Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Az Gelişmiş Ülkelerde Sağlık Hizmeti 

Ülkelerin ekonomik gelişme yarışını beslenme ve konut alanlarında izledikten sonra, bir de genel sağlık durumlarıyla incelemek yararlı olacaktır. 

Sağlık hizmetleri, bir yandan ülkelerin çoğunda ekonominin büyük ve gelişmekte olan bir sektörünü oluştururken, bir yandan da ülkelerdeki yaşam düzeyinin başlıca göstergelerinden birisidir.

Sağlığı koruma ve her türlü hastalığa karşı koruyucu önlemler alma bakımlarından gelişmiş ülkelerle azgelişmiş ülkeler arasında büyük farklar vardır. "Yığın hastalıkları denilen cüzzam, frengi, trahom gibi hastalıklara azgelişmiş ülkelerde rastlanır." Yine kolera, verem, tifo, paratifo gibi bulaşıcı hastalıklar ile salgın hastalıklar azgelişmiş ülke insanlarının karşılaştıkları hastalıklardır. Bu hastalıklar azgelişmiş ülkeler için daha ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. 

Gelişmiş ülkelerin, azgelişmiş ülkelere bulaşıcı ve salgın hastalıkları önlemeleri için yaptıkları ilaç ve benzeri yardımlar, bu ülkelerde ölüm oranlarında bir gerileme sağlamıştır.

Azgelişmiş ülkelerde insanların verimini önemli ölçüde (yüzde 30-60) azaltan hastalıkların başlıca nedenleri şunlardır; 

a)  Salgın hastalıklara sebep olabilecek elverişsiz hava ve doğa koşulları,

b)  Düşük gelir seviyesi, başka bir deyişle "yaygın yoksulluk",

c)   Sıhhi tesisatı ile suyu olmayan ve içinde oturulan elverişsiz konut özellikleri,

d)  Yeterli muayene, teşhis, tedavi merkezlerinin yokluğu ya da yaygın olmayışı,

e)   Doktor ve diğer sağlık personelinin yetersizliği ile koruyucu hekimlik çalışmalarının yokluğu ya da yaygın olmayışı, sağlatmada başarının düşüklüğü,

f) Koruyucu hekimlik çalışmalarının yokluğu ya da yaygın olmayışı,

g)  Genel eğitim seviyesinin düşüklüğü, özellikle de sağlığı koruma bilgilerinin yetersizliği,

h) Yetersiz kalori tüketimi (beslenme) ile sağlığa aykırı besinler ve içme sularının kullanılışı,(2)

Yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı ortaya çıkan hastalıklar ve bunlara karşı koymadaki yetersizlikler bir araya gelerek sağlığı korumada elverişsiz bir ortam yaratmaktadırlar.

Azgelişmiş ülkelerde mücadelede yetersiz kalınan hava ve doğa koşullarının, yoksulluğun, bulaşmanın, az kalori tüketiminin, elverişsiz konutlarda oturmanın yol açtığı hastalıklara gelişmiş ülkelerde rastlanmamaktadır. Buna göre azgelişmiş ülkelerde insanlar, gelişmiş ülkelerde hiç karşılaşılmayan hastalıklar nedeniyle yaşamlarını yitirmektedirler. 

Doktor Başına Düşen Nüfus Sayısı Fazladır 

Azgelişmişliğin özelliklerinden biri de "doktor başına düşen nüfus sayısının fazlalığıdır.

Gerçekten sağlığı koruma ve tedavi bakımından uluslararası bir karşılaştırma için "doktor başına düşen nüfus sayısı" önemli ve objektif bir ölçüdür. 

Bu ölçüye göre doktor başına düşen nüfusun az olduğu ülkeler gelişmiş, çok olduğu ülkeler ise azgelişmiş ülkelerdir. 

Sanayileşmiş pazar ekonomisi İsviçre'de doktor başına 311, ABD'de 416 nüfus düşerken, Türkiye'de doktor başına 1.108 nüfus düşmektedir. Türkiye ile aynı gelir grubunda olan Suriye'de doktor başına 1.347, Mısır'da 1.698 nüfus düşmektedir. Türkiye bu konuda ileri batılı ülkelerden geride bir noktada iken, kendi gelir grubundaki Mısır, Suriye ve Tunus'tan iyi durumdadır. Ancak düşük gelir grubundaki ülkelerde durum çok daha kötüdür. Örneğin, Bangladeş'te 5.264 ve Etopya'da 79.310 kişiye bir doktor düşmektedir. Bir poliklinik doktorunun günde 15 hastayı sadece muayene edebildiği düşünülürse durumun ne denli acı olduğu anlaşılabilir.

