Türkiye Ekonomisi

Dünya Ekonomisi

Osmanlı Ekonomisi

Finansal Ekonomi

İşletme Ekonomisi

Hizmet Ekonomisi

Kalkınma Ekonomisi

Tarım Ekonomisi

Borsa ve Yatırım

Ekonomi Sözlüğü

Ekonomi Ders Notları

Ekonomi Düşünürleri

Genel Ekonomi Soruları

Özel İstatistik Arşivi

Özel İktisat Konuları

Açık Öğretim İktisat

Ekonomi Kurumları

Kamu Yönetimi

Kamu (Devlet) Maliyesi

Sigortacılık Konuları

Türkiye İktisat Tarihi

Yeraltı Ekonomisi

Kredi Kartı Piyasası

Gelişmekte Olan Ülkeler

Finansal Piyasalar

Kent Ekonomisi

Liberalizm

Forex Piyasaları

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

A-B     C-D     E-F     G-H     İ-K     L-M     N-O     Ö-P     R-S     T-U     V-Y

Ekonomİ PolİtİkasI Sözlüğü

C

Cari giderler: Tüketim amaçlı mal ve hizmet satın alınmasına yönelik yapılan harcamalar.

Cari işlemler dengesi: Bir ülkenin toplam mal ve hizmet ihracatı ve trans­ferleriyle toplam mal ve hizmet ithalatı ve transferleri arasındaki fark. Cari işlemler dengesi hesaplamasına finansal varlık ve yükümlülüklerdeki de­ğişmeler girmez. Gelirler giderlerden büyük olduğunda, cari işlemler faz­lası söz konusudur. Gelirler giderlerden az olduğunda, cari işlemler açığı söz konusudur.

Cif (cost, insurance, fright): Dış ticarete konu olan bir malın alıcısına olan son maliyeti (malın fiyatı -r nakliye + sigorta masraftan).

Contingency credit line (CCL): Krize henüz maruz kalmadığı halde piyasa­lardaki güven bunalımı nedeniyle her an krize maruz kalabilecek üye ül­kelere destek olmak için geliştirilmiş bir IMF imkânıdır. CCL'in maksi­mum tutan üye ülke kotasının yüzde 300 - 500'ü arasındadır. SRF gibi ek bir faiz yükü taşımakla birlikte bu yük 150 bn'den başlayarak SRF'dcki gi­bi artışlarla en çok 350 bp'ye ulaşır.

Çekirdek enflasyon: Fiyat endeksinde ağırlığı fazla, mevsimlik hareketler­den etkilenmesi az olan belirli kategorilerin oluşturduğu alt endeksin za­man içinde artmasına çekirdek (core) enflasyon denir. Türkiye'de çekir­dek enflasyon olarak, yukarıda sayılan özelliklere en fazla uyan özel ima­lat sanayi endeksindeki artma alınmaktadır. 

Dayanıklı tüketim malı: Göreli olarak uzun ömürlü olan mallar (buzdola­bı, çamaşır makinesi gibi beyaz eşyalar ya da televizyon ve video gibi kah­verengi eşya).

Deflasyon: Fiyatların genel düzeyindeki düşüş.

Değişim denklemi: M V = P Q. M: Para arzı, V: Paranın dolaşım hızı, P: Fiyatlar genel düzeyi, Q: Ekonomide belli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin miktarı

Değişken faizli devlet iç borçlanma senetleri: Devlet iç borçlanma senedi­nin vadesi boyunca getirişinin dönemler itibariyle belli bir endekse göre değişebilir olması.

Değiştirme: Mevcut bir borcun faizinin değiştirilmesi.

Denge hah: Karşılıklı güçlerin birbirlerine bir üstünlük sağlayamaması ne­deniyle değişmeyen durağan hal.

Depresyon: GSMH'nın önemli oranda küçülmesine yol açan ve ekonomik faaliyetlerde gerileme yaratan (işsizliğin artması gibi) ekonomik denge bozukluğu hali.

Devalüasyon: Bir ülkenin ulusal parasının yabancı ülkelerin ulusal paraları karşısında değişim değerinin (parite) idari bir kararla düşürülmesi işlevi.                                                                                                    

Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE): Türkiye'de ekonomik, sosyal kültürel ve demografik alanlarda veri toplamakla ve bu konulardaki istatistikleri ya­yınlamakla sorumlu başbakanlığa bağlı bir başkanlık.

Devlet Planlama Teşkilatı: Türkiye'de 1960 Anayasası ile birlikte plan­lı ekonomiye geçildikten sonra yıllık ve beş yıllık planlan hazırlayıp iz­lemekle görevli olmak üzere kurulmuş başbakanlığa bağlı bir müsteşarlık.

Devlet tahvili: Türk hazinesinin çıkardığı, vadesi bir yıl yada daha uzun olan borçlanma senetleri.

Dış âlem faktör gelirleri: Yurt dışında, yurt içindeki yerleşik ekonomik bi­rimlerce kazanılmış gelirlerin yurt içine getirilen kısmı, örneğin, işçi dö­vizleri (bkz. İşçi dövizleri), yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinden elde edilen gelirler yurt dışında faaliyet gösteren yerli şirketlerin kâr transfer­leri ve yurt dışındaki mali yatırımlardan elde edilen temettü gelirleri dış âlem faktör gelirleri arasındadır.

Dış ticaret dengesi: ödemeler dengesinin mal ve hizmet ihracat ve ithalatı-nın parasal değer cinsinden gösteren bölümü, ihracat = ithalat ise, dış ti­caret denkliği, ihracat ithalattan büyükse dış ticaret fazlası, ihracat itha­lattan küçükse, dış ticaret açığı söz konusudur.

Dış Ticaret Müsteşarlığı: Türkiye ekonomisinin dış ticaretini düzenlemek­le sorumlu başbakanlığa bağlı bir müsteşarlık.

Dış ticarette korumacılık: Yurt dışından gelen mal ve hizmetlerin (ithalat) çeşitli düzenlemelerle engellenmesi yada kısıtlanması yoluyla aynı mal ve hizmetlerle rekabet eden yurt içindeki üreticilerin korunması.

Dışsal değişken: Bir ekonomik model içinde, modelin kendisi tarafından değeri belirlenmeyip dışardan modele değeri girilen değişken.

Dışsal ekonomik şoklar: Ekonominin dışından gelen beklenmeyen olay­ların yarattığı etkiler. 11 Eylül olayı, Körfez krizi, petrol fiyatlarının art­ması gibi.

Disponibilite: Mali varlıkların istendiğinde elden çıkarılabilmesi hah, liki­dite. Bkz. Likidite.

Doğal işsizlik oranı: Ekonominin tam istihdam düzeyinde dengede olma­sına rağmen, işini beğenmediği için ayrılıp yeni iş bulmaya çalışanların yada bir süre çalışmaya çeşitli nedenlerle ara verenlerden oluşan işsizlerin toplam çalışabilir nüfusa oranı.

Doğrudan finansman: Finansman açığı olan (borçlanma) ile finansman fazlası olanın (borç veren) herhangi bir aracı kullanmaksızın karşılıklı olarak borç-alacak ilişkisi kurması.

Doğrudan vergiler: Herhangi bir malın el değiştirmesine bağlı olmadan toplam kazançlar üzerinden alınan vergiler. Gelir ve kurumlar vergile­ri gibi. Doğrudan yatırımlar Sabit sermaye yatırımları.

Dolaşımdaki para {currency in circulation): Merkez Bankası tarafından basılıp piyasaya verilmiş, bankacılık kesiminin kasasında olmayıp diğer ekonomik birimlerin elinde bulunan banknotlar ve Hazine'nin piyasaya sürdüğü madeni paralar.

Dolaylı finansman: Finansman açığı olan (borçlanıcı) ile finansman fazla­sı olanın (borç veren) birbirlerini tanımadan bir aracı kurum aracılığı ile borç-alacak ilişkisinin kurulması hali. Dolaylı vergilen Mal ve hizmetlerin el değiştirmesi üzerinden alınan vergi­ler. Özel işlem, katma değer vergileri gibi. Döner sermayeli kurul uslan Genel ya da katma bütçelerden tahsis edi­len bir başlangıç ödeneğini sermaye olarak kullanmak yoluyla her yıl el­de ettiği kârın bir bölümünü sermayesine katarak iktisadi işletme ilkele­ri içinde çalışan kuruluşlar. En yaygın olanları üniversite hastanelerinin döner sermayeleridir.

