Türkiye Ekonomisi
Dünya Ekonomisi
Osmanlı Ekonomisi
Finansal Ekonomi
İşletme Ekonomisi
Hizmet Ekonomisi
Kalkınma Ekonomisi
Tarım Ekonomisi
Borsa ve Yatırım
Ekonomi Sözlüğü
Ekonomi Ders Notları
Ekonomi Düşünürleri
Genel Ekonomi Soruları
Özel İstatistik Arşivi
Özel İktisat Konuları
Açık Öğretim İktisat
Ekonomi Kurumları
Kamu Yönetimi
Kamu (Devlet) Maliyesi
Sigortacılık Konuları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Konut Kooperatiflerinde Devlet Denetimi 

Giriş 

Kooperatiflerde genel olarak denetim denilince, İç ve Dış denetim olmak üzere iki ayrı denetim şeklinin anlaşıldığı, Dış Denetimin ise Üst Örgüt Denetimi ile Devlet denetiminden ibaret bulunduğu bilinmektedir. 

Devletin kooperatifleri denetlemesi; biri kooperatif ve ilgililerin yapacakları işlemlerde belirli kurallara riayetin sağlanması, yani Düzenleme Yolu ile Denetleme, diğeri ise kooperatif işlerine Müdahale Suretiyle Denetleme olmak üzere iki ana grupta toplanabilir. 

Kooperatiflerin Düzenleme Yolu ile Denetlenmesi; kooperatif ve ilgililerin uymakla yükümlü bulundukları kanun, yönetmelik ve tebliğlerin Devletçe çıkarılarak kooperatiflerin bu kurallara uymaya zorlanmasıdır. Başka bir ifadeyle Devlet, kooperatifleri ve ilgilileri bir dizi kurala uymak­la yükümlü tutmaktadır. Bu kuralların yürürlüğe konulmasına Devletin Kooperatifleri Pasif Denetlemesi de denilebilir.

 Büyük bir topluluğu ilgilendirmesi nedeniyle kooperatiflerin kuruluş, işleyiş ve tasfiyesini geniş bir düzenlemeye tabi tutan Devlet, denetleme işinde, bu pasif yetkilerle de yetinmemiş, ayrıca aktif olarak kooperatif işlerine müdahale hakkını da elde tutmuştur. 

İşte Devletin, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa tabi kooperatifleri ve özellikle konut kooperatiflerini bu anlamda ve aktif olarak denetlemesinin koşul şekil ve kuralları bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. 

Devletin, konut kooperatifleri üzerindeki Aktif (Müdahaleci) Denetimi; Kuruluş Aşamasındaki Denetim Şekilleri ve İşleyişte Devlet Denetimi şeklinde olmak üzere 2 ana başlık altında incelenmiş bulunmak­tadır. 

Kooperatiflerin Kuruluş Aşamasındaki Devlet Denetimi 

 Kuruluşta Devlet Denetiminin Gereği 

Kooperatiflerin sağlıklı bir şekilde kurulabilmesi ve amaçlarını başarılı bir biçimde gerçekleştirebilmesi için bazı koşulların mevcut bulunması gereklidir. Bu koşulların sonradan temini oldukça güç ve genellikle imkansızdır. Böyle olunca başlangıçta denetim yapılarak, gerekli asgari koşulların mevcut bulunmaması halinde kooperatifin kurulmasına izin ve­rilmemesi, tutarlı ve gerekli bir uygulama olarak görülmektedir. 

Kuruluşta Devlet Denetimi 

A- Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Örnek Kooperatif Anasözleşmeleri Hazırlamak Suretiyle Gerçekleştirdiği Denetim (KK:Md.88) 

Kooperatif anasözleşmelerinde bulunması zorunlu olan hükümler ile seçimlik ve yorumlayıcı hükümler, Kooperatifler Kanununun 4-6'ncı mad­deleri arasında açıklanmış bulunduğundan, bunlara uyulmak koşuluyla kooperatif kurucu ortaklarınca arzu edildiği gibi bir ana sözleşme düzen­lenmesi her zaman mümkündür. 

Ancak Kooperatifler Kanunu, kooperatif kurmak isteyenlere yardımcı olmak, onlara yol göstermek ve bir anlamda da kooperatifçiliğin gelişmesini sağlamak amacıyla Sanayi ve Ticaret bakanlığına "Örnek Ana sözleşmeler Hazırlanması" görevini de vermiştir (KK:Md.88).

Bakanlık bu görevi yerine getirirken kooperatif üst kuruluşlarının görüşünü almakla da yükümlü tutulmuştur. 

Kanunun, Sanayi ve Ticaret Bakanlığına verdiği "Örnek Anasözleşme" hazırlama görevi, Bakanlıkça yerine getirilmesi zorunlu bir görev niteliği taşımakla beraber, kooperatiflerin ve üst kuruluşların, bu ana sözleşmelere aynen veya kısmen uymak zorunlulukları yoktur. Yukarıda da belirtildiği üzere, kurucu ortaklar (kooperatif kuruluşlarında) veya kooperatifler (üst kuruluşların oluşturulmasında) kanuna aykırı olma­mak şartıyla değişik ana sözleşme taslaklarını Bakanlığa vererek kuruluş izni talebinde bulunabileceklerdir.

 Bakanlık örnek kooperatif ana sözleşmeleri hazırlarken, ortakların men­faatlerinin azami ölçüde güvence altına alınmasına ve Kooperatifler Kanununun tartışmalı hükümlerine açık-net yorumlar getirilerek uygulama birliğinin sağlanmasına özellikle çaba sarf etmektedir. Ayrıca, zaman içerisinde ortaya çıkan yeni sorunların çözümlenebilmesi, hukuki boşluk­ların doldurulabilmesi ve ortakların menfaatlerine zarar verici olumsuz girişimlerin karşılanabilmesi bakımlarından ihtiyaç duyulduğunda, örnek ana sözleşmelerin değiştirilmesi yoluna da gidilmektedir. Sanayi ve Ticaret Bakanlığının koordinatörlüğünde ilgili kuruluş yetkililerinin de katılmasıyla "örnek kooperatif ana sözleşmesi hazırlanması ve hazırlanmış ana sözleşmelerde gerektiğinde değişiklikler yapılması" suretiyle gerçek­leştirilen bu denetim; örnek ana sözleşmelere göre yapılacak kooperatif kuruluşlarına Bakanlığın ve ilgili kamu kredi kuruluşlarının (Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Bağ-Kur, SSK vd.) gösterdiği kolaylıklar nedeniyle günümüzde oldukça yaygın ve etkin bir konuma ulaşmıştır. Hatta, Bakanlığın ve ilgili kamu kuruluşlarının örnek ana sözleşmelere göre kuru­lan kooperatiflere tanıdıkları imkanlar ve kolaylıklar nedeniyle, bugün artık örnek ana sözleşmelere bağlı kalınmayarak (değişik tip ve şekillerde) ve özel nitelikte ana sözleşmeler hazırlanarak kooperatifler kurulması uygula­masının (yapı kooperatifleri için yılda ortalama 8 veya bazen azami 10 adet kuruluş) son derece sınırlı bir düzeye indiği söylenebilir. 

B-Sanayi ve Ticaret Bakanlığının, Kooperatif Kuruluşuna İzin İşlemleri Sırasındaki Denetimi (KK:Md.2-7) 

Sanayi ve Ticaret Bakanlığının, kooperatif kuruluşuna izin işlemleri sırasında hangi objektif kıstaslara dayanacağı hususu Kooperatifler Kanununda açıklanmamıştır. Bu durum, Bakanlıkça ' yapılacak kuruluş izni denetiminin hukuki mi yoksa ekonomik bir denetim mi olacağı konusunda farklı düşünce ve tartışmalara yol açmıştır. 

Nitekim bazı görüş sahiplerince; sicil memuru tarafından şekil ve esas yönünden yapılacak incelemenin yeterli olduğu belirtilerek, Bakanlığın yapacağı incelemenin ekonomik yönden olmasının gereğine değinilmiştir  . 

Ortaklıkların Denetimine Dair Tüzük Tasarısının Danıştay'da görüşülmesi sırasında kuruluş izni için inceleme yapılırken ise "... kuruluşların milli iktisadın gereklerine ve sosyal amaçlara uygun olup olmadığını, çalışma konularının Kalkınma planı yönünden yararlı bulunup bulunmadığını inceler, kurulmasını gerekli ve yararlı görmediklerine izin vermez" şeklindeki Hükümet Teklifi hüküm, Danıştay tarafından "... özel teşebbüs kurma hürriyetine tüzükle getirilmiş bir sınırlama niteliğinde olması itibariyle Anayasa'nın özel teşebbüsler kurmanın serbest olduğu, bu hürriyetlerin ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği yol­undaki 40'ıncı maddesine aykırı görülerek ..." tasarıdan çıkarılmıştır. 

