Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

"Friedman Özgürlük Ödülü"nü Peter Bauer Kazandı 

Amerika 'da yerleşik Cato Enstitüsü ilki bu yıl verilen Friedman Ödülü'nü Pe­ter Bauer 'in kazandığını açıkladı. Piyasa Dergisi olarak Cato 'nun bu konuyla ilgi­li açıklamasını ve Bauer 'in özgürlük fikrine katkısı üzerine küçük bir yazıyı okuyu­cularımıza sunuyoruz: 

Cato Enstitüsü, Friedman Ödülü'nü ilk olarak kazanan kişinin, London School of Economics'in kıdemli profesörlerinden, seçkin İngiliz iktisatçı Peter Bauer olduğunu ilândan gurur duyar.

Ödül 500 bin dolardır ve Profesör Bauer'e 9 Mayıs 2002'de, Washington D.C.'de Cato Enstitüsü'nün 25. Yıl Yemeğinde takdim edilecektir. Nobel ödüllü iktisatçı Milton Friedman adına tesis edilen ödül, her iki yılda bir özgürlüğün ilerlemesine önemli katkılarda bulunmuş bir kişiye verilecektir. M. Friedman ödül töreninde hazır bulunacaktır. 

Profesör Bauer gelişme/kalkınma ekonomisindeki önemli çalışmalarından do­layı ödüle lâyık görülmüştür. Bauer bu alanda yıllarca merkezî planlamaya ve yabancı yardıma dayanan devlet öncülüğünde kalkınma politikalarına karşı adeta tek başına direnmiştir. Bauer'in 1948 ile 2000 yılları arasında, Rubber Industry tarafından yayınlanan kitapları, fakirliğin kendi kendini sürdürdüğü fikrine ina­nan hâkim kalkınmacı ortodoksiye meydan okumuştur.

Yarım asırlık bir akademik hayatta Bauer, global ekonomik özgürlüğün ko­nuşmaktan çekinmeyen bir müdafii olmuştur. Kendisinden önceki klasik liberal­ler gibi Bauer, ticaretten gelen dinamizmi görmüş ve ticarî bağlantılar tesis ede­meyen ülkelerin kaçınılmaz olarak fakirliği daimîleştireceğini vurgulamıştır.

Bauer dünyanın üçüncü dünya diye adlandırılan kısmının servet birikimini gerçekleştirmekten aciz olmadığım gösterdi. Bu görüş, bir "fasit fakirlik dairesi"-nin var olduğunu ve fakir ülkelerin kendi kendilerine yeterli sermaye oluşturmaya muktedir olmadığını ileri süren kalkınma uzmanı görüşlerine tersti. Uzmanlara rağmen, Bauer'in Malezya kauçuk endüstrisindeki küçük sermaye sahipleri işlet­meler üzerindeki ve Batı Afrika'daki küçük ölçekli tüccarların önemi üzerindeki çalışmaları onu servet birikiminin fakir ülkelerde de mümkün olduğuna ikna etti. 

Sovyetler Birliği'nin çöküşü ve bütün dünyada daha açık piyasalara doğru hareketlerin ortaya çıkması kalkınma iktisadını değiştirdi ve Bauer'in piyasacı liberal görüşlerini teyit etti, 

Bauer'in serbest ticaret ve özgür insanlar üzerine oturan liberal ilkelere bağlı­lığı, onun dünyanın her yanındaki fakir insanların vakarına, akıllılığına ve kabili­yetine duyduğu derin hürmeti yansıtmaktadır. Bu tavır, "sahte bir konsensüs" imal eden kalkınma uzmanlarının hükmedici tavrıyla kesin bir çelişki içindedir.

Budapeşte'de 1915 'te bir muhasebecinin oğlu olarak dünyaya gelen Peter Bauer 1934'te, Gonville ve Caiııs Koleji'nde ekonomi okumak üzere İngiltere'ye gitti: Daha sonra aynı yerde çalışmaya başladı. 1960'dan 1983'e kadar London School of Economics and Political Science'da hocalık yaptı. Halihazırda aynı yerde kı­demli profesördür. 1982'de hayat boyu lord unvanını aldı ve ayrıca British Aca-demy'nin üyesidir. Bauer bugün 86 yaşındadır. 

Cato Enstitüsü'nün başkanı Ed Crane Profesör Bauer'i överek şunları söyledi: "Peter uzun bir süredir Cato'nun dostları arasında. O sağlam ekonomi teorisinin ve özgürlüğün teşvikine cesaretli bağlılığıyla çoğumuzun kahracanıdır." 

Özgürlük davasının büyük isimlerinden Mılton Friedman cömert bir şekilde geçen yıl isminin bu ödüle verilmesini kabul etti. Friedman bir denemesinde şöyle dedi: "Makul derecede özgür bir toplumda yaşayacak kadar şanslı olan ve burada büyüyen bizim gibi kimseler özgürlüğün önemini yeterince kavramamaya teşne­dir. Özgürlüğü sanki her halükârda sahip olacağımız bir şeymiş gibi düşünüyoruz. Bu Batı'da bizi daha kayıtsız hale getirmiştir. O yüzden özgürlüğün önemini vur­gulayan bir ödül son derece önemlidir". Dünyanın her tarafında özgürlük davasını geliştirecek şekilde davranan ve kişisel olarak çok güç ve ciddî maliyetler içeren şartlar altında özgürlüğü teşvik etmek için çalışan pek çok insan var. Ödülleri hak eden insanların sayısı ödüllerden fazladır".