Döviz çapası (nominal anchor): Sabit döviz kuru uygulamasında belirle­nen parite.

Döviz kuru: Bir ülkenin ulusal parasının bir başka ülkenin ulusal parası cinsinden değeri, iki çeşit döviz kuru vardır: (1) nominal döviz kuru iki ülke paralarının karşılıklı göreli fiyatıdır, (2) reel döviz kuru iki ülke mal­larının karşılıklı değeridir.

E = e (P/P*) Burada, E reel döviz kurunu, e nominal döviz kurunu, P yerli malın fiya­tını, P* yabancı malın fiyatını gösterir. Döviz rezervi: Bir ülkenin Merkez Bankası'nın elinde bulunan dövizlerin miktarıdır. Döviz tevdiat hesabı: Bir ülkenin bankalarında döviz üzerinden açılmış, döviz olarak getiri getiren ve istendiğinde döviz olarak çekilebilecek mev­duat hesaplan.

Dövize hücum (cunency attack): Herhangi bir kriz nedeniyle ekonomik

birimlerin ulusal parayı yabancı paralarla değiştirmeye yönelmeleri. Durağan beklentiler (static expectations): Yarın oluşacak durumun bu­günkü durumla aynı olacağı yönündeki beklentilerdir.

Dünya Bankası (IBRD): Gelişmekte olan ülkelerin kamu kuruluşlarına proje kredisi veya program kredisi biçiminde destek veren uluslararası kurum. 2002 yılı itibariyle 183 üyesi olan Dünya Bankası ABD'nin baş­kenti Washington D.C/de bulunmaktadır. Genel olarak Dünya Bankası dense de, asıl ismi Uluslararası Yatırım ve Kalkınma Bankası'dır. Dünya Bankası Grubu'nun bir parçasıdır.

Dünya Bankası Grubu: İlk olarak IBRD kurulduktan sonra benzer amaçla­rı farklı politikalarla farklı kurumsal yapılaşma içinde yürütebilmek için farklı kurumlar oluşturulmuştur. Bu kurumlar şunlardır: IFC (International Finance Corporation - Uluslararası Finans Kurumu): Gelişmekte olan ülkelerde özel kesim projelerini kredilendiren ve/veya özel kesim şirketlerine ortak olan bir kurum.

IDA (International Development Agency - Uluslararası Kalkınma Ajan­sı): Düşük gelirli ve az gelişmiş ülkelere çok düşük faizler ve çok uzun va­delerle kredi veren bir kurum.

MIGA (Multinational Investment Guarantee Agency- Uluslararası Yatı­rımları Garanti Ajansı): Gelişme yolundaki ülkelere yönelik yabancı ser­maye yatırımlarını ticari olmayan risklere karşı garanti altına almak ama­cıyla kurulmuş bir çeşit sigorta hizmeti veren bir kurum. ICSID (International Center for Settlement of Investment Disputes -Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi): İki üye ülke ara-suıdaki yatırım anlaşmazlıklarında hakem rolü oynayarak çözüm bulma­ya yönelik çalışmalar yapmak üzere kurulmuştur.

Dünya Ticaret örgütü (WTO): Ülkeler arası mal ve hizmet ticaretinin müm­kün olduğunca öngörülebilir, serbest ve olağan olabilmesi için gereken çer­çeveyi oluşturmak, kuralları koymak ve uygulamak amacıyla kurulmuş uluslararası bir kurum. Eski adı, Ticaret ve Tarifeler Üzerine Genel Anlaşma (General Agreement on Trade and Tariffs) olduğundan GATT idi.

Düyun-u Umumiye: Osmanlı İmparatorluğunun borçlarını geri ödemesi­ni garanti etmek amacıyla borç verenler tarafından imparatorluğun dö­viz kazanan kuruluşlarını denetlemeye yönelik olarak kurulmuş bir komisyon.

 

Anasayfa - İktisat - Makale - Ekonomi - Borsa - İstatistik - Türkiye Ekonomisi - Ekonomi Sözlüğü - Gizlilik Politikası

Sağlık Bilgileri