni üretken bilgiler. Bu yeni üretken bilgiyi üreten en önemli etken ise yaratıcı zihinsel bilgidir. Ne sermaye ne de başka bir şey bu yaratıcı zihinsel bilginin yerini alamaz. Büyümenin kaynağı olan bilgi aynı zaman da kalkınmanın nihayetidir.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005