Özgürlük ödülünü kazandığı kendisine bildirildiğinde Prof. Bauer şunları söy­ledi: "Milton Fıiedman Özgürlüğü Geliştirme Ödülü'nü kazanan ilk kişi olmak­tan daha iyi bir şey düşünemiyorum. Şeref duyuyorum. Uzun zamandır Cato Ens­titüsü ve Milton Friedman'a hayranım ve her ikisi tarafından onurlandınlmaktan daha hoş bir şey olamaz". 

Uluslararası Seçme Komitesi, bireysel özgürlüğü geliştirmede Milton Fried-man'm rolünü bilen şu 9 kişiden oluşmaktaydı: İngiltere eski başbakanı Margaret Thatcher, Çek Parlamentosu Başkanı ve eski Çek Başbakanı Vaclav Klaus, İtal­yan Savunma Bakanı Antonio Martino, Hong Kong/Tayvanlı işadamı Jimmy Lai, Perulu yazar Hernando de Soto, FedEX başkanı ve direktörü Frederick W. Smith Londra'daki IEA'nın başkanı John Blundell, Cato Enstitüsü Başkanı Ed Crane ve Milton Friedman'ın eşi iktisatçı Rose Friedman. 

Profesör Bauer'in Özgürlüğe Katkısı 

21. yüzyılın başında, dünya ekonomisindeki en cesaretlendirici akım merkezî planlamanın çöküşü ve piyasaların yayılması oldu. Bu durum hem refah hem de anayasal yönetimin korunması açısından derin etkiler yaptı. Bu zaferlerin hem habercisi olan ve hem de ortaya çıkmasında önemli rolü olan, London School of Economics'te kıdemli iktisat profesörü Peter Bauer'in çalışmaları böylece haklı çıktı.

Bugünkü avantajlı mevkimizden, Profesör Bauer'in Üçüncü Dünya iktisadî kalkınması hakkındaki devlet karşıtı yaklaşımına, II. Dünya Savaşı sonrası döne­minin entellektüel ikliminin ne kadar kapalı olduğunu kabullenmemiz çok zor. İsveçli ve daha sonra Hayek'le bir Nobel ödülü paylaşan Gunnar Myrdal hâkim geleneği 1956'da şu sözlerle ifade ediyor: "Sorunu anlamak için zaman ve emek harcayan, az gelişmiş ülkelerin akıl hocalarının hepsi ilerlemenin birinci şartı ola­rak merkezi planlamayı tavsiye ederler". Tecrübe edilen şu ki, çok yakınlara ka­dar geleneksel/ortodoks kalkınma ekonomi bilimi Üçüncü Dünyanın refaha an­cak merkezî planlama, otarşik ticaret politikaları ve devlet kontrolündeki yatırım­lar vasıtasıyla kavuşacağına inanmakta ısrar etti. West African Trade (1954), The Economics ofUnderdeveloped Countries (1957), Dissent on Development (1971), Eguality the Third World and Economic Delusion (1981), Reality and Rhetoric (1984), The Development Frontier (1991) ve From Subsistence to Exchange (2000) gibi kitaplarda, Bauer inatla ve inandırıcı bir şekilde hâkim geleneği yerinden sarstı. 

Profesör Bauer, kalkınma uzmanlarının fakirliğin kendi kendisini sürdüren daimî bir kader olduğu, merkezî planlamanın ve geniş ölçekli sermaye yatırımla­rının büyümede öncelikli tercihler olması gerektiği gibi yaygın inançlarını dikkat­li gözlem yeteneği ve sağlam muhakemesi marifetiyle temelinden çürüttü. Bauer dış yardımın, sınırlı göçün, nüfus politikalarının ve ticarî sınırların iktisadî büyü­menin nasıl önünü kestiğini gözler önüne serdi. Ayrıca, matematiksel şekillerin basit iktisadî büyüme modellerinde gelişigüzel kullanımına karşı iktisatçıları uyardı ve büyüme safhaları modellerinin temellendirildiği tarihî determinizmi de eleştir­di. 1997 itibarıyla, Dünya Bankası, hatasını anlamanın mahcubiyetiyle kalkınma raporunda şunları itiraf etti: "Devlet kontrollü müdahaleler piyasa başarısızlıkla­rını arttırmaktadır ve bunları düzeltmek için de yine devlete merkezî bir rol tayin edilmektedir. Ancak, bu dünya görüşünün altında gizli olan kurumsal varsayım­lar, bugün hepimizin fark ettiği gibi fazlasıyla tekdüze." 

Pek çok devletçi kalkınma uzmanı, Üçüncü Dünyadaki fakir insanların çoğunun müteşebbislik kabiliyeti olmadığı ve ancak geniş devlet müdahalesi vasıta­sıyla fakirlikten kurtulabilecekleri varsayımı ve anlayışıyla çalışmalarını sürdür­dü. Bauer, bu himayeci teoriyi reddetmiş ve müdahaleciliğin, devletçiliğin ve sos­yal mühendisliğin çözüm değil asıl problemin kaynağı olduğunu ispatlamıştır. Bauer sayesinde, bugün, dünyanın kalkınmasında yolu planlamanın değil piyasa­nın açacağı görülmektedir. 

Çeviren: Özlem YILMAZ

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005