Böylece, doktrinde taraftar toplayan ve Bakanlığın yapacağı incele­menin ekonomik yönden olması gereğini savunan görüşün, ortaklıkların Denetimine Dair Tüzük Tasarısının Danıştayda görüşülmesi sırasında yük­sek yargı organınca belirtilen karşı görüş nedeniyle bugün için geçerliliğini oldukça kaybettiği söylenebilir. 

Nitekim, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı; izin işlemleri sırasında yalnızca, kuruluş belgelerinde ve ana sözleşmede, Kooperatifler Kanununun emredi­ci hükümlerine aykırılıklar bulunup bulunmadığı yönünden incelemeler yapmakta, böylece Danıştay'ın "Ortaklıkların Denetimine Dair Tüzük" tasarısının görüşülmesi sırasında belirttiği karşı görüşe paralel uygulamayı benimsemiş gözükmektedir. Değişik söyleyişle bugün, kooperatiflerin kuruluş aşamasındaki Devlet Denetimi, yalnızca tescil için gerekli işlem­lerin ve şekli koşulların yerine getirilip getirilmediğinin araştırılmasıyla sınırlı tutulmaktadır "" . 

Kanımızca, Bakanlıkça gerçekleştirilen kuruluş denetimlerinde yalnızca hukuki nitelikteki değerlendirmelerle yetinilmemesi, mevcudiyeti gerekli görülen diğer koşulların var olup olmadığının da araştırılması yerinde olacaktır. Zira, Kooperatifler Kanununun Bakanlığın "ana sözleşmelerin, kanunun ihtiyari hükümlerinden ayrıldığını ileri sürerek kooperatifin kuruluşuna izin vermekten kaçınamayacağı" şeklindeki hük­müne göre Bakanlık, ana sözleşmeyi ancak Kanunun emredici hükümlerine uygunluk açısından inceleyebilecektir. Oysa, emredici hükümlere aykırılık bulunup bulunmadığını sicil memurları incelerler ve bunlar, incelemeleri hukuki bakımdan yapmaya ehildirler. Bu nedenle, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının inceleme yetkisinin kanunun emredici hükümleri yönünden değil, kamu yararı bakımından olduğu kabul edilmelidir. Kamu yararı açısından yapılacak bir incelemede ise; kooperatifin makro düzeyde ekonomik yönden konumunun değerlendirilmesi ile mikro açıdan amaçlarını gerçekleştirebilme yeterliliğinin de göz önünde bulundurulacağı kuşkusuzdur. Anayasa Mahkemesinin 17 Mayıs 1987 tarihli, 19463 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 26.6.1986 tarihli, Esas: 1985/9 Karar: 1986/14 sayılı Kararı da bu görüşlerimizi doğrular nitelikte gözükmektedir. 

C-Ticaret Sicil memurunun Denetimi 

Kooperatifler Kanununun 7'nci maddesi gereğince kooperatifler ancak ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanırlar. Kanunun 3'üncü maddesi hükmüne göre de "Tescil ve İlan", kooperatifin kuruluşu için zorunlu geçerlik koşuludur. Bu işlemler, bağlı bulundukları Asliye Ticaret Mahkemelerinin gözetim ve denetiminde faaliyet gösteren ve fonksiyon­ları itibariyle icra daireleri gibi yargı organlarının yan kuruluşlarından sayılan Ticaret Sicil Memurluklarınca gerçekleştirilirler. 

Ticaret Sicil Memurları, kaydı istenen olayın tescili için Kanun ve Ticaret Sicili Nizamnamesinin öngördüğü bütün koşulların yerine getiril­miş olup olmadığını incelemekle yükümlüdürler. 

Bu amaçla, tescil edilecek olaylarda;

- Kanuni koşulların mevcut olup olmadığını (TTK:Md.34/1, 34/2),

- Gerçeğe uygun olup olmadığını (TTK:Md.34/3, TSN:Md.29/3),

- Üçüncü kişilerde yanlış bir fikir uyandıracak nitelikte olup olmadığını (TTK: Md.34/3),

- Kamu yararına aykırı olup olmadığını (TTK:Md.34/3, TSN:Md.28/2), araştırmakla zorunlu kılınmışlardır. 

