Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
Türkiye İktisat Tarihi
Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Demokrasinin Geleceği 

Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli 

Magna Carta, onikinci yüzyılda, kralın tebasından gelişigüzel vergi toplamasını kral yönetiminin adalet içermesi için ilan edilmiş olup, Demokrasinin miladı, başlangıcı olarak kabul edilmektedir.

İngiltere'de kumlan meclis, zaman içinde güçlenmiş, vergi ve yargı düzenlemelerinin yanında savaşlara karar verir, icrayı denetler hale gelmiştir. Ondokuzuncu yüzyıl sonunda krallık artık figurativ bir makam olmuştur. 

Halk kendisini yönetmede vekillerini aracı olarak kullanagelmiştir. İletişim imkanla­rının kıt olduğu dönemlerde halk vekilini tanı­ma imkanı bulamazdı. Vekalet verme sistemini değiştirerek halkın vekilini tanıması yolu açıl­mıştır, tngilterede dar bölge sisteminde bir se­çim çevresinden bir milletvekili seçildiğinden, seçilen kişi seçmenini tek tek tanımak durumundadır. 

Seçmenini tanıyan kişi parti disiplinine devamlı uyum sağlayamamış, bunun üzerine parti-milletvekili bağları eskiye oranla bir hay­li zayıflamıştır. Milletvekili seçim çevresinin is- teklerini bilen onların tercihlerine göre hareket  eden bir kişi olma zorundadır. Aksi halde bir " sonraki seçimde seçilme şansı kalmamaktadır.   Durum böyle olunca haliyle Milletvekili parti yönetiminin değil seçim bölgesinin bir elemanı olarak çalışma durumunu tercih etmektedir. 

Ülkemizde önce padişahlık sonra da tek parti dönemlerinin alışkanlıkları hala devam etmektedir. Orta Doğu insanının kültüründe de otoriter rejim kalıntıları çoğunlukta. 

Bütün Orta Doğu ülkelerinde devlet ve ya hükümet başkanları yarı tanrı haline getiri-lir. bütün meydanlar, caddeler binalar onların resimleri ile donatılır, liderin etrafında bir müddet sonra yalak ve salaklar türer ve onun halkla olan ilişkisini koparır. Geçmişte bu çemberi kırabilen çok az lider çıkmıştır. 

Orta Doğu ülkelerinde ve bizde parla­menter sistem lider yaratmamalıdır. Bunun bi­linen yolu Batı ülkelerinde olduğu gibi dar bölge sistemi ile parlamenteri, lideri veya par­tisinin değil seçmeninin sesi haline getirmek gerekir. 

Çoğumuzun ihtiyacı insana dilediği ha­yat şartlarının önünün açılmasıdır. Bir başka deyimle insanın çevresindekilerin haklarını ih­lal etmediği müddetçe dilediği şekilde yaşa­mak istemesi doğal olmuştur. Devlet insanının bu isteğini karşılamak durumunda olacaktır. Devlet bunu kendiliğinden yapmaz. Vatandaş kendisine vekil ettiği kişiler vasıtasıyla siyasi kararlar aldırarak yapabilir. 

Batı ülkelerinde bu yolda bir ilerleme görülmektedir. Mahalli idareler güçlendiril­mekte, insan haklarına saygı devletin bütün kurumlanna yayılmaktadır. 

Ülkemizde parlamenter sistemimizin güçlendirilerek parti disiplinini, seçmen irade ve tercihleri önüne koyma durumundadır. Bu­nu yapmadığı takdirde sistemin tıkanıklığı tar­tışılacak, hastalığın parlamenter sistemden kaynaklandığı, bunun yerine başkanlık siste­mine geçilmesi fikri yaygın hale gelecektir. Bu fikir bizi pekala bir Suriye, bir Irak, bir Mısır durumuna getirebilecektir. Başkanlık sistemi­nin parlamenter sistemden daha iyi çalıştığı sa­dece Amerika Birleşik Devletlerindedir. Bu sis­tem komşu ülkelerde olduğu gibi Brezilya, Ar­jantin, Şili gibi ülkelerde de başarılı uygulama bulamamıştır.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005