Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Az Gelişmiş Ülkelerde Ortalama Tüketim Eğilimi 

Faydalı mal ve hizmetlerin insan gereksinmelerinin karşılanması amacıyla kullanılmasına tüketim denir. Tüketim, tüm ekonomik faaliyetlerin son amacıdır. İnsanların bütün çabaları, yaşam düzeylerini yükseltmek yani gereksinmelerini daha iyi karşılayacak bir tüketim düzeyine ulaşmak amacına yönelmiştir.(1) Bu da gelir düzeyine bağlıdır. Birikimi gelirin bir fonksiyonu sayan Keynesci iktisatçılara göre mantıksal olarak azgelişmiş ülkelerde ortalama tüketim eğiliminin yüksek; bu nedenle de ortalama birikim eğiliminin düşük olması gerekiyor. 

Ortalama Tüketim Eğiliminin Yüksekliğinin Nedenleri 

1- Ulusal Özelliklerin Etkisi 

Dünya üzerindeki ülkelerde yaşayan ulusların tüketim ve birikim konusundaki özellikleri farklıdır. Gelişmiş ülke insanları; aile bütçelerinin genişliği, kişi başına gelirin yüksekliği ve gelecek endişesi taşımamaları nedeniyle gelirlerinden daha fazla harcama yapabilirken, azgelişmiş ülke insanlarında bu olanaklar son derece sınırlıdır. 

Buna karşın, gelişmiş ülke insanları tüketim için mal alırken kuruşun hesabını yapar, ancak ülkelerinin ve diğer ülkelerin tüm olanaklarından yararlanmaktan vazgeçmezler. Örneğin, tüketim için aldıkları malları kaliteli, ancak ucuz satan market ve mağazalardan alırken; turizm, eğitim ve kültür için avuç dolusu para harcamaktan kaçınmazlar. Bu düşünce ve eylem azgelişmiş ülke insanlarında sınırlı olup, zaten bu olanaklar da son derece kıttır. 

Diğer yandan, gelişmiş ülke insanlarının tüketim alışkanlıkları ile azgelişmiş ülke insanlarının tüketim alışkanlıkları, sırf bu ülkeler arasındaki gelişmişlik farkları nedeniyle ayrı ayrıdır. Örneğin, ülkelerinde yıllar önce elektrik kullanımını yaygınlaştırmış gelişmiş ülke insanları elektrikle aydınlanıp yine elektirikle çalışan televizyon, buzdolabı,   çamaşır  ve   bulaşık   makinası,   mikser  alıp   kullanırken; Bangladeş, Sierra Leone gibi ülkelerde elektrikle aydınlanma ve bu mallara sahip olma birer lükstür. Hatta bu ülkeler insanları, ileri ülkeler insanlarının kullandığı birçok malı tanımazlar bile. Bu nedenle bunlara sahip olmak için çalışıp birikim yapmazlar. Görülüyor ki azgelişmiş ülkelerde birikimin az olmasının esas nedeni, ortalama tüketim eğiliminin yüksekliği değil, kişisel gelirlerin düşük olmasıdır. Bu nedenle, bu ülkelerde ciddi bir birikim potonsiyelinin olamayacağı, yani birikimlerin milli gelir içindeki oransal payının, gelişmiş ülkelere kıyasla mutlaka düşük olacağı genel kanı halini almıştır. 

Bu kanının aksini rakamsal olarak kanıtlamak oldukça güçtür. Çünkü, hem birikimlerden ne anlaşılması gerektiği çözümlenmesi gereken güç bir sorundur, hem de azgelişmiş ülkelerdeki birikim miktarını, bu ülkelerdeki yığışım nedeniyle rakamsal olarak saptamak güçtür. Ayrıca banka istatistikleri de gerçek birikimlerle, gerçek olmayan birikimlerin ayrılmasına olanak tanımamaktadır. Çünkü, bankalarda yatan paralar, çok yakın bir tarihte kullanılmak üzere şimdilik likit halde tutulmak üzere bankalara yatırılmış olabilir. 

2- Aile Akraba Bağlarının Yoğun Olması 

Azgelişmiş ülkelerde insanların aile olarak, akraba olarak, komşu olarak ve arkadaş olarak ilişkileri ve bağlan gelişmiş ülkelere oranla daha yoğundur. Bu durum ise, çalışıp, para kazanıp birikim yapma arzularını azaltıcı bir yönde etki gösterir. Çünkü insanlar sıkıntılı günlerinde bu kişilerden yardım alabilecekleri umuduyla, çalışmak, para biriktirmek için kendilerini asla sıkmazlar. 

3- Kaybedilecek Birşeylerinin Olmaması 

Çalışan, para kazanan ve birikimde bulunan kişiler; bir şeyler kaybetme endişesi içinde olan, geleceğini düşünen insanlardır. Bu tür kişiler de genellikle gelişmiş ülke insanlarının çoğunluğu ile azgelişmiş ülke insanlarının küçük bir bölümünü kapsar. Azgelişmiş ülke insanlarının küçümsenemeyecek bir bölümü hiç bir şeye sahip olmadıkları, dolayısıyla da birşey kaybetmekten korkmadıkları için, geleceğin belirsizliğine karşı birikimde bulunmaya da gereksinim duymazlar. Bu nedenle dar bütçelerinin tamamını tüketim için harcarlar 

4- Bir Lokma, Bir Hırka Felsefesi 

Azgelişmiş ülke insanları kaderlerine yenilmiş insanlardır. Bu insanlar; "alnıma ne yazılmışsa o olur" diyerek kaderlerine; "Allah bir can, bir de çul bağışlamış" diyerek de mevcut durumlarına razı olurlar Diğer yandan, bu insanlar; "aç mezarı yok ya", "acından kim ölmüş", "bugün- buldum bugün yerim, sabaha Allah kerim" diyerek çalışıp birikim yapmazlar. Öte yandan, bir lokma bir hırkaya razı olup, daha fazla çalışmayı, birikim yapmayı doğulu bir düşünce ile "hırs" olarak değerlendirirler.

Ortalama Tüketim Eğiliminin Yüksekliğinin;

- Kişi Başına Milli Gelirin Düşüklüğü,

- Azgelişmiş Ülkelerde Gelir Dağılımının Bozukluğu,

- Aile Gelirinin Tarımdan Elde Edilmesi,

- Gelirin Büyük Bir Bölümünün Gıdaya Harcanması, gibi nedenleri de vardır. Bunlar ilerde incelenecektir.

Ortalama Tüketim Eğilimini Düşürmenin Yöntemleri 

1- Toplam Milli Hasılayı Arttırmak 

Azgelişmiş ülkelerde ortalama tüketim eğilimini düşürüp, ortalama birikim eğilimini yükseltmek için, toplam milli hasılayı, oradan da kişi başına düşecek gayrı safi milli hasılayı arttırmak gerekiyor. Azgelişmiş ülkelerde insanlar, gelirleri çok düşük olması nedeniyle çok az tasarrufta bulunabildiklerinden "nasıl olsa değişen bir şey yok" diyerek o çok küçük tasarruflardan da vazgeçip, onu da tüketim için kullanırlar. Bu nedenle toplam milli hasılayı, oradan da kişi başına milli geliri arttırarak, kişileri birikime özendirmek gerekiyor. 

2- Bozuk Gelir Dağılımını Düzeltmek 

Yineleyelim ki, azgelişmiş ülkelerde gelir dağılımı çok bozuktur. Bu da insanların büyük çoğunluğunun gelirlerinin tamamına yakın kısmının tüketime gitmesine neden olmaktadır. Azgelişmiş ülkelerdeki bu bozuk gelir dağılımı düzeltilip, insanlar birikime yönledirilmelidir. Bunun için de azgelişmiş ülkelerde nüfusun en zengin yüzde 10'una düşen yüzde 45 gelir, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi yüzde 25'e indirilmeli; nüfusun en yoksul yüzde 20'sine düşen yüzde 2-3 gelir de, yüzde 9'a çıkarılmalıdır. 

3- Tasarruf Eğitimi Vermek 

Azgelişmiş ülkelerde hem kişisel ve devlet gelirleri, hem de kaynaklar tasarruf eğitimindeki yetersizlik nedeniyle savurganca kullanılır. Halbuki iyi bir tasarruf eğitimi ile bu savurganlık önlenerek insanlarda tasarruf bilinci yerleştirilebilir. Bunun için ilkokuldan üniversiteye değin tüm öğrencilere, evlerden özel ve kamu işyerlerinde değin tüm bireylere tasarruf bilinci verilerek, ortalama tüketim eğilimi düşürülüp, birikimler arttırılabilir. Bu tasarruf bilinci ilkokul öğrencisinin kurşun kalemini ve zamanını kullanmasından, evlerde ve üretim ünitelerinde daha az hammadde ile daha az zamanda daha fazla mal üretimine değin uzanan bir para ve kaynak tasarrufu biçiminde olmalıdir.

D- Azgelişmiş Ülkelerde Tüketim Eğilimini Arttıran Nedenler 

Yukarıda anlatılan olumsuzluklara karşın, azgelişmiş ülkelerde yetersiz olmasına karşın yine de bir miktar birikim vardır. Azgelişmiş ülke insanlarını ortalama tüketim eğilimini azaltıp, birikime yönelten nedenler şunlardır: 

1- Tarımsal Ekonomik Yapı

Azgelişmiş ülkelerin genellikle tarımsal bir yapıya sahip olmaları, bu ülkelerdeki birikim eğilimini yükseltici bir özellik gibi gözükmektedir.(2) Çünkü tarımda çalışan insanlar sık sık doğanın sel, kuraklık gibi ürün miktarını azaltacak, hatta sıfıra düşürecek azizliklerine uğradıkları için, bunlara karşı bir önlem olarak her zaman belli bir birikim miktarına sahip olmak zorundadırlar. Bu da tüketim eğilimini düşürücü etki yapar.

2- Sosyal Sigorta Sisteminin Gelişmemiş Olması 

Azgelişmiş ülkelerde sosyal sigorta sistemlerinin henüz yeterince gelişmemiş olması da birikimleri arttırıcı bir etken olarak gözükebilir. Sosyal güvenlik kurumlarının olmadığı yerlerde geleceğin belirsizliklerine karşı insanlar kendilerini, kendi gönüllü birikimleriyle sigorta etmek zorundadırlar. Bu da tüketim eğilimini düşürüp birikimleri arttırır.   Ancak   bunun   zıddını   savunan   iktisatçılara   göre,   gönüllü birikimleri sosyal sigortaların yokluğu değil, varlığı teşvik eder. Çünkü sosyal güvenlik sistemleri ile insanlar geleceklerini bir miktar güvence altına aldılar mı, gönüllü birikimlerin sosyal sigortaların yetersizliklerini gidermek, geleceklerini mümkün olduğu kadar çok garantilemek isterler. Eğer sosyal güvenlik kurumları yoksa, insanlar geleceklerini tek başlarına güvence altına alamayacakları duygusuna kapılıp, hiç birikimde bulunmazlar 

3- Ekonomideki Gelişmeler 

Azgelişmiş ülkelerde gittitçe kara ve demiryolu ulaşım ağının genişlemesi, eğitim, elektrik kullanımı ve kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması, kişi başına milli gelirin yükselmesi tüketim eğilimini azaltarak insanları birikime yönlendirir. Diğer yandan, dayanıklı tüketim mallarına sahip olma arzusu bir yandan bazı malların tüketimini azaltırken, bir yandan da bu mallara sahip olmak için fazla çalışmayı ve birikimi kamçılayıcı bir etki yapar.

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü

Sağlık Bilgileri