Böylece kanun koyucu bu açıdan bir başka denetim yolu daha oluşturmuş bulunmaktadır. Sicil Memurları kanunlara aykırı bir yön gördükleri yada yasanın geçerlik koşulu saydığı unsurların yokluğu halinde tescil isteğini reddedecek, eksikliğin giderilmesi için uygun süreler tanıyacak ve sonucuna uygun karar vereceklerdir. İlgililer bu kararların kendilerine tebliğinden itibaren sekiz gün içinde Sicilin bağlı olduğu Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesine itiraz edebileceklerdir. Mahkeme, itiraz edenleri ve gerektiğinde hukuki yararı bulunan kişileri dinledikten sonra, itirazın kabulü (tescilin yapılması) veya reddi konusunda vereceği kararı, ilgililerin ve sicil memurlarının temyiz yetkisi mevcuttur (TTK:Md.34/4, 36). 

D - Noterlerin Denetimi (KK:Md.2, 1512 Sy.K:Md.53, 61) 

Kooperatif ana sözleşmesinin Kanunun öngördüğü bazı unsurları içer­mesi ve yazılı yapılması yanında, kurucu ortak imzalarının da ayrıca noter­ce onaylanması (KK:Md.2), anasözleşmenin geçerlik koşulu olarak öngörülmüştür. Kooperatifler Kanununun bu konudaki 2'nci maddesi aynen, "Bir kooperatif en az 7 ortak tarafından imzalanacak anasözleşme ile kurulur. Anasözleşmedeki imzaların noterce onaylanması gerekir" şeklindedir. 

Ancak 1512 sayılı Noterlik Kanununun 53'üncü maddesinde yer alan, "Noterler, kanunların emredici hükümlerine aykırı hususlarda işlem yapa­mazlar. Bu hüküm, imza onaylaması yapılan işlemlerin münderecatı hakkında da uygulanır" şeklindeki hüküm nedeniyle noterler, kooperatif anasözleşmesi altındaki imzaları onaylamakla yetinmeyecek, hükümlerini de inceleyerek gerek konu ve amacın gerekse içerdiği özel maddelerin yasalara, genel ahlaka, kamu düzenine ve kişisel haklara aykırılığını görür­lerse onaydan kaçınmaları gerekecektir. 

Kooperatiflerde Kuruluş Sonrası (İşleyişte) Devlet Denetimi 

1. İşleyişte Devlet Denetimini Gerektiren Nedenler 

A- Üst Örgüt Denetiminin Yetersizliği 

Kooperatifler Kanununun yürürlüğe girdiği 1969 yılından buyana geçen 20 yılı aşkın süreye rağmen, Kanunun öngördüğü kademeli örgütlen­me modelinin (KK:Md.70-80) henüz oluşturulamadığı bilinmektedir. Değişik şekillerdeki özendirme önlemleri ve vergi muaflıklarıyla Devlet organlarınca da oluşumu desteklenen bu örgütlenme modelinin, ülke düzeyinde yaygınlaştırılmasında maalesef başarılı olunamamıştır. Sınırlı sayıda olmak üzere bu tür kademeli örgütlere şeklen dahil olan kooperatif­lerle, Birlikler ve Merkez Birlikleri arasındaki ilişkilerin ise, aidat alıp ver­mek ile vergi muaflığı ve arsa tahsislerinden yararlanma dışında başkaca organik bir ilişkiyi içermediği söylenebilir. 

Oysa, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, bu kademeli örgüt modelini getirirken, kooperatiflerin her türlü sorunlarının öncelikle bu sistem içerisinde ve üst örgütlerce çözümünü öngörmüştür. Kanun koyucunun bugün sayıları 42.500'e ulaşmış bulunan konut kooperatiflerinin denetim ihtiyaçlarının karşılanması için düşündüğü çözümede yine bu örgütlenme modeli içerisinde yer verilmiştir. 

Kooperatiflerin denetim ihtiyaçlarının üst örgütlerce karşılanmasını öngören bu sistem, kademeli örgütlenmenin gerçekleştirilememesi nedeniyle bugün uygulanabilirliğini büyük ölçüde yitirmiş durumdadır. 

Kooperatif-Merkez Birliği (Merkez Birliğinin kuruluşu tamamlan­madığı hallerde Birlik) şeklindeki kademeli örgüt oluşumunun gerçekleştirilememesi, günümüzde kooperatifler için "Devlet denetimini" ön plana çıkarmış bulunmaktadır. 

B-İç Denetimin Yetersizliği 

a) Ortaklarca Yapılan Denetimin Yetersizliği 

Kooperatifler Kanununa göre, yönetim kurulunun gelir-gider farklarının dağıtım şekli hakkındaki tekliflerini ihtiva eden yıllık çalışma raporu ile bilanço ve denetçilerin 66'ncı madde hükümlerine uygun olarak tanzim edecekleri rapor, genel kurulun yıllık toplantısından en az 15 gün öncesinden itibaren bir yıl süre ile kooperatif merkezinde ve varsa şubelerinde ortakların tetkikine amade tutulur (KK:Md.24/l). Ayrıca talep eden ortaklara bilanço ve gelir-gider farkı hesaplarının birer suretinin ve­rilmesi mecburidir (KK:Md.24/2). Kooperatifin ticari defterleri ve haber­leşme ile ilgili hususların tetkiki, genel kurulun açık bir müsaadesi veya yönetim kurulunun kararı ile mümkündür. İncelenmesine müsaade edilen defter ve vesikalardan öğrenilecek sırlar hariç olmak üzere, hiçbir ortak kooperatifin iş sırlarını öğrenmeye yetkili değildir (KK:Md.25). Kooperatifler Kanunu, genel kurulun aldığı, kanun, anasözleşme hüküm­leri ve iyi niyet esaslarına aykırı kararların, bazı koşullarla, ortaklarca iptal ettirilmesi imkanını da sağlamıştır (KK:Md.53). Ortaklar gerekli gördükleri hususlarda denetçilerin dikkatini çekmeye ve açıklama yapılmasını iste­meye yetkilidirler. 

İç denetlemede, en etkin haklar genel kurula tanınan haklardır. Genel Kurulun yönetici ve denetçilerin tayini, azli, ibrası yetkisi (KK:Md.42,46), ortaklığın mali durumunu kontrol imkanı (KK:Md.38, 42) ve süresinden önce ortaklığın feshi yetkisi (KK:Md.81) mevcuttur. 

Azlığın genel kurulu toplantıya çağırma hakkı (KK:Md.44) da ortakların kooperatifi denetlemesine imkan veren haklardandır. 

Görüldüğü üzere Kooperatifler Kanunu ortaklara tek tek, azlık veya genel kurul olarak kullanabilecekleri çeşitli iç denetim imkanları tanımıştır. Ancak, defterleri inceleyebilmek için genel kurulun açık izni veya yönetim kurulu kararının gerekmesi, genel kurul kararlarının iptali için ise bazı koşulların mevcudiyetinin aranması, kooperatiflerin ortaklarca denetimini zorlaştırmaktadır. Özellikle konut kooperatiflerinde ortakların sayıca çok olması ve farklı yerleşme bölgelerinde bulunmaları da kooperatiflerini et­kili bir şekilde gözetim ve denetimleri altında tutmalarına engel oluştur­maktadır. Kaldıki, ortakların büyük çoğunluğunun kooperatifin hukuki ve mali yapısının inceliklerini bilecek eğitim düzeyine sahip olmamaları, kooperatiflerin ortaklarca denetiminin önemini azaltmakta veya bu deneti­mi etkisiz kılmaktadır. Ortakların genel kurul toplantılarında, kendi adlarına kooperatifi yönetecek kişileri seçerken, bu kişiler hakkında yeterli bilgiye sahip olamamaları da ortaklarca bu şekilde gerçekleştirilen denetimin sağlığını etkileyen önemli bir diğer engeli oluşturmaktadır. 

b) Denetçi veya Denetim Kurullarınca Yapılan Denetimin Yetersizliği 

Kooperatiflerde denetçilerin görevi, genel kurul namına kooperatifin bütün işlem ve hesaplarını tetkik etmektir (KK:Md.65/l). Kooperatifler Hukukunda Denetim, yalnızca hesapları kontrolden ibaret olmayıp, kooperatifin bütün iş ve işlemlerini kapsar. 

Denetçiler, işletme hesabıyla bilançonun defterlerle uygunluk halinde bulunup bulunmadığını, defterlerin düzenli bir surette tutulup tutulmadığını ve işletmenin neticeleriyle mameleki hakkında uyulması gerekli olan hükümlere göre işlem yapılıp yapılmadığını incelemekle yükümlüdürler. Ortaklan şahsen sorumlu veya ek ödeme ile yükümlü olan kooperatiflerde denetçiler, ortaklar listesinin usulüne uygun olarak tutulup tutulmadığını da incelemek zorundadırlar (KK:Md.66/l). Yöneticiler, bu maksatla denetçilere defterleri ve belgeleri verirler. Denetçilerin istekleri üzerine müfredat defteri ve bu defterin hangi esaslara göre düzenlendiği ve iste­nilen her konu hakkında bilgi verilir (KK:Md.66/2). 

Denetçiler her yıl yazılı bir raporla beraber tekliflerini genel kurula sun­maya mecburdurlar (KK:Md.67/l). Denetçiler görevleri çerçevesinde işlerin yürütülmesinde gördükleri noksanlıkları, kanun veya anasözleşmeye aykırı hareketleri, bundan sorumlu olanların bağlı bulun­dukları organa ve gerekli hallerde aynı zamanda genel kurula haber ver­mekle yükümlüdürler (KK:Md.67/2).. 

Bu yükümlülükleri yerine getirmeyen denetim kurulu üyeleri, fiilin önem ve niteliğine göre bir aydan altı aya kadar hapis ve ellibin liradan beşyüzbinliraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar.

Kooperatifler    Kanunu,    bir    yandan    denetçilerin    görevlerini sınırlandırarak sıralarken ve bu görevlerin yerine getirilmemesi halinde uygulanacak cezai müeyyideleri belirtirken, diğer yandan da Anonim Şirket hükümlerine yollama yaparak (KK:Md.98) şirket denetçilerine ver­ilen görevlerin, kooperatif denetçileri tarafından da uygulanacağını hüküm altına almıştır. Böylece, kooperatif denetçileri, 1163 sayılı Kanunda yer alan ve anonim şirketteki görevlere paralel olarak düzenlenmiş görevleri yaparken, bizzat anonim şirket faslında gösterilen görevleri ifa ile de yükümlü tutulmuşlardır. 

Gerçi denetçilerin, bu görevleri hiç veya gereği gibi yerine getirmemeleri halinde doğacak kooperatif zararının sorumlularından tazmi­ni (Hukuki sorumluluk) için ne gibi işlemlere başvurulabileceği Kooperatifler Kanununda gösterilmemiştir. Ancak bu durumda, Kanunun 98'inci maddesi aracılığıyla, Türk Ticaret Kanununun 359'uncu maddesi hükmünün uygulanması gerektiği hususunda doktrinde görüş birliği mev­cuttur. Bu maddeye göre denetçiler, görevlerini hiç veya gereği gibi yap­mamalarından doğan zararlardan dolayı kusursuz olduklarını ispat edemedikçe müteselsilen mesul olmaktadırlar. 

Bütün bu hükümlere rağmen, Kooperatifler, denetim kurullarınca yeteri kadar denetlenememekte, bir diğer deyişle kooperatiflerde denetçiler etkinlik gösterememektedirler. Bunun başlıca nedeni Kanunda denetçiler için gerekli niteliklerin öngörülmemiş olması ve uygulamada denetçi­lerin, yönetim kurullarına tabi durumda bulunan kişilerden seçilmeleridir. 

Kooperatif denetçilerinin, Kooperatifler Kanununun yüklediği görev­leri kavrayarak, etkin denetim yapabilmeleri için en az kooperatif yöneti­cileri kadar ekonomik ve ticari hayat hakkında bilgi ve görgülerinin olması, kooperatifin iş konusuna göre ilgili yasa hükümlerini doğru anlayacak ve değerlendirecek eğitim düzeyine sahip bulunmaları gerekir. Kooperatif denetçileri en azından muhasebeden anlamalı, bilançoyu okuyabilmelidir. Muhasebe tekniğini bilmeyen bir kimsenin kooperatif denetleyebilmesi mümkün değildir. 

Denetçilerin yönetim kurullarına tabi durumda bulunmaları da denetimi etkisiz kılan sebeplerdendir. Kooperatiflerde, uygulamada çeşitli nedenler­le genel kurullarda gruplaşmalar olmakta ve çoğunluğu oluşturan grup hem yönetim kurulunu hem de denetleme kurulunu seçmektedir. Böylece, denetçiler genel kurul adına, yönetim kurulunu denetleyecekleri yerde, yönetim kuruluna tabi olmakta ve bu nedenle denetçilik adeta, ikinci mevki yönetim kurulu üyeliği niteliği arz etmektedir . Oysa, Denetleme Kurullarının kararlarının tarafsız ve objektif olması, söz konusu kişilerin, yönetim kurulları, müdürler ve bizzat kooperatif karşısında mutlak anlamıyla bağımsız olmalarına bağlıdır.

Denetim Kurullarının çoğunluk ve yönetim kurulları karşısındaki bu durumu nedeniyle, kooperatiflerde Devlet Denetimi bugün artık özel bir önem kazanmış bulunmaktadır.
 

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Since 2005