"Azgelişmiş ülkelerde sağlık koşullarının iyileşmesinde, başta Dünya Sağlığı Örgütü (İngilizce adının baş harfleriyle W.H.O. ya da Fransızca adının baş harfleriyle O.M.S.) olmak üzere Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve özel bir kuruluş olarak da yaygın adı Cooperative for American Relief Everyvvhere'in ilk harflerinden olan (ÇARE) vardır." 

AB ülkelerinden Yunanistan'da doktor başına 303, Almanya'da 313, Porteiz'de 376 kişi düşmektedir.

Türkiye ise bu konuda doktor başına 1.108 kişi ile tüm AB ülkelerinin en gerisinde yer almaktadır. Türkiye'nin bu konuda AB ortalaması olan doktor başına 396 nüfus düzeyini yakalayabilmesi için; daha nitelikli eğitim veren daha çok tıp fakültesi açması, daha çok doktor yetiştirmesi ve nüfus artış hızını yavaşlatması gerekmektedir. 

Doktor başına düşen nüfusun, doktorun; muayene, teşhis ve tedavilerinden yararlanabilmesi için doktorların ve sağlık merkezlerinin yurt çapında dağıtılmış olması gerekmektedir. Doktorların ve sağlık merkezlerinin yurt çapında hizmet vermeleri yanında, doktorların pratisyen ya da uzmanlaşmış olmaları hizmetin kalitesi bakımından önemlidir. 

Sonuç olarak diyebiliriz ki, azgelişmiş ülkelerde, doktor başına gelişmiş ülkelere göre çok fazla nüfus, kalitesiz sağlık hizmeti ve tedavide kötü gelenek ve görenekler vardır. 

Onbin Kişi Başına Düşen Hastane Yatağı Sayısı Azdır 

Sağlığın korunması ve tedavi için hastanelere gereksinim vardır. Hastaneler muayene, teşhis merkezleri oldukları kadar, aynı zamanda tedavi merkezleridir. Hastaların hastaneye yatıralarak tedavi edilmesi gerektiğinde, yeterli sayıda yatağın bulunup bulunmadığı çok önemlidir, işte azgelişmiş ülkelerle gelişmiş ülkeler bu noktada birbirlerinden ayırdedilebilirler. Bu duruma göre, onbin kişiye düşen hastane yatağı sayısı azgelişmişliğin ya da gelişmişliğin bir ölçüsüdür. Çünkü azgelişmiş ülkelerde yeterli doktor olmadığı gibi, düşük milli gelir seviyesi nedeniyle çeşitli tıpsal cihazlarla donatılmış hastaneler de azdır. Buna karşılık, gelişmiş ülkelerde, yurttaşlarına kaliteli sağlık hizmeti veren, bu sayede erken ölümleri önleyen hastaneler ve sağlık merkezleri çoktur. 

ileri pazar ekonomisi isviçre'de her onbin kişiye 81, ABD'de 47 hastane yatağı düşerken; alt orta gelir grubundaki Türkiye'de 22, Tunus ve Mısır'da 20, Suriye'de 12 hastane yatağı; düşük gelir grubundaki Hindistan'da her onbin kişiye 8, Bangladeş'te 3 hastane yatağı düşmektedir. Türkiye bu konuda yoksul ülkeler ile kendi gelir grubundaki Mısır ve Suriye'den iyi, ileri batılı ülkelerden farkedilir düzeyde geride bir noktadadır. Geri kalmış yoksul ülkelerde hastanede yatarak tedavi olanakları son derece kısıtlıdır.  Bu da,  bu ülkelerin yoksulluğun kısır çemberini kıramamış olmalarından kaynaklanmaktadır. 

Şu halde, yoksulluğun kısır çemberinin bu anlamda kırılması için; önce sağlık koşullarının iyileştirilmesi, tedavi için doktor ve hastane yatağı sayısının arttırılması, insanların fizik yapılarının geliştirilmesi ve sonra da eğitim seviyesinin yükseltilmesi gerekmektedir. Bu çalışmalar sonucunda, düzenli yaşam ve kalkınma için gerekli olan sağlıklı, güçlü ve çalışmaları verimli olan insan yaratılmış olacaktır.Bir ülkenin en kıymetli serveti olan insanın, sağlıklı ve güçlü olması o insanın, ülkenin ekonomik faaliyetlerine verimli bir biçimde katılmasını sağlar, insan gücüne sağlık alanında yapılan yatırımlar da meyvelerini vermeye başlar. "Çünkü Hindistan Hükümeti"nce yayınlanan bir raporda belirtildiği gibi sağlık, fiziki ve sosyal çevreye ilişkin olarak vücut ve kafanın ahenkli bir şekilde çalışması veya fonksiyonlarını yerine getirmesi olup, hayattan azami derecede zevk duyulmasını ve azami derecede verimli bir üretim seviyesine ulaşılmasını mümkün kılar. Böyle olunca sağlık koşullarının iyileştirilmesi toplumsal bir amaç olarak ortaya çıkmaktadır. 

