Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Gelişmemiş Ülke özellikleri, Kaynakların Dağıtımındaki Yanlışlıklar 

Kaynak kıtlığına sahip azgelişmiş ülkelerde kalkınma ekonomisinin temel sorunlarından birisi, mevcut kaynakların birbirleriyle yarışan hedefler arasında nasıl dağıtılacağı, yani nasıl bölüneceği sorunudur. Çoğu azgelişmiş ülkede büyüme üzerindeki iki temel sınırlayıcıdan birisi yatırım, diğeri de ithalat kapasitesidir. Bu yüzden kaynakların dağıtımını ele alan teorilerde bir ortak başlangıç noktası, mevcut yurtiçi yatırım kaynaklarıyla üretim düzeyinin nasıl ençoklaştırılacağı ve döviz gereksiniminin nasıl en aza indirileceği konularıdır. 

Kaynakların dağıtımı konusunda üzerinde konuşulabilecek dört tip genel politika kararı vardır.

-Makro düzeyde ne miktarda tasarruf ve dolayısıyla yatırım yapılacağı,

-Hangi sektörlere yatırım yapılacağı,

-Hangi projelere öncelik verileceği,

-Mal ve hizmetlerin hangi faktör kombinasyonlarıyla üretileceği, yani üretim teknolojisi. 

Ne Miktarda Tasarruf ve Yatırım Yapılacağı 

Azgelişmiş ülkelerde toplam milli gelir, oradan da kişi başına düşen milli gelir düşük olduğundan, tasarruflar, dolayısıyla da yatırımlar düşük olacaktır. Yatırımlar düşük olunca tekrar milli gelir düşük olacak. Yani başlangıç noktasına gelinecek ve bu kısır döngü sürüp gidecektir. 

Hangi sektörlere Yatırım Yapılacağı 

Gelişmiş ülkeler sanayi sektörüne yatırım yaparak kalkınmışlardır. Bu ülkeler sanayi alanında sürekli yeni teknolojiler üretmekte ve bu teknolojilerle yeni mallar yaratmaktadırlar. Azgelişmiş ülkeler ise tarım ekonomileri olup, henüz sanayileşmenin başlangıcında ve gelişmiş ülkelerce terk edilmiş; konserve, cam, porselen, tekstil, çimento, seramik ve demir-çelik gibi alanlarda üretim yapmaktadırlar. Çünkü bu ülkelerin kendi öz teknolojileri yoktur. Bu ülkelerin yoksulluk sınırında yaşayanları ise ağırlıklı olarak tarım sektöründe uğraş vermektedirler. 

Hangi Projelere Öncelik Verileceği 

Yineleyelim ki, azgelişmiş ülkeler tarımsal ve diğer imalat sanayisine ilişkin yatırımlar yapmaktadırlar. Bu ülkelerde, ülkenin nelere gereksinmesi olduğu, hangi projelerin öncelikle gerçekleştirilmesi gerektiği konularında kesin planlar yoktur. Bu yüzden kaynaklar gerekli biçimde dağıtılamayıp israf edilebilir. Türkiye'de, traktör üretimi alanında faaliyet gösteren kamu işletmelerinde yılda 10.000 adet boş traktör kapasitesi varken, politik endişelerle Aksaray'da yılda 35.000 adet traktör üretecek TÜMOSAN Traktör Fabrikası kurulmuştur. Halen bu fabrikada 33.000 traktör adetlik boş kapasite vardır. Yine ayakkabı üretimi alanında faaliyet gösteren kamu işletmelerinden biri dörtte bir kapasite ile çalışırken, yine politik nedenlerle Gümüşhane'nin Kelkit İlçesinde ayakkabı fabrikası kurulmasına karar verilmiş, binaları yapılmış, yıllar sonra işbaşına gelen hükümet kaynakların yanlış dağıtıldığının farkına varmış ve burasını kibrit fabrikasına dönüştürmüştür. 

Hangi Teknolojinin Kullanılacağı 

Yukarıda da belirtildiği üzere, azgelişmiş ülkelerin kendi öz teknolojileri yoktur. Bunlar, kullandıkları teknolojiyi gelişmiş ülkelerden alırlar. Bu teknolojiler de gelişmiş ülkelerin kullandığı teknolojilere göre emek yoğun teknolojilerdir. Diğer yandan, azgelişmiş ülkeler sırf kendi insanlarını işsiz bırakmama gibi insani amaçlarla da emek-yoğun tekonolojileri seçmiş olabilirler. Emek-yoğun teknolojinin ekonomiyi nasıl etkilediği aşağıda açıklanacaktır. 

Tüm bu politika kararları birbirinden bağımsız gibi gözükseler de aslında böyle değildir ve hepsi birbiriyle karşılıklı bağımlılık ilişkisi içindedirler. Örneğin, kalkınma stratejisinde daha büyük bir büyüme oranına ulaşılması hedeflenmişse, tüketim yerine tasarruf ve dolayısıyla yatırımların çoğaltılmasına karar verilmiş demektir. Yatırımların çoğaltılması ise, genellikle sanayileşmenin ağırlık kazanmasıyla ortaya çıkan bir olgudur. Sanayileşmeye ağırlık verildiğinden kaçınılmaz bir biçimde yatırımların çoğalması gerekmektedir. Böylece sanayileşmeyle birlikte sermaye yoğun yatırımlar gündeme gelmekte ve sermaye yoğun yatırımlar içerisinde optimal üretim ölçeklerini gerçekleştirmek üzere modern üretim teknolojileri kullanılan projeler öncelik kazanarak ön plana çıkmaktadır. Kuşkusuz     modern     üretim     teknolojilerinin     gerektirdiği     faktör kombinasyonlarıma üretilen mal ve hizmetler, diğer teknolojilerle üretilenlerden farklı olmaktadır/) Çünkü modern teknoloji, sermaye yoğun teknolojidir. Bu ise, aynı miktar hammadde, enerji ve insangücü ile duşuk maliyetli, yüksek kaliteli, daha çok mal üretimi demektir Emek yoğun teknoloji ise, aynı miktar hammadde, enerji ve insan gücü ile yüksek maliyetli, düşük kaliteli ve daha az miktarda mal üretimi demektir. Çünkü bu teknolojide üretim unsuru olarak kullanılan eski makınaların ve insan gücünün verimliliği çok düşüktür Bu da azgelişmiş ülkelerin bir özelliği ve geri kalmışlıklarının nedenidir

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Sağlık Bilgileri