Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Çeçenistan'ın Bağımsızlık İlanının Hukuki Dayanakları 

Avukat Muktedir İlhan 

S.S.C.B.'nin 1990 yılında dağılması ile birliği oluşturan cumhuriyetler ard arda ba­ğımsızlıklarını ilan ettiler. Türkiye Cumhuri-yet'i de bağımsızlığını yeni kazanan bu devlet­lerin büyük kısmını ilk tanıyan ülkeler arasın­da yer aldı. 

S.S.C.B.'nin dağılması ile birliği oluştu­ran en önemli hukuki düzenleme olan Sovyet Anayasası'da de facto olarak yürürlükten kalk­tı. Birliği oluşturan yasal düzenlemenin bu şe­kilde ortadan kalkması ile bağımsızlığına ka­vuşan her devlet yeniden kendi hukuki dü­zenlemelerini yapmak durumunda kaldı. 

Nitekim S.S.C.B.'ni oluşturan cumhuri­yetlerden birisi durumundaki Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti de yeni duru­ma göre yasalarını değiştirdi. Sovyet anayasa­sının ortadan kalkması ile Rusya Federasyo-nu'nu oluşturan federe cumhuriyetler arasın­daki bağı sağlayan bir hukuki düzenleme de kalmamış oldu ve Feclarasyonu oluşturan tüm cumhuriyetler egemenliklerini ilan ettiler.

Bu gelişmeler üzerine Rusya Federasyo­nu, birliği oluşturan federe cumhuriyetlerle 31.3.1992 tarihinde federasyon içindeki ege­men cumhuriyetlerin iktidar organları ile Rus­ya Federasyonu'nun federal organları arasında yasama ve yetkinin dağılımını düzenleyen "Rusya Federasyon Anlaşması"nt imzaladı çenistan ve Tataristan (bir süre sonra imzalar] \ bu anlaşmayı imzalamadılar. Bu gün Rusya Fe derasyonu'nu oluşturan Cumhuriyetleri bir arada tutan hukuki düzenlemenin temeli bu anlaşmadır.

S.S.C.B. ve Rusya Federasyonu'nda yu-karıdaki gelişmeler olurken Çeçenistan'dalti duruma bakacak olursak olayların şöyle bir gelişme takip ettiğini görüyoruz. 

S.S.C.B.'nin dağılması sırasında Çeçen İnguş Cumhuriyetindeki muhalefet, Çeçen Ulusal Kongresi adı ile örgütlenerek 23-25 Ka­sım 1990 tarihleri arasında yapılan toplantıda Cahar Dudayev'i Çeçen Ulusal Kongresi Baş-kanlığı'na seçti. Muhalefetin baskıları sonucu Çeçen İnguş ÖSSC Yüksek Meclisi 27 Kasım 1990'da egemenliğini ilan etti. 

Rusya Federasyonu'nda 19 Ağustos 1991'de başlatılan darbe girişimine Çeçen İn­guş yönetimi destek verdiğini açıklarken Çe­çen Ulusal Kongresi darbeye karşı çıktı. Dar becileri destekleyen yönetimin görevden ayrıl­mayı kabul etmemesi üzerine 6 Eylül 1991 gü­nü Çeçen Ulusal Kongresi'nin birlikleri Radyo Televizyon binası ile parlamentoyu ele geçire­rek eski rejimin artığı olan yönetimi devirdi, Rusya taraftan devlet başkanı Zavgayev istifa etmek zorunda kaldı. Parlamento kendini fes­hetti. Seçimler yapılıncaya kadar yönetim Hü­seyin Ahmedov'un başkanlığındaki Geçici Konsey'e devredildi. 27 Ekim 1991 günü yapı­lan seçimlerde Cahar Dudayev büyük bir ek­seriyetle devlet başkanlığına seçildi. Hemen arkasından yeni seçilen Meclisin 1 Kasım 1991. günü yapılan toplantısında Çeçenistan'ın ba­ğımsızlığı ilan edildi. 

Bağımsızlık ilanından yaklaşık 3 yıl son­ra 11 Aralık 1994'te Rus ordusu Çeçenistan'a saldırdı. Batılı büyük devletlerle birlikte Türki­ye Cumhuriyeti'nin saldırıya karşı ilk tepkisi "olayın Rusya'nın bir iç işi olduğu ve Rusya nın toprak bütünlüğünün korunması gerektiği şeklinde oldu. 

Acaba uluslararası hukukun kaynağını Kısturan sözleşmeler ve teamüller açısından bakıldığında bu saldırıyı Rusya'nın iç işi olarak değerlendirmek mümkün müdür? 

Milletlerin kendi geleceğini tayin hakkı tüm uluslararası sözleşmelerin kabul ettiği bir temel ilkedir. Gerek 1945 tarihli Birleşmiş Mil­letler Şartı'nı gerekse 1948 tarihli Birleşmiş Mil­letler İnsan Hakları Beyannamesl'ni ve diğer uluslararası sözleşmeleri kabul eden devletle­rin bunların getirdiği şartlara uyması da ulus­lararası hukukun temeli olan ahde vefa ilkesi­nin gereğidir. 

Medeni dünyanın kabul ettiği bu ilkeye uygun olarak tüm Kuzey Kafkasya halkları ile birlikte Çeçenler de daha 11.5.1918 tarihinde bağımsızlığını ilan eden Kuzey Kafkasya Cum-huriyeti'ne katılarak kendi geleceklerini belir­leme hakkını kullanmışlardı.

O zamanki Sovyet Hükümeti daha ku­ruluş aşamasında iken gerek 2 Kasım 1917 ta­rihli "Rusya Milletlerinin Hakları Beyanname­si" ile gerekse Lenin ve Stalin tarafından Rusya Müslümanlarına hitaben yayınlanan 19 Aralık 1917 tarihli beyannameler ile bu devleti des­teklemişlerdi. 

Osmanlı Devletinin resmen tanıyarak 8 Haziran 1918 tarihinde bir de "Dostluk ve Yar­dım Anlaşması" imzaladığı bu devlet ne yazık ki önce Beyaz Rus ordularının daha sonra da Sovyet ordularının saldırıları sonucu 1921 yılı Haziran ayında zorla Sovyetler Birliğinin haki­miyeti altına sokuldu. 

1990 yılında zorla kabul ettirilen Sovyet hakimiyetinin fiilen sona ermesinden sonra Çeçen milleti yine uluslararası hukuka uygun olarak kendi geleceğini tayin hakkını kullana­rak bağımsızlık kararı aklı. 

Rusya Federasyonu bir üniter devlet de­ğildir. Federasyonu oluşturan devletlerin ege­menlik hakkı muhafaza edilmiştir. Egemenlik, bir milletin kendi yönetimi ve geleceği ile ilgili Mm hak ve yetkileri yine kendisi tarafından di­lediği gibi kullanmasıdır. Çeçen Cumhuriyeti de yeniden oluşturulan federasyonda yer al­mama hakkına sahiptir. 

Bu açıdan bakıldığında S.S.C.B.'nin da­ğılmasından sonra Çeçen Cumhuriyeti'ni Rus­ya Federasyonu'na bağlayan hiçbir hukuki dü­zenlemenin olmadığı görülmektedir. Nasıl ki İnguş halkı, Çeçen İnguş birliğinden ayrılarak kendi geleceğini belirlemiş ise Çeçen halkı da bağımsızlık kararı alarak kendi kaderini tayin etmiştir. 

Devletlerin bir anlaşmada taraf olma hakkı var ise hukuk mantığının gereği olarak olmama hakkının da bulunduğunu kabul et­mek gerekir. Rusya Federasyonu'nun temelini oluşturan "Federasyon Anlaşması" Çeçen Cumhuriyeti tarafından imzalanmamıştır. Bu durumda Rusya Federasyonu'nun tek taraflı olarak Çeçenistan'ı kendi sınırları içine dahil etmesinin hiç bir hukuki dayanağı yoktur. Eğer Rusya Federasyonu'nun böyle bir" hakka sahip olduğu kabul edilecek olursa birliği oluşturan 31.3-1992 tarihli Federasyon Anlaş-ması'nın hiç bir hukuki değerinin bulunmadı­ğını da kabul etmek gerekir. 

1990'lı yıllarda dünyamız federasyon sistemi ile idare edilen devletlerin parçalanma­sına sahne oldu. Yugoslavya Federasyonu da­ğılarak önce Slovenya, daha sonra Hırvatistan, Makedonya ve Bosna-Hersek ayrılarak bağım­sızlıklarını ilan ettiler. Medeni dünya da bu devletleri tanıdı.

Yugoslavya Federasyonu bugün Sırbis­tan ve Karadağ Cumhuriyetleri tarafından sür­dürülmektedir. Federasyonun güçlü devleti Sırbistan'ın ayrılan Cumhuriyetlere karşı sür­dürdüğü saldırgan tutum ise gerek Birleşmiş Milletler gerekse diğer uluslararası kuruluşlar tarafından en azından görünüşte kabul edil­memektedir. 

Yine Çekoslavakya Federasyonu'nun dağılmasından sonra birliği oluşturan iki dev­letin bağımsızlık ilanını uluslararası camia ka­bul etmiştir.

Yakın geçmişte yaşanan bu iki federas­yonun dağılması milletlerarası hukuk açısın­dan çok canlı birer örnek teşkil etmektedir ve bu konuda bir teamül oluşturmuştur.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005