AB ülkelerinden Almanya'da her onbin kişiye 83, Yunanistan'da 51, Portekiz'de 46 hastane yatağı düşmektedir. Türkiye'nin bu konuda AB ülkeleri düzeyine çıkabilmesi için daha çok hastane açması gerekmektedir. Hastane yatağı sayısının arttırılması, hastanelerde kaliteli hizmet sunulması, hasta tedavi oranının yükseltilmesi, ortalama hayat beklentisini uzatarak nitelikli iş gücünün uzun yıllar korunmasını; bunların, ailelerine ve ekonomiye katkılarının sürmesini, kendilerinin de insanca yaşamalarını sağlar.

Devletin Sağlık harcamaları Yetersizdir 

Ulusal bütçeden kişi başına yapılan harcama yüksek ise o ülkenin gelişmiş, harcama az ise o ülkenin azgelişmiş olduğu söylenebilir. Çünkü azgelişmiş ülkelerin kaynakları kıt, toplam milli gelirleri düşük, yıllık ulusal bütçeleri dardır. Bu ülkeler arasında elverişli kaynaklara sahip olanlar vardır. Ancak bunlar bu kaynaklarını iyi kullanamadıkları için milli gelirleri az, ulusal bütçeleri dardır. Gelişmiş kapitalist ülkelerde ise milli gelirler yüksek, ulusal bütçeler geniştir. 

1990 yılında ABD'de kişi başına devletçe 780, isviçre'de 380 ABD Doları harcanırken, Türkiye'de 16 ABD Doları harcanmıştır. Türkiye ile aynı gelir grubundaki Mısır'da kişi başına 14, Suriye'de 8 ABD Doları harcama yapılmıştır. Kişi başına yapılan sağlık harcaması Bangladeş'te 2, Hindistan'da 1 ABD Doları olmak üzere çok daha düşüktür.(1) Türkiye bu konuda yoksul ülkeler ile kendi gelir grubundaki Mısır ve Suriye'den iyi, batılı ülkelerden ise geride bir noktadadır. 

Türkiye sağlık harcamalarına ulusal bütçenin yüzde 2,4'ü oranında bir pay ayırmaktadır. Bu oran isviçre'de yüzde 13,1, Avusturya'da 12,5, ABD'de 12,2, Norveç'de 10,5 oranındadır. Ulusal bütçeden sağlık harcamalarına ayrılan pay, Türkiye ile aynı grupta yer alan Tunus'ta yüzde 6,5, Tayland'da 6,1 ve Kolombiya'da yüzde 4,5 oranındadır. 

Yalnız, devletlerin kişi başına yaptıkları sağlık harcamaları konusunda önemli ve özellikle belirtilmesi gereken bir husus var, o da şu. Yukarıda yer alan sağlık hizmetleriyle ilgili kamu harcamalarına ilişkin veriler, yalnızca merkezi hükümete bağlı kuruluşların yaptığı tüm harcamaları içerir. Eyalet, kent gibi alt düzeydeki harcamalar bunun dışındadır. Bazı ülkelerde, sağlık hizmetlerine ilişkin önemli devlet harcamaları sözü edilen alt düzeylerde yapılmaktadır ve bunlar merkezi hükümet harcamalarının 2 ile 10 ve bazen 20 katı olabilmektedir. Bu harcamalar; ülkedeki sağlık sigortasının maliyetini, aile planlaması programlarını ve işçilere ödenen tazminatları kapsayabilir. Ülke düzeyindeki sosyal güvenlik harcamaları ise kapsam dışı tutulmuştur. 

AB ülkelerinden Almanya'da kişi başına 1 010, Yunanistan ve Portekiz'de 160 ABD Doları harcanmaktadır Türkiye kişi başına 16 ABD Doları harcama ile AB ülkelerinden çok geride bir noktadadır.

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Sağlık Bilgileri