Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

MERKEZİ YÖNETİM, MERKEZDEN YÖNETİM

Merkezden yönetim, kamu hizmetlerinde birlik ve bütünlüğü sağlamak amacıy­la söz konusu hizmetlere ilişkin karar ve faaliyetlerin merkezi hükümet ve onun hiyerarşik yapısı içinde yer alan örgütlerce yürütülmesi demektir. Merkezden yönetim ilkesi, "siyasi" ve "idari" olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. 

Siyasi bakımdan merkezden yönetim, bir ülkede yasama organının ve hüküme­tin tek olmasını ve dolayısıyla siyasi otoritenin tamamen merkezdeki iktidarda toplanmasını ve hukuki birliğin mevcut bulunmasını ifade eder. Böyle bir ör­gütlenme biçiminde kanun yapan ulusal meclisin dışında başka bir yasama or­ganı bulunmaz. Dolayısıyla, farklı bölgelere ve yerleşme birimlerine göre deği­şen değişik kanunlar da söz konusu olmaz. Siyasi merkeziyetçiliğe göre örgütlenmiş devlete "üniter devlet" (tekçi devlet) denilir. Türkiye, Fransa ve Japonya üniter devlet biçimine birer örnektir. 

İdari bakımdan merkezden yönetim ise, daha dar bir anlamı ifade eder. İdari merkeziyetçilik, kamu otoritesinin merkezileştirilmesini gerektirir. Kamu hiz­metlerine ilişkin politikaların belirlenmesi ve kararların alınması yetkisi merke­zi organlarda toplandığı gibi bunların yürütülmesine ilişkin inisiyatif de bu organların eline verilmiştir. Merkezin hiyerarşik yapısı içinde yer alan alt bi­rimlere, bölge ve il kuruluşlarına geniş takdir yetkisi tanınmaz. 

İdari merkeziyetçilik, siyasi merkeziyetçiliğin bir sonucudur. Çünkü siyasi ba­kımdan merkeziyetçi yönetim olmayan bir devlette, idari merkeziyetçilik ger­çekleşmez. Ancak, siyasi merkeziyetçiliğin varlığı, her zaman idari merkeziyet­çiliği de ortaya çıkarmaz. Örneğin siyasi merkeziyetçiliğe sahip İngiltere'de geniş bir idari yerinden yönetim uygulanmaktadır. Türkiye'de hem siyasi mer­keziyet, hem de idari merkeziyet söz konusudur. 

Merkezden Yönetimin Özellikleri 

Merkezden yönetimin özellikleri şöyle özetlenebilir: 

1.    Kamu hizmetlerine ilişkin politika belirleme, karar alma ve yürütme yetkisi merkezi bir organın ya da organların elinde toplanmıştır. Böylece kamusal mal ve hizmetler, başkentteki bir organ tarafından planlanmakta ve yöne­tilmektedir. Merkezi organ, söz konusu hizmetlere ilişkin faaliyetleri bölge ve il düzeyindeki kuruluşları aracılığıyla yürütür. Bu kuruluşların görevleri, merkezden gelen emir ve talimatları aynen uygulamaktır. 

2.    Kamu hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin gerekli gelir ve giderler merkez­den yönetilmektedir. 

3.    Merkezi idare birimlerinde görev alacak personelin atanması işlemi merkez tarafından yürütülmektedir. Merkezi idare kamu personelinin yer değiştir­me ve terfi gibi bazı işlemlerini kendine bilgi vermek şartıyla hiyerarşik ya­pısı içinde yer alan bölge ya da ildeki kuruluşlarına da bırakabilir.

Merkezden Yönetimin Yararları 

Merkezden yönetim ilkesi, bütün ülkelerde çeşitli alanlarda uygulandığına göre, bazı hizmetlerin yürütülmesinde önemli bir takım avantajlara sahiptir.

  1. Merkezden yönetim, merkezi hükümetin siyasi ve idari bakımdan güçlen­mesine imkân sağlar ve yönetimde birlik ve bütünlüğün gerçekleşmesine yardımcı olur.

  2. Mahalli yönetim ünitelerine yasama ve yürütme konularında kısmi bir bağımsızlık verilmektedir. Ancak bunlar, ulusal hükümet karşısında ikinci derecedeki egemen kuruluşlardır. Bu mahalli yöne­tim birimlerinin yetkileri federal anayasa tarafından düzenlenmektedir.

Siyasi yerinden yönetim, federal devlet sistemini ortaya çıkarmıştır. Federa­lizm, üniter devlet sisteminden farklı ve onun zıddı bir siyasi sistemi temsil eder. Üniter devlet sisteminde, vatandaşlarla ulusal hükümet arasına giren ege­menlik gücüne sahip başka yönetim birimleri bulunmamaktadır. Başka bir ifade ile üniter devlette ulusal hükümetin dışındaki yönetim ünitelerine bırakılmış bir egemenlik alanı yoktur. Ancak bu devlet sistemi, ulusal hükümetin (merkezi idarenin) birçok kamu hizmetinin yürütülmesini belediye gibi yerel yönetimlere ya da bölgesel kuruluşlara aktarmasına mani değildir.

Üniter devlet sisteminde örgütlenme, merkezi idare ve mahalli idareler olmak üzere iki şekilde ortaya çıkmaktadır. Federal sistemde ise, merkezi idare ile mahalli idareler arasında bir başka idari kademe daha vardır; o da eyalet yöne­timidir. Federal sistemde üçlü bir kademenin olması, yönetimler arası ilişkileri­nin, merkezi hükümet yapısından daha karmaşık bir nitelik kazanmasına yol açmaktadır. 

Federalizmin Örgütsel ifadesi çok merkezliliktir. Eyaletler de, merkezi hükümet gibi, otoritesini doğrudan halktan alır. Eyaletler, yapısal olarak merkezi hükü­metin müdahalesine karşı korunmuştur. Fonksiyonel olarak ise, birçok faaliyeti federal hükümetle birlikte yürütürler. "Ancak bu işbirliği, onların politika yapma rollerini ve karar alma güçlerini ortadan kaldırmaz. 

Federalizmin en önemli avantajı, farklı yerel ihtiyaç ve sorunlara cevap vere­bilmek için değişik siyasi varyasyonlara izin vermesidir. Üniter devlet sistemi, bölgesel farklılıklara adaptasyon için daha az esnektir. Çünkü üniter sistemde bir tek ulusal politika vardır ve bu, bütün ülkede uygulanır.

Üniter devlet sisteminde, mahalli kamu hizmetlerinin aşırı bir şekilde merkezi otorite tarafından kontrol edildiği görülmektedir. Bu devlet sistemi, kültürel yönden homojen toplumların ya da coğrafi alan bakımından geniş olmayan ülkelerin şartlarına daha uygundur. 

Üniter devlet sisteminin, halkın kamu hizmetlerine karşı ilgisini azalttığı ifade edilir. Bu görüş, her şeyi merkezi idarenin yapması, dolayısıyla merkezi bürok­rasinin vatandaşları tembelleştirici özelliğinden kaynaklanmaktadır. Üniter devlet sistemi, kamu hizmetlerine karşı ilgiyi azaltsa da siyasi katılmayı engel­lememekte, aksine artırmaktadır. Bu durum, kamu otoritesinin ve bütçe kaynak­larının büyük ölçüde merkezde toplanmasıyla ilgilidir. Bu sebeple siyasi müca­delenin odağı da ulusal hükümet ve meclis olmaktadır. Nitekim üniter devlet sistemine sahip İngiltere'de seçmenlerin %70-8O'i düzenli oy kullandığı halde, federal bir yönetim sistemini uygulayan Amerika'da başkanlık seçimlerinde oy kullananların oranı %50-60 dolaylarındadır. Üniter devlet sistemini uygulayan ülkemizde genel seçimlere katılma oram, mahalli idare seçimlerine göre daha yüksektir. 

Federalizm, bir ülkedeki çeşitli siyasi, kültürel ve ekonomik sorunlara çözüm arayışının bir sonucudur. Federal yapı, din, dil ve etnik bakımdan farklılık gös­teren topluluklara belirli ölçüde siyasi özerklik tanımaktadır. Söz konusu toplu­luklar, böyle bir özerklik sayesinde kendi kimliklerini belirli Ölçüde koruyup geliştirebilmekte ve merkezi hükümetin politikalarından daha az etkilenmekte­dir. Aynı zamanda federal yapı, coğrafi bakımdan büyük bir ülkede daha geniş temsil imkânları sağlamaktadır. Çünkü federalizmde çok sayıda alt yönetim birimi ortaya çıkmaktadır. Bununla beraber, yetkilerin birçok yönetim birimi tarafından paylaşılması, sorumsuzluk riskini de artırmaktadır. 

Federal yönetim biçimi, geniş coğrafi alana sahip ülkelerle, kültürel yönden homojen olmayan ve sosyo-ekonomik farklılıkları bulunan devletlere daha uy­gun düşmektedir. Federal devlet sistemini ortaya çıkaran unsurlar içinde coğrafi alanın büyüklüğü; dil, din ve etnik yapıdaki farklılıktan daha az öneme haizdir. Nitekim Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya gibi, çok büyük coğrafi alana sahip federal devletler olduğu gibi, İsviçre gibi, çok küçük coğrafi yapıya sahip federal ülkeler de bulunmaktadır